2016/03/29

Tatar Mutfağında Çibörek

Son derece zengin bir mutfak kültürüne sahip olan Tatarlar hamur işi ve börek türlerinde bir hayli aşama kaydetmişler.
İçlerinde en ünlüsü tabii ki çibörek...

Su, un ve tuz ile yoğrulmuş sert bir hamurdan açılan bu böreğe iç harcı olarak çiğ soğan ve kıyma koyulup yarım ay şeklinde kapatılıyor. Geniş, tercihen döküm bir kazanda, sıcaklığı 240-250 derece kızdırılmış sıvı yağın içinde yalnızca 40 saniye kadar kızartılıp çıkarılan börek hiç yağ çekmeden pişiyor. Pişen böreği şayet elinizle ortadan böldüğünüzde su akıyorsa adına ''sorpalı'' deniyormuş. Yani çiböreğin makbul olanı.

Kırım Türkleri başlıklı yazımın yorumlarında 'çibörek' ile ilgili yayın hazırlayacağımı söylemiştim hani.
''En sevdiğin yemek ne?'' sorusunu yanıtlarken adı mutlaka sıralamamda yer alır. Gerçekten de bayıldığım bir lezzettir. Bıraksalar patlayıncaya kadar yemek istediklerimden. Ancak, imlâ takıntım nedeniyle ismiyle ilgili sıkıntım vardı. Çibörek denmesi sinir bozucu geliyordu bana. Ta ki günlerden bir gün, sahil kentlerinden birinde, kalabalık bir caddenin kaldırımında yürürken yanı başımdaki işletmenin bir çibörekçi olduğunu farkedene kadar.

Klavye şu an kırmızı çizgilerle uyarsa da çibörek diyorum, çünkü doğrusu ve aslı ''çibörek''.
O gün, camekâna boy boy dizilmiş çiböreklerin dumanı üzerindeydi. Geri planda üç kadın harıl harıl çalışıyor, biri hamuru açıyor, diğeri malzemeyi döşeyip kapatarak yarım ay şekli veriyor, üçüncü kadın kızgın yağda pişiriyordu. Bunları saniyeler içinde gördüm ve tam o esnada içerideki duvara pano şeklinde asılmış kocaman iki levhaya gitti gözüm.
''ÇİBÖREK'' yazıyordu orada.
Çibörek, çiköfte... TDK sözlüğe bakmıştım kaç kez ''çiğ börek'' diye geçiyor ve isim olduğu belirtilerek ''Çiğ kıyma, soğan ve baharat karışımının açılmış yufkaya konulup yağda kızartılmasıyla yapılan börek'' şeklinde açıklanıyordu.
''Çiköfte'' diyen kırolar gibi o neydi öyle ''çibörek''...
Kazın ayağının öyle olmadığını işte o gün o çibörekçide anladım. Adamlar sağolsunlar levhalardan birini ''Vikipedi'' den kaynaklanmışlar. Diğer levha ise akıllara zarar. Tatarlar bu böreği öyle çok sevmişler ki üzerine destan yazmışlar. İnternette ararsanız devamı da var. Upuzun ve edebi bir dille yazılmış kaliteli bir DESTAN üstelik...


İşte böyle; bir gün gelir hiç ummadığı bir zamanda ve mekânda,
o ana kadar bilmedikleri, nal gibi çıkabilirmiş insanın karşısına...

* * *


* * *