2014/10/15

Evdeki Bitki Dolabı

Son yıllarda sağlıklı yaşam, organik tarım, ekoloji daha çok önem kazandı. Yeni bir şey duyuyor veya öğreniyormuşuz gibi heyecanlanıyorduk. Ağzı iyi laf yapanlar, arada fırsatçılar konu üzerinden iyi paralar kazandı.
Ardından, sorular sorulmaya, uzmanlardan fikir alınmaya başlandı. Gördük ki:
“Atalarımızın yaptıkları allanıp pullanarak bize geri satılıyor.”
Bu durum bana, annesinden boşanıp yeniden evlenmek isteyen babasına; annesini boyayarak bir kez daha nikâh tazelettiren Kayserili’nin hikâyesini hatırlatıyor.
Peki neden bir anda “organik tarım” önem kazandı?
Kanser yaygınlaşınca ve bazı hastalıklar “tüberküloz” gibi antibiyotiklere cevap vermeyince insanlar korktu. Bir şeyler yanlıştı.
Aklımıza Hipokrat geldi. Ünlü hekim, asırlar önce şunu söylemişti: “Besininiz ilacınız olsun.”
Beslenme noktamızdan çok önce, yediklerimizin ne kadar sağlıklı olduğunu anlamaya çalıştık. İnsanların sağlıklı ve uzun yaşadığı bölgelere gidildiğinde; hâlâ geleneksel tarım düzenini ve beslenmeyi sürdürdüklerini gördük.

Fark etmemiz gereken noktalardan biri de, yerli tohum kullanmamız gerektiği idi. Maalesef, ülkemizde yerli tohum yasaklanmış durumda. Bu durum hangi milli menfaate hizmet ediyor? Anlamış değilim.
Tohum demek gelecek demek. Tohumu kontrol edenler insana hükmedecek!
Organik tarımla birlikte “doğa ve doğal ürün” kavramı da çıktı. Ortalık karıştı. Bu konulara yakın olanlar; her şeyi acı bir gülümsemeyle izliyordu.
Peki, “doğal yaşamı” tercih edenlerin dolaplarında hangi bitkiler var? Nasıl faydalanıyor?
Kendi dolabımı anlatacağım. Dolaptaki bitkileri iki sınıfa ayırıyorum.
*Klasikler
*Özellikli Bitkiler
Size, klasik bitkileri anlatmak istiyorum. Özellikli bitkilerin uygulanışları, farklı bitkilerle etkileşimleri uzmanlık gerektiren bir alan. Her görülen ya da duyulan bilgiye göre karışım yapmak en hafifinden “alerji” yaşatabilir. Klasik bitkileri yazarken bile ufak hatırlatmalarım olacak.

KLASİK BİTKİLER


Adaçayı:
Sabah kahvaltısında içebileceğiniz güzel bir çay. Zihni uyandırıyor. Boğazım ağrıdığında ilk uzandığım bitkidir. Aşırı terliyorsanız –önce doktora danışın.- adaçayını kullanabilirsiniz. Beyazlayan saçlarda, adaçayı suyuyla saçlarınızın rengini koyulaştırabilirsiniz.
Hamile ve emzikli kadınlara önerilmiyor.




Papatya:
Uykum kaçtığında ya da biraz gerginsem papatyayı arıyorum. Yatmadan önce 1 çay bardağı içtiğimde beni dinlendiriyor.
Kas krampları için de iyi bir öneri. Kızlarım bebekken bile rahatlıkla kullandım. Yalnız, 1-3 çay kaşığı kadar veriyordum.
Güneş yanıkları için cildinizi sakinleştirecek bir bitki. Banyo suyunuza demlenmiş 1 litre papatya suyu acınızı alacaktır.
Papatya, sakinleştirici özelliğinden dolayı anti depresan ilaçların etkisini değiştirmektedir. Epileptik hastaların da kullanması uygun değil. Doktorunuza danışmanızı öneririm.
Bazı duyarlı kişiler de papatyaya karşı alerji yaşayabilir! Dikkat edin.


Lavanta:
Baş ağrısında, böcek ısırığı veya yanıklarda ilk kullandığım bitkidir. Baş ağrısı ile yanıkta yağını tavsiye ederim. 20cc zeytinyağına 8-10 damla lavanta yağı damlatın. Şakak, başparmakla işaret parmağınızın orta noktası, bir de kafatasının arka noktasını yağla ovun.
Yanık bölgesine yine zeytinyağlı karışımı sürebilirsiniz.
En sık kullanım şekli; 200 gr lavanta tohumunu 1 litre suda kaynatıp banyo suyuna ekliyorum.
Isırık izleri kayboluyor, kaşıntı kalmıyor veya hafifliyor. Çay haliyle de tüketebilirsiniz.



Melisa:
Kaygıya bağlı çarpıntılarda, stres durumunda ve uçukta çay halinde demleyip içerim.
Doğa içine yürüyüş yaptığınızda gözünüze melisa ilişirse, bir dal koparın. Sizi dalayan bitkilere ya da ısıran böceklere karşı birebirdir.





Rezene:
Rezeneyi üç amaçla kullanıyorum. Uyku, gaz ve göz banyosu. Uyku uyuyamıyorsam ve papatyam yoksa ikinci alternatifim. Kızlarım küçükken, gaz mücadelesinde iş ortağımdı. Ne zaman gözlerimde sulanma, kaşıntı hissetsem; makyaj silerken gözümü acıttığımda yine çayını demlerim. Gözlerime banyo şeklinde uygularım.



Bir evde olması gereken klasik bitkileri sizlere anlatmaya çalıştım.
Bahçeperim olarak doğayı anlamanızı ve sahiplenmenizi dilerim. Doğa, biz yokken de kendisini yenileyebilen bir organizmadır. Hâlbuki bizim öyle bir şansımız yok.
Blogumda; sağlıklı yaşam için doğal öneriler ve seyahat notlarımı, farklı lezzetleri bulabilirsiniz. Herkese sağlıklı ve neşeli günler dilerim.

Zeugma, konuk yazarlık için duyuru yaptığında heyecanlandım. Yazının, bitkiler üzerine olmasını diledi. Sayfasında beni ağırladığı için teşekkür ederim. Umarım ki, sizin de fayda göreceğiniz bir yayın paylaşmış olduk.
Herkese sevgilerimle...

Bahçe Perim
www.bahceperim.blogspot.com

(Görseller internetten alıntıdır.)