Dizilerle aram pek iyi sayılmaz. Geçen yıl ''Çukurova'' dizisine başlamıştım ve iyi gidiyorken, senaryodaki başrol oyuncularının ikinci, hatta üçüncü eş gibi anlamsız rol değişimleri hoşuma gitmemeye başladı ve bıraktım.
En son Netflix'te ''Zeytin Ağacı'' adlı diziyi izlemiş, pek beğenmiştim. Uygun zamanlarımda ve dilediğim kadar bölüm izleme özgürlüğü iyi geliyor bana galiba. Tüm bölümleri üç günde ve severek izleyip bitirmiştim.
Neyse sadete geleyim. Kızıl Goncalar adlı diziyi izleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Tamamen sosyal medyadan öğrendiğim, başta ülkenin isim yapmış profesörleri, pek çok ünlü ismin hayatında ilk kez TV dizisi izleyeceklerini söylemelerinden etkilenerek başladığım bir dizi oldu. Hatta haberdar olmadığım için 1. bölümü kaçırmıştım ve Youtube'dan izledim. 2 bölümden beri her pazartesi merakla devam ediyorum.
Merakımdaki en büyük etken, dizinin tarikatların eleştirilmesi nedeniyle o aralıkta yayından kaldırılması idi. Bir haftalık boşluktan sonra dizinin devamı yeniden geldi ve herkes gibi ben de pazartesileri iple çekmeye başladım. Seküler yani dünyevi, modern ve çağdaş yaşam tarzı benimsemiş insanlar ile dinî yaşam tarzı benimsemiş tarikat mensubu insanların birbirleriyle olan ilişkileri dizinin ana teması.
Başlangıçta gayet iyi gidiyordu her şey. Öyle iyi gidiyordu ki izlerken alkışladığım bile oluyordu.