19/10/2024

Ekim Ayından Kareler

Sabah yürüyüşlerinde öğrendiğim bir şey varsa kordon bölgesi her sabah erken saatlerde baştan başa yıkanıp temizleniyor. Hatta kadın görevliler ağaçların çevresine atılan onlarca sigara izmaritini tek tek elleriyle temizliyor. Bir insan biten sigarasını neden sağa sola fırlatıp çevreye bu kadar zarar verir ki? Derdi ne olabilir? Bolu Belediyesi kamerayla tespit yöntemiyle bu konuya kısa sürede çözüm buldu bu yıl. Ancak, bu kentte dolaşan insanların çoğunluğu günübirlik ziyaretçi. Ne yazık ki böyle bir çözüm işe yaramaz burada. 

Adım attığınız her yer izmarit dolu. Sabah tertemiz yapılan tüm zeminler ikindi vaktine kalmadan bu hale geliyor. Üstelik adım başı çöp atılabilecek imkân sunulmasına rağmen. Bu ülkede yaşadığımız en büyük sıkıntılardan biri de bu ilkellik işte! Nereye baksanız izmarit içinde. DELİRMEMEK İŞTEN DEĞİL... 😱

Manolya ağacı çiçeklerinin yaprakları tamamen döküldü. Ağaçta kalanlar yalnızca çiçek kozalakları ve üzerindeki kırmızı tohumlar. Böyle de çok güzel değiller mi ama?



Yere dökülen kırmızı tohumlardan biraz topladım. Bu kez 3 ay süren soğuk katlama olayına girmeden direkt saksıya ekme yoluna gittim. Tabii ki çekirdekleri kırmızı kılıflarından özenle ayırdıktan sonra. Uygun oda sıcaklığında bakalım 1 yıl içinde filizlenme olacak mı?

Topladığım tohumların kaynağı İskele Meydanı'ndaki ''Anıt Manolya Ağacı''. Tam bu noktada her zamanki gibi sol tarafa doğru ilerleyip kordon boyunca gezinti ve dondurmacıda mola verme vakti.

Çinli (ya da Japon) turistlerden daha çok gelen daha çok para harcayan yok bu şehirde. Kruvaziyer gemi yolcularının çoğunluğu oturup sadece kendilerini gemiye götürecek otobüsü bekliyor. Ne de olsa parasını önceden ödedikleri gemi turlarında canları ne çekerse fazlasıyla var. Boşa para harcamak istemiyorlar.

Güvercinlere ve denize nazır çay bahçesine doğru ilerleme vakti. Gün batımına kısa bir süre kaldı. Bu arada, hiç dikkat etmemişim. Güvercinlerin uzayan gölgelerine bakar mısınız? 😀

Gün batımıydı, güvercin gölgeleriydi, fotoğraf çekmeydi derken kaşla göz arası ne oldu bilin bakalım? 😢 Oralarda dolaşan genç siyah kedi su bidonlarının arasına giren bir güvercini pençesiyle bidona sıkıştırmış, hiç görünmeden, sessizce orada bekliyordu. İlk ben fark ettim. Arka bankta oturan adam da gelip güvercini çıkardı ama kanadının yarısı gitmiş kanıyor, kendi de sanırım can çekişiyordu. Kara kediye bir bakın, kaçıp gideyim diyor mu hiç? Doğanın kanunlarının çok acımasız olduğu anlardan biri bu. Ne yaparsın şimdi? Kediye kızacak halimiz mi var? 😰

Bir de baktım birkaç hafta önce sabah yürüyüşümde götürdüğüm falafele bayılan kedi de köşedeki taş çıkıntıya uzanmış, olan biteni seyrediyor. O gün güvercinlere de kimseyi şüphelendirmeden tıpkı böyle bakıyordu. Şu an karnı çok tok ki aralarında dolanmıyor, uyukluyor. İnşallah onun da bir vukuatı olmamıştır bu zavallı kuşlarla...😔

Siyah kedi, niyetini hiç saklamadan çok net belli ediyordu halen. Onun kadar tiyatro yeteneği yoktu bence. Vazgeçmeye niyeti de. Aleni bir şekilde kuş kovalamaya devam ediyordu.

Kestaneler birkaç haftadır pazarda. Çarşı caddesi buram buram kestane kebap. En sevdiğim meyve olan hurmalar da pazarda artık. Yalnız geçen gün çok ilginç bir şey öğrendim pazarcı kadınlardan. Kışlık kurutulmuş Trabzon hurmaları olgun olanlardan yapılmıyormuş. Mümkün olduğunca yeşilken kurutulursa şahane olurmuş. Diğer kadınlar da onayladılar bunu. Kasa kasa yeşil hurma satıyorlardı. Bu gidişle bize olgunlaşmış Trabzon hurma kalmayacak sanki. Üzüldüm doğrusu :(

Ağaçlar ve doğa ekim ayı sonuna doğru görsel şenliğini artırıyor. Bu zaman diliminde doyumsuz manzaralara şahit olunuyor. Kaçırmayın derim...

Kuşçunun çubuk krakere bayılan şirin papağanı Riko ile bitireyim artık...


Mutlu hafta sonları... ✋😊