2017/06/01

Gök Denizlerin Ak Kuşları: Martılar

Geçtiğimiz hafta sonu martılarla biraz fazlaca haşır neşir olunca buraya yazmadan olmazdı. Daha önceleri uzak mesafeden zar zor fotoğraflarını çekebildiğim martılara bir haller olmuş, nasıl denir, evcilleşmişlerdi sanki. İnsanlardan zerre ürkmüyorlardı. Nasıl güzel, nasıl sevimliydiler öyle.
Bana da bol bol yakın plan fotoğraflamak düştü...

Bu şaşırtıcı değişimde sahilde gezinen güvercinlere bisküvi, yemek, ekmek kırıntıları getirme gibi bir gelenek başlatan insanların payı büyük olmalıydı. Martılar daha yem poşetlerini görür görmez anında güvercinlerin arasına ışınlanıyor, dahası devamının geleceğini biliyor, bir sonraki yemleri beklemek adına uçup gitmiyorlardı. Aklıma geçtiğimiz kış Fatih'te karnı her acıktığında sosis istemek için hep aynı eve gidip camına bir ağaçkakan gibi gagasıyla vurarak haber veren sevimli martı gelmedi değil.

Ya şehir hatları vapurlarının peşine her seferinde adeta kadrolu bir görevliymişcesine düşen martılar? İnsanların tükettiği yiyeceklere karşı alışkanlık geliştiren etçil, balıkçıl bir hayvanın ülkemiz şartlarında ''simitçil'' yapılması ayrı bir tebessüm sebebi aslında. Yoksa ''Değişmeyen tek şey değişimdir,'' mi demeliydi? Becerikli oldukları bilinen martıların özellikle büyük türlerinin üst düzey zekaya sahip oldukları gerçeğini unutmamalı en iyisi...

Misal, İskoçya'nın Arbroath kentinde bir martının tam altı yıldır her gün aynı sandviççiden cips aşırdığını duymuş muydunuz? (Bkz) dükkan çalışanları "Steven Seagull" adını verdikleri martının, günde ortalama 10 kez dükkana uğradığını, kimsenin görmediğini düşündüğü bir anda cips alıp kaçtığını söylüyor.


Ve bir de İngiltere'de martı beslemenin geçtiğimiz yıl yasaklandığı haberi (Tık Tık) gelsin. Yasaklama kararı martıların büyüdükçe agresifleştiği ve meydanlardaki, kumsallardaki, yürüyüş parkurlarındaki insanların ellerinden yiyecek kapmaları nedeniyle alınmış. Yasağa uymayanlar 80 sterlin (370 TL) ile cezalandırılıyor. Karar, belediye meclisi üyesi 68 yaşındaki Ian Stewart'ın, sandviçini kapmaya çalışan bir martı tarafından dudağının yarılması sonrasında alınmış.

Gök rengi denizler üstünde ak kanatlarını çırparak süzülürken, sulardan kopmuş köpük parçalarını andırır martılar.
Umudun habercisi gibidirler; enginlere doğru özgürce kanat açar, çığlık çığlığa pike yapmaya bayılırlar.

Maviye vurgundur onlar...

Alabildiğince uzayıp giden mavilikleri sever, mavilikler içinde yaşar,
ne göklerden ne denizden uzun süreliğine ayrılamazlar.

Suya dalıp çıkarak balık avlar, yuvalarını denize yakın kayaların kovukları içine, imece usulü yaparlar.

''Toplumcu'' karakterleri tüm faaliyetlerine yansımıştır.
Birlikte uçar, avlanır, birlikte dinlenir ve hatta birlikte kavga ederler.

Dünya geneline yayılmış martılar insanlarla ortak yaşamı tercih etmişler adeta.
Sadece çöllerde ve kutupların donmuş kesimlerinde bulunmuyorlar.

Genellikle kumsallarda ve liman çevrelerinde yaşar martılar. Karaya çıktıklarında zorlukla ve telaş içinde yürürler. Açık denizlerde yol alan gemiciler karaya yaklaştıklarını martılar sayesinde anlarlar.

Denizin haylaz çocukları martıları sevelim sevmesine de, bence besleme işini bir kez daha düşünelim.

Kalın sağlıcakla...