2008/09/24

Mutluluğu Tanımlarken

Söylerken bile ne güzel bir kelimedir ''Mutluluk''.

Dünyadaki en güzel duygudur. Tüm canlıların hissettiği bir duygu.. Hiç düşündünüz mü, minicik bir kedi yavrusunu okşadığınızda ne kadar mutlu olur ve bu duygusunu size bir şekilde göstermeye başlar. Ya da sevimli bir köpek yavrusuna küçük bir kemik parçası uzattığınızda sergilediği mutluluk gösterisine hiç dikkat ettiniz mi? Öncelikle kuyruğunu sallayarak sinyaller verir. Gözleri parlayarak yaklaşır yanınıza, ayaklarınıza, paçalarınıza dolanır sevgiyle.

Bu görünüm de sizin için bir mutluluk kaynağı değil midir? Köpeğin o mahzun gözlerinde net ve geri dönüşümlü bir şekilde yakalayabilirsiniz mutluluğu çünkü.
Mutluluk bir reflekstir o zaman. Duyulan özlemlerin karşılık bulmasına verilen anlık ya da süreğen bir tepkidir.
Sözlük anlamıyla; ''Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu '' diye geçiyor. Bana göre bu abartılmış ve çok iddialı bir tanım.

Dolayısıyla herkesin ulaşabilmesi kolay görünmeyen zor bir kavram gibi sanki.
''Bütün özlemler'' yerine, ''Duyguları okşayan ya da özlem gideren şey'' daha uygun olabilirdi,
Çünkü küçücük detaylarda gizlidir bence mutluluk. Bahara girerken çimlerin arasında minicik, sevimli bir uğur böceği görmektir örneğin. Sabah şen şakrak kuş cıvıltılarıyla neşe içinde uyanmak, şarkılar mırıldanarak elini yüzünü yıkamak, aynada kendine göz kırparak ne kadar sağlıklı olduğunu görüp şükretmektir aynı zamanda.
Annenin pişirdiği sıcacık bir tarhana çorbası, yeni yıkadığı çarşaflar içinde mis gibi uyumaktır. Evde film izlerken çekirdek yemek, kardeşler arasında patates cipsi kapışmak, şakalaşmaktır neşe içinde.
Sonbaharda ağaçlardan dökülen yaprakların kızılın her tonundaki olağanüstü renklerine hayranlıkla bakmak, onları yerden kucağına doldurup doğayla dans etmek gibidir. Dünyanın ne kadar yaşanası bir yer olduğunu düşünmek, düşlemek ve haz duymaktır.
Mutluluğun en önemli etkenleri şöyle sıralanmalıdır bana göre : Sağlıklı olmak, yoksulluk çekmeyecek kadar bir varlık, akrabalarla ve çevreyle iyi geçinmek ve çalışılan işte başarı sağlamak. Totalde ''yetinmek''tir ama mutluluk. En önemli faktördür ''doyumsuz olmamak''.
Alfred D'Souza'nın şu sözlerine kulak verelim:
''Ama hep bir engel, bir engel daha vardı önde. Öncelikle yapılması gereken bir şey, bitmemiş bir iş, tamamlanması gereken bir hizmet, ödenecek bir borç...
Hemen sonra güzel hayat başlayacak. Sonunda uyandım ki ''hayat'' zaten bu engeller.
Bu perspektif; mutluluk için bir yol olmadığını, bilakis mutluluğun kendisinin asıl yol olduğunu görmeme yardımcı oldu. Öyleyse yaşanan her anın keyfini çıkarmalı ve bu anlar, paylaşılacak özel biri ile geçirildiğinde daha da çok keyfi hissedilmeli.
Zamanın kimseyi beklemediğini unutmamak lazım. Öyleyse, daha fazla mutlu olmak için; okulun bitmesini, okula gitmeyi, on kilo vermeyi, altı kilo almayı, çocuk sahibi olmayı, çocukların büyüyüp evden ayrılmalarını, işe başlamayı, emekli olmayı,evlenmeyi, boşanmayı, Cuma akşamını, Cumartesi sabahını, yeni araba-ev almayı, yeni araba-evin borcunun bitmesini, baharı, yazı, sonbaharı, kışı, ayın birini, on beşini, şarkınızın radyoda çıkmasını, ölmeyi, yeniden doğmayı beklemeyin.
Mutluluk bir hedef değil yoldur.