2024/02/04

Maceralı Hastane Günlüğüm

Yazıya giriş görseli olma hakkı cuma günü fotoğrafladığım ve şubat ayı başında açan çiçekleriyle beni mutlu eden alev çalısının. Yazı ise hiç plansız, çalakalem türden bir pazar yazısı olacak yine. Aralara da yazdığım konuyla ilgisi olmayan güncel fotoğraflar serpiştirebilirim.

Son haftalarımı özetleyerek başlayayım ki detaylar buraya da sabitlensin. Sonradan lazım olabiliyor. Yazacaklarım sağlıkla ve 5 hafta önce soğuk algınlığı nedeniyle ilaç yazdırma amaçlı Aile Sağlık Merkezi'ne gidişimle ilgili çünkü.

Doktorun odasından çıkarken karşı odadaki hemşire ''Tansiyonunuzu ölçeceğiz,'' dedi. Önce şaşırdım, hatta biraz panik oldum. Meğer muayene için gelen tüm hastaların tansiyonu ölçülüyormuş. Neyse kadın ölçtü: ''18'e 9. Yüksek!'' dedi (Evet yüksek; ama 18'e çıkması çok acayip). 

Hemşire sonucu gidip doktora söyledi. Doktor ''15 dk. dinlensin, tekrar ölçün,'' demiş. Peki o zaman. Bence de bir daha ölçün. Kendimi telkin edip rahatlatmaya çalıştım ve tekrar ölçtüler. 16'ya düşmüş; ama yine yüksek tabii. Ben kendimi biliyorum. Halk arasında ''asabi tansiyon'' denilen ''beyaz önlük hipertansiyonu'' bunun adı. Önlükle de ilgisi yok aslında. Hasta kendini o an sağlığıyla ilgili strese sokuyor ve hoop nabız yükseliyor. Hemşireye de, odasına girip doktora da bunu söyledim. Ne zamandır bir kardiyoloğa görünmek istediğimi de. Bunu onlar da onayladı ve önerdiler.

Doktorum ''Kardiyoloğa göstermek üzere en az 1 hafta sabah ve akşam aynı saatlerde tansiyonunuzu ölçüp bir yere kaydedin,'' dedi. Ben de zaten aynısını düşünmüştüm. 10 gün sonra hastanedeydim. Bu arada o kadar yol gitmişken 1 saat öncesi için göz randevusu da aldım ki ikisi aynı gün çıksın aradan. Ancak, şansa bakın ki biri zemin katta biri en üst katta. Hastane asansörüne binmeyi hiç sevmem. İki poliklinik arasındaki onca merdiveni ikişer kez çıkarak mekik dokudum; ama ucu ucuna ikisini de yetiştirdim. Bir daha da çift muayene randevusu almama sözü verdim kendime. Çok riskli çünkü...


Kardiyoloji için önce EKG çekiyorlar. Sonucu alıp girdim doktorun odasına. Durumumu anlattım. EKG normal çıkmış. Stetestopla kalbimi dinledi. ''Kalp atışlarınız biraz hızlı,'' dedi. EKG çekimi sonrası toparlanırken makinenin başındaki kızlar da ''taşikardi'' sözü geçirmişlerdi. ''Benimki mi?'' dedim. ''Yok yok, sizin değil,'' demişlerdi; ama demek benimkiymiş. 
Kardiyolog bir çizelgeye yazdığım ve 2-3 yerde en fazla 15 görünen tansiyon ölçümlerime de bakıp ''Ne yapsak, holter takalım mı?'' dedi. ''Bence iyi olur,'' dedim. Hemen gidip taktırdım. 20 saat sonra iade etmeye gittiğimde sonuç için tekrar randevu almam gerekti yalnız. Bu kısmı hiç sevmedim.
15 gün sonra hastaneye ulaşıp holter sonucumla birlikte aynı kardiyolağa gittim. ''Sonuçlar gayet iyi, yani temiz,'' dedi. Kulaklarıma inanamadım. ''O zaman bana tansiyon ilacı yazmayacaksınız,'' dedim. ''Holter tansiyon için değildi ki,'' dedi. 
''Peki ya, ne içindi hocam?''
-''Kalp hızınız içindi.''
''Aaa? İlk kez duyuyorum. Ben holter'ı sadece tansiyon için sanıyordum. Peki  tansiyon olayım ne olacak?'' dedim. ''O zaman size bir ilaç yazayım. 1 hafta kullanıp günde 2 kez ölçüm yaparak sonuçları yazın, bana getirin, ona göre düşünelim,''dedi. Reçeteye de mühür bastığı sarı renkte bir kağıt ekleyip ''Bu tarihte gelin. Randevu almanıza gerek yok,'' dedi. 
Dediğini yaptım mecburen. İlaçla birlikte tansiyonum hızla düşmeye başladı. Öyle ki daha üçüncü gün 10'a 6 idi. Beşinci gün ise 9'a 6. Yedinci günün hemen gelmesi için dua etmeye bile başlamıştım. Ve yedinci gün geldi, yazdığım sonuçları gördü doktor. ''Bu ilaç size fazla gelmiş,'' dedi. Bunu biliyordum ama telefon açıp sorma imkânım yok ki. Boşuna içtim onca hapı. Ve dedi ki doktorum: ''Hapı kırıp yarısını kullanacaksınız, günde 1 kez.''  
Onu da yaptım ertesi gün. Ancak, baktım düşme devam ediyor, midede bulantılar, baş dönmeleri falan. Kötü oldum açıkçası ve o yarımı da içmeme kararı aldım. Zaten hiç tansiyon ilacı içmeden 10 gün kadar daha büyük tansiyon 9 ya da 10 olarak devam etti. Sonrasında her zamanki rutinime döndü. Yani en fazla 13'e 8 çıkmaya başladı. Aile doktoruma durumu açıkladığımda biraz düşündü ama o da makul gördü sonra sayemde:) Bu arada bilekten ölçen tansiyon aletimin yanı sıra bir tane de Sağlık Ocağı'ndakinin aynısı, koldan ölçen getirttim. Durum kontrol altında ve şu ana kadar gayet iyi.

 Bir düşündüm sonra. Ben söylemesem kardiyolog bana tansiyon hapı falan yazmayacaktı ki zaten. Sorun olarak gördüğü kalp atışlarımın hızıydı ve holter'ı onun için taktırmıştı. Sonucu normal görüp göndermek üzereyken son anda ilaç işini ben karıştırdım araya.
Ha, bu arada, kalp atışlarım neden hızlıymış onu da söyleyeyim. Çünkü kardiyolog beye onu da sordum ve aynen onayladı. Aynı gün hem göz hem kardiyoloji poliklinikleri arasında saatlerini kaçırmamak için nefes nefese yüzlerce basamak merdiven inip çıktığım için. 
Ah bu benim vakit nakittir hesaplarım, aceleciliğim, akılsız başım...😔😔

İki gün önce yaptığım kumkuat reçeliyle bitireyim o zaman. Kavanozda 1 gün beklediğinde jelleşme özelliği taşıyan ve şekerleme niyetine yenebilecek kıvamda çok hoş kokulu bir reçel, bilginize. 

Dayanamadım, bir kavanoz daha ekleme yaptım.


Kumkuatın faydaları saymakla bitmiyor biliyorsunuz. Reçelinin göz sağlığı için yararlı olduğunu da bu yıl öğrendim. İyi pazarlar. Sağlıklı ve keyifli haftalar...✋😊