2015/06/07

Yeşil İncir Reçeli

''İncir Reçeli'' diye film olur da ''Yeşil İncir Reçeli'' diye yazı olmaz mı, olur. Dün hafta sonu diye kafa dağıtmak adına dağ, bayır dolaştık biraz. Doğanın kuş cıvıltıları eşliğindeki yemyeşil haline ''Kışın yaşadığımız dondurucu günler daha dün gibi.'' ''İlkbahar ne çabuk bitti,'' muhabbetleri karıştı ve geçen zamanın her saniyesini hissetmek, heba etmemek gerektiğini düşündürdü bize. Yılların çok hızlı akıp gittiğini...

Neyse, içimize çektiğimiz bol oksijen ister istemez iyi geldi bünyeye. Ve doğayla başbaşayız diye sonbaharda ufak ufak başlamaya karar verip de bir türlü sonunu getiremediğim
Foraging olayı düştü aklıma...

Bu mevsim en çok ceviz ve incir ağaçları dikkati çekiyor. Her ikisi de doğada kendiliğinden çıkmış ağaçların başında geliyor. Artık toprağa düşüp de büyümesine kargalar mı vesile oldu bilinmez; ama sahipsiz o kadar çok incir ve ceviz ağacı vardı ki etrafta. Meyveleri henüz olgunlaşmamış olsa da yemyeşil ve minicik halleriyle reçel yapıldıklarını bildiğimden ve de ben bu reçeli çok sevdiğimden, biraz incir topladım (Bu arada olgunlaşmamış cevizin kabuğuyla birlikte reçel yapıldığını da biliyorum. Bir dahaki sefere onu da denemeyi umuyorum). Yapmalıyım, çünkü insan boş zamanlarında mutfağa girip rutin dışı bir şeylerle uğraştığında terapi yerine geçiyor.


Haydi şimdi bol fotoğraflı kısımlara gelelim. Eee, çoğu zaman fotoğraf çekmek de iyi geliyor insana...

Günün sürprizi, doğada kendiliğinden büyümüş bir kiraz ağacına rastlamaktı.
Taneleri minicik; ama tadı harikaydı.

Portakal kabuğu reçeli ne alâka diyecek olursanız, portakallar geçen hafta pazarda
''Alanya Yaz Portakalı'' etiketiyle satılıyordu. Alanya’ya gitmiş ve Ağustos ayında üzerinde taptaze portakallar olan
ağaçları bizzat görüp şaşırmış biri olarak kaçırmak istemeyip almıştım.


Yemyeşil olsun diye göztaşı kullanmak bana göre değil.
Bu incirler koyu bir şerbetle kaynatıldığında kestane şekerinden kat kat daha lezzetli oluyor.
Koyu olmayan bir şerbetle kaynatıldığında ortaya çıkan renk farkı

Portakal kabuğu reçeli, incir reçelinin yapılışıyla neredeyse aynı olunca ikisi aynı günde olup bitti mecburen. İkisi de kaynar suda 5-10 dakika haşlanıp acı suyu çıkarıldıktan sonra şerbete atılıyorlar. Ortak özellikleri sadece bu değil. Her ikisi de dünyanın en mis kokulu, en leziz reçeli bana göre. Özellikle incir reçeli kaynıyorken etrafa yayılan kokunun güzelliği inanılır gibi değil. Evde yapılmış bir reçelin rengi, tadı ve kokusunun market reyonlarına dizilmiş olanlara beş bastığını söylememe bilmem gerek var mı? Denemenizi şiddetle öneriyorum.

Geçen seçimler öncesi de tatlı bir şeyler yapmak gelmişti aklıma, tesadüfe bakın.
Sonuçların şeker tadında olmasını dilemiştim hatta.
Umarım bu kez öyle olur. Tek umudum ve dileğim budur!