Sonbaharın son ayıdır demeye kalmadı, kasımla birlikte günlük ya da günaşırı fırtınalar silsilesi içindeyiz. Sabah başlayıp şiddetini artıran rüzgâr gitgide fırtınaya dönüşüyor ve havanın kararmasıyla birlikte şiddetli yağmur başlıyor. Neyse ki yağmur bu kez yarım saat bile sürmedi. Yerini gecenin karanlığıyla birlikte ilerleyen sessizlik ve dinginliğe bıraktı yine. Bir sonraki ne zaman, meraktayım.
Adı fırtınaydı bir kere. Önceden haber verildi, ancak benim mutlaka alışveriş yapmam gerekiyordu. Şeker olup eriyecek ya da kanatlanıp rüzgârla birlikte uçacak halim yoktu. Sıkıca giyinip çıktım dışarı.
Ağaçlar devrilir diye Halk Bahçesi'nde oturmak yasaklanmış, feribot seferleri bile iptal edilmişti; ama millet fırtınaya da alışmış demek ki. Çarşı-pazar, turistler, her zamanki gibi yerli yerindeydi. Corona günlerinden sonra bir de çok büyük bir deprem felâketi yaşamıştık. Demek ki ''Ne olursa olsun'' şeklinde bir gözü karalık geliştirmiştik. Yani en azından benim açımdan öyleydi. Eskisi gibi çekince yaşamıyordum.
Geçtiğim yollardan birindeki apartmanın bahçe kapısında ilk kez tanıştığım ve fakat iki yıldır yerinde yeller esen Kalp Tohumu (Love in a Puff) sarmaşığını yeniden yeşertmişler. Nasıl da mutlu oldum.
Japon (ya da Çinli) turist yoğunluğu hiç ara vermemiş durumda. Kasımda aşk başkadır, derler. Sağ taraftaki âşıkların romantizmine bakar mısınız :)
Kordondaki Piri Reis ve haritasını fotoğraflarken gökyüzündeki hareketlerin hızlanmaya başladığını fark ediyorum. Kara bulutların acelesi var gibiydi.
Zaten on dakikaya kalmadan asıl fırtına denizde başladı. Şu fotoğrafı ve videoyu çekerken ayaklarım birdenbire sırılsıklam olsa da hiç umursamadım:)
Sakin, dingin ve huzurlu bir pazar günü dilerim. ✋😊