2015/04/26

Güneş Kursu (Törensel Sembol)

Kurs sözcüğü gök biliminde ''Bir gök cisminin teker biçimde görülen yüzü'' anlamına geliyor. O nedenle Erken Tunç Çağı'nda kullanılmış olan törensel semboller pek çoğumuzun dilinin alıştığı şekilde ''Hitit Güneşi'' olarak değil, ''Güneş Kursu'' olarak adlandırılıyor.
Hititler güneş kurslarını sembol olarak kullanmasına kullanmışlar, ancak bu kurslar özünde Anadolu'da Hititlerden önce yaşamış olan Hatti Uygarlığı'na (MÖ 2500-1700) ait. Ayrıca; Anadolu Yarımadası'nın bilinen en eski adı Hatti Ülkesi.

Bu ad o kadar benimsenmiş ki, Anadolu'ya Hattilerden sonra yerleşen Hititler bile yaşadıkları ülkeden söz ederlerken Hatti Ülkesi tanımını kullanmışlar. Bu yüzden Anadolu en az 1500 yıl süresince Hatti Ülkesi olarak bilinmiş. O halde güneş kurslarının Hitit Güneşi olarak adlandırılmaları ne kadar doğru, varın siz düşünün.

Aşağıdaki güneş kurslarından birini Ankara Üniversitesi'nin logosu olarak, geyikli olan diğerini ise Başkentimizin Sıhhıye Meydanı'ndaki büyük anıttan hatırlıyoruz. Asıllarının bu kadar küçük olması şaşırtıyor insanı (Laptop çantasına girebilecek ebatta). Her ikisi de Alacahöyük'teki kazılarda ortaya çıkarılmış birer güneş kursu. Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde diğer güneş kurslarıyla birlikte sergileniyor. Bu arada Sıhhıye'nin simgesi olmuş o büyük, geyikli anıtın aslen bir güneş kursu olması epey şaşırttı beni.

Hititlerde uygarlık ve sanatın simgesi sayılan güneş kursları genellikle bakır, gümüş ya da bronzdan yapılmış. Dairesel şekil güneşi simgelediğinden bu adı alıyorlar ve sabit ya da devingen eklentilere sahipler. Tam daire şeklinde olanlar da var, yarım daire hatta kare şeklinde olanlara da rastlanıyor. Alt kısımlardaki girinti ve çıkıntılar nedeniyle altın yahut gümüş kabzalı ahşap saplara takılarak taşındıkları, dairenin etrafındaki diğer ögelerinse dini törenlerde sallandıklarında ses çıkarmaları için yerleştirildikleri düşünülüyor. Kimi zaman üremeyi simgelemek için kuş ve ağaç, barışı simgelemek içinse geyik figürü kullanılmış. Güneş kurslarının bir kısmının o dönemin kutsal hayvanları sayılan geyik ve boğa heykelcikleri ile bezenmiş olmaları bu kursların kültsel bir işlevi olduğunu kanıtlıyor.

Anadolu Medeniyetleri Müzesi
Erken Tunç Çağı Bölümü / Early Bronze Age Section

Boğa ve Geyik Figürleri
Güneş kurslarının dönemin kutsal hayvanı olan boğa boynuzları ile çevrelenmiş olması, bunların kültsel işlevi olduğunu göstermektedir. Kursların ortasında duran boğa ve geyik gibi hayvanlar tanrıyı, çevresinde çeşitli bezemelerle oluşturulmuş bölüm evreni, bazı kurslarda ise güneş ışığını sembolize etmektedir.
Işınsız çelenk biçimli semboller gökyüzü yuvarlağını, ortasındaki hayvanlar da birer tanrıyı canlandırmaktadır.
Boğalar en büyük tanrıyı (Gök-Hava Tanrısı), bazı güneş kurslarındaki küçük yuvarlak sallantılar da yıldızları temsil etmekte, dini törenlerde bir sapa takılarak kullanıldığı düşünülmektedir.

Bull and Deer Figures
The sun discs encircled with bull and deer figures, sacred animals of the period indicate that they have a function related to the cult. The centrel animal in the disc, such as bull and deer represent the god and the section formed with ornaments around it represents the universe and sun light in some discs.
Garland shaped symbols without rays show the solar disc and each animal in the centre depict a deity. Bulls represent the main deity (Storm God) and small round pendants in some sun discs represent the stars. It is thought that they were surmounted by a handle in the rites.


Adı ''Hitit Güneşi'' olarak zihinlere yanlış biçimde kazınmış bu sembolün Ankara Üniversitesi’nin Türk Patent Enstitüsü tarafından da tescillenmiş marka ve logosu olduğunu bilmeyen yok, öyle değil mi? Aynı zamanda bir dönem Başkentimiz Ankara'nın simgesi olarak kullanılmıştı. Ankara demek Hitit Güneşi demekti. Çok da yakışıyordu. Sonra ne oldu da kaldırıldı? Ankara Belediyesi tarafından imaj yenileme çalışmaları bahanesiyle -Yargıtay, onayını Güneş Kursu'ndan yana kullanmasına rağmen- yok ediliverdi.

Çorum Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (ÇORUMSİAD) işi gücü bırakıp 'Güneş Kursu'nun Ankara Üniversitesi'ne tescillenmesine itirazlar yağdırdığını biliyor muydunuz peki? Adamlar bunun için Türk Patent Enstitüsü'ne kadar başvurmuşlar, ancak itirazları reddedilmiş. Dernek Başkanı; Çorum topraklarında gün ışığına çıkarılan bu sembolün bir kuruluşa mal edilmemesi gerektiğini, buna engel olacaklarını, mücadelelerinin süreceğini söylemiş. Bir üst kurula başvuracaklarmış. Tartışmalar aktif biçimde devam ediyormuş.
Aman Tanrım! Şaka gibi!
Koskoca üniversiteye neredeyse tarihi eser kaçakçılığından dava açacaklarmış.
Başkentimizdeki seçkin bir üniversitenin, hemen yanı başındaki topraklarda, Ankara'ya yalnızca birkaç saat uzaklıktaki kazılarda bulunmuş bir eseri simge olarak kullanması ne büyük suçmuş, bakar mısınız?!
Farkında mısınız bilmem; ama söz konusu olan Anadolu’nun bağrından çıkmış bir eser. Bu yasakçı zihniyet, bu acayip sahiplenme neden? Bu eserin Alacahöyük'teki kazılarda ortaya çıktığını ilkokul çocukları bile bilir? Daha ne istiyorsunuz? Sürekli gündemde kalmak mı yoksa niyetiniz?