2021/07/30

Çanakkale'de Bir Arboretum: Calvert Bahçesi

Çanakkale'ye akın akın gelen ve şehitlik turlarını bitirdikten sonra şehir merkezine de uğrayan ziyaretçilerin görmek isteyeceği yerler bellidir. 

Olmazsa olmazların başını çeken Aynalı Çarşı, kordonda bulunan ve Brad Pitt'in rol aldığı Troy filmindeki Troia Atı, kordonun bitiminde bulunan Çanakkale Deniz Müzesi ile hemen yanı başındaki Çimenlik Kalesi... 

Feribotla gelip İskele Meydanı'nda inmiş biri bu saydıklarımın her birine sadece 5 dakikada ulaşabilir. Daha da güzeli; gerek kendi imkânlarıyla gerek tur ve rehber eşliğinde şehre gelenler tarafından adeta ezbere alınmış olan bu ziyaret noktalarından hiçbiri ücretli değildir. İskeleye birkaç dakika mesafede olan, görülmeye değer daha nice güzellikler vardır bilseniz. Çanakkale Kent Müzesi, bir dakika ötesindeki Mor Salkımlı Yalı Han, ondan en fazla 5 dakika ötede Manfred Osman Korfmann Kütüphanesi. 

Bir önceki yazıda konu ettiğim Çanakkale Seramik Müzesi de kordona çok yakın bir konumdadır mesela ve giriş ücretsizdir. Ancak, ne yazık ki bu saydıklarım pek bilinmeyenler arasında. Hele bir Halk Bahçesi vardır ki, yanından ya da önünden geçerken sıradan bir şehir parkı sanılmıştır çoğu ziyaretçi tarafından.

Calvertlar Tanzimat'tan sonra Çanakkale’ye yerleşen Levantenlerden. İngiliz bir aile. Günümüzdeki adı Halk Bahçesi olan Calvert Parkı, Çanakkale'de İngiltere ve Amerika’nın ticari ataşeliğini yürüten ve İngiliz soylusu olan bu ailenin kente bıraktıkları bir miras. Eski fotoğraflardan anlaşıldığı üzere, günümüzde Troia Atı'nın bulunduğu ve hemen denizle birleştiği noktada Calvertlar'ın ihtişamlı bir konakları varmış. Ancak, konak 1950’lerde yıkılıp yok edildiğinden, arka bahçesi olan Halk Bahçesi bugün kente ait olağanüstü bir değer olarak yeşil alan işlevini sürdürmekte. Yaklaşık 250 yıllık olan park o yıllara tarihlenen ağaçlara sahip. 36,500 metrekarelik bir alan olan parkta hava, dışarısı sıcak olduğunda serin, soğuk olduğunda ise sıcak. Endemik bitki çeşitleri kullanılarak bir botanik bahçesi elde edilmiş durumda. Tıpkı eskiden olduğu gibi ortancası ve havuzları ile meşhur. 

Dün tam videoyu çekmeye başlamışken kameranın önünden çocuklu bir İngiliz ailenin geçmesi nasıl bir tesadüf?

Canlı ağaç müzesi özelliğinde olan ve 19. yüzyıldan 20. yüzyıla geçişte kent tarihinin kalbi niteliği taşıyan bu bahçenin sürdürülüp gelecek nesillere taşınması, son derece değerli ekolojik bir miras olarak görülmesi gerekiyor. Adeta cennetten bir köşe olan ve yaşlı kuşak tarafından halen Calvert Bahçesi olarak adlandıran parkın tarihi, Calvert ailesinin tarihiyle paralel gitmiş.

1845 yılında 16 yaşındayken abisinin ardından Çanakkale'ye yerleşen Frank Calvert, arkeolojiye büyük ilgi duymuş ve hiç evlenmemiş biri. Ailesi Çanakkale’ye yerleştikten sonra kendisinin bölgede başlattığı arkeolojik araştırmalar, Homeros'un İlyada Destanı'nda anlattığı ve yüz yılı aşkın bir süredir arayıp durduğu Troia'nın Hisarlık Tepe’deki keşfindeki gelişmelerin çıkış noktası. 

 Troia Antik Kenti'ndeki ilk kazıyı 1863 ve 1865 yıllarında yapan Frank Calvert, ölümünün ardından çok sevdiği Çanakkale'de defnedilmiş. Durum, Malta kökenli olan Calvert ailesinin, Çanakkale'ye geldiğinde ticaret yaparak zenginleştiğini, gayrimenkuller, ve araziler aldığını, şu an kentin içinde Halk Bahçesi olarak tanımlanan bahçenin de, Calvert ailesine ait konağının bahçesi olduğunu söyleyen Troia Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan tarafından da doğrulanmış. Frank Calvert,  o zamanki ekonomik şartlar içinde bu kazıları ilerletemediği, büyük ve geniş kazılara dönüştüremediği için kazıları kesintiye uğramış.

Tam bu dönemde elinde İlyada, cebinde para ile Heinrich Schliemann bölgeye çıkıp geliyor. Calvert, Schliemann'a gerçek Troia'nın Hisarlık bölgesinde olabileceğini, kendisinin burada kazı yaptığını anlatıyor. İşin aslı; Schliemann zamanı olmadığı için Hisarlık bölgesine gidememiş. Fakat yazışmalardan tespit edildiğine göre, Schliemann da Troia'nın Hisarlık'ta olabileceğine inanmış biri.

Ne kadar ilginç değil mi? Sizce bu asırlık parkın bir ucundan tam da kordondaki Troia Atı ile karşılıklı bakışıyor olması tesadüf olabilir mi? Dahası; bu kadar güzel bir arboretum, hikâyesi daha ilginç bir botanik parkı görmüş ya da duymuş muydunuz?


Parkta bir de Zübeyde Hanım'ın büstü var.  Tam karşısındaki kapı ise ''Zübeyde Hanım Kapısı'' olarak adlandırılıyor.


Kalın sağlıcakla...