Bugünkü doğa yürüyüşümde yine daha önce hiç görmediğim bir güzellik çıktı karşıma. Gördüğünüz gibi yine minik, zarif çiçekler...
Ne kadar güzeller, öyle değil mi?
Ancak, bu defakinin sonucu inanılır gibi değil. Artık bir gelenek haline geldi bu bende. O nedenle hemen paylaşıyorum.
Evet, en fazla 1-2 metre boyundaki dikenli yapraklardan oluşmuş çalıların arasında rastladık bu minik sarı çiçeklere. Harika salkımlar halinde göz kamaştırıyor, dahası etrafa mis gibi kokular yayıyorlardı. Arkadaşlar arasında da daha önce ne gören ne de adını bilen vardı.
Öyleyse sakura ve parlak yapraklı kartopu' da yaptığım gibi hemen fotoğrafını çekip eve gidince Google'a başvurmalıydı.
Biraz uğraştırsa da sonuç şaşırtıcıydı gerçekten. Salkımlar halinde boy gösteren bu çiçeğin adı: Sarıboya Çalısı (Mahonia)
Kadıntuzluğugiller (her ne demekse) familyasından bir bitki.
Kuzey Amerika ve Asya kökenli, çok yıllık bu bitkiye adını İngiliz botanikçi Thomas Nuttall, Amerikalı bahçıvan Bernard Mc Mahon onuruna vermiş. Mart- Nisan aylarında açan kokulu küçük çiçekleri 5-8 cm’lik sarı salkımlar oluşturuyor. Koyu yeşil renkteki parçalı ve dikenli yaprakları sonbahar gelince kızıl kırmızıya dönüşüyor. Parklarda, bahçelerde, cadde ve sokaklarda dekoratif amaçlı kullanımının yanı sıra, şifalı etkileri nedeniyle halk hekimliğinde de çok yaygın.
Şimdi aşağıdaki görüntüye dikkat!!
Ne kadar güzeller, öyle değil mi?
Ancak, bu defakinin sonucu inanılır gibi değil. Artık bir gelenek haline geldi bu bende. O nedenle hemen paylaşıyorum.
Evet, en fazla 1-2 metre boyundaki dikenli yapraklardan oluşmuş çalıların arasında rastladık bu minik sarı çiçeklere. Harika salkımlar halinde göz kamaştırıyor, dahası etrafa mis gibi kokular yayıyorlardı. Arkadaşlar arasında da daha önce ne gören ne de adını bilen vardı.
Öyleyse sakura ve parlak yapraklı kartopu' da yaptığım gibi hemen fotoğrafını çekip eve gidince Google'a başvurmalıydı.
Biraz uğraştırsa da sonuç şaşırtıcıydı gerçekten. Salkımlar halinde boy gösteren bu çiçeğin adı: Sarıboya Çalısı (Mahonia)
Kadıntuzluğugiller (her ne demekse) familyasından bir bitki.
Kuzey Amerika ve Asya kökenli, çok yıllık bu bitkiye adını İngiliz botanikçi Thomas Nuttall, Amerikalı bahçıvan Bernard Mc Mahon onuruna vermiş. Mart- Nisan aylarında açan kokulu küçük çiçekleri 5-8 cm’lik sarı salkımlar oluşturuyor. Koyu yeşil renkteki parçalı ve dikenli yaprakları sonbahar gelince kızıl kırmızıya dönüşüyor. Parklarda, bahçelerde, cadde ve sokaklarda dekoratif amaçlı kullanımının yanı sıra, şifalı etkileri nedeniyle halk hekimliğinde de çok yaygın.
Evet mahonia, sakura ve viburnum tinus gibi gibi açtıktan bir müddet sonra solup dökülerek kaybolmuyor, tam tersine çiçekleri ''mavimsi siyah'' renkte, küçük, yuvarlak, üzümsü meyvelere dönüşüyor. İşte bu yüzden bir diğer adı Oregon üzümü (Oregon Grape).
Eskiler bu meyvelerden jöle, köklerinden ise sarı boya elde ederlermiş. Çay gibi demlenip içildiği takdirde kurutulmuş bitkisinin karaciğer ve sindirim sorunlarına, bağırsak gazlarına, kronik kabızlık ve romatizma iltihaplarına karşı etkili bir ilaç olduğu belirtiliyor.
Dışarıdan uygulama yoluyla başta sedef olmak üzere sivilce, egzama gibi pek çok cilt rahatsızlığında tedavi gücü var. Hatta yurt dışında kremler ve kapsüller halinde satışa sunulmuş.
Evrenin bize sundukları ve gerçekleşmekte olan döngüde ne çok mesaj var değil mi? Ne çok sunum, ne çok şifa...
Anlayana ve kıymetini bilene...
Köyde buna benzer bir çiçek görmüştüm sanırım belki de benzetiyorumdur :)
YanıtlaSilAma çok güzeller.
İyi günler :)
Üzüme dönüşüyorsa mahoniadır.
SilEvet, üzüme dönüşüyormuş mevsimi gelince. Demek ki doğruymuş :)
SilIlginç bir rastlantı.
Zehirlidir diye tedirgin oluyoruz ama mahonianın meyveleri yenilebiliyor. İklim şartlarına çok uygun olduğu için, ülkemizde her bölgede yetiştirilebilir. Öyle nazlı bir bitki de değil. Meyvelerinden şurup ve marmelat yapılıyor.
YanıtlaSilÇok fazla olmamak kaydıyla yenilebildiğini ben de okudum. Susuzluğu geçiriyormuş. Zehirli olsa marmeladı yapılmaz diye düşünmeli belki de. Gördüğüm kadarıyla yabancılar çok yapıyor, kırmızı renkli bir marmelat...
SilBizim buralarda da var bu çiçekten ama faydalı yönü olduğunu bilmiyordum ...şifa gerçekten de doğada ama malesef haksız kazanç uğruna işi ticarete döküp zehir gibi ilaçlarla insanlar tedavi ediliyor.... kullansan bir türlü kullanmasan bir türlü :(
YanıtlaSilTekrar güzel yayınlarında buluşmak dileği ile , iyi pazarlar sevgili Zeugma.
araştırdığınızda özellikle cilt hastalıklarında çok etkin olduğunu göreceksiniz. Ben bırakın faydasını kendini bile bilmiyordum. Dediğiniz gibi, ilaç sektörü kimyasallarla insanları daha betere hasta etti. Öyle ki, antibiyotikleri yasaklama noktasına geldiler.
SilÇok teşekkürler. Size de iyi pazarlar sevgili Aysel Hanım.
Ne keyifli bir yürüyüş olmuş ...
YanıtlaSilGüzellikleri bize taşımanız çok hoş ...
Teşekkürler
Merhaba, hoşgeldiniz.
SilDoğa yürüyüşleri keyifli olduğu kadar sürprizlerle de dolu oluyor.
Bilgi paylaşılınca güzel. Hepimiz bunu yapıyoruz aslında.
Ziyaretinize teşekkürler, sevgiler...
Meyvesi tanıdık gibi ama çiçeği hiç hatırlayamadım, biraz daha dikkatli bakmalıyım etrafa.
YanıtlaSilDikkatli bakmak çözüm getiriyor gerçekten.
SilYalnız bu üzüme benzeyen meyveleri olan başka bitkiler de var.
Bu arada; sakuralar çiçek vermeye başladı Handan. Bu yıl sakın kaçırma :)
Bir ara gitmeliyim botanik bahçesine. Bakalım :) Umarım kaçırmamışımdır.
SilŞimdilik irili ufaklı tomurcuk ve yapraklarla dolu. Aralarda az miktarda açmış çiçek var. Geçen yıl İstanbul'dakilerle aynı zaman dilimine ratlamışlardı. 10 gün içinde gitsen tam denk gelir.
SilDün gördüm ben de. Hava parçalı bulutlu olduğu için çektiğim fotoğraflar çok güzel çıkmadı. Bugün çektiklerim bir parça daha iyi.
eskiden ilaç mı vardı azizim :)
YanıtlaSilÇok doğru söyledin azizim :)
SilBen küçükken hatırlıyorum. anneannem ve arkadaşları kocaman bir kazanda kekik kaynatırlardı. Kaynadıkça üzerinde yağ birikiyor. O yağı şişelere doldurup ilaç niyetine kullanırlardı. Örneğin kekik yağı diş ağrısını 2 dk içinde şıp diye keser. Bu bilgi ve tecrübe bana onlardan miras :)
Ne güzel bitkilerle ilgili bir bilgi daha öğrendim saynizde sağolun.
YanıtlaSilBeraber öğreniyoruz. Siz de sağolun.
SilNe güzelmişlerr:)
YanıtlaSilBir de nergisten daha güzel koktuklarını düşün:)
SilBen ilk kez görüyorum Zeugma'cım, ne kadar ilginç, yazın sarı, sonbaharda mavi! Ah insanın bahçeli evi olacak ki, ekecek bunlardan değil mi?:))Çok teşekkürler canım.
YanıtlaSilBöyle böyle kafa dağıtmaya çalışıyorum Müjdecim.
SilEvet ya, yapraklar da çiçekler de renk değiştiriyor. Çiçekler üzüm oluyor:)
Aynen öyle, tam bahçe için. Şonbaharda özellikle şahane görüntü olur.
Ben teşekkür ederim, sevgiyle..
Harika bir tesadüf bence, bu güzelliğin sonradan dönüşeceği güzellik daha da enteresanmış bence sonbaharda ayrıca ziyaret edilmeli, süpermiş:).
YanıtlaSilTam da dediğiniz gibi. Eve gelip devamını öğrendiğimde daha çok şaşırdım.
SilVe sonbaharda yeniden gitmeyi çoktaan kafama yerleştirdim sevgili Handan:)
Gördükçe sanatını insan daha bir şükre varıyor..
YanıtlaSilNe güzel bahsetmişsiniz.. Sevgiler.
O ilahi gücün mucizevi sanatı ve şükür, evet..
SilHoş geldiniz. Sevgiler.
Temiz bölgelerde ki denenmeli, park alanlarında ki egzos dumanından kendisi zehir haline dönüyor. Yine de bir ön işlemden geçtiğini düşünüyorum.
YanıtlaSilTemiz bölgelerde ki denenmeli, park alanlarında ki egzos dumanından kendisi zehir haline dönüyor. Yine de bir ön işlemden geçtiğini düşünüyorum.
YanıtlaSilElbette ki öyle yapılmalı. Doğaya çıkıp köy yollarına sapılmalı, trafikten, araçtan, gazlardan egzostan uzak bölgelerde aranmalı bu tür bitkiler.
SilBirkaç yıl önce Manisa'ya giderken şehre 15 dk kala asfalt kenarlarına kurutulmak üzere çekirdeksiz sarı üzüm sermişlerdi. Hem de yüzlerce metre. Egzozun arşa çıktığı çok yoğun bir trafik vardı yolda. O gün bugündür kurutulmuş üzüm görünce tüylerim ürperir. Bence ön işlem de kâr etmez bu durumlarda :(