2013/12/01

Haydi Beynini Uyandır!

Birçok kişi insan beynini bilgisayara benzetir.
Çünkü beyin de tıpkı bilgisayar gibi çok sayıda veriyi işlemden geçirir.
Üstelik daha eski modellerde sık sık donma olayı gerçekleşir diye de bilinir (hafıza kaybı).
Dolayısıyla tıpkı bilgisayarınız gibi, beyninizle ilgili donanım ve yazılımların mümkün olduğunca sorunsuz bir şekilde çalışmasını sürdürmek tamamen size bağlı.
Sisteminizi nelerin çökerteceğini öğrenmek, engellemek için neler yapmanız gerektiği de.
Hepsi sizin sorumluluğunuzda...
Bilim adamları günümüzde ''Beyin yaşlandıkça düşüşe geçer'' tezini şiddetle reddediyor. Beyin uyarıldığı takdirde yaş kaç olursa olsun bağlantılardaki toplam nöron sayısının artacağı, hatta olması gerektiği gibi kullandığımızda yaşla birlikte beynin de büyüyeceğini söylüyorlar. ''Picasso'nun en güzel eserlerini doksan yaşlarında verdiği, Haydn'ın en sevilen bestelerini yaşamının son yıllarında yaptığı'' gibi örnekler de veriliyor.

Normal zekâya sahip bir insanın beyninin sadece yüzde 1'ini kullandığını biliyor muydunuz?
Oysa, dünyadaki tüm telefon sistemleri olanca karmaşıklığıyla ele alınıp beynimizin kapasitesiyle kıyaslandığında bile beynimizin sadece bezelye büyüklüğünde bir parçasına karşılık geliyor.
Düşünün... 1 dakika içinde en az 100.000 elektro-kimyasal reaksiyon meydana gelmekte olan bir organ.
Yaşamınız boyunca aralıksız her saniye on yeni bilgi gönderseniz bile dolum noktasına ulaşmayan müthiş bir kapasite!

Ve öğrenmek nöronlar arası bu bağlantıyı sürekli çalıştırıyor, beyni ve belleği güçlendiriyor.
Beynini kullanmayanlarda nöronlar arasındaki bağlar zayıfladığından potansiyel hafıza gücü kullanılamıyor.
Ve beyin çöküşe gidiyor.

Beynin istenilen işlevsellikte çalışması demek, her şeyden önce ''ruh sağlığı'' anlamına gelmiyor muydu? Daha etkili düşünmek, daha doğru kararlar alabilmek, farkındalıklarımızın artması için beynimizi uyarmak, uyandırmak zorundayız.

Şunu unutmayalım ki ''çok iyi hafıza'' diye bir şey yok. Eğitilmiş ya da eğitilmemiş hafıza var.
Ve bir de küçükken beynimizin hangi kısımlarını kullanmışsak oradaki nöronları daha çok ürettiğimiz, kullanmadığımız kısımlardaki nöronları yok edebildiğimiz gerçeği var. Dolayısıyla beynimizin gelişmesiyle ilgili tüm sorumluluk bize ait.

Beynimizi çalıştırmak için nasıl bir güce sahip olduğumuzu gösteren bir örneğe yer verelim şimdi:
Londra'da taksicilerin beyinlerini ölçmek için yapılmış bilimsel bir araştırma bu (You The Owners Manual (s.89).
Peki neden taksiciler?
Çünkü gün içinde etrafa savurdukları küfürlerden aldığınız izlenimin aksine, taksicilerin işi güçlü bir hafıza gerektirir.
Bir şehrin karmaşık yapısını ezberlerinde tutmak, binlerce farklı başlangıç ve bitiş noktası arasındaki en hızlı rotayı her zaman bilmek zorundadırlar. Araştırmanın sonuçları:
En fazla deneyimi olan taksiciler -daha fazla müşteri çekmek için sürekli yenilikler icat edenler- rekabetçi endüstride ayakta kalabilmek için beyinlerini zorlamış ve gerçekten de sağ temporal lobları daha fazla büyümüş. Sık sık ve her gün farklı şekilde kullandıkları için daha büyük beyinlere sahip oldukları ortaya çıkmış.