Çocukluğumdan hatırlıyorum ben. Büyük teyzemizin, yani annemin teyzesinin evinde vardı. Oraya her gidişimizde çocuk aklımla gözümü duvardan ayırmaz, heyecan içinde saat başı olmasını beklerdim.
Çünkü duvarda asılı bu saatin üst kısmındaki küçük kapı her saat başı açılır, içeriden bir minik guguk kuşu çıkar, saat kaç olmuşsa o kadar ''guguk'' sesi çıkarır ve geri çekilip içeriye girerdi.
Ne gariptir; çocukluğumun en güzel imgelerinden biri olan ve izlerken insanı adeta masal dünyasında hissettiren bu saati büyüyüp de guguk kuşunun yaşam tarzını öğrendiğim gün sevmez oldum.
Garip mi değil mi, siz karar verin isterseniz.
Konu guguk kuşunun anneliği efendim ve yumurtadan ilk çıktığı andaki akıl almaz tavrı. Doğaya ilgisi olanlar biliyordur mutlaka; ama ben yine de bugün bu konuya değinmeye karar verdim. Bilmeyenler öğrenmiş olsun, bilenler de bir kez daha anımsayıp guguk kuşunun sergilediği tavırların menfaatçi ve de acımasız insanların davranışlarıyla benzerliğini düşünsün. Masumiyet duygusunun sömürüsündeki korkunçluğunu irdelesin.
Şimdi... Kuş deyip geçmeyelim. Bakınız, fotoğrafta gördüğünüz kuşlardan üstte olan anne, altta duran ve dört misli daha büyük olan ise sözüm ona yavrusu.
Sözüm ona diyorum, çünkü kuşların cinsleri farklı. Üstteki minik kuş çayır incir kuşu, alttaki yavru ise guguk kuşu. Dolayısıyla bu bir anne kuş ile yavrusu değil, kurnaz ile masumun resmi. Bu resimden yansıyan ise bir guguk kuşu menfaatçiliği esasında...
''Bana aptallığın resmini çekebilir misin Abidin?''
''Emrin olur abi! Buyur çektim!''
Sözün kısası; düşündükçe girdaba düşüren bir fotoğraf.
Bir kuş türü, kendisini neden epeyce iri ve farklı bir kuş türünün annesi zanneder ki? Neden besler?
Çünkü guguk kuşları asla yuva yapmaz, kuluçkaya yatmaz. Yumurtasını başka bir kuşun yuvasına bırakır, sinsi bir şekilde hazıra konarlar. Yuvayı yapan kuş duruma şahit olursa yumurtayı yuvadan atar. Yok eğer görmemişse yumurtanın üzerinde hem kuluçkaya yatar hem de çıkan yavruyu kendi yavrusu zannedip besler.
Guguk kuşunun yumurtasını bırakmak üzere gözüne kestirdiği kuşlar mı?
Dağbülbülü, çayır incir kuşu ya da saz kamışçınıdır.
En fazla hayret veren kısma gelelim mi?
Guguk, gözüne kestirdiği kuşu pür dikkat izlemeye başlar. O ne yiyip içiyor, nelerle besleniyorsa o da aynısını yer içer ki yumurtasının rengi ve büyüklüğü, yuva sahibi kuşun yumurtasına olabildiğince benzesin. Ve benzetir de. Yuva sahibi kuş, yuvadaki guguk yumurtasını kendi yumurtası sanır. Bu esnada guguk, yuvayı sık sık gözetlemektedir. Yuva sahibi kuşu yırtıcı bir kuş avlarsa ya da şiddetli bir fırtına çıkar da yuva bozulursa, gidip yumurtasını hemen oradan alır ve başka bir yuva bulup oraya bırakır.
İşe bakın ki, yuvadaki yavru guguk 12 gün sonra, üvey kardeşlerinden önce yumurtadan çıkar. İlk 4 gün içinde, henüz gözleri açılmamış ve tüysüzken, yani hilkat garibesine benzeyen bir haldeyken, üvey ebeveynlerin getirdiği yiyecekleri asıl yavrularla bölüşmemek için diğer yumurtaları ve yavruları tek tek yuvadan atar.
İşgalci guguk üç haftalık olduğunda üvey annesinden oldukça iridir. Altı hafta beslendikten sonra ise genellikle yuvayı dağıtır ve kendine eş aramaya çıkar.
Sazlık kuşu yuvasına sinsice bırakılan ve yumurtadan yeni çıkmış olan guguk kuşu yavrusunun yaptığına bakın!
😤😤😤
Vay be! İnsan her seferinde nasıl da geriliyor.
''Hayvanlar aleminde bile iyiler, iyi niyetliler, masumlar ile kötüler, menfaatçiler, kurnazlar ve nankörler var. Finalde de hep kötüler ve sahtekârlar kazanıyor,'' diye nasıl da kahroluyor...
Görseller: Pinterest