2009/01/29

Hangisi ?


Kaç zamandır üzerimde sebebini bulamadığım bir durgunluk, bir isteksizlik var. Bloga girip eski yazdıklarımı okuyup çıkıyorum. Aklıma konu falan gelmiyor yazmak için. Sözün kısası zorla güzellik olmuyor.
Hayatı çok sıkıcı buluyorum bu ara. Günler kısacık, karanlık çabucak çöküyor. Neye baksam karamsarlığa sebep oluyor. Yorgunluk ve isteksizlik yakın arkadaşları mutsuzluğu da çağırıyor ve üçü birden elele vererek baskı kurmaya çalışıyorlar üzerimde..

Direniyorum.. İzin vermeyeceğim..

Tüm bunlar ''Acaba bunalıma mı giriyorum?'' şeklinde bir soruyu da aklıma getirmiyor değil.
Sürekli pozitif düşüncelerde olmak ve yaşama sevincini içimizden hiç eksiltmeden taşımak.. İşte çare bu.. Ama ne mümkün?

Yaşadığımız çağ gereği midir bilmiyorum sorunlarımız ve kuruntularımızla hırçınlaşıp çok çabuk sinirlenen, bunun sonucunda da kendini bunalım içinde bulan insanlar olduk.
Ben öyle her şeye sakin ve sevecen bir biçimde tepki veren insan göremez oldum çevremde. Hem de uzun bir süredir..
Kendimizi kandırmaya çalışsak da, olaylar karşısında duygularımızı denetleyemez hale gelmemiz an meselesi oluyor çoğu zaman. Bu hem bizi hem de yakın çevremizdeki kişileri mutsuz ediyor.

Tepkilerimizin çoğu geçmişte yaşadığımız ve iz bırakan olaylarla paralellik taşıyor bir taraftan da. Bunu bilim söylüyor.
Bilim demişken , ''bunalım'' ve ''depresyon'' aynı şeymiş gibi algılanıyor. Oysaki tamamen farklı her ikisi..
Depresyon, yaşadığımız olaylardan ya da zihnimizdeki depresif düşüncelerden veya çok fazla felsefik düşünmemizden kaynaklanmıyormuş.
Beyindeki dopamin-seratonin dengesizliği ve adını hatırlayamayacağım daha birçok salgının da rol aldığı düşünülen bildiğimiz somut bir hastalık.
Özetle depresyonun şeker hastalığı gibi bir hastalık olduğu söyleniyor.

Bu ne demek? Beynimizdeki hormonal dengesizlik yüzünden depresif düşüncelere kapılıp bunalım sanarak asıl adıyla ''depresyon'' a giriyoruz..
Bu da eğer depresyona girmişsek kişisel olarak fazla bir suçumuz olmadığı anlamına geliyor. Vücut yapıyor efendim :) İlaç tedavisi ile çaresi mümkün bir hastalık. İlaç tedavisi olmadan en fazla iki senede kendiliğinden geçiyormuş..

Şimdi önümde üç seçenek mevcut..Bunalıma mı giriyorum, depresyona mı, yoksa hiçbir şeyim yok mu benim ?

Bilen söylesin lütfen ..

17 yorum:

  1. Bır fıncan cay,,guzel bir müzık

    bazen cok seyın caresı
    haa unutmadan bı tane de bıtter cıkolatayı buna eklemelıyım:) sevgıler

    YanıtlaSil
  2. Seni kendimden tanıyorum ya ben, o yüzden şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Adının ne olduğunun çok da önemi yok. Bir zaman sonra geçecek. Türkiye'de yaşamanın yarattığı bir durum mu bu bilmiyorum ama kendi kendinin doktoru oluyor insan bir süre sonra. Tabii biraz kişilikle de âlâkalı. Bazen için yazma isteğiyle dolu oluyor fakat aklına yazacak tek satır gelmiyor. Çok moral bozucu bir hâl o. Geçecekkk...

    YanıtlaSil
  3. Tamamen bunalımdır, hepimize olur, hatta bana sürekli olur beni çok sever kendisi. İşte bazen sıkıntılı, bunalımlı bazende neşeli keyifli günler oluyor. Hayatın sağı solu cidden belli diil :)

    YanıtlaSil
  4. Uzun uzun cevap vermek isterdim son sorularına ablacım ama ne mümkün... okurken yazıyı ilk cümleden itibaren benim yazmadıklarımı yazdığını farkettim. aynı olmasada büyük bir olasılıkla haliyet-i ruhiyemiz çok benziyor. havalara yoruyorum ben bir süredir üstümdeki bu gerginlik ve suskunluğu... şimdilik sende ona yor bence çünkü ben inanıyorumki insan kendine sordukca bunalımın eşiğine kadar geiyor...

    YanıtlaSil
  5. Vay be, depresyon bilimsel bir hastalıkmıymış ?. Eh, bir hastalıksa kesin bir tedaviside vardır o zaman :)

    YanıtlaSil
  6. İnsan depresyondayken ben depresyona mı giriyorum diye farkında olmaz.Bu verilere göre bence canın sıkılıyor ve bunalıma girmemişsin ama bu durum halini geçiremezsen bunalıma gireceksin diyebilirim..
    Hemen en sevdiğin durumları yapmaya başla mesela en sevdiğin arkadaşlarınıa ara, uzun zamandır görmediğin bir yakınını ziyaret et, bir durum değişikliği yap :) Sonra da bize de yaz lütfen..

    YanıtlaSil
  7. bu yazamamaksa yazsan ne olacak kimbilir çok bilimsel olmuş yazı bayağı aydınlandım doğrusu bende bunların üçü birden var

    YanıtlaSil
  8. Toplumsal olduğunu söylüyodum.Artık küresel.Ufak ufak farklı meşgaleler bulmak lazım.Farklı şeyler yapmaya başladığında biraz olsun iyi geliyo.

    YanıtlaSil
  9. zeugma al benden de o kadar..bir süredir blogumla ilgilenmek,taş taşımak kadar zor geliyor..erteliyorum sürekli...blogu izleyenlere karşı kendimi sorumlu hissediyorum aslında..ama nafile.oluruna bıraktım..(yazamıyorum diyorsun ama gördüğün gibi bizlere de derman oluyorsun)bu dönemin kısa sürmesini diliyorum..:))

    YanıtlaSil
  10. kasımpatıcığım aslolan umudu yitirmemek.. ben senin sloganın olan "hayat çok şaşırtıcı"yı çok seviyorum ve inanılmaz benimsiyorum.. her yönde şaşırtıyor, biraz sabır.. lütfen ablacım..
    biraz rutine al yaşamı ablacığım, günler gelip geçerken sen tahminimce niye böyle boş, gereksiz geçiyor diye kendinle çelişip can sıkıntısına yol açıyosun istemdışı... bunu yapmayıp sadece yaşarsan -ki bu senin bünyen için çok zor(kendimden biliyorum)- :))
    hiç sıkma canını, havalar biraz açılsın, sen biraz daha güneşle besle ruhunu.. bu durgunluk tamamiyle son bulucaktır..
    birde; çok fazla aktivite içinde bulunulmadığında yazacak birşeyler çıkmıyor ablacım, bak 3 gündür çalışıyorum, yazcak vaktim olsa 100 türlü yazı yazardım.. o yüzden aman aman blog okiym, yaziym, yorumliyim diye çok fazla zorlama kendini ablacıkım benim... öyle olursa gerçekten yazabiliceğin kaliteli içerikler beyninde dönüp dolaşırken sen blogdan, okumaktan ve yazmaktan sıkılmış olucaksın anacımm.. ve buda benim kesinlikle istemediğim hallerin başında gelir :))
    birde; kuzu da sen de benim hayat enerjimden faydalanın anacıım.. herkeşe, özellikle ablam ve herşeyime yeticek enerji bende vaarrrr :D
    sevgiler abloş.. cici bak kendine :))

    YanıtlaSil
  11. @ Öykücüğüm, söylediğin şeyler benim de sıkılınca tercihim oluyor. Müziksiz hiç yapamam. Çay yerine nescafe tiryakiliğim vardır ama..
    Bitter çikolata ise mutluluk hormonuna direkt etki yapıyor diye alıyorum hep zaten..
    Teşekkür ederim canım ilgine...

    @ Evet parpalicim,gayet iyi tanıyorsun beni sahiden..İki gün yazdığım gibi bunalımlı,üç gün iyi ve mutlu..Ben de bir şey anlamadım bu işten..
    Sen bu ara durmadan döktürüyorsun..Üstelik roman tadında şahane yazılar..
    Bir de bana gelse o istek ...
    Sevgiler :)

    @ İşte forsaken ..Üçüncü yorumun sahibi..Tıpkı ben..
    Beni de çok seviyor, sık sık uğruyor o sıkıntı..Şu an yok..Hayret ?? :)

    @ Zavallı kuzucuğum, kaçıncıya okuyorsun sen ablanın böyle bunaldığı yazıları..
    Senin sıkıntılarını da depreştiriyorum..
    Ama bak geçti gitti, çok iyiyim şu an ..
    Ama yine gelir ziyarete ..Biliyorum :(

    @ Evet hiçkimse..Bilimsel bir hastalıkmış tabii..İlaçla tedavi edilebiliyor..
    Depresyon şiddetli geldiyse intiharla sonuçlanabiliyormuş ama :(
    Valla şimdi Siminya geldi aklıma..
    Geçen yazıda olduğu gibi ''Örtmenim sen Prof.Dr.Patı Mehmet Öz oldun yine ''diye çıkar gelir yine :))
    Ya, ben de araştırırken öğrenip burada paylaşıyorum bazı önemli detayları..

    YanıtlaSil
  12. @ Asortikciğim..Bana verdiğin öğütlere ve ilgine teşekkür ederim..
    Ama diyorum ki senin gibi turistik bir şehirde yaşasaydım ve bir de çok güzel bir bahçe ile uğraşsaydım inan her daim mutlu olurdum..Eminim.. :))
    Hiçbir şey yapmadan durum kendiliğinden değişti, şu an mutluyum canım :))
    Ama yan etki olarak yorumları geç cevaplayabiliyorum ne yazık ki..
    Beni aaffedeceğinizden de eminim :)

    @ Tıpkısının aynısıyız desene sevgili kozmonot :(
    Ama arada değişmiyor mu ruhsal durumun..Yani sürekli aynı değilsindir sanırım..

    @ Evet,İZ'ciğim..Çook doğru..Bir kursa yazılmıştım,epey neşeliydim o ara..İnsan görmek iyi gelmişti. Yeni bir şeyler öğrenmek de eklenince süper oluyor.Ama şu an ara verildi..

    @ Gülgüncüğüm,canım benim..Onun için mi sesin çıkmıyordu senin de hiç :(
    Blogunla ilgili söylediklerin.. Evet..aynen..Aynısıyım..
    Acaba birden fazla blogla ilgilenmek yormuş ve isteksizlik yapmış olabilir mi?
    Bak şimdi geldi bu aklıma ..

    @ Semeciğim ne olacak bu böyle ya? :)))
    Bir sen bana moral vermeye geliyorsun bir ben sana..Bir kuzu bana, bir ben kuzuya..

    Kısır bir döngü bu ya..?
    Sıraya girdik mübarek..

    Sen bu ara çok mutlu ve enerjiksin..Aman bozma..Bu bana doping gibi geliyor inan.
    Siz üzüldükçe fena etkileniyorum gerçekten..
    Ablacığım güzel sözlerin ve desteğin için çok teşekkür ederim..
    Mutuluğun ve enerjin hiç bitmesin..Sevgiyle kal..

    YanıtlaSil
  13. bu tam benlik bir yazı,can sıkıntısı,hayattan hiç bir şeyden tat alamama,bazen elini kaldırmaya bile üşenmek:))

    yazamıyorum demişsinya yazmamak buysa yazdıklarını dölrt gözle bekliyorum:)

    YanıtlaSil
  14. Sevgili Mixx..
    Canım benim..Az önce blogundaydım. Harika bir yazı okudum,moralim de bozuktu o an ama yüzümde güller açtırdın..
    Çok beğendim.Teşekkür ederim.
    Ve takibindeyim..
    Can sıkıntısı yoğun bir şekilde geliyor,ne yapsan boş oluyor çoğu zaman.
    Ama birçok insan bizimle aynı durumda. Yorumlarda bile var bak..
    Katlanacağız ne yapalım..
    Sevgilerimle :)

    YanıtlaSil
  15. Sevgili Zeugma,yazında sanki bir parça kendimi buldum sanki..Zaman zaman benimde yaşadığım ruh hali bu ama biliyorum ki geçiyor..Bu tarz yazılar genelde kış aylarında yazılıyor ve genel olarakta insanlar Kış aylarında bunları yaşıyor..Sorunun kaynağına gelince;
    İlk olarak diyebilecegim ana neden,insanın başkalarının dertleri sorunları ile ilgilenirken kendisi için olumlu düşünce yada hisler kalmaması ve kendini kötü hissetmesi.Bazen olur yakın arkadaşınızın derdi vardır ve dinlersiniz ona moral verirsiniz ve bu bittikten sonra bir bakmışsınız arkadaşınızın neşesi yerine gelmiş ama siz durgunlaşmıssınız..

    ikinci olarak diyebelecegim şeyse kendimize çok zaman ayırmamamız ve hayatın gerçekten çok hızlı olması ve buna adapte olamamak..Hayatınızda sorumlulugunuz çoksa,yaptıgınız meşgul oldugunuz konular çoksa bunlarla başederken kendimizi ihmal etmemizdir..

    bunlar tabiii ki de kendi kişisel görüş ve yorumlarım ,farklı düşünende olabilir elbette..Çaresi ise kendimizi dinlememiz,müzik dinlemek ve bazen dogayla başbaşa kalmak yani sakin bir yerde kalmak..AMA KESİNLİKLE GEÇİCECEK..

    Bana daha önce bulunduğun tavsiyeleri kendine de uygulamanda fena olmaz hani :))))

    Sevgilerimle
    Leon

    YanıtlaSil
  16. Sevgili Leon,Değerli Meslektaşım,
    Şu an o kadar üzgündüm ki yorumun bana ilaç gibi geldi okuyunca..
    Bu yüzden sana ne kadar teşekkür etsem azdır.
    Sen kalbi çok temiz harika bir çocuksun.
    Umarım az önce yayınladığım yazıyı da okursun. Çünkü o yazıda da kendinden bir şeyler bulacağına eminim ben..
    Önerilerin ve beni bu kadar düşündüğün için çok ama çok teşekkür ederim.
    Evet, senin için her zaman ve her yerde iyi dileklerde bulunurum ben. Hep yanındayım. Beni bir kardeşin olarak kabul et lütfen.
    Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  17. konu, alanıma girmiş :) sevgili zeugmacım üzgünüm ki bilgileri doğrulayamayacağım.
    bunalım ve depresyon çok da farklı şeyler değiller.
    ve vücut kendi kendine depresyona sebep olmuyor. bu tamamen bir bilinçaltı olayı ve yaşanılan şeyleri bilinçaltı öyle bir algılıyor ki nöronlar arası serotomin salgısının azaltılması komutunu veriyor. dolayısıyla bu kişisel olarak suçumuz olduğunu gösterir :)
    ayrıca gayet bilimsel olarak vücuttaki pek çok hastalığın temelinde psikolojik etkilenmeler yer alır, hatta kanserde bile.
    beyin öyle karmaşık ve öyle güçlü bir yapı ki, onu çözümleyebildiği, en azından temel işlevini çözebildiği takdirde insanın kapasitesi muazzam bir biçimde artacaktır.
    depresyon psikolojik bir rahatsızlıktır ve majör seviyeye ulaşmadıysa en iyi çözüm terapidir.
    bir insan 3 ay boyunca depresyondaysa bu majör dep.dir.
    şimdi daha ilginç bir şey yazacağım. bir kişi bir şeye 1 günden fazla üzülüyorsa, daha doğrusu kafaya takıyorsa bu da minör depresyondur.
    bu demek değil ki hep gülelim. mutluluğun kıymeti hüzünle anlaşılır. ama her şeyin dozu var hayatta. ve insanın amacı bir şeylere canını sıkmak, moralini bozmak değil, bunlardan ders almak, kendi hanesinde artıya dönüştürmektir.
    sanırım kendi teşhisini kendin koyabilirsin artık.
    hayatın tadını çıkarabilmek dileğiyle :)

    YanıtlaSil