11/06/2023

Kalabalık Cumartesiden Kalanlar

Dün biraz alışveriş yapmam gerekiyordu. Şehir merkezine geldiğimde ömrümde görmediğim bir kalabalıkla karşılaştım. Mayıs- haziran geziler için en uygun aylardır elbette. Ancak bu kez adım atacak yer yoktu desem abartı olmaz. Çünkü kaldırıma geçebilmek için dahi sıra beklediğim anlar oldu. Aşağıdaki görüntü ''Gaziler Diyarından Şehitler Diyarına'' yazan otobüslerin, ziyaretçileri sabah erkenden havaalanından alıp Gelibolu Yarımadası'ndaki tarihi alanları gezdirdikten sonra iskelede indirdiği anlardan. Aklınız karışmasın. Görevli otobüsler bu bölgeye ait tabii ki. Uçakla gelip uçakla giden ve çoğunluğu öğrenci olan ziyaretçilere bölgeyi gezdirmekle görevliler. Bakınız, sadece Gaziantep'in Şahinbey ilçesi ziyaretleri 108.017 kişiye ulaşmış. Savaşta şehit düşmüş atalarımızı ziyaretin bölgedeki ulvi havayla birleştiğinde bıraktığı tesiri yaşayarak öğrenenler...

Tarihi alanlar gezilip iskelede inildikten sonra sıra gelir şehir merkezindeki gezilip görülecek yerlere ve en son alışverişe. Ondan sonrası dönüş vaktidir. 108 yıl önce kullanılan ve Çanakkale’nin geçilmezliğinde önemli bir rol oynayan tarihi topun önü ziyaretçilerin dönüş için değişmez toplanma adresidir. Tarihi top, 100 yıla yakın gömülü kaldığı toprağın altından 10 yıl önce çıkarılarak şehir merkezinde sergilenmeye başladı.

Aynalı Çarşı'ya girişte bile sıra beklenen; mağazalarda, yollarda geçecek yer bulmakta zorlanılan anlardan.

Gitar çalan kız, harika sesiyle ''Elfida'' adlı parçayı söylüyordu.

Kordonda evcil hayvanını gezdiren kişiler arasında köpeğine hoparlör benzeri başlık takan bir adam ben dahil herkesin dikkatini çekiyordu. Sonradan araştırıp başlık değil de köpekler için koruyucu tek kullanımlık yakalık olduğunu öğrendim. Polietilen ve şeffaf bir maddeden yapılıyor, veteriner tarafından uygulanan herhangi bir tedavi ya da ameliyattan sonra hayvanın bandajlı bölgeyi yalamasını, kemirmesini önlemek üzere kullanılıyormuş. Her icat bir gereksinim sonucu ortaya çıkıyor hani. İlk kimin aklına geldiyse kutlamak lazım.

Günler güzeller güzeli, mis kokulu yaseminlerin mis kokusuyla bezeli artık. Sağ fotodaki beyaz salkım, budandığında küçük bir ağaç da olabilen Ligustrum Vulgare adlı çit bitkisi. Bitkilere olan ilgim bana her seferinde botanikçilerimizin Türkçe ad koyarken adeta alay ettikleri duygusunu yaşatıyor. İşte rastladığım en absürt isimlerden biri de bu bitkinin Türkçe ismi olan adi kurtbağrı. Ne alâkası var, anlamak mümkün değil cidden. Hem de ''adi'' kurtbağrı. Morsalkımlar tükenmişti. Yine yeniden açmaya başladılar bu arada.

Güzelim ortancalar ve doyumsuz bir kokuya sahip ''Portakal zambağı'' (Lilium Bulbiferum) da doğadaki yerini yavaş yavaş almaya başlamış.

Biraz da evdeki işler güçlerden ekleyeyim...
👇
Son dönem alışkanlık haline getirdiğim ''terapi niyetine günde 1 motif'' geleneğimin son ürünü olan portföy çanta. Fikir yine etsy.com'dan. Motifli portföy çantaların oradaki fiyatları 1.500 TL civarında. Fermuar ve astar detaylarını daha tamamlamadım; ama oldukça beğendiğim bir çanta oldu.

Daha önceden ördüğüm ve modeli içime pek sinmeyen ağız kısmı dar, altı geniş (lale modeli imiş ama bana göre armut modeli) çantanın birleşim yerlerini sökerek aynı motiflerden dümdüz ve bence daha kullanışlı bir çanta oluşturdum.

 Marketten aldığımız lavaşlardan memnun kalmamaya başlamıştım. Hiç lezzeti olmayan ve ekşimişe benzeyen, üstelik çabucak parçalanan kimyasal bir tat. İki bardak unu su, tuz ve birazcık maya ile yoğurup yarım saat sonra oklava ya da merdane ile tabak büyüklüğünde çabucak açıyor, sonra da teflon tavada alt üst 5 dakikada pişiriyorsunuz. Dürümlerinizdeki lezzeti görün. Şiddetle tavsiye ederim.

Keyifli pazarlar... ✋😊