2008/06/03

Münire Dıranas

FAHRİYE ABLA
Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar.
Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden,
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen!
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye Abla!

Eviniz kutu gibi bir küçücük evdi,
Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi;
Güneşin batmasına yakın saatlerde
Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede.
Yaz,kış yeşil bir saksı ıtır pencerede;
Bahçende akasyalar açardı baharla.
Ne şirin komşumuzdun sen,Fahriye Abla!

Önce upuzun, sonra kesik saçın vardı;
Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı.
İçini gıcıklardı bütün erkeklerin
Altın bileziklerle dolu bileklerin.
Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin;
Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla.
Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye Abla!

Gönül verdin derlerdi o delikanlıya,
En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya.
Bilmem şimdi hâlâ bu ilk kocanda mısın,
Hâlâ dağları karlı Erzincan'da mısın?
Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın;
Hâtırada kalan şey değişmez zamanla.
Ne vefalı komşumdun sen, Fahriye Abla!

Ünlü şair Ahmet Muhip Dıranas'ın en ünlü şiiri. Filmi ve şarkısı bile yapılmış, neredeyse klasikler arasına girecek kadar bilinen bir şiir.
Benim içinse anlam ve önemi oldukça büyüktür.

Ahmet Muhip bilindiği gibi Sinop'ludur. Bu güzel şehir benim ilk görev yerimdi. Şairin eşi Münire Dıranas Hanımefendi benim komşumdu. Çok saygıdeğer bir hanımdı. Az ve öz konuşur, her zaman bir leydi gibi davranırdı. Aramızda oldukça büyük bir yaş farkı olmasına rağmen beni pek sever, arada ziyaretime gelirdi. Bendeniz ise pek gurur duyardım bu ziyaretlerden.

Küt kesilmiş siyah saçlı, ince, uzun boylu bir hanımdı. Altmış yetmiş yaşından büyüktü sanırım. Sonradan okuyup öğrendiğime göre şairle 1940 yılında evlenmiş. Yani annemin doğduğu yıl. Demek ki anneannemle falan yaşıttı. Yaşını sorma cesareti gösterememiştim nedense. Hiç çocuğu olmamıştı. Bir gün bana ''Keşke sen benim kızım olsaydın,'' deyivermişti. Ne kadar mutlu olmuştum ! Bu hanımla, böylesine ünlü bir şairin eşiyle arkadaş olduğuma bir türlü inanamıyordum.
Kendisi Sinop'lu olmamasına rağmen, eşinin anıları için Sinop'ta bir dairede yalnız başına yaşıyordu. Ahmet Muhip'in mezarının Sinop'ta olması da en büyük etkendi. Sanırım İstanbulluydu. Fazla çevre edinmemişti. Birgün cesaret bulup soruvermiştim.
-''Münire Hanım, 'Fahriye Abla' diye biri var mıymış gerçekten?''
-''Bilmiyorum. Rahmetli bana da hiç söylemedi...''
Daha sonraki yıllar bazı kitap ve gazetelerden ''Fahriye Abla''nın, Ahmet Muhip çok gençken, annesinin arkadaşı olan, 40 yaşlarında ve biraz da fettanca bir hanım olduğunu okudum. Ama Münire Hanım bana öyle söylememişti.
''Ne güzel komşumuzdun sen Fahriye Abla!'' dizeleri benim için gerçek hayatta şöyle bir manaya dönüşmüştür:
''Ne asil bir komşumdun sen Münire Abla!''

http://aksam.medyator.com/2009/01/29/haber/pazar/67/_elim_kirilsaydi_da_bu_siiri_yazmasaydim_.html

http://www.haberx7.com/Kultursanat-fahriye-abla-siirinin-unlu-sairi-ahmet-muhip-diranasin-esi-munire-diranas-sessiz-sedasiz-bu-dunyadan-gocup-gitti-115360.html
------------------------------

Bu yazımı çok beğenen, büyük bir nezaket örneği gösterek izin isteyip kendi blogunda yayınlamakta olan ve beni onore eden Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği öğrencisi Sevgili KARAZADE'ye şükranlarımı sunuyorum :)