2014/08/11

Hızla Yayılan Bir Trend: Foraging

İnsanoğlu kendisinin de bir parçası olduğu doğayla bütünleşmenin çarelerini arıyor. Bana kalırsa, ucu ilk çağlara kadar uzanan ilkel içgüdülerinin etkisiyle özüne dönme çabası içinde.
Öncelikli amaç; olabildiğince kalabalık, gürültülü ve çekilmez hale gelmiş büyük şehirlerden, teknolojiden, insanı strese sokan ağır yaşam şartlarından bir süreliğine de olsa uzaklaşmak.

Ruhsal yönden rahatlamanın en etkili yollarından biri olduğu kesin tabii. İşte sırf bu yüzden dünya genelinde hızla yayılmakta olan bir hobi oluşmuş: Foraging

Türkçeye pek çok karşılığı bulunarak çevrilebilir aslında.
• Yenilebilir yabani besin arama sanatı
• Doğadan, ormandan besin arama, yiyecek toplama sanatı
• Dolaşarak, gezinerek sebze-meyve aramak, erzak bulmak

Orijinalindeki gibi tek kelimeye indirgersek en uygunu ''arayıcılık'' ya da ''toplayıcılık'' olsa gerek. Bu hobiyle iç içe olanlara forager deniyor.
Öyleyse onlara da ''arayıcı'' ya da ''toplayıcı'' dersek karşılığını verecektir.

Yenilebilir yabani bitkilerle ilişkileri geliştirmenin hayata büyük bir anlam kattığı keşfedilmiş. Açık havada yürüyüş yapmanın sayısız faydasının yanı sıra, doğayla derin bağlantılar kurmak, her şeyden önce ruh, beden ve zihin sağlığı demek. Dolayısıyla foraging insanın kendisi için yapabileceği en iyi şeylerden biri olarak addediliyor. Üstelik markete gidip içeriği katkı maddesinden geçilmeyen gıdalar almak yerine, bol oksijen çekerek erzak yolculuğuna çıkmak para bile gerektirmediğinden gerçekten inanılmaz ve çok eğlenceli!

Ülkemizdeki arayıcı sayısının epeyce fazla olduğunu düşünüyorum. Özellikle ot çeşitlerine büyük bir aşkla bağlı olan Ege Bölgesi insanlarının. Ancak yaptıkları işin dünya çapında bir trende dönüşmekte olduğundan, konuyla ilgili makaleler yazıldığından, kitaplar basıldığından ve kurslar açıldığından kaçı haberdar acaba?
Açıkçası bu işi ucundan kıyısından yapanlardan biri olarak benim de haberim yoktu bu trendten. Evet, ben de bir forager'mışım da haberim yokmuş:) Ellerim çizikler içinde kalsa ve kanasa bile doğadan böğürtlen ve kuşburnu toplamak, onlardan marmelat yapmak beni hep mutlu etmiştir örneğin.

Çocukluğumu hatırlıyorum da, mahalleden arkadaşlarla bazen küçük birer bıçak ve torba alıp, bahçelerdeki otların arasında çıkan ve ''güneyik'' denen marulumsu bir bitki toplardık. Annelerimiz salata yapardı. Çok lezzetli olurdu. Sonradan öğrendim ki ''hindiba'' bitkisiymiş ve son derece şifalıymış. Yine toprakta kendiliğinden çıkmış kuzukulağı, semizotu, ısırgan ve kayalık yerlerden kekik topladığımız olmuştur epey.
Aslında sayı olarak en çok mantar toplama meraklısı vardır, onları hepimiz biliriz. Ama ben mantarda durum riskli olduğundan ve uzmanlık gerektirdiğinden dünyanın en güzel mantarlarına rastlasam bile uzak durmayı tercih ediyorum.

Yol kenarında kendi kendine büyümüş bir yabani armut (ahlat) veya elma ağacı, ceviz ağacı, dut, erik, incir ağacı görüp de dallarına uzanmayan var mıdır içimizde? Tepesine çıkmak istemeyen?

Ya da günün birinde gittiğiniz bir piknik alanında yediklerinizi eritmek üzere kısa bir yürüyüşe çıktığınızı ve rast geldiğiniz çalılıkların aslında bodur fındık ağaçlarından oluştuğunu düşünün! Taptaze ve dolgun fındıkların o çalıların arasından öbekler halinde size göz kırptığını...

Biraz daha ilerleyip ağaçların altında tablo misali çevrelenmiş mis kokulu dağ çilekleriyle buluştuğunuzu da düşünün.
Sevinçten çıldırmaz mısınız?


Adamlar Kuzey Amerika'da yetişen ''yenilebilir yabani bitki türü'' olarak aralarında yabani soğan, kuşüzümü, yaban mersini, Kudüs enginarı, dulavrat otu, kırmızı yonca, hardal otu, dağ çileği ve güvem benzeri 33 bitki sıralamışlar. Her bitki için hasat zamanından tutun da, nasıl toplanacağına, hangi yöntemlerle pişirileceğine kadar uygulamalı olarak her şeyi öğretiyorlar. Toplananlardan reçel, marmelat, omlet, salata, pizza yapmayı. İçlerinde karahindiba bitkisinden şarap yapımı bile var...

Foraging için en bereketli dönemin 1 Ağustosta başlayıp Kasım ayı sonuna kadar sürdüğünden, yani sonbaharı tamamen kapsayan bir süreç olduğundan bahsediliyor.

Ufak ufak başlamanın ve sağlam bir terapi almanın tam zamanı bence. Ne dersiniz?


Görseller: Pinterest, walkingmountains.org