2023/12/10

Sokak Kedisi Bob İle James Bowen

Hikâyenin başı için diyebiliriz ki Bob, James Bowen'ın hayatını değiştirecek dostluğu, bakış açısını ve enerjiyi sağlayan, özgür bir ruha sahip dört ayaklı bir yaşam gücü. 

Bugünkü kahramanlarımız; Londra'da uyuşturucu bağımlılığından kurtulmaya çalışan bir evsiz olan James Bowen ile Buda sakinliğinde, kurutulmuş et ikramlarına bayılan, İngilizlerin "zencefil" dediği; ama Amerikalıların ''turuncu'' olarak düşüneceği bir erkek kedi olan Bob. Tam da benim sevdiğim türden bir sarman. 

Bob, Bowen'ın ABD'de basılan, Britanya'nın en çok satan kitabı ''Bob Adında Sokak Kedisi'' adlı kitabında belirttiği gibi asla sıradan bir kedi değil. Sizce kedi severlerden kaçı kedilerinin kendilerini milyoner yaparak hayatlarını değiştirdiğini söyleyebilir? 

Bunu ancak eski bir uyuşturucu bağımlısıyken popüler bir yazar olan James Bowen yapabilir. "Manik depresyon" tanısı almış, elinde gitarıyla asosyal bir serseriye dönüşen zor bir genç olarak, gezici ve tehlikeli bir varoluşla sokaklarda para için gitar çalan, farklı zamanlarda sürdürülebilir bir çalışma yolu sağlayıp evsizlere yardım eden The Big Issue dergisi de satan Bowen'ın öyküsü dünyanın çok sevdiği tipik bir pişmanlık ve yeniden doğuş örneği. Bowen uçurumun kenarına kadar gelmişken o noktada Bob'un gözleriyle karşılaşır.

Her şey 2007 baharında Bowen'ın ismini Bob koyacağı yavru kediyi bulması ile değişmişti. Bob, Bowen'ın Londra'nın kuzeyindeki Tottenham'da hükümetin tedarik ettiği dairesinin koridoruna gelip köşeye kıvrılmış, iki kimsesiz buluşmuştu. Zamanla birbirlerini de iyileştireceklerdi. Bowen, tüm parasızlığına rağmen Bob'un şiddetli pire vakasının ve yaralı bacağının antibiyotiklerle tedavisini sağladı. 
Birkaç hafta sonra da kısırlaştırılan Bob'a Elizabeth dönemi tasması takıldı. James, tasmadan hiç hoşlanmayan kediye eziyet etmemek için onu çıkarmaya karar verdi. Bundan sonrası kedinin James'in yanından hiç ayrılmaması; genç adamın uyuşturucuyu geride bırakması ve hayata bakış açısını iyiye doğru değiştirmesi için ihtiyaç duyduğu motivasyonun kaynağı olacaktı.

Bu arada Bob, Garfield gibi alaycı ya da tembel bir kedi gibi görünmüyor. Ancak, Jim Davis'in yarattığı bu kurgusal karakterin daha az göbekli versiyonunu akla getiren bir şeyler olsa da, Bob'daki bir dinginlik, özel bir bilgelik hali. Zaten James, "Bob çok akıllı küçük bir adam. Kapıları açıyor. Onu apartman dairemdeki tuvaleti kullanırken de yakaladım," diyor. "Çoğu kedi yalnızdır; ama Bob benimle takılmayı seviyor. Biz ortağız ve birbirimizin en iyi arkadaşıyız." 
James yanındaki tüm parayla kedinin yaralı bacağını tedavi ettirip iyileştirmiş, bir teşekkür olarak Bob, onu gittiği her yerde takip etmiş ve kısa sürede bu çift, Londra'nın simgesi haline gelmiş. Gazeteler onlar hakkında yazmaya başlayınca da sonrası için her şey bir peri masalı gibi devam etmiş: Hodder & Stoughton yayıneviyle bir sözleşme, ilk otobiyografik kitabın yayınlanması, gazetecilerin kuyrukları ve okuyucularla buluşmalar, konserleri anımsatan kalabalıklar, duygu yoğunlukları... 

"Sokak Kedisi Bob" olarak sorgulatırsanız YouTube'daki onlarca videodan pek çok ayrıntıyı öğrenebilirsiniz: James ve Bob saat kaçta uyanır, otobüse saat kaçta biner, hangi sokakta, ne zaman ve ne kadar süre performans sergiler, yoldan geçenlerle neler konuşurlar? Kedi sayesinde izlemekten kendinizi alıkoyamazsınız. İkiliye duyulan sevgi her yaştan insana hitap ediyor. Ayrıca, şefkatli hayranları sayesinde Bob'un her zaman güzel eşarpları ve yelekleri oluyor. Bob'un 3 kitabı, izlemek isterseniz bir de filmi var.

Bob'un hikâyesini herkes gibi ben de çok sevdim. Ne yazık ki 14 yaşındayken hayata veda etmiş. Natalie Holland, Bob ve James'in bir portresini yapmış. Görünce ne kadar duygulandım anlatamam.

Blogu okuyanlar özellikle sarman kedileri çok sevdiğimi bilirler. Bana hiç yüz vermeyen çok sevimli bir sarmanın fotoğrafını çekip durduğumu da. Ancak, benim sarmanım bırakın peşime düşmeyi ve omzumda gezmeyi, yüzüme bile bakmıyor:)

İyi pazarlar... ✋😊


Görseller: instagram.com