Yağmur yağarken klasik müzik eşliğinde kitap okumak müthiş bir keyiftir. Ancak, böyle bir keyif sağanakta gerçekleşemiyor bende. Radyoyu açtım o yüzden. Pal NOSTALJİ - Pal ALATURKA arası parçalar eşliğinde blogun başında bir şeyler karalamak hiç de fena değil şu an.
Hafta sonu geleneği olarak çalakalem bir şeyler yazayım yine havadan sudan, çarşıdan pazardan. Aralıkta çektiğim fotoğraflar eşliğinde elbet. Giriş için her mevsim açan ve Euryops Pectinatus adı verilen şu sarı papatyalar olsun. Mevsimin en canlı çiçekleri. Diğer adı ''Güneş Papatyası''. Çiçekleri uzun süre üzerinde kalan bu peyzaj bitkisi aralık ayının güneşi bence de.
Hava epeyce ayaz olsa da sonbahar görüntüleri henüz sona eremedi buralarda. İyi ki öyle. Bakmaya doyamıyor insan.
Kışa giriş ıhlamur ağacının yapraklarına kodlanmış sanki. Dıştan içe doğru başlayan sararma en ortadaki yeşili nokta haline getirip yok edinceye kadar...
Oradan da bir yarım daire çizip restorasyondan sonra yanı başındaki sonbahardan kalma ağaç eşliğinde hayli göz alıcı görünen Saat Kulesi'ne geliyoruz
Şehrin her yanında, bilboard'larda ATA'mızı görmek çok büyük bir gurur ve mutluluk. Cumhuriyetimizin 100 yıllık ışığında kalbimizdeki yeri o kadar derin ki...
Nusret Mayın Gemisi hâlâ yerinde değil. Nerede olduğu konusunda bilgi de yok. Balık tutmak kadar zevkli bir hobi olmadığını çok iyi biliyorum ama bir de neden halen kendime bir olta almadığımı bilsem...😔
İskeleden geçerken fark ettiğimiz devasa Yang Ming boğazdan geçmek üzere Ege Denizi'ne doğru yönelmiş bile, ne de çabuk.
Güneşli bir aralık'tan kalma masmavi deniz ile sokak müzisyeni baba ve oğlu.
Şahane halıların satıldığı mağaza ve ağaç kıyımına izin verilmeyen harika bir kaldırım daha. İçimde bu yüzden kocaman bir mutluluk!
Bu yılki kadar çok falafel yapmamıştım. İnanılmaz lezzetli. Karnabar graten yapmaya da daha ilk çıktığı gün başladım. Bilmiyorum ne zaman bıkacağım.
Görünenler kilo aldırmaya oldukça müsait. Bunu iyi bilsem de bu yıl ''Az yerim'' bahanesiyle hamurla bozdum kafayı. Bakalım ne zaman vazgeçerim :(