20/11/2016

Derya Kuzusu Bunlar!

Balıkçılık meşakkatli mesleklerin başında gelir. Hava şartları güne ''Vira Bismillah!'' diye başlayıp avlanmaya çıkan balıkçılar için hem hasılat hem can güvenliği bakımından önemlidir. Denizin çarşaf gibi olduğu güneşli bir günün bereketi; dalgalarla boğuşulan fırtınalı, yağışlı, soğuk bir kış gününün bereketi ile aynı değildir...

Sahil kentlerinde ya da kasabalarında ''balık mezatı'' denen bir gelenek vardır, bilir misiniz? Benim gidip görmüşlüğüm hiç olmadı. Ancak, oradan alışveriş edenlerden öğrendiğim kadarıyla insanlar bu iş için ayrılmış bir platformun önünde balıkçıların dönüş saatine yakın beklemeye başlıyor. Günün belirli saatlerinde balıkçılar denizden yeni çıkmış hasılatlarıyla birlikte oraya geliyor ve kıymetli balıklardan mevsimine göre örneğin levrek, barbun, kalkan, çipura, lüfer gibi balıkları müzayede yoluyla satışa sunuyor.

Böyle bir gelenek var, evet. Tıpkı kıymetli eserlerin satışa sunulduğu tarzda açık artırma yoluyla balık satışı yapılıyor. Müşteriler genellikle hali vakti yerinde olan insanlar ile restoran sahiplerinden oluşuyor.
En iyi fiyatı kim teklif ederse balık(lar) onun oluyor. Fiyatları alıcılar belirliyor bir anlamda. Kimi zaman normal bir balıkçıdan yapılan alışverişten daha ucuza gelebildiği, kimi zamansa fiyat konusunun inada binip pahalı fiyatların havada uçuştuğu söylenir.

Avlanma sezonunun açık olduğu güneşli bir sonbahar günü hava ayaz olmasına rağmen yüz güldürüyor. Dün öğleden sonrası sahilde göze çarpanlardan anlaşılacağı üzere balıkçıların yüzü gülmüştü. Alt fotodaki sergi bir balık mezatı değil. Fiyatlar baştan belirlenmiş. Plastik küvetlerin içinde deniz suyu var ve balıklar canlı. Adamın biri hiç teklif sunmadan
ve de pazarlık yapmadan 3 lüfer için 70 TL ödüyordu o an.

Limanın tekne ve olta balıkçılarının satış yaptığı kesiminde işte böyle güzel ve bereketli bir canlı balık sergisi vardı.
Galata Köprüsü'ndeki olta balıkçılarının da benzer şekilde satış yaptığını görmüş ve şaşırmıştım.
Onlarınki daha küçük çaptaydı ve epey alıcısı vardı başında.

Gördüklerim bundan 5-6 yıl önce yaşadığım oltayla balık tutma deneyimimi aklıma getirdi. Sabahın erken saatlerinde başlayıp neredeyse akşama kadar olta sallamıştım denize. Yok öyle bir heyecan. İnsan oturduğu yerde hiç canı sıkılmadan onca saat geçirebilir, zihnini tümüyle boşaltabilir mi? Evet boşaltabilir. Hem de hiç balık tutmadan. Evet, tek bir balık dahi tutamadım. Yaptığım şey balıkları beslemek oldu sadece; ama inanın terapi gibiydi. O günü hiç unutamadım. Zaman su gibi akıp gitmekle kalmamış, yeniden doğmuş gibi olmuştum hiç abartısız...


Balık bahaneydi! Deneyimlediğim en etkili terapi yoluydu bu. Evet bu!
Ülkenin son gündeminden sonra akıl ve ruh sağlığımı korumak için acilen gerekliydi.😪😕😴

* * *

EK:
10 Aralık 2016
Liman Balıkçıları

Japonlar Alışverişte