2012/08/03

Kibir Nedir?

Kibir var ya kibir...
Kulağınıza çalınmıştır mutlaka. Hani ''Şeytanın en sevdiği günahtır'' diye söz edilir.
İşte bu sözü duyunca başrollerini Al Pacino ve Keanu Reeves'ın oynamış olduğu ''Şeytanın Avukatı'' adlı film gelir aklıma.
Özellikle son sahnedeki o replik:
''Kibir... En sevdiğim günah!''

Dinimizde ''Kalbinde zerre miktar kibir bulunan kimse asla cennete girmeyecektir,'' şeklinde buyrulmuş. Nitekim, pek çok hadis ve ayette, yasaklanmış olan kötü huylardan birinin kibir olduğu vurgulanıyor.

Sadece bizim dinimizde mi?
Hıristiyanlıkta Yedi Büyük Günah ya da Kardinal Günahlar olarak bilinen ve insanın hayatı boyunca sakınması gereken 7 günahtan biri. Hatta ilk sırada olanı.
Latince adlarının ilk harflerinden oluşan SALIGIA olarak geçen ve her biri şeytani bir varlığa atfedilen bu günahlara hemen bir göz atalım isterseniz:

S
uperbia: Kibir, kendini beğenmişlik (Lucifer'e)
A
varitia: Açgözlülük (Mammon'a)
Luxuria: Şehvet düşkünlüğü (Asmodeus'a)
Invidia: Kıskançlık, hasetlik (Leviathan'a)
Gula: Oburluk (Beelzebub'a)
Ira: Öfke, yıkıcılık, gazap etmek (Behemoth'a)
Acedia: Tembellik, miskinlik (Belphegor'a)

Elbette ki yalnızca dinler bahsetmiyor kibirden. Düşünürler, filozoflar, ünlü yazarlar da reddediyor onu.
Tolstoy ''Kimse kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir önemsediğin bir bedel ödersin,'' diyor örneğin.
Nietzsche: ''Kemikleri, eti, bağırsakları ve kan damarlarını kaplayan deri nasıl insan görünümünü katlanabilir hale getiriyorsa, ruhun ajitasyonu ve ihtirası da kibirle kapatılmıştır; kibir, ruhu kaplayan deridir,'' diye söz ediyor kibirden.

Peki ya Mevlâna ne demiş?
''Kibir nedir? Kendinden habersizliktir! Güneşten haberi olmayışı gibi buzun.''

Psikologlar ''derin bir paradoksal kompleks ve saplantı'' olduğu konusunda hemfikir.
Sözlükler ''Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme,'' diye açıklıyor.
İnsanın gözlerini kör eden, en değerli varlığını bile göremez hale getiren, psikolojide ağır bir kişilik bozukluğu sendromu olarak nitelenen, zekânın yenemediği, ak olana kara, her şeye ''Ben bilirim,'' dedirten, emretmeyi, kişileri aşağılamayı, hak yemeyi, mağdur etmeyi sevdiren, hatta insanlardan selam esirgeten bir duygudur o...

Ha, bir de; bu günâhkar duygu, ruhunu kaplamış olduklarını ''Hep bana! Hep bana!'' modunda gezdirir...

Gariptir, dilbilimcilerimiz de dağlarla özdeşleştirmiş onları.
Nasıl mı?
''Kendini Kaf Dağı'nda görmek'' ya da ''Küçük dağları ben yarattım'' diye başlayan deyimleri hatırlayın. Daha ne olsun...
Dahasını isterseniz Kendini Beğenmişlik başlığı altında BURADA (Tıklayın Lütfen)