Balıkesir İli Bandırma ilçesine 18 km uzaklıktaki Kuş Gölü’nün kuzeydoğu sahilinde yer alan ve ülkemizdeki milli parklar içinde özel bir yere sahip olan Kuşcenneti Milli Parkı'ndayız. Parkın dünya çapında da büyük bir önemi var.
Milli Park sınırları 1959 yılında 64 hektarlık küçük bir alan iken ormanlık arazi 2005 yılında 24.047 hektara çıkarılmış. Genişletilen alanın ortalama 16.400 hektarı göl alanı ve kalan arazinin büyük çoğunluğu hazineye ait.
Gölde 266 değişik kuş türünü kapsayan binlerce kuşun oluşturduğu eşsiz güzellikteki tablo Kuşcenneti’nin yaşayan ve çok iyi korunan bir doğa mirası olduğu gerçeğini tüm dünyaya kabul ettirmiş. Kuşcenneti Milli Parkı, 1959 yılında Manyas Gölü kenarındaki göçmen kuşları ve konak yerlerini korumak, zengin kuş çeşitlerini ve muhteşem manzarayı ziyaretçilerin hizmetine sunmak amacıyla ayrılmış olan ve aynı zamanda 15 Mart 1976 tarihinde Avrupa Konseyi tarafından tabiatın en iyi korunduğu yerlere verilmekte olan A SINIFI AVRUPA DİPLOMASI ile ödüllendirilen ilk milli parkımız.
Beş yıl süreli diploma 1981, 1986, 1991 ve 1996 yıllarında yinelenmiş, yine göl ve yakın çevresi 1981 yılında 1.Derece Doğal Sit Alanı statüsüne kavuşturulurken 2004 yılında askıya alınan diploma 2006 yılında tekrar geri verilmiş, sonrasında diplomanın yenilenme süresi 2011 yılına kadar uzatılmış. 1994 yılında da Türkiye’nin Sulakalanların Korunması Sözleşmesi (RAMSAR*) onayıyla birlikte Kuş Gölü ve Milli Park RAMSAR ALANLARI LİSTESİ’ne dahil edilerek ''Ramsar Alanı'' olarak tescillenmiş. Sayımlarla tespit edilen 266 kuş türünden 64’ünün her yıl düzenli olarak kuluçka yaptığı, 22 türün bazı yıllar, geriye kalan 178 türün ise göç sırasında Milli Park’a uğradığı kayda geçmiş.
*RAMSAR İran'da bir şehirdir. Sözleşme Ramsar'da imzalandığından bu adla anılır.
FLORA & FAUNA Bölgenin aynı zamanda bir sulakalan olması nedeniyle göl kıyıları, özellikle yaz aylarında zengin bir bitki topluluğuna sahip. Yaygın olan bitki türü ise söğüt (Salix alba).
1997 yılında yapılan çalışmalara göre gölde 23 balık türü tespit edilmiş. Bu türlerden bazıları:
Sazan (Cyprinus carpio), yayın (Silurus glanis), turna (Esox lucius), tatlısu kefali (Leuciscus cephalus), filise (Caspialosa maeotica), gümüş (Alburnus alburnus), havuz balığı (Carassius carassius), tatlısu kolyozu (Chalcaburnus chalcoides), kayabalığı (cobitis sp.) ve kızılkanat.
Göl ve çevresi sürüngenler ve çift yaşamlılar bakımından oldukça zengin. Yapılan araştırmalarda gölde ve yakın çevresinde 4 tür semender (Salamandra salamandra, Triturus vittatus, Triturus vulgaris, Triturus crisiatus); 6 tür kurbağa (Hyla arborea, Bufo viridis, Bufo bufo, Pelabates syriacus, Rana ridibunda, Rana macronelis); 4 tür yılan (Colubercaspius, Natrix natrix, Natrix tessellata, Ophisarus apodus); 2 tür kertenkele (AAblepharus kitaibeli, Lacerta sp.) ve 2 tür kaplumbağa (Emys orbicular, Testudo graeca) bulunduğu saptanmış.
Milli parkta kuşlar kuluçka yapanlar ve göç sırasında uğrayanlar olmak üzere iki ana grupta toplanıyor.
Kuluçka Yapan Kuş Türleri
Bahri, Küçük batağan, Tepeli pelikan, Karabatak, Küçük karabatak, Gri balıkçıl, Büyük beyaz balıkçıl, Balaban, Suna, Angut, Yeşilbaş, Boz Ördek, Çamurcun, Macar ördeği, Pasbaş pakta, Atmaca, Arı şahini, Saz delicesi, Su kılavuzu, Sutavuğu, Mahmuzlu kızkuşu, Kızılbacak, Kılkuyruk, Kaşıkgaga, Küçük su çulluğu, Karabaş martı, Küçük martı, Peçeli baykuş, Kukumav, Orman Ağaçkakanı, Akkuyruksallayan, Benekli sinekkapan, Tarla ardıcı, Kara kızılbacak, Yeşilbacak, Çamurçulluğu, Çulluk, Elmabaş patka
Göç Sırasında Uğrayan Kuş Türleri
Karagerdanlı dalgıç, Kızılgerdanlı dalgıç, Kızılboyunlu batağan, Ak pelikan, Erguvani balıkçıl, Küçük akbalıkçıl, Sığır balıkçılı, Alaca balıkçıl, Gece balıkçılı, Küçük balaban, Kaşıkçı, Çeltikçi, Flamingo, Kuğu, Sibirya kazı, Boz kaz, Sakarca kazı, Çıkrıkçın, Dikkuyruk, Tepeli pakta, Kızıl çaylak, Kara çaylak, Gökdoğan, Kerkenez, Uzunbacak, Döğüşkenkuş, Sumru, Tahtalı, Yalıçapkını, Arıkuşu, Çoban Aldatan, Kuzgun, Tarlakuşu, Leylek, Kara leylek, Turna
Müze bölümünde pek çok türden içleri doldurulmuş kuş, balık ve yılan sergileniyor. Bazı türlerin yumurtaları da sergide. Yan odada ise foto slayt gösterisi var. Etrafta yuvalanmış kuşlar dışarıya kurulmuş kamera sistemi sayesinde, yanlarına sokulup ürkütmeden yakın markaj izlenebiliyor. Sonrasında ise ziyaretçilere birer dürbün verilerek gözetleme kulesinden seyretme imkânı sunuluyor. Ancak, kule bir hayli yüksek olduğundan yaşlıların ve engellilerin çıkabilmesi mümkün değil ne yazık.
Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden olan bölgede ilk insan yerleşimlerinin M.Ö. 4000’de başladığı tahmin edilmektedir. Kuşcenneti Milli Parkı’nın bulunduğu bugünkü alanın bazı kaynaklarda PARADEISOS (Cennet) diye anıldığı, Doğu Yunanlılar tarafından Milotopolis veya Pemaninos olarak adlandırılan bu antik kentin daha sonra ''Dakylos’un Yurdu'' anlamına gelen Daskyleion adını aldığı bilinmektedir.
Daskyleion ören yeri ihtişamı, bereketi ve güzelliği ile antik yazarların da dikkatini çekmeyi başarmış. M.Ö. 334 yılında Granikos’ta Persleri yenen Büyük İskender, komutanı Parmenion’a ''Parkının güzelliği ile ün salmış Daskyleion’u ele geçir!'' diye emreder. Ayrıca Strabon, Geographica adlı yapıtında Manyas Gölü’nün eşsiz güzelliğinden bahsederken Xsenephon da Hellenica adlı eserinde bölgeyi bir cennet olarak değerlendirmekte ve bölgenin hayvan türleri hakkında bilgi vermektedir. Dolayısıyla bölgenin en eski resmi parklardan biri olduğu bilinmektedir. Şu an milli parkın bulunduğu alanda bir adet tarihi kent kalıntısı mevcut ve Daskyleion Antik Kenti olarak adlandırılıyor.
Bölgenin yakın zamandaki keşfİ ise 1939 yılında yöreye gelen İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Kürsüsü Başkanı Prof.Dr.Curt Kosswig ve eşi Leonore Kosswig tarafından gerçekleştirilmiş, Eskisığırcı Köyü’nün batısındaki söğüt korusunda yuvalanan kuş topluluklarını gören çift buraya Kuşcenneti adını vermiş.
Prof. Kosswig’in çabalarıyla dünya çapında tanınarak ornitologların da (kuşbilimci) ilgisini çeken Kuşcenneti’nde İstanbul Üniversitesi Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü tarafından 1952’de bir istasyon kurulmuş, daha sonra 1959 yılında Orman Bakanlığı tarafından orman rejimine alınmış ve Milli Park olarak ilan edilmiş.
''Kuş misali'' diye bir deyim vardır dilimizde.
Uzaklara, çok uzaklara gidenler için kullanılır.
Gözümüzün önünde bir kuş gibi gökyüzüne süzülüp kayboluverdin...
Cennet bahçeleri mekanın olsun babacığım…
Milli Park sınırları 1959 yılında 64 hektarlık küçük bir alan iken ormanlık arazi 2005 yılında 24.047 hektara çıkarılmış. Genişletilen alanın ortalama 16.400 hektarı göl alanı ve kalan arazinin büyük çoğunluğu hazineye ait.
Gölde 266 değişik kuş türünü kapsayan binlerce kuşun oluşturduğu eşsiz güzellikteki tablo Kuşcenneti’nin yaşayan ve çok iyi korunan bir doğa mirası olduğu gerçeğini tüm dünyaya kabul ettirmiş. Kuşcenneti Milli Parkı, 1959 yılında Manyas Gölü kenarındaki göçmen kuşları ve konak yerlerini korumak, zengin kuş çeşitlerini ve muhteşem manzarayı ziyaretçilerin hizmetine sunmak amacıyla ayrılmış olan ve aynı zamanda 15 Mart 1976 tarihinde Avrupa Konseyi tarafından tabiatın en iyi korunduğu yerlere verilmekte olan A SINIFI AVRUPA DİPLOMASI ile ödüllendirilen ilk milli parkımız.
Beş yıl süreli diploma 1981, 1986, 1991 ve 1996 yıllarında yinelenmiş, yine göl ve yakın çevresi 1981 yılında 1.Derece Doğal Sit Alanı statüsüne kavuşturulurken 2004 yılında askıya alınan diploma 2006 yılında tekrar geri verilmiş, sonrasında diplomanın yenilenme süresi 2011 yılına kadar uzatılmış. 1994 yılında da Türkiye’nin Sulakalanların Korunması Sözleşmesi (RAMSAR*) onayıyla birlikte Kuş Gölü ve Milli Park RAMSAR ALANLARI LİSTESİ’ne dahil edilerek ''Ramsar Alanı'' olarak tescillenmiş. Sayımlarla tespit edilen 266 kuş türünden 64’ünün her yıl düzenli olarak kuluçka yaptığı, 22 türün bazı yıllar, geriye kalan 178 türün ise göç sırasında Milli Park’a uğradığı kayda geçmiş.
*RAMSAR İran'da bir şehirdir. Sözleşme Ramsar'da imzalandığından bu adla anılır.
1997 yılında yapılan çalışmalara göre gölde 23 balık türü tespit edilmiş. Bu türlerden bazıları:
Sazan (Cyprinus carpio), yayın (Silurus glanis), turna (Esox lucius), tatlısu kefali (Leuciscus cephalus), filise (Caspialosa maeotica), gümüş (Alburnus alburnus), havuz balığı (Carassius carassius), tatlısu kolyozu (Chalcaburnus chalcoides), kayabalığı (cobitis sp.) ve kızılkanat.
Göl ve çevresi sürüngenler ve çift yaşamlılar bakımından oldukça zengin. Yapılan araştırmalarda gölde ve yakın çevresinde 4 tür semender (Salamandra salamandra, Triturus vittatus, Triturus vulgaris, Triturus crisiatus); 6 tür kurbağa (Hyla arborea, Bufo viridis, Bufo bufo, Pelabates syriacus, Rana ridibunda, Rana macronelis); 4 tür yılan (Colubercaspius, Natrix natrix, Natrix tessellata, Ophisarus apodus); 2 tür kertenkele (AAblepharus kitaibeli, Lacerta sp.) ve 2 tür kaplumbağa (Emys orbicular, Testudo graeca) bulunduğu saptanmış.
Milli parkta kuşlar kuluçka yapanlar ve göç sırasında uğrayanlar olmak üzere iki ana grupta toplanıyor.
Kuluçka Yapan Kuş Türleri
Bahri, Küçük batağan, Tepeli pelikan, Karabatak, Küçük karabatak, Gri balıkçıl, Büyük beyaz balıkçıl, Balaban, Suna, Angut, Yeşilbaş, Boz Ördek, Çamurcun, Macar ördeği, Pasbaş pakta, Atmaca, Arı şahini, Saz delicesi, Su kılavuzu, Sutavuğu, Mahmuzlu kızkuşu, Kızılbacak, Kılkuyruk, Kaşıkgaga, Küçük su çulluğu, Karabaş martı, Küçük martı, Peçeli baykuş, Kukumav, Orman Ağaçkakanı, Akkuyruksallayan, Benekli sinekkapan, Tarla ardıcı, Kara kızılbacak, Yeşilbacak, Çamurçulluğu, Çulluk, Elmabaş patka
Göç Sırasında Uğrayan Kuş Türleri
Karagerdanlı dalgıç, Kızılgerdanlı dalgıç, Kızılboyunlu batağan, Ak pelikan, Erguvani balıkçıl, Küçük akbalıkçıl, Sığır balıkçılı, Alaca balıkçıl, Gece balıkçılı, Küçük balaban, Kaşıkçı, Çeltikçi, Flamingo, Kuğu, Sibirya kazı, Boz kaz, Sakarca kazı, Çıkrıkçın, Dikkuyruk, Tepeli pakta, Kızıl çaylak, Kara çaylak, Gökdoğan, Kerkenez, Uzunbacak, Döğüşkenkuş, Sumru, Tahtalı, Yalıçapkını, Arıkuşu, Çoban Aldatan, Kuzgun, Tarlakuşu, Leylek, Kara leylek, Turna
Müze bölümünde pek çok türden içleri doldurulmuş kuş, balık ve yılan sergileniyor. Bazı türlerin yumurtaları da sergide. Yan odada ise foto slayt gösterisi var. Etrafta yuvalanmış kuşlar dışarıya kurulmuş kamera sistemi sayesinde, yanlarına sokulup ürkütmeden yakın markaj izlenebiliyor. Sonrasında ise ziyaretçilere birer dürbün verilerek gözetleme kulesinden seyretme imkânı sunuluyor. Ancak, kule bir hayli yüksek olduğundan yaşlıların ve engellilerin çıkabilmesi mümkün değil ne yazık.
Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden olan bölgede ilk insan yerleşimlerinin M.Ö. 4000’de başladığı tahmin edilmektedir. Kuşcenneti Milli Parkı’nın bulunduğu bugünkü alanın bazı kaynaklarda PARADEISOS (Cennet) diye anıldığı, Doğu Yunanlılar tarafından Milotopolis veya Pemaninos olarak adlandırılan bu antik kentin daha sonra ''Dakylos’un Yurdu'' anlamına gelen Daskyleion adını aldığı bilinmektedir.
Daskyleion ören yeri ihtişamı, bereketi ve güzelliği ile antik yazarların da dikkatini çekmeyi başarmış. M.Ö. 334 yılında Granikos’ta Persleri yenen Büyük İskender, komutanı Parmenion’a ''Parkının güzelliği ile ün salmış Daskyleion’u ele geçir!'' diye emreder. Ayrıca Strabon, Geographica adlı yapıtında Manyas Gölü’nün eşsiz güzelliğinden bahsederken Xsenephon da Hellenica adlı eserinde bölgeyi bir cennet olarak değerlendirmekte ve bölgenin hayvan türleri hakkında bilgi vermektedir. Dolayısıyla bölgenin en eski resmi parklardan biri olduğu bilinmektedir. Şu an milli parkın bulunduğu alanda bir adet tarihi kent kalıntısı mevcut ve Daskyleion Antik Kenti olarak adlandırılıyor.
Bölgenin yakın zamandaki keşfİ ise 1939 yılında yöreye gelen İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Kürsüsü Başkanı Prof.Dr.Curt Kosswig ve eşi Leonore Kosswig tarafından gerçekleştirilmiş, Eskisığırcı Köyü’nün batısındaki söğüt korusunda yuvalanan kuş topluluklarını gören çift buraya Kuşcenneti adını vermiş.
Prof. Kosswig’in çabalarıyla dünya çapında tanınarak ornitologların da (kuşbilimci) ilgisini çeken Kuşcenneti’nde İstanbul Üniversitesi Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü tarafından 1952’de bir istasyon kurulmuş, daha sonra 1959 yılında Orman Bakanlığı tarafından orman rejimine alınmış ve Milli Park olarak ilan edilmiş.
Uzaklara, çok uzaklara gidenler için kullanılır.
Gözümüzün önünde bir kuş gibi gökyüzüne süzülüp kayboluverdin...
Cennet bahçeleri mekanın olsun babacığım…