terapi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
terapi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19/08/2025

Mutfak Terapisi İşe Yarıyor

Bazen ruh sağlığınızı korumak adına kendinizi zorlayarak da olsa rutini değiştirmek gerekebilir. Misal; mutfağa ihtiyaçtan ya da zorunluluktan değil de günlük hayatın üzerinize çöken sıkıntıları ya da gerilimini silkelemek adına girmek gibi.

Avrupa'da mutfak terapisi adıyla klinik ve yaşam koçu ofislerinde önerilen bir tedavi yöntemi bu. Daha önce denemediğiniz bir tarifi ''reçete'' niyetine uygulayıp terapinizi alıyor, o farklı şeyi deneyimlerken ruhunuzun beslendiğini hissediyorsunuz.

Her şey rutinin ritmiyle başlıyor yine de. Sebze-meyveleri doğrama, malzemeleri ölçme ve tencereyi karıştırma gibi tekrarlayan hareketlerde bütünün oluşumu için bir miktar sihir etkisi var. Pür dikkat odaklandığınız her hareketin zihninizi kaplamış stres ve endişeleri uzaklaştırmaya başladığını duyumsarken ve kademe kademe sakinleşip rahatlarken yalnızca anda kaldığınıza da şahit olacaksınız.

18/05/2025

Pazar Günü Fotoğraflarla Çalakalem

Bir makarna markasının indiriminden faydalanıp epeyce çeşit stoklamış, üç-beş paket de lazanya satın almıştım. En sona onlar kalmıştı. Bugüne kadar hiç hazır lazanya denemedim. O kocaman plakalar haşlanmadan fırınlandığında yumuşamaz diye çekiniyordum çünkü. Boşuna korkmuşum onca zaman. Parmaklarınızı bile yediren türden öyle güzel ve öyle özel bir sonuç çıktı ki ortaya. İlk denememde hem de. Dilimlerken biraz dikkat gerekiyor yalnız. Onu çok beceremedim. Bir dahaki sefere artık.

25/04/2024

Bohem Çantalarla Özgürlük

Paris'in bohem bölgelerindeki başlangıcından yüksek moda podyumlarını süsleyene kadar, bohem (boho) çanta zamana meydan okudu. 

Bir boho klasiği olarak 1970'lerde ortaya çıkan ve adına heybe denen çapraz tarz kısa sürede bohem stille eş anlamlı hale geldi. 
Heybe, genelde karmaşık dikişler, kilim desenleri ya da süslemelerle bezenmiş kendine özgü şekliyle boho şıklığının mükemmel biçimde yansımasıydı. Elleri serbest bırakan işleviyle zamanının rahat yolculuk tutkusundan ilham alan modasını kusursuz bir şekilde tamamladı. 

Bir zamanlar belirli kültürel kesimlerle sınırlı olan boho çanta, sınırları aştı ve küresel bir fenomen haline geldi. Dünyanın farklı köşelerinden insanlar, benzersiz kumaşlar, desenler ve işçiliklerle kendi kültürel miraslarını boho çanta tasarımlarına aktardılar. Böylece boho çanta Fas deri puflarından Hint işlemeli askılı çantalara kadar küresel yaratıcılığın zenginliğini kutlayan çok kültürlü bir mozaiğe dönüştü. 

Gerek 1960'ların hippilerinin omuzlarından sallanan gerek modern trend belirleyicilerin kollarını süsleyen boho çanta, sanatsal özgürlük, kültürel takdir ve bohem tarza ait büyünün sembolü olmaya devam ediyor.

13/02/2024

Şubatta Flanöz Hallerim

''Bana mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?'' İşte burada o resim. Abidin'e gerek kalmadan kendi ellerimle çektim. Şunun güzelliğine bakın:)

Şaka falan değil, gerçekten beni çok mutlu eden bir resim oldu bu. Çarşı Caddesi'nin kimselere yüz vermeyen Sarman'ı beni görünce suratını asıp başka taraflara bakmaya ya da kaçmaya hiç niyet etmedi bu kez. ''Atla kucağıma'' işareti yapsam atlayacaktı neredeyse:)

Böylece onca zaman sonra onunla ilk kez göz göze gelmiş oldum. Gözlerini hiç ayırmadan bakıyordu. O an aklıma yine aynı şey geldi:
Sokak Kedisi Bob ile James Bowen

Madem aramızdaki buzlar çözüldü. Atlasa oradan o da benim boynuma, onlar gibi birlikte dolaşsak. Gitar çalmayı pek beceremesem de flanözlük yaparken eşlik eder bana işte ne güzel. Zaten o bakışlar uğur getirdi bana. Kısa bir süre sonra şahane bir keşif yaptım: Yazının sonunda bahsedeceğim Rhapsodos Mozaik

22/07/2023

Aşırı Sıcaklarla Baş Etmek

Hali hazırda kısa aralıklarla ziyarete gelmeyi alışkanlık haline getiren ve asrın rekorlarını kıran Afrika sıcaklarıyla boğuşuyoruz. 

Madem ki evlere tıkıldık kaldık, madem ki kendi çapımızdaki konfor alanlarından çıktık, durumu olabildiğince fırsata çevirmeye odaklanmalı. Bana göre, olumsuzluk içeren sıra dışı bir olay yaşarken olayı yok saymak, o durumla ilgili sinirlerimizi yıpratan olumsuz duyguları bastırmaya çalışmak gibi çabalar içine girmek hem yıpratıcıdır hem de havanda su dövmekle eşdeğer. Onun yerine durumun zor veya kötü olduğunu kabul edip enerjimizi durumla ilgili fırsatlar yaratmaya ya da çözümler üretmeye harcasak? Sözün özü; yapabileceklerimizi keşfetsek? Ben tıpkı bu şekilde davranmak için gayret gösterme yolundayım epeydir. Size de öneririm...

17/04/2023

Minik, Zarif Çiçekli Sarmaşıklar

İlkbaharın tam ortasında mıyız şimdi? Her şey nasıl da hızla akıp geçiyor. Onca yıl sonra grip olduğumu zannedip kendime bitkisel çaylar hazırlamam, etkili formülünü bloga da aktarmam ve Covid geçirmekte olduğumu öğrenip şoka girmem daha dün gibi. Onun üzerinden bile tam üç ay geçmiş.

Peşi sıra neler geldi geçti de bir depremin bıraktığı etki geçmedi ve geçmeyecek de. Aklıma her düştüğünde kalbim sızlıyor. Bir düşünün bakın. Sizin durumunuz farklı mı? 

O nedenle; acemice olsa da kenti keşfetmek adına başlattığım flanözlük deneyimleri, vb. beklesin biraz. Yaşama dairlerim ilkbahardan kaynaklı doğa yürüyüşleri bu aralar. Ağırlıklı olarak bitkilere yönelik. Çünkü doğadaki yeniden doğuşu izleyip ruhunu yıkamalı insan. Ayakları altına serilen bu olağanüstü iyileştirici güçten yararlanmalı. İç sıkıntısından kurtulup gevşemeli olabildiğince. Odaklanmalı. Farkındalığını artırıp yeni bir şeyler keşfetmeli. Sonra da kayıt altına alıp buraya sabitlemeli. Ne de olsa blog yazmak da etkili bir terapi yöntemi olarak psikologlar tarafından çoktandır ve yaygın biçimde önerilmekte.

Dolgu oluşturup yetiştiği duvarlarla bütünleşen, döşenmiş taşların arasında sere serpe büyürken zarif, minik çiçekler açarak harika bir örtü oluşturan ya da kenar yapan iki ayrı tür sarmaşıkla geldim bugün.

10/03/2023

Örgü İle Kaygılardan Uzaklaşmak

Kendinizi hayattan soğumuş, gergin ve depresif mi hissediyorsunuz? Canınız ne herhangi bir film seyretmek istiyor ne de eliniz bir kitaba uzanıyor, öyle değil mi? 

Örgü örmek fiziksel ve ruhsal yönden etkili bir terapi yöntemi olarak kabul gören en etkili çarelerden biri, inanın. 

''Büyükanneler gibi örgü örmenin sırası mı şimdi?'' diye düşünmeyin sakın. Deneyin ve görün. İşin sonunda ortaya el emeğinizle kendi markanız olan özel bir eser yani bir ''armağan'' çıkması da cabası ve ayrı bir mutluluk kaynağı. Yeter ki parmaklarınızın ritmik hareketleri ile renkler harmanlansın ve odaklanın. Bu sayede hafızanız devreye girecek, elinizdeki işe odaklanıp çevrenizde olan bitene ilginizi yitirecek; kaygı, stres, gerginlik benzeri semptomlardan bariz biçimde uzaklaştığınızı göreceksiniz. Çünkü bu durumun ritmik hareketlerle tekrarlanıp beyniniz ve zihniniz üzerinde olumlu etkiler almak üzere oluşturulan bir meditasyon seansından farkı yok.

Örgünün insanlara ruhen ve bedenen nasıl yardımcı olduğunu elbette ki profesyoneller de onaylıyor. İngiltere'deki Stitchlinks adındaki oluşum mesela. Hastane, okul, bakım evi ya da iş yerlerinde ''örgü terapi grubu ağları'' oluşturan bu grubun web sitelerinde, terapi amaçlı örgünün sağlık hizmetlerine sağladığı yararların önde gelen klinikçiler ve akademisyenler tarafından ''resmi olarak'' kabul edildiği ifade ediliyor.

25/12/2021

Deneysel Tasarruf Halleri

Dün akşam odak noktası tasarruf olan deneysel anlamdaki bir fikri hayata geçirdim. Fikir tamamen bana ait.

Başka bir benzerini ne duyup ne de gördüğüm bu deneyden az önce sonuç aldım. Tahminimden çok daha başarılı bir sonuç çıktı ortaya. ''Vay be!'' dedim. ''En iyisi ben bunu paylaşayım.''

Pandemi başladığında ekmek yapmaya soyunmuştu hani herkes. Marketlerde maya bulunmaz olmuştu. Ben de çare olarak ürettiğim ekşi mayayı epeyce kullandıktan sonra ara verip korumaya almıştım. Geçende aklıma gelip yeniden canlandırdım onu. Yine yeniden orta boy bir adet ekmek yaptım. Lakin fırın tepsisi büyüktü. Bir sürü boşluk kalacaktı pişerken. Boşlukları doldurmak için yine tasarrufa odaklı bir fikir geldi aklıma: Zeytin ezmeli açma

28/11/2021

Pandemide Ruhsal Sıkıntılar, Hobiler

Pandemi başladığında, daha ilk haftalarda aklıma yerleştirdiğim bir şey vardı. Çin'deki karantina sürecinde insanların ruhsal sıkıntılarla mücadele ettiği tespit edilmişti.

Doktorlar sürekli aynı konuya yoğunlaşıp sıkıntıya ya da depresyona girmemek için beynimizi olabildiğince aktif tutmamız, kapasitesini artırmamız gerektiğini söylüyordu. Bunu sağlamak için de okumak veya bulmaca çözmek gibi düzenli zihin egzersizlerine, değişik hobiler edinmeye ihtiyacımız vardı. 

Fiziksel sağlığımız ruh sağlığımız ile direkt bağlantılı olduğundan evde yoga, yakın çevrede yürüyüş yapmak benzeri fiziksel aktiviteler olmazsa olmazlardandı. Zihinsel olarak aktif kalabilmenin en ideal yolu ise daha önce hiç denemediğimiz ya da yapmaya fırsat bulamadığımız düşünsel hobiler idi. 
Örneğin; yeni bir yabancı dil öğrenmek, yeni bir enstrüman çalmak, bisiklet sürmeyi öğrenmek, tarihsel kitapların içinde kaybolmak, felsefenin olağanüstü kapılarını ardına kadar açmak ya da mandala çizmek. Yahut benim bu ara yaptığım gibi TV karşısında oturulan zamanlarda örgü örmek...

21/02/2020

Siperli Örgü Şapkalar Favorim

Örgü örmek; son zamanların fiziksel ve ruhsal anlamda terapi yerine geçtiği bilimsel olarak kanıtlanmış, pek çok insan ve kurum tarafından uygulamaya alınmış en yeni aktivitesi...

Örgü örmenin konsantrasyonu dengede tuttuğu, stresi ve depresyon eğilimini yok edip rahatlama sağladığı, özgüven artırdığını bilmeyen yok artık.

Üstelik bu öyle bir uğraş, öyle bir artısı var ki uygulama sonrası somut bir armağan ve de hatıra niteliğinde elinizde! Her birine içinizi aktardığınız, oluştururken kendi kendinize meditasyon sağladığınız, rengârenk, harika armağanlar. El emeğiniz, göz nurunuz! Üstelik bunun için yalnızca iki adet örgü şişi ve birazcık yün yeterli. Dilediğiniz her yerde, sessizce örün.

Örgü örmek; Harvard Üniversitesi'nden Dr. Herbert Benson'ın rahatlama yansımalarını anlattığı ve yaşamak adına, herhangi bir kelime, ses, cümle, egzersiz ya da duayı tekrarlamanın kalp atış hızını, kas gerginliğini, beyin dalgalarını ve kan basıncını azalttığını anlattığı ''The Relaxation Response'' adlı kitabı ile bağdaştırılıyor. Bu tanımlama ile de örgünün bir tür meditasyon olduğu örnekleniyor.

Bu yazdıklarımı bizzat deneyimleyip örgü örmenin en güzel terapi yollarından biri olduğunu iyi bildiğimden boşluklarımı örgü ile doldurmaya çalışıyorum ben de. Birkaç yıl önce mandalaya el atmıştım ama bence örgü örmek tam bana göre. Günde on beş dakika örsem bile öyle iyi geliyor ki. Oturup dinlenmem gerektiğinde, canım bir şeylere sıkıldığında kafayı boşaltmak adına tam bir meditasyon gerçekten. Televizyon haberlerini ya da açık oturumları izlerken de vazgeçilmezim.

11/03/2019

Melon ya da Fötr Şapkalar Trend mi Oldu?

Melon ya da fötr şapkayla aranız nasıl?
Ben bu yıl pek bir haşır neşirdim. Nasıl mı? İlginç bir hikâyesi var, onu anlatacağım ama önce bu şapkalarla ilgili kısa bir detay geçelim. Çünkü genel hatlarıyla birbirine benzediklerinden olsa gerek, ikisini aynı şapka zanneden bir çoğunluk varmış. Melon İngilizcede "kavun" anlamına geliyor. Almancada da öyle sayılır (Wassermelone; karpuz, Zuckermelone; kavun). İşte bu nedenden dolayı üst kısmı yuvarlak ve bombeli olana "melon şapka" adı veriliyor.

Fötr şapkada üst kısım içine göçük, kenarlar kıvrık. Aradaki fark bu. Fötr şapkadaki gerçek fark ise asla eskimeyen bir tarz olması. 19. yüzyılda popüler olan Melon şapka "Bowler" adıyla da biliniyor. Çünkü 1850 yılında Londra'da yaşayan Thomas ve William Bowler adlı kardeşler, at binen insanların kafalarını ağaç dallarından korumanın çaresini ararken buldukları bu şapka stiline soyadlarını vermişler. At üzerindeyken başı alçak ağaç dallarından koruma amaçlandığından içi ve kenarlığı sert takviyeli, sağlam bir şapka türü. Şekil olarak fötr şapkaya benzese de ondan çok daha sert. Ve üst kısım dışa bombeli.

1950'li ve 60'lı yıllarda Londra'da yaşayan erkekler giysilerinin bir parçası olarak sürekli Bowler takmışlar. Ancak, bu uygulama 70'li yıllarda sona ermiş ve ilginçtir, 1980'li yıllar geldiğinde aniden ortadan yok olmuş. Gerekçe olarak açık hava etkinlikleri için pek pratik bir şapka tarzı olmadığı söylenmiş; ama yine de kökü kazınmamış. Halen Londra'da Look&Co adlı bir firma tarafından üretiliyormuş.

Fransızcada "yumuşak keçe" anlamındaki feutre sözcüğünden gelen fötr şapka 20.yüzyıl başlarında şıklığın simgesi olarak görülmüş, özellikle Amerika'da takım elbiselerin ayrılmaz bir parçası olarak erkeklerin vazgeçilmezi haline gelmiş. Şıklığının yanı sıra, takanın başını hava şartlarından koruması ve kullanılmadığı zaman katlanabilme özelliği ile popüler olmuş.

1960 başlarında popüleritesini kaybeden fötr şapka, son dönem yine popüler olmaya başladı. Özellikle nostalji seven Amerikalı "hipster"ların ayrılmaz bir parçası.

Şimdi gelelim şu soruya: Bir şapka sever olarak melon şapka bu yıl nasıl oldu da benim de tercihim oldu? Pinterest'te rastladığım tığ işi melon şapka modellerini (Bowler hat) o kadar beğendim ki, deneme yanılma yoluyla da olsa kendime bir tane örmeye karar verdim. Baktım çok zor değil, fena da olmuyor, farklı renklerden birkaç tane daha ördüm. Ördükçe elim alıştı, acemi işi olmaktan çıktı. Bu yıl itibariyle dört kışlık, bir yazlık bowler şapka sahibi oldum sonuçta ve çok severek giymekteyim. Melon (Bowler) şapkalar başımızı kışın soğuktan yazın güneşten korumak için giydiğimiz şapka stilleri arasında son derece şık ve kullanışlı bir tercih bence. Ne dersiniz?

Ördüğüm en sonuncu kışlık Bowler şapka. İki ayrı renk ipi katlayarak ördüm.

Sanırım en çok bunu sevdim. Elde örülmüş olduğuna pek inanmıyorlar bu arada:) Örgü Melon şapkaların en büyük güzelliği ne biliyor musunuz? Elastik bir doku çıkıyor ortaya ve istediğiniz şekilde katlayıp, içeri ya da dışarı kıvırarak giyebiliyorsunuz. Dilerseniz Melon şapka oluyor,
dilerseniz Fötr...

İstediğin renk ve kalınlıkta yün alıp çeşit çeşit Bowler sahibi oluyorsun. Genellikle 1 yumak yeterli oluyor. Sana özel, şık, kaliteli ve de sudan ucuz bir şapka çıkıyor ortaya.

İlk adım olarak; başın üst orta kısmına rastlayan yerden tığ ile minik bir sihirli halka yapılıyor ve sık iğne örgüyle orantılı şekilde artırarak 16 cm çapında bir yuvarlak elde ediliyor. Sonrasında artırmaya son verip mevcut ilmek sayısıyla devam ediliyor ve melon kısım ortaya çıkıyor (Bu aşamadayken başınıza tam gelip gelmediğini kontrol ederek ilerliyorsunuz). Sonra uç kısım için yeniden artırmalar başlıyor ve biraz daha ördükten sonra şapka sona eriyor. Hiç dikiş yok. Son ilmekle birlikte tak başına, çık dışarı :))

Bu desenli yazlık model için yine Pinterest'ten faydalanıp merserize ip kullandım. Düzgün fotoğraflamak için içlerine balon koymayı da öğrendim:)

Sonuncu yazlık model tamamen kendi tasarımım ve ilk denemem. İkinci denemem daha düzgün olacak eminim:)

Bu şapkalar ister kendiniz için ister sevdiklerinize armağan etmek amacıyla son derece güzel bir seçenek. Bu arada dileyenler için aile ekonomisine katkı amacıyla da örülebilir. Çünkü nette rastladığım modeller arasında fiyatı 200 TL üzeri örgü Melon şapkalar vardı (yargici.com idi sanırım).
Benden söylemesi...


* * *
EK: Siperli Şapka (Aralık 2019)

Örgü şapkaların siperli kısmı sonradan örülüp dikilerek ekleniyordu. Bu iki şapkadan sonra siperleri dikiş olmadan, üzerinde örmeyi başarabildim:) Tabii ki uygulamalı bir video sayesinde...

Balonların sürekli sağa sola yatması nedeniyle bu kez doğru dürüst fotoğraf çekemedim. Parmak desteğiyle falan ancak bu kadar olabildi. Tek elle çekim:) Bu iki şapka kadar severek giydiğim başka hiçbir şapka olmamıştı. Örgü deseni ve renk değiştirerek siperli şapka örmeye devam...


16/10/2018

Hünnap İle Gelen Sağlık

Bu yılın ''rekor derecede soğuk'' olacağına dair korkutucu haberler var. Tayfun tehlikesi haberinde olduğu gibi umarım bu öngörüde de yanılıyorlardır.

Beden sağlığını korumayı, kış mevsimine sağlıklı bir şekilde girmeyi kim istemez ki. Hepimiz biliriz ki, bunun yolu öncelikle bağışıklık sistemini etkili bir şekilde güçlendirmekten geçer. Soğuk algınlığı hastalıklarından, antibiyotiklerden, öksürük ve de gripten korunmaktan. İlaçlardan olabildiğince uzak durmayı ilke edinmiş biri olarak bu kez hünnabı deneyimledim ve ''mucizevi'' faydalarını keşfettim.

Ağacını bildiğim, pazarda sürekli gördüğüm bu meyveyle ilgilenmemek ne büyük hataymış meğer!

Abartıyorum gibi görünebilir. Böyle düşünen varsa öncelikle bir araştırma yapın derim.
Asırlardır Çinliler tarafından alternatif tıpta kullanıldığını, turunçgillerin her birinden daha fazla C vitamini içerdiğini, potasyum ve magnezyum deposu olduğunu, bu nedenle öksürüğü ve kas ağrılarını şıp diye kestiğini, kanı toksik maddelerden temizlediğini öğrenin mesela. Ve dahasını. Tam da mevsimiyken öğrendiklerinizi bizzat kendiniz test ederek hünnabın kısa sürede gerçekleşen iyileştirici etkilerini görün.

Ben bu meyveyi zeytingillerden falan sanıyordum; ama değilmiş. Yaprakları dahil, zeytin ve iğde birbirinin
kopyası gibidir hani. Hünnap yapı olarak iğdeye de benziyor; ama yaprakları dekoratif. Bir de,
ceviz büyüklüğünde hünnap olduğunu bu yıl öğrendim. Elmadan daha leziz, çıtır çıtır bir meyve. Hangi şehirde
olursanız olun AVM'lerde bulabilirsiniz bu aylarda. Aktarlarda ise kurutulmuşu oluyor yıl boyu.

Nasıl bir döngünün içine girdik anlamıyorum. Ekim ayını yarılayıp sonbaharın ortasına gelmişken geçen gün yeni
açmaya çalışan leylaklar gördüm. Çok canlı durmasalar da ağacın dallarını epeyce bir donatmışlardı.
Bir yaşıma daha girdim. Buyrun, aynı şeyi erguvanlar da yapıyor. 😱😱

Peki ama leylak ve erguvan mart-nisan aylarında açan çiçekler değil miydi? Senede iki kez açtıkları nerede
görülmüş? Belki başka çiçekler de vardır aynı şekilde açan. İnsanoğluna bir şeyler olduğunu
öğrendik artık da, doğadaki bu görülmemiş değişimin nedeni ne acaba?

Neyse, çok da düşünmemek lazım bazı şeyleri. Odaklanacağımız en önemli şey ruh ve beden sağlığı olmalı.
Sahi, benim de mart ayında açmaya başlayan acemi işi çiçeklerim vardı. Stres atmak adına,
terapi olsun diye başladığım o motiflerin birleştirilmiş son halini merak edenlere gelsin o halde.
Yıkanıp ütülenmemiş haliyle, işte böyle bir örtü (ya da battaniye) çıktı ortaya. 😊😊

Bundan sonrası için Troya Antik Kenti ile ilgili yazılar gelecek efendim.
Fotoğraftaki güzellik de zaten antik kentte ziyaretçilere eşlik eden sevimli sincaplardan yalnızca biri. 🙌💚

Görüşmek üzere, esen kalın...


* * *












06/03/2018

Örgü ile Terapi

Strese karşı terapi yollarından biri de örgü örmek kesinlikle. El emeğiyle ortaya bir şeyler çıkarmak bünyeye gerçekten iyi geliyor. Renk renk iplikleri parmağınızı kullanarak tekrarlayan bir işlemle harika motiflere dönüştürürken sadece eğlenmekle kalmıyor, kendinize daha sağlıklı ve huzurlu bir yaşam da örüyorsunuz.

Abarttığımı düşünmeyin. Örgü örmek insanları her yönden iyi hissettiren son derece rahatlatıcı bir uğraş. Bunu yalnızca ben söylemiyorum. Profesyoneller de onaylıyor. Biraz araştırırsanız örgünün fiziksel ve ruhsal yönden insanlara nasıl yardımcı olduğunu göreceksiniz.
Misal, İngiltere'de Stitchlinks adında bir grup var. Hastanelerde, okullarda, bakım evlerinde ya da iş yerlerinde ''örgü terapi grubu ağları'' oluşturan bir grup. Web sitelerinde diyorlar ki: ''Terapi amaçlı örgü, sağlık hizmetlerine sağladığı yararlar açısından önde gelen klinikçiler ve akademisyenler tarafından 'resmi olarak' kabul ediliyor.''
Örgünün konsantrasyon arttırma ve aşırı enerjiyi kanalize etme gibi bir görevi daha varmış ve Caleigh Murtaugh adlı Torontolu bir öğretmenin 7-8 yaş grubu öğrencileri için başlattığı bir örgü kulübü ile kanıtlanmış. Ellerini kullanarak odaklanmak içlerinde özellikle hiperaktif çocukların bulunduğu gruptaki çocuklara fazlasıyla yardımcı olurken, başarı duygusu tatmaları da sağlanmış. Örgü, sancılı bir gündemden sıyrılmanın yolu aynı zamanda. Teknoloji yorgunu bünyeyi sıfırlayıp tazelenmek için kimi zaman. Kendimize has düşüncelerle baş başa kalmak için eşsiz bir fırsat...

Metafizikle de ilgisi olduğu söylenen ve çizerek gerçekleşen bir tür meditasyon yöntemi olan mandaladan şurada bahsetmiştim. Renk renk ipliklerle minik motifler örmek bir tür mandala aslında. Annelerimizin özenle ördüğü danteller, paspaslar, tıpkı mandala gibi merkezden başlayıp dışa doğru büyüyen desenlerden oluşmuyor mu? Dünya genelinde pek çok dinde ve kültürde yer alan mandala Osmanlı motiflerinde, özellikle camilerdeki kubbelerin iç kısımlarındaki ''kalem işi'' ya da ''çini'' adı verilen motiflerin de ta kendisi! İçsel bir derinlikle üretim tekniği olarak tasavvufta yer alan ve altınla süsleme sanatı da denilen tezhip ona keza...

Günümüz insanı için gitgide daha çekici hale gelen bu uğraşları araştırdığınızda daha pek çok çeşide rastlayabilirsiniz. Desen ve boyama kitaplarına eklenen ve 999 basit çizgi bir araya geldiğinde ortaya nelerin çıkabildiğine şaşırttığı, ''uğraşırken geçecek zaman diliminin size nasıl iyi geleceğini tahmin bile edemeyeceğiniz'' söylenen ''1000 Nokta İkonlar'' kitabı gibi...

Görsellerden de anlaşıldığı gibi ben bu aralar renk renk motifler örüyorum. Günde 1 motif. Maksimum 15 dakikamı alıyor. Dünyadan bir süreliğine uzaklaşıp kendi iç dünyamla baş başa kalmak ve huzur duymak için yetip de artıyor bile. Fikri blog arkadaşlarımdan almaktaydım, kendi çapımda devam ediyorum. Araya bir atkı ve bere ile eldiven bir de kendi icadım olan telefon (ya da gözlük) kılıfı sıkıştırdım. Üzerine de kanaviçe işlemeyi ihmal etmedim:)

* * *

Sözün özü; örgü örmenin insanı mutlu ettiği kesin.
Örgü ören insan, el örgüsü hediye alan insan, çevresinde örgü nesneler gören insan. Hepsi, herkes mutlu oluyor...

Yarn-bombing adı verilen örgü graffiti'yi bir düşünsenize!
''Örgü Bombalama'' bizim ülkemizde de hızla yayılmakta sanki. Kamusal alanları renk renk örgülerle donatan bu müthiş sokak sanatı ile ağaçlar, banklar, arabalar, hatta doğadaki kayalıklar dahi mutluluk verici bir sıcaklıkla kaplanıyor ve tabii ki kimse bu renkli görüntüler karşısında gülümsemesine engel olamıyor!

Ağaçtaki Yarn Bombing
Bu fotoğrafı ben çektim. Bir üstteki yarn bombing görselleri Pinterest'ten.


*   *   *






20/11/2016

Derya Kuzusu Bunlar!

Balıkçılık meşakkatli mesleklerin başında gelir. Hava şartları güne ''Vira Bismillah!'' diye başlayıp avlanmaya çıkan balıkçılar için hem hasılat hem can güvenliği bakımından önemlidir. Denizin çarşaf gibi olduğu güneşli bir günün bereketi; dalgalarla boğuşulan fırtınalı, yağışlı, soğuk bir kış gününün bereketi ile aynı değildir...

Sahil kentlerinde ya da kasabalarında ''balık mezatı'' denen bir gelenek vardır, bilir misiniz? Benim gidip görmüşlüğüm hiç olmadı. Ancak, oradan alışveriş edenlerden öğrendiğim kadarıyla insanlar bu iş için ayrılmış bir platformun önünde balıkçıların dönüş saatine yakın beklemeye başlıyor. Günün belirli saatlerinde balıkçılar denizden yeni çıkmış hasılatlarıyla birlikte oraya geliyor ve kıymetli balıklardan mevsimine göre örneğin levrek, barbun, kalkan, çipura, lüfer gibi balıkları müzayede yoluyla satışa sunuyor.

Böyle bir gelenek var, evet. Tıpkı kıymetli eserlerin satışa sunulduğu tarzda açık artırma yoluyla balık satışı yapılıyor. Müşteriler genellikle hali vakti yerinde olan insanlar ile restoran sahiplerinden oluşuyor.
En iyi fiyatı kim teklif ederse balık(lar) onun oluyor. Fiyatları alıcılar belirliyor bir anlamda. Kimi zaman normal bir balıkçıdan yapılan alışverişten daha ucuza gelebildiği, kimi zamansa fiyat konusunun inada binip pahalı fiyatların havada uçuştuğu söylenir.

Avlanma sezonunun açık olduğu güneşli bir sonbahar günü hava ayaz olmasına rağmen yüz güldürüyor. Dün öğleden sonrası sahilde göze çarpanlardan anlaşılacağı üzere balıkçıların yüzü gülmüştü. Alt fotodaki sergi bir balık mezatı değil. Fiyatlar baştan belirlenmiş. Plastik küvetlerin içinde deniz suyu var ve balıklar canlı. Adamın biri hiç teklif sunmadan
ve de pazarlık yapmadan 3 lüfer için 70 TL ödüyordu o an.

Limanın tekne ve olta balıkçılarının satış yaptığı kesiminde işte böyle güzel ve bereketli bir canlı balık sergisi vardı.
Galata Köprüsü'ndeki olta balıkçılarının da benzer şekilde satış yaptığını görmüş ve şaşırmıştım.
Onlarınki daha küçük çaptaydı ve epey alıcısı vardı başında.

Gördüklerim bundan 5-6 yıl önce yaşadığım oltayla balık tutma deneyimimi aklıma getirdi. Sabahın erken saatlerinde başlayıp neredeyse akşama kadar olta sallamıştım denize. Yok öyle bir heyecan. İnsan oturduğu yerde hiç canı sıkılmadan onca saat geçirebilir, zihnini tümüyle boşaltabilir mi? Evet boşaltabilir. Hem de hiç balık tutmadan. Evet, tek bir balık dahi tutamadım. Yaptığım şey balıkları beslemek oldu sadece; ama inanın terapi gibiydi. O günü hiç unutamadım. Zaman su gibi akıp gitmekle kalmamış, yeniden doğmuş gibi olmuştum hiç abartısız...


Balık bahaneydi! Deneyimlediğim en etkili terapi yoluydu bu. Evet bu!
Ülkenin son gündeminden sonra akıl ve ruh sağlığımı korumak için acilen gerekliydi.😪😕😴

* * *

EK:
10 Aralık 2016
Liman Balıkçıları

Japonlar Alışverişte


29/02/2016

Doğa İle Bütünleşmek

Gökyüzü ve denizin mavinin tonlarıyla dans edişini izlemek ne büyük bir hazdır. Peki doğadaki uyanışın, dağların, tepelerin, vadilerin ve de ağaçların yeşilin tonlarıyla gerçekleşen eşsiz kombinasyonuna ne demeli?

Aç kollarını aç şimdi. Gökyüzüne uzat.
Tertemiz, mis gibi hava ile doldur ciğerlerini...
Ve ilk çağlarda hisset kendini...

İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için yalnızca yiyecek, giyecek ve barınak yeterliydi.
Oysa geliştirilen tüm teknolojiler sayesinde dünya, doğası ve iklimleri dahil, ne kadar da kirli...
Sil aklından, sil bunları şimdi!
Bak, karşında uçsuz bucaksız, masalsı bir dünya var şu an. Bulutları okuduğun masallardaki karakterlere benzet haydi! Tıpkı çocukluğundaki gibi...
Şu kocaman bulutun üzerinde beliren Sinderella mesela...
Ya arkasında kaval çalan külahlı genç adam?
Fareli Köyün Kavalcısı olabilir mi?
Haydi şimdi yaratıcılıkta sınır tanıma. Kurgula... Bak, bulut kümelerini neye benzetirsen o oluyor yine.
Üstelik gitgide daha netleşiyor. Harika!!! Yönetmen sensin, devam et...
Geceleyin gökyüzünde ışıl ışıl parıldayan yıldızların büyüsünü ve onlara göz kırpmayı da unutma!

Ruhun nasıl da arınıyor dikkat ettin mi? Kalbindeki çizikler birer birer yok oluyor...
Doğa, en zor anlarda yaşama sevinci enjekte ediyor insana.
Göz ardı ettiklerin geliyor aklına ve ''İyi ki'' ile başlayan cümleler kurabildiğini farkediyorsun.
Farkındalık ve anı yaşamak...
Aslında yaşamın ta kendisi. Bakmayı ve görmeyi bilen gözler gerek yalnızca. Çünkü yaşamla gelen her yeni gün, yepyeni bir sihir ve iyisiyle kötüsüyle benzersiz bir öğreti...