Anneannemle çok iyi anlaşırdık ve ben onda kalmaya bayılırdım. Misafirliğe gelen arkadaşlarıyla yaptığımız sohbetlerin, muhabbetlerin tadına doyum olmazdı. Minciye Teyze vardı, karşı komşusu. Hiç unutmam onun bahçesinde koca bir kazan yakmış, içini su ve kekikle doldurmuştuk. Meğer kekik yağı çıkaracakmışız. Gerçekten de kazan kaynayıp kekikler fokurdadıkça yüzey yağla kaplanmaya başlamış ve bu unutulmaz bir anı olmuştu benim için. Bir de misafirliğe gelen diğer hanımların yöresel sözcükleri çok ilgimi çekiyordu. Bazı kelimeleri sorarak bazılarını ise cümle içindeki görevlerinden anlayarak çözüyordum. Zaman içinde alışkanlık yaptı bu bende. Daha doğrusu; özel bir ilgi alanı oluşturdu. İlçeleri dahil, Konya yöresi kent sözlüğü efendim.
Biriktirdiklerimi gözden geçirirken epeyce kelime daha geldi aklıma. Her kelimeyi cümle içinde kullanmaya ve bu sıralamaya sonradan aklıma gelecek olan kelimeleleri de eklemeye çalışacağım. Başlıyorum: 😍😇
acabına: Acaba.
aba: Abla.
''Hacer Aba sana selam söyledi.''
akıtmak: Çişini yapmak.
Allasen: Allah aşkına.
Amooon: Aşırı sevgi ve şefkat ifade ederken kullanılır.
''Amooon! Benim guzum çok datlı.''
apabacık: Kar gibi, bembeyaz.
''Çamaşırlar apabacık olmuş.''
aporlö: Hoparlör.
''Belediyenin aporlösünden duydum.''
Aşaba: Ayşe Abla.
badı: Budala, akılsız, ebleh.
badılcan: Salak, saf, aptal, akılsız.
buba: Baba.
bulada: Biraz büyümüş civciv.
bunarı: Baca.
''Bu yıl bunarıyı temizlettiniz mi?''
buymak: Donmak.
''Ellerim buydu.''
bülüç: Civciv.
''Bülüçler kaç günlük hacım?
böğün: Bugün.
''Böğün günlerden ne?''
börtmek: Aşırı susamak.
''Turşuyu fazla kaçırmışım, börttüm.''
cıkla: Ekmeksiz, sade.
''Peyniri cıkla cıkla yedi bitirdi.''
çikin: Çirkin.
cinge: Kıvılcım.
''Soba cinge çıkartmaya başladı.''
culluk: Hindi. '
'Konya yöresinde 'hindi'ye 'culluk' derler.
çelebi: Kadının kayınbiraderi.
''Nejla'nın bir görümcesi, iki çelebisi var.''
çelen: Bahçe duvarının üst kısmı.
''Kedi çelene çıkmış.''
çövdürmek: İşemek (erkek çocuk için).
dalı: Sırt.
''Bir battaniye versene. Dalım üşüdü.''
dallamak: Bir nesnenin ağırlığını tahmin etmek için havaya kaldırmak.
''Şu çuvalı bi dalla bakalım, kaç kilo.''
dastar: Baş örtüsü.
dinelmek: Ayakta dikilmek.
ele lele: Şaşırınca söylenir.
''Ele lele, Aşa'nın gızı mı gaşmış?'' ''A-aa, Ayşe'nin kızı mı kaçmış?''
düğü: İnce bulgur.
elcik: Eldiven.
elle(he)m: Galiba.
''Bu akşam bozacı geçmeyecek ellem.''
enim gunum: Eni konu.
''Oturmuş, enim gunum dedikodumu yapıyor.''
esiran: Soba için küçük kürek.
fıçça: Topaç.
''Mahallenin oğlanları fıçça yarıştırıyor.''
fıydırmak: Fırlatmak.
''Daha sonra denize doğru birkaç taş fıydırdı.''
fişkelek: Salyangoz.
''Fişkelek gibi hep burnu akar.''
furun: Fırın (ekmek fırını).
gaçılmak: Kenara çekilmek.
''Gaçıl ordan da geçelim.''
gadın: Çok güzel.
''Çorba pek gadın olmuş.''
''Gadın Allahım, yardım et!''
galle: Kalye. Yeşil domates, biber ve bulgurla yapılan, üzerine yoğurt eklenen bir yemek.
''Hadi bi domatis gallesi yapın da yiyelim.''
ganayaklı: Gariban, çile çekmiş kadın ya da kız çocuğu.
ganere: Aç gözlü.
gavilleşmek: Anlaşmak, sözleşmek.
''Esra ile gavilleştik. Yarın Ankara'ya gidiyoruz.''
gavut: Leblebi tozu.
''Salak oğlan, ağzına tıka basa gavut doldurmuş.''
gayıl olmak: Razı gelmek
gethey: Hadi ordan!
gırık: Kadının nikâh dışı ilişki kurduğu erkek.
''Kaç gırığı var, belli değil.''
gıynaştırmak: Aralık bırakmak.
''Kapıyı gıynaştırıver.''
gidişmek: Kaşınmak.
''O fıstıkları fazla kaçırırsan her yerin gidişir.''
gireği: Salı günü.
goma git: Durma git.
gov: Dedikodu.
govalaşmak: Dedikodu yapmak.
''Bu ikisinin govalaşmaktan başka işi yok.''
gökgörmedik: Görgüsüz.
''Gökgörmediklere gız verilmez.''
gubarmak: Diklenmek, kibirlenmek.
''Gubaramadı kel Fatma, annen güzel sen çikin.'' (Hindi kızdırmak için tekerleme.)
guldur: Genelde erkeklerde görülen fıtık rahatsızlığı.
guzilan: Sinsi
''Bekir denilen guzilan geliyor.''
günaşık: Ay çekirdeği.
''Bir paket günaşık çitlemiş.''
güverçile: Rutubet.
''Bu mevsimde tavanlarda güverçile oluyor.''
hamıdatlı: Küçük ve yuvarlak tür erik.
hanay: İki katlı evin avlu kısmı.
haşgeş: Haşhaş.
''Canım haşgeşli ekmek çekti.''
hayat: Köylerdeki evlerin üstü yarı açık sofa kısmı.
''Hayatları değirmi. Şu gelen yâr değil mi?'' ♫♫♫
hazar: Herhalde.
''Bugün yine gelmedi. Küsmüştür hazar.''
hırlı: Doğru, dürüst.
''Kardeşini çekiştirip durma. Sen çok mu hırlısın?''
hindi: Şimdi.
horata: Şaka.
''Horatadan anlamaz, suratsız!''
horozavlı: Kertenkele tipli.
hökenekli: Asil görünümlü.
ığşalamak: Sallamak, sarsmak.
''O dutlar ağacı ığşalamadan dökülmez.''
ığranmak: Kımıldamak.
''Otların içinde bir şey ığrandı.''
ilistir: Kevgir.
''Domatesleri ilistirden geçirdik.''
işlik: Gömlek.
kelikli: Derbeder.
''Bu adam Kelikli Nafiye'nin bubası.''
keşik: Sıra.
''Keşik sende!''
kımçı: Kırbaç.
''Faytoncu atları kımçıdan geçirdi.''
körsü: Köstebek.
kösülmek: Yorgunluktan bitap düşmek.
''Böğün tarlada pek kösüldük.''
maççalı: Hastalıklı.
ocumak : Bıkkınlık duymak, bezmek.
pantul: Pantalon.
pate(s): Patates.
''Pateli pide yaptırdık.''
payam: Badem.
petlek: Patlak, pörtlek.
''Petlek gözlü kadın.''
salgara(ma)ya: Planlamadan.
''Tekneye unu salgaramaya döktü.''
sası: Tadı tuzu belirsiz.
''Biberde bir sasılık var.''
singilli: Sünepe.
''O herif singillinin teki zaten.''
şip: İki parçadan oluşan parlak işlemeli, süslü kadın giysisi.
''Kına gecesine giderken yeni şiplerimizi giyelim.''
şo: Şu.
''Şo oğlan çok aksi.''
şorda: Şurada.
''Fatma mı? Aha, şorda oturuyor.''
tetik: Hızlı.
''Yeni gelen ırgat çok tetik.''
ülük: Çaydanlıkta su akan kısım.
üngül: Alt dudağı fazlaca kalın.
velesbit: Bisiklet.
Vi-lii: Aa-aa!
yanıgara (yanıkara) gelesi: Sığır hastalığının beddua olarak kullanımı.
yarıntası gün: Yarından sonraki gün.
yeregeçen: Havuç.
yoşuk: Aşırı eskimiş giysi.
''Salı günleri yoşuk pazarı kuruluyormuş.''
zere: Zira.
''Zere canım, belliydi zaten o kızın kocaya kaçacağı.''
ÖZ, HAKİKİ KONYA ŞİVESİ DEYİNCE
👇
DİN DİN DİMEDİM DİN. DİDİM DİDİĞİNİ DİMEDİM DİN.
Dersin dersin demedim dersin. Dedim dediğini demedim dersin. 😃
(Bir tür atasözü olarak biliniyor.)

Merhabalar.
YanıtlaSilKonya'da geçirdiğiniz süre içerisinde keyifli anlatabileceğiniz daha çok güzel anılarınızın olabileceği işaretini paylaşımınız veriyor. Konya yöre ağzı ile ilgili hazırladığınız yöresel sözlüğü de çok beğendim. Çok güzel olmuş. Erinmemişsiniz ve büyük bir emek harcayarak alfabetik bir sırayla hazırlamış ve bizlerle paylaşmışsınız. Emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Yöresel sözlükte geçen kelime ve kavramların bir kısmı, bizim yöremizde kullanılanlar ile benzeşiyor.
Selam ve saygılarımla.
Merhaba Recep Bey,
SilÇocukluk insanın en güzel, en renkli anılarının yer aldığı kesitidir. Çocukluğumla ilgili anı yazılarım da vardır blogda. Henüz yazmadıklarım da var. Erinmekle hiç ilgisi yok. Yöresel sözcüklerle ilgili zaman zaman (uzunca sayılan bir zaman dilimi) notlar alıyordum zaten. Bu durumdan yorumlarımda da bahsediyordum.
Güncel hayatta zaman zaman hem aklıma hem dilimin ucuna gelip çoğu beni gülümseten kelimeler bunlar. Dahası da vardır elbet. Onları da sıralamaya alacağım yeri geldiğinde.
Ankara ve Konya komşu kentler, elbet vardır benzeşen kelimelerimiz, ortak kullandıklarımız. Siz de bir liste oluşturmaya başlasanız ne kadar güzel olur.
Değerli yorumunuz için teşekkür ediyorum, selam ve saygılarımla.
Merhabalar Zeugma.
SilCevab-i yorumunuz için teşekkür ederim. Ben aslan Kırşehir'liyim, ama uzun bir süredir Ankara'da ikamet ediyorum. Yöresel ağızlar sözcüğü ile ilgili çaışma yapan tanıdıklarım var. Onları inceliyor ve gerektiği yerlerde takviyede bulunuyorum. Çocukluk ve gençlik dönemleri, insanın en kıymetli dönemleridir. Size bu konuda katılıyorum.
Yüce Yaratıcı, hiçbir kulundan sağlığı, huzuru ve mutluluğu eksik etmesin.
Selam ve saygılarımla.
Merhaba Recep Bey,
SilKırşehir ile Ankara'ya mahsus yöresel kelimeler birbirine çok yakın olmalı. Yöresel ağızlar konusunda çalışmaları olan tanıdıklarınızın ve sizin konuyla ilgili katkılarda bulunmanız çok değerli.
''Dil nankördür. Kullanılmadığında çabuk unutulur,'' şeklinde bir söz vardır. Hatta bu yabancı dil konusunda bile geçerlidir. Dolayısıyla, bırakın yöresel kelimeleri günümüz Türkçesi bile bozulmaya ve yok olmaya yüz tuttu. İngilizce + internet dili karması kısaltılmış eciş bücüş sözcükler devrede artık.
Dualarınız için ''Amin'' diyorum. Sağlık, huzur ve mutluluğunuzun eksik olmaması dileğiyle. Selamlar, saygılar.
Fıydırmak dışında hiçbirini bilmiyormuşum. :)
YanıtlaSilBurada geçen çövdürmeyi bizimkiler çöydürmek olarak kullanıyordu. Ama herhangi bir şeyin akması anlamında kullanılıyordu.
Merhaba Gürîzân :)
SilYorumu görünce Konyalı zannettim ama sadece ''fıydırmak'' bilen kişi Konyalı değildir ya da Konya'ya çok uzakta büyümüştür.
çöydürmek de olur, çöğdürmek ya da çövdürmek de. Ama ''herhangi bir şeyin akması'' anlamında kullanan duymamıştım.
Evet Konyalı değilim. Hatta bayağı uzak sayılırım. Hiç gitmek nasib olmadı.
SilMesela kanın akmasına da kullanıyorlardı. Ama yanlış da kullanıyor olabilir bizimkiler.
İkisini de bilmişim. Belli mi olur birgün bir de bakmışsınız Mevlâna Türbesi'nin önündesiniz. Bence bunu da bildim. Ulvi bir havası olan güzel bir şehirdir Konya.
SilBence sizinkiler yanlış kullanıyor kelimeyi. Akıllarında yanlış kalmış, o yüzdendir. Kan ve çöydürmek hiç uymaz ki. ''Kan işedi'' anlamındaysa olabilir belki.