2022/10/07

Yaşayan Bir Tarih: Aynalı Çarşı

Bugün, ünlenmesine büyük katkı sağlayan Çanakkale Türküsü'nün ilk mısrasında adı geçen ve 133 yıldır yaşamakta olan kentin en eski alışveriş merkezi Aynalı Çarşı'dayız.

''Çanakkale içinde Aynalı Çarşı 
Ana ben gidiyom düşmana karsı 
Ooof, gençliğim eyvah!'' ...
diye başlayan bu türküyü bilmeyen var mı sahi? ''Türkü'' sözcüğü tam olarak anlamını karşılamıyor sanki. Kim bilir belki anlamsız ve acımasız bir savaşta ölen on binlerce insanın dramıdır bu. Belki de bir ağıt...

İlk kez, Çanakkale Savaşları'na katılmış Kastamonu yöresinden bir asker tarafından söylendiği ortaya çıkan bu türkünün ''Ölmeden mezara koydular beni''  kısmı özellikle ne acı. İşte bu yüzden kentin adını duyan her kim varsa aklına ilk gelen ya Çanakkale Savaşı'dır ya da Aynalı Çarşı

1889 yılında yani II. Abdülhamid Döneminde Çanakkale'nin ileri gelen Yahudi tüccarlarından İlya Halyo tarafından (Mısır Çarşısı'nın minyatürü olarak) inşa ettirilen Aynalı Çarşı'nın Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde adı geçtiği, dolayısıyla bu tarihten çok önce yapıldığı, ''onarımının'' İlya Halyo tarafından gerçekleştirildiği iddiası olsa da doğruluğu henüz kanıtlanamamış.

Aynalı Çarşı savaş yıllarına kadar önemli bir alışveriş merkezi, tabiri caizse o dönemin AVM'si imiş. Mart 1915'te İngiliz Queen Elizabeth gemisinden atılan bombalardan birinin isabet etmesiyle hasar görünce küçük onarımlardan geçirilip İngilizler tarafından 1918-1921 yılları arasında at ahırı olarak kullanılmış. İsminin ''Aynalı Çarşı'' olma nedeninin bu atlar için değişik malzemeler ve süs eşyaları imal eden dükkânlarda "ayna" denen "at gözlükleri" satılmasından kaynaklı olduğu söyleniyor. Bir de, çarşı iznine çıkan askerlerin cep aynası satın almaları ile bağlantılı olduğu.

Çarşının kemerli kapısı kırmızı taştan. Kemerin kilit taşı kabartma çiçek desenleri ile süslü. Hemen üstündeki mermer kitabe çarşı hakkında bilgi veren önemli bir belge niteliğinde. Üzerinde Osmanlıca, İbranice ve Fransızca olmak üzere üç dil mevcut. 

En üstte yer alan Osmanlıca yazının tercümesi şöyle:
“Adaletliliği ile tanınan Sultan Gazi İkinci Abdülhamid Efendimiz Hazretlerinin lütuf ve sahip çıkmalarıyla, kendine bağlı, Musevi uyruğundan İlya Halyo kullarının çabalarıyla yaptırılmış ve gönülde yer tuta(acak)n çarşıdır. Yıl Hicri Muharrem 1307 (Kasım Aralık 1889)”

1934'de gerçekleşen Yahudilere yönelik saldırı ve yağmalar sırasında giriş kapısı üzerindeki kitabe sıvanmış, ancak 1967 yılında temizlenebilmiş. 1960'lı yıllarda çarşının her iki yanında Musevilerin dükkânları yer alırken sahipleri zaman içinde dükkânlarını satıp İsrail'e ya da İstanbul'a göçmüşler. 

Çarşının giriş kapısı ve üzerindeki mermer kitabesi özgün mimarisiyle günümüze kadar ulaşabilmiş. İlk fotoğrafta gördüğümüz giriş kapısı Çarşı Caddesi'ne bakıyor. Altından geçilip hemen yan tarafında sonradan eklenen ve özgün mimariyle ilgisi olmayan bir boy aynası bulunan koridora girildiğinde hafif loş bir ortamda genelde hediyelik eşyaların satıldığı dükkânların sıralandığı görülüyor. 


Haç konseptindeki çarşının İnönü Caddesi'ne bakan ikinci kısmında ise yine özgün mimarisinde olduğu tarzda dükkânlarının üzeri kiremit çatı ile kaplı aktarlar, manavlar ve çay ocağı bulunuyor. 

Yerel yönetim tarafından beş yıla yakın bir süre boyunca 1.5 milyon TL harcanarak yenilenen ve projesi Prof. Dr. Ümit Muzaffer Serdaroğlu'na (Mimar Arkeolog) ait olan çarşı 2007 yılından bugüne aslına uygun restore edilmiş haliyle hizmet vermeye devam ediyor. Tarihi bir atmosfer içinde 57 esnafın birlik - beraberlik içinde satış yaptığı çarşı gerek yerli halk gerek yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi görüyor.

*   *   *

Çarşının İkinci Kısmı

Çarşının İnönü Caddesi'ne çıkılan ikinci kısmının kemerli arka kapısı yine kırmızı taştan. Kemerin kilit taşında ön kapıdakinden farklı desende kabartma çiçekler var. 

Kapıdan, etrafı çarşıya bağlı dükkânlarla çevrili olan ve avluya benzeyen böyle bir açık alana çıkılıyor. 

Aktarlar, manavlar ve çay ocaklarının bulunduğu kiremit çatılı dükkânlar bu bölümde.