stres etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
stres etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10/03/2023

Örgü İle Kaygılardan Uzaklaşmak

Kendinizi hayattan soğumuş, gergin ve depresif mi hissediyorsunuz? Canınız ne herhangi bir film seyretmek istiyor ne de eliniz bir kitaba uzanıyor, öyle değil mi? 

Örgü örmek fiziksel ve ruhsal yönden etkili bir terapi yöntemi olarak kabul gören en etkili çarelerden biri, inanın. 

''Büyükanneler gibi örgü örmenin sırası mı şimdi?'' diye düşünmeyin sakın. Deneyin ve görün. İşin sonunda ortaya el emeğinizle kendi markanız olan özel bir eser yani bir ''armağan'' çıkması da cabası ve ayrı bir mutluluk kaynağı. Yeter ki parmaklarınızın ritmik hareketleri ile renkler harmanlansın ve odaklanın. Bu sayede hafızanız devreye girecek, elinizdeki işe odaklanıp çevrenizde olan bitene ilginizi yitirecek; kaygı, stres, gerginlik benzeri semptomlardan bariz biçimde uzaklaştığınızı göreceksiniz. Çünkü bu durumun ritmik hareketlerle tekrarlanıp beyniniz ve zihniniz üzerinde olumlu etkiler almak üzere oluşturulan bir meditasyon seansından farkı yok.

Örgünün insanlara ruhen ve bedenen nasıl yardımcı olduğunu elbette ki profesyoneller de onaylıyor. İngiltere'deki Stitchlinks adındaki oluşum mesela. Hastane, okul, bakım evi ya da iş yerlerinde ''örgü terapi grubu ağları'' oluşturan bu grubun web sitelerinde, terapi amaçlı örgünün sağlık hizmetlerine sağladığı yararların önde gelen klinikçiler ve akademisyenler tarafından ''resmi olarak'' kabul edildiği ifade ediliyor.

29/06/2018

Gerginlik...

Kaplumbağalar yavru iken çok sevimlidir, bilir misiniz?

Çocukken ailecek pikniğe gittiğimizde her seferinde kaplumbağa görürdüm. İnsan gördüklerinde kıpırdamazlardı. Minicik bir kaplumbağaya ise ilk kez Lise 1 öğrencisiyken, eve dönüş yolundaki ağaçlık bir alanda rastlamıştım.
Etrafta ne anne kaplumbağa vardı ne de kardeşleri. Ceviz büyüklüğünde, minicik bir şeydi. Ve çok çaresiz görünüyordu.

''Ölecek'' diye korkup eve götürmeye, evde beslemeye karar vermiştim o an. Evde, içini otla doldurduğum bir sandık ayarladım önce. Bir kenarına da küçük bir kap su...
Ne yer, ne içer hiç bilmiyorum ama. Belki su bile içmiyordu, halen bilmiyorum. Deneme yanılma yoluyla yiyecek veriyor, küçük küçük doğranmış sebze ya da meyveler koyuyordum önüne. En çok ot yemeyi seviyordu, bir de marul yaprağı, o aklımda. Hatırladığım en bariz özelliği ise; çok ama çok korkak ve ürkek olduğu, evcilleşmek istememesiydi. Birilerinin varlığını hissettiğinde ölü taklidi yaptığı. Sözün kısası, ne özene bezene hazırladığım yeni yuvasına alışmaya niyeti vardı ne de bana. 1 hafta kadar böyle devam etti. Bu süre içinde ara sıra başını ve ayaklarını çıkarmaya niyetlense de olmuyordu, olmayacaktı. Ürkmek ve saklanmaktı onun işi. Daha da önemlisi mutsuz ve huzursuzdu, üzülüyordum.

En kısa zamanda götürüp doğada, uygun bir ortama bırakmaktan başka çare kalmamıştı. Öyle de yapmıştım.
O minicik, şirin şeyden geriye kalansa yaşayarak öğrendiğim şaşılası özellikleriyle zihnimde yer alan resmiydi.
İster küçük ister büyük olsun kaplumbağaların hepsi türünün bu özelliklerini sergiliyorlardı.

30/06/2010

10 Dakikada Stres Atın!

Yemek pişirmenin, değişik tarifler denemenin, mutfakta zaman geçirmenin bir çok kişiye terapi etkisi yaptığı biliniyor.

Hatta uzmanlarca söyleniyor.

Ben de günlerdir gerek ülke gündemi, gerekse güncel hayatın getirdiği sıkıntılarla boğuşan biri olarak bloglardan birinde gördüğüm ve denediğim bu muhteşem olayı sizlerle paylaşmadan edemedim.

İşte sizin de sık sık yapacağınıza inandığım o tarif!...




















Bunun için öncelikle lavaş ekmeğine ihtiyacımız var.
İç malzemesi için de ince ince kıydığımız soğan, domates, yeşil biber ve kıymaya...

Fotoğraflarda gördüğünüzü uygulayıp fırına atıyor, ızgarayı açıyor ve sadece 10 dk bekliyorsunuz.

İnanamayacağınız kadar enfes ve pratik.
Mutlaka denemenizi öneriyorum...

Afiyet olsun :)

1.Görsel: Deviantart

04/04/2010

Uyanış

Bugün hava çok güzeldi.
Baharı ve ''UYANIŞ ''ı detaylarıyla görme isteğiyle yakın köylerden birine bir doğa yürüyüşündeydim. Bu benim için bir terapi niteliğindedir her zaman.

Yol boyunca neredeyse yeşil olmayan tek bir nokta bile kalmamış gibiydi. Ağaçlar, çiçekler, böcekler, kuş sesleri insanın kendisini bir masal dünyasında hissedeceği kadar muhteşemdi. Doğa tamamen uyanmıştı...





Papatya tarlaları insanın içini coşkuyla doldurup, hemen oracıkta uzanıp yatma isteği veriyordu. Bal arıları hiç ara vermeden çiçekten çiçeğe konuyor, doğanın o bilindik dengesini sorunsuz bir şekilde işliyor görmek insanın içi huzurla dolduruyordu.



Köye vardığımızda ilk işim oradaki çocuklardan birine oğlak görüp göremeyeceğimi sormak oldu. Çocuk kısa bir şaşkınlık yaşadıktan sonra evlerinde daha dün doğmuş oğlaklar olduğunu söyledi. Eve girdiğimizde bir şaşkınlık da ben yaşadım. Çünkü aynı çocuktan bir tane daha vardı :) Ve ikizler bana yeni doğmuş oğlaklarıyla poz verdiler...



Dönüş yolunda kafasını içeri çekmeden, hiç ürkmeden son derece güzel pozlar veren biri daha vardı :)



Sol tarafa baktığımızda ise kartpostalları andıran muhteşem bir vadi manzarası yer alıyordu.
Ama güneş ters taraftaydı...

Tüm bunlar bende gerçekten de terapi etkisi yapmış. Şu an öylesine dingin, mutlu ve huzurluyum ki...
Bir parça olsa bile sizin de aynı duygularla dolmanızı diliyor, sevgiler gönderiyorum...




31/07/2009

Bir Pizza Hikayesi

Sürekli sabretmekten ve kendimle mücadele etmekten çok fazla yoruldum artık. Birileri zorla tepemi attırdılar yine. Bu kadar iyi niyetliyken neden her şey gelip beni buluyor, bir türlü çözemedim, çözemiyorum.

Neyse, yine olayı anlatıp da kimseyi bunaltmaya niyetim yok.. Demokraside çareler tükenmez deyip rahatlama yolları ararken mutfağa girip pizza yaptım ve sizinle paylaşmaya karar verdim. Yemek tarifi vermek Zeugma'da bir ilk. Olsun.. Günlük hayatta yaşadığım her şeye açık bir platform yaptım ben burayı.

Hayatımda en çok severek yaptığım ev işidir yemek yapmak. Tarif verilsin bana yeter ki. Baklava, börek açabilir, en ağır Osmanlı yemeklerini yapabilirim. Bu alana ilgim çok fazla ve her gördüğüm tarifi de denerim. Ama şimdi oturup da o yemeklerin ahkamını kesmek istemedim. Bu çok ama çok kolay bir tarif.
Pratik, görünüşü ve tadıyla yemesi çok zevkli olan bu pizza öğrenci kardeşlerime armağan olsun benden.


Öncelikle geniş bir cam ya da plastik kabın içine elimize ne geçerse istediğimiz miktarda doğruyoruz. Salam, sucuk, sosis, zeytin, mantar, patates, yeşil biber, kırmızı biber, soğan, domates.. Bunların hepsini küp şeklinde ya da ince ince doğradıktan sonra iyice karıştırıp içine bir bardak yoğurt ve bir fincan sıvı yağ ekleyip 2 yumurta kırıyoruz. Sonra yeterince un döküyoruz üzerine. 1 paket kabartma tozu ve tuz ekleyip çok yumuşak olmayan kıvamda bir hamur elde ediyoruz. Fazla bekletmeden yağlanmış teflon tepsiye döküp fırına veriyoruz.

Size kolay gelsin ve afiyet olsun..

ÖNEMLİ NOT: Tepsiye döktüğümüz hamurun yüksekliği 2 cm' den fazla olmamalı ve hamurumuzun kıvamı puding kıvamından biraz daha katı olmalıdır. Hatta ekmek hamuru kıvamında da olabilir.