2021/01/22

Londra, Thames Köprüleri, South Bank

Bugün Londra'nın simgesi sayılan binaların bulunduğu merkezi bir noktada, Westminster Köprüsü üzerinde buluşalım mı? 
Bu köprüden geniş bir açıyla görülebilen Thames Nehri ve üzerindeki köprülerle ilgilenelim, bunu yaparken de Westminster’dan Tower Bridge’e uzanan bir turla şehri birazcık olsun tanıma fırsatı elde edelim. Ne dersiniz?

Bilmeyenler için; Londra'nın içinden geçen 246 km uzunluğundaki Thames Nehri'nin rengi, kartpostallarda ya da netteki fotoğraflarından aşina olduğumuz mavimtırak rengiyle hiç alâkası olmayan şaşırtıcı bir kahverengi.  

Üstelik, nehir dediğin bir akarsudur, akar. Ama bu nehir akıyormuş gibi de görünmüyor. Akarsu yatağını doldurmuş kocaman, bulanık bir su gibi öylece duruyor. Buna rağmen her iki yanında da tekne turları sayesinde son derece eğlenceli bir bölge oluşmuş burada. Ülkemizin Boğaz sularının masmaviliğine biraz olsun benzeseymiş keşke. Bu güzel metropole öyle yakışacakmış ki. Londra'nın içinden geçip Manş Denizi'ne dökülen bu nehrin adı ''Times Nehri'' ağırlıklı yazım yanlışlarına neden olabiliyor. Ancak, farklı iddialar olsa bile Thames adının ''Keltçede 'tamesa' yani 'karanlık olan' kelimesinden geldiği'' nedeni ağır basıyor. 
 
Londra müzeleri, parkları ve tarihi yapılarıyla bir metropolden çok daha fazlası. Thames Nehri'nin her iki yanı da her zaman hareketli. Bu yazıda, Londra’ya gelenlerin tekne turlarıyla gezmeye doyamadığı Thames Nehri ve civarı, özellikle South Bank anlatılacak. Turistlerin London Eye dönme dolabından Parlamento Binası, Big Ben ve St. Paul Katedrali gibi ikonik görüntülerin keyfini nasıl çıkardıkları... 

Westminster Köprüsü'nden başlıyoruz 
Sağ tarafta Parlamento Binasının bir kısmı görünüyor. Nehrin biraz ilerisinde görünen; Waterloo Köprüsü. 
 Westminster, 22 Mart 2017'de 5 kişinin öldüğü, 50'den fazla kişinin yaralandığı terör saldırısının gerçekleştiği, neredeyse kıl payı kurtulduğumuz köprü :(

 Burası bir üst fotoğraftaki yolun karşı tarafı. 
Nehrin batısındaki Westminster ile doğusundaki Lambeth'i birbirine bağlayan bir araç ve yaya köprüsü olan Westminster Köprüsü'nün London Eye'a bakan kısmı. Nehre bakın, bir sonraki köprü de görünüyor.

Bir sonraki köprü olan Hunderford Köprüsü'nden Westminster Köprüsü'ne bakış 
Sol tarafta geride bıraktığımız London Eye, sağ tarafa doğru Westminster Sarayı ve Big Ben.

Ünlü ''South Bank'' 
Thames nehri kıyısındaki bu bölgeye verilen isim. Londra'nın South Bank Centre, National Theatre ve BFI Sinemaları benzeri birinci sınıf kültürel mekânlarının merkezinde yer aldığı bölge. Köprüden baktığımızda sağ tarafta görünen yoldan ulaşılan London Eye, başkent Londra'nın pek çok yerinden görülebilen sembolik yapılarından.
 
135 metre yüksekliği, 90 metre genişliği olan London Eye, Thames Nehri'nin güney yakasında, milenyum kutlamaları kapsamında inşa edilmiş. 

Her birinin 25 yolcu kapasitesi olan 32 kapsüle sahip dönme dolap, 1 turu yarım saatte tamamlıyor.

South Bank üzerinde 2000 yılında kurulan, dünyanın en büyük gözlem dönme dolabı London Eye, kentin tamamına yakınını yukarıdan keşfetmek için müthiş bir imkân. Özellikle gece olduğunda.

Simgesel binaların bulunduğu Thames Nehri'nin panoramik görünümü. Sol tarafta London Eye, ortada Westminster Sarayı ve Big Ben saat kulesi görülmekte.

 Parlamento Meydanı 
 Westminster Sarayı, Portcullis House ve Big Ben 

                Gözden kaçmasın. Westminster Sarayı'nın ofis binası Portcullis House da Londra panoramasına giren ikonik yapılardan.


South Bank'ın ağaçlandırılmış yürüyüş yolunda restoranlar ve tarihi pub'lar var. 

Müze ve galerilerin ağır bastığı bölge, sıklıkla düzenlenen fuarlara ve etkinliklere ev sahipliği de yapıyor.

Madem yürüyüş yolu, South Bank'taki yürüyüş kervanına biz de katılalım bakalım...


Koskoca metropolde yıllanmış ağaçlardan birine kazınmış iki ismin de Türkçe oluşuna bakar mısınız?

South Bank eğlenceli bir kıyı şeridi. Köprüler de sıraya girmiş adeta...

Blackfriars Demiryolu Köprüsü 
Blackfriars Köprüsü ile Millennium Köprüsü arasında yer alan,Thames Nehri'ni geçen bir demiryolu köprüsü. Mevcut Blackfriars Demiryolu Köprüsü (solda) ve eski köprünün kalıntıları.

Thames'in kuzey yakasından bakıldığında doğu yakaya biraz daha aşağı yönde inşa edilen ikinci köprü, orijinal adıyla St. Paul's Demiryolu Köprüsü 







Hayatımda gördüğüm en güzel graffitilerden biri

Büyükçe bir binanın dış duvarını tamamen kaplayacak kadar büyük boyutta.

Hungerford Köprüsü altındaki yaya yolu 
-South Bank-

Londra'da şemsiyeler her an açılmaya hazır. Bakın, sağ tarafta kalan Westminster Köprüsü günlük güneşlikken bu köprüde yağmur yağmaya başladı.

Nehrin kenarında bulunan Embankment metro durağından çıktığımızda karşımıza gelen, Charing Cross Köprüsü olarak da adlandırılan Hungerford Köprüsü'ndeyiz, evet. Aynı zamanda bir demiryolu köprüsü.

Fonda, geride bıraktığımız Big Ben Saat Kulesi ve Hungerford Köprüsü 
-South Bank-

Demiryolu tünelini canlandıran görüntüsüyle Clink Street Bridge Tunnel
-Southwark-


Winchester Sarayı  -Southwark-
Winchester Piskoposlarına ait Londra şehir evi olarak hizmet veren 12. yy'dan kalma saray 

Golden Hinde  -Southwark-
Sir Francis Drake'in 1577-1580 yılları arasındaki dünya turunda kaptanlık ettiği kalyon

Londra siluetinin en önemli sembollerinden St. Paul Katedrali kadraja girebildi. 

110 metre yükseklikteki kubbesi ile İngiltere'nin en büyük ikinci kilisesi olan ve dünyanın en güzel kubbesi olarak ilan edilen St Paul Katedrali. Arabistanlı Lawrance’ın büstü ve Florence Nightingale’ın mezarı burada. Galler Prensesi Diana ve Prens Charles’ın düğünü yine bu katedralde yapılmış.

Millennium Bridge (Arka tarafında görünen Southwark Köprüsü) 
Southwark bölgesini ve Thames Nehri boyunca şehri birbirine bağlayan trafik için bir kemer köprü. Yalnızca yayalara açık olan ve bazılarının ''sallanan köprü'' diye adlandırdığı çelik, asma bir köprü olan Millenium Köprüsü; Southwark Köprüsü ile Blackfriars Köprüsü arasında yer alıyor.

Milenyum Köprüsü; Globe Theatre, Bankside Gallery ve Tate Modern köprünün güney girişinde. Kuzey girişinde ise City of London School ve St Paul Katedrali bulunuyor.

 Ve son olarak ''City'' olarak adlandırılan bölgede bulunan Tower Bridge
Thames'teki tekne turlarının en heyecanlı kesiti. Çünkü teknedekiler köprüye yaklaşıldığında aynı anda ayağa kalkıp izdiham yaratarak kuleleri değişik açılardan fotoğraflama yarışına giriyor. Tekneye binmeyenler benim gibi ancak bu mesafeden fotoğraflayabiliyor. Şu var ki; Tower Bridge ve Big Ben hatıra fotoğrafı olarak Londra’da kesinlikle fotoğraflanması gereken liste başı iki yer

*   *   *

Pandemi nedeniyle nasıl ki her istediğimizde dışarıya çıkıp alışveriş yapamıyor, evin mutfağında pişecek yemeği, bir kenarda stokladığımız ya da derin dondurucuya attığımız malzemelerden sağlıyorsak bu yazının yazılma hikâyesi de tıpkı onun gibi. Stoklanmış malzemelerden (fotoğraf+bilgi), yani mecburiyetten...

Sevgiyle...