Enstrümanıyla bütünleşmiş muhteşem bir akordeon virtüözü olan Martynas'ın ''hileler kutusundan'' çıkarmayı başardığı olağanüstü sesler o kadar çeşitli ve ustaca ki, seyircilerin genellikle sustuğuna, inanılmaz bir sihir gösterisi izlermiş gibi büyülendiğine şahit oluyorsunuz.
Martynas'ın tek bir misyonu var: Sonsuza kadar hafife alınmış görünen enstrümanı için hak ettiği şöhreti yaratmak. Daha fazla başarılı olunamazdı gerçekten.
Kariyeri daha üç yaşındayken Litvanya'nın sık ormanlarındaki ağaçların ve kuşların sesini akordeonla taklit ederken başlayan Martynas, ulusal ve uluslar arası müzik yarışmalarına teşvik ediliyordu. 2004 yılında 24 yaşındayken prestijli Kraliçe Morta Ödülü'nü kazandı ve bu ödülü kazanan ilk akordeon sanatçısı oldu. Sekiz yaşındayken başladığı Šiauliai'deki S. Sondeckis Sanat Okulu'ndaki eğitimine Londra Kraliyet Müzik Akademisi'nde devam ederek, orada Owen Murray ile çalışmaya başladı. Alanında yüksek lisans derecesine sahip duayen sanatçının ismi ne yazık ki ülkemizde pek fazla bilinmiyor.
“Akordeonu tek başına yeniden icat eden inanılmaz yetenekli Martynas Levickis” The Independent
“Müzik dünyasını ayağa kaldıran Litvanyalı harika genç akordeoncu, enstrümanını harika bir ifade ve duyguyla yeniden değerlendiriyor.” Classic FM
Martynas Levickis - Hungarian Dance - Brahms 🎶
Huşu içinde olmanın, akordeonla bütünleşmenin görsel haline dikkat!
😊💖💖
Peki, saniyede 13 nota çalma özelliğiyle Guiness Rekorlar Kitabı'na giren, dünyanın yaşayan en yetenekli keman virtüözü David Garrett ile Martynas bir araya gelip de Hava Nagila'ya can verirse ne olur?
Yer yerinden oynar elbette. İnsanlar tüm dertlerini, kederlerini unutup o sihirli tınılarlarla bütünleşerek bambaşka bir boyuta geçer.
Yine yeniden mest olalım mı?
Buyrun! 😍👇👇👏👏👏
Hava Nagila, ''Mutlu Olalım'' anlamı taşıyan İbranice bir halk şarkısı
Bu arada, müzik ne kadar tanıdık değil mi?
Evet, evet. Ülkemizde ''Kasap Havası'' diye bilinen müzik:)
Dünyanın bilinen en eski melodisi olduğu söylenen Hava Nagila benzersiz bir öyküye sahip. O nedenle burada söz etmeden geçemeyeceğim.
İlginç bir şekilde, bu şarkı bestelendiği günden itibaren coşkulu notaları sayesinde dünya üzerindeki tüm insanlar mutlaka dans edip eğleniyor. Pek çok ülkenin kültürel kutlamaları ya da düğünlerinde çalınan şarkı herkesi şenlendiriyor.
Enrico Macias / Charles Aznavour - Hava Nagila
Tarihçiler, Hava Nagila'nın müzikal kökenini 18. yüzyıla kadar takip edebilmiş. 19. yüzyıla kadar orijinal haliyle, yani sözsüz olarak Yahudi düğünlerinde çalınmaktaymış. Literatüre kazandıran isim Yahudi müzikolog, etnolog ve besteci Abraham Zevi Idelsohn. Bu ''nigun''un ilk kez çaldırılması ise Idelsohn 1915'te Osmanlı İmparatorluğu'nun Kudüs Askeri Bandosu şefiyken gerçekleşmiş. Zaman içinde müziğe uyarlanan sözler Mezmurlar 118:24 ayetinden esinlenilerek yazılmış. Ve 20. yüzyılla birlikte ünlü şarkıcılar tarafından mutlaka seslendirilmiş.
Hava nagila
Mutlu olalım
Hava nagila
Mutlu olalım
Hava nagila venismechah
Mutlu ve neşeli olalım
Hava naranenah
Şarkı söyleyelim
Hava naranenah
Şarkı söyleyelim
Hava naranenah venismechah
Şarkı söyleyip neşeli olalım.
Uru, uru achim!!
Uyanın kardeşlerim
Uru achim b’lev sameach
Uyanın kardeşlerim, mutlu bir yürekle
Uru achim, uru achim!!
B’lev sameach
Uyanın kardeşlerim,
Mutlu bir yürekle
Uyanın!
Mutlu bir yürekle uyanın kardeşlerim.
* * *
Mutlu bir yürekle uyanın ve sağlıcakla kalın dostlar...
http://www.ltcreates.org/
http://www.martynasmusic.com/
https://www.salom.com.tr/
Merhabalar.
YanıtlaSilAkordeon müzik aletiyle icra edilen müzikleri dinlemeyi ben de çok severim. Aslında benim favori müzik aletim kemandır.
Bu güzel paylaşım için teşekkür eder, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Merhaba Recep Bey,
SilBenim de en sevdiğim enstrüman kemandır. David Garrett dinlemeye bayılırım. Bir de viyolonseli çok severim. Müthiş dinlendiricidir. Usta ellerde akordeon da inanılmaz.
Ziyaretiniz ve görüşleriniz için teşekkür ederim. Selam ve saygılarımla.
* * *
Gündem yazılarınızı ilgiyle okuyorum ama blogunuz yorumlara kapalı maalesef.
Merhaba,
SilAçıklamanız için teşekkür ederim. Bir bildiğiniz vardır elbette. ''Bir müddet'' olması sevindirici. Aslında bazen benim aklımdan da geçiyor.
Selam ve saygılar.
Ahh akordeon! Müzik seçimleri ve sıralama muhteşem. Dağarcıklarımıza katkı kıvamında. Daha ne olsun. Enstrüman konusunda bir sevgi sıralamam var mı diye hiç düşünmemiş olduğumu fark ettim. Ama akordeon için bir yazıda epey zaman önce bir iki cümle etmiştim ve başka bir konu üzerinden sizi de yönlendirmiştim, hatırlarsınız. Oradan bir cümleyi bu lezzetli yazının ve şarkıların altına, biraz da yazınızdaki ilk paragrafın tetiklemesiyle eklemek istedim birden.
YanıtlaSil"Akordeon sesi güzeldir, nerede çalsa mutlak içime işler, sahneler yazar; hüzünleri daha az, neşesi daha yukarı tatlar bırakır bende. İyi bir hikaye anlatıcısı olduğunu düşünürüm. Hüzün çalarken bile sıcak bir gülümsemem olur yüzümde."
Çok teşekkürler Sevgili Zeugma, bir yazıyla insanı kendi dünyasında tura çıkarabilmek, kolay bir iş değil!:)
Akordeonu normalde de severdim. Coşkulu ezgiler enstrümanı, çerkez düğünlerinin olmazsa olmazı. Onun dışında orkestralarda falan pek görülmez. Martynas'a rastlayınca ve biraz araştırınca sıralama kendiliğinden geldi. Hava Nagila'yla şaşırtarak bitimlendi. Düşünebiliyor musunuz Yahudi ilahisi özünde, ancak duyduğu an tüm dünya neşelenip dans ediyor:)
SilBirkaç yazınıza yönlendiğimi hatırlıyorum ama akordeonun hangi yazıda olduğunu şu an çıkaramadım Sevgili Buraneros. Yalnız var ya, betimlemeniz müthiş! Üç cümleyle kocaman ve de duygusal bir roman yazmışsınız adeta. Çok tebrikler:)
Aklıma şu an Hemingway'in 6 kelimeyle kocaman bir dram yazdığı geldi. Demek istediğim; mikro öykü alanında siz de çok başarılı olurdunuz. Blogda değil ama boşluklarınızda ''Six Word Stories'' denemelisiniz bence. Keyifli bir uğraş olurdu.
Katkınız ve değerli sözleriniz için asıl ben teşekkür ediyorum:)
Gülsen Hoca ile ilgili bir yazışma sonrasında onunla yorumlaşmalarımızı bir araya getirdiğim bir yazıya yönlendirmiştim sizi diye hatırlıyorum. https://laparagas.blogspot.com/2019/10/bizim-oralarda-sabah-olunca.html Yazıdaki son fotoğrafın altında cümle. Çok teşekkür ederim, çok zarifsiniz. Gayret ederim yazmaya:) Bu arada çocuklarımın annesi Çerkez. Onda babasından hatıra çok kıymetli bir "akordeon" var ancak Çerkezler ona Mızıka diyorlar, mantık olarak akordeonla aynı ama form olarak farklı. Rica ederim, blog dünyasını bir imece olarak görüyorum ben ve bunun altını sıklıkla çizerim:)
SilEvet, o yazıya yönlendirmiştiniz ve ben Gülsen Hoca'nın blogunda kaybolup gitmiştim. Tıpkı verdiğiniz linkteki yazınızda bulunan son fotoğrafın ''Vasiyetimdir'' yazan üst yazısını tıklayarak gidip de az önce kaybolduğum gibi:)) Yapraklar'a her gidişimde öyle oluyor. Orada da kelimelerle ustaca dans eden biri var(dı) çünkü. Bir duayen. Aynı zamanda birazcık huysuz ve fakat çok sevimli:))
SilNeyse, hatırlayamama nedenimi buldum sanırım. ''Vasiyetimdir'' değil de ennn alttaki ''Mayhoş Görüntüler''in tıklanması gerekiyormuş meğer. Akordeoncular oradaymış. Her şey şimdi yerini buldu:) Bizim burada da o tür akordeoncular bol miktarda bulunur. Romanya'dan geliyorlar genelde yaz başlarında. Pandemiye rağmen yine gelmişler hatta. Yorumunuza Gülsen Hoca'nın verdiği yanıtı çok beğendim bu arada. Her bir kelimesine ben de imzamı atıyorum:)
Çerkez eş demek. Çerkez kızları pek güzel olurlar. Ve kayınpederden kalma eski bir akordeon mevcut. Kim bilir ne kıymetli, hatta antika değerindedir. Hani kemanlar için geçerlidir. Belki günün birinde çocuklarınız çalmaya özenirler:)
hkayesi çok ilginçmiş gerçekten, duymamıştım daha önce, teşekkür ediyorum :)
YanıtlaSilİlginç gerçekten Ozan. Birlikte öğrendik diyelim. Teşekkürler benden:)
Silakordeona bayılan biri olarak martynas'a da bayıldım!
YanıtlaSilNe güzel! Demek ki David Garrett de bayılmış ve ikisi bir arada ne şahane olmuşlar...
SilSürekli sokak müzisyenlerinin elinde görmek yada sirklerde görmekten, ister istemez bilinç altımızda böyle bir algı oluşmuş sanırım. Tabi yanlış anlaşılmasın sokak sanatçısı yada sirkte çalınmasını küçük görmüyorum ama büyük bir senfoni orkestrası içinde görmekle oluşan algı çok farklı oluyor :)
YanıtlaSilDurum aynen bu şekilde gelişmiş bence de. Üvey evlatmişcasına algı yaratılmış adeta. Halbuki ben sokakta durarak ya da gezerek çalan tüm akordeonistleri severek dinliyorum. Sizin de öyle oluyordur mutlaka. Herkesin hatta. Bazen evin önünden geçiyorlardı. Daha çok uzaktalarken bile seslerini algıladığımda içim sevinçle doluyordu:) Fakat sizin de söylediğiniz gibi hiçbiri geniş çaplı bir orkestrada görmek kadar muhteşem algı oluşturamaz gerçekten:)
SilAkerdeon deyince aklıma Ankara Kalesinde Pirinçhanda çalan bir bayan vardı o geldi, hatta bir anı fotoğrafımız bile vardı ne güzel çalardı..
YanıtlaSilYazıdaki ''akordeon'' etiketini tıklarsanız Ankara'da akordeon çalarken videoya çektiğim 2 bayan var. Belki de onlardan biridir:)
SilÜlkemizle kıyaslandığında sokak müzisyenlerine Avrupa'da daha çok karşılaşırız. Özellikle çello, keman ve akordeon çalanlar daha fazladır. Ben her üç entrumanı da çok severim. Yalnız şimdi yorum yazarken bir an aklıma geldi, Almanya'da ilk yaşadığımız yer olan Aschaffenburg'da -ki orası çok tarihi ve masalsı bir kenttir- sokağımızın köşesinde bazı günlerde akordeonist çalan yaşlı bir bey olurdu ve ben onu evimizin penceresinden izlemeye doyamazdım. Akordeonunu nasıl da huşu içinde çalardı. Bir de Bandırma'da Çerkes komşularımız verdı. Onların düğünlerinde veya gençler biraraya geldiklerinde Çerkes Mızıkası çalarlardı. Meclisleri; kızlı, erkekli, hoş sohbetli ve keyifli olurdu. Bazı günlerde biz de enstrumanlarımızla iştirak ederdik onlara. Biz derken özellikle babam udu ile teşrif ederdi :) Hayatı yumuşatan sanat ve ruhumuzu besleyen müzik iyi ki var. Müziksiz bir hayatı düşünemiyorum.
YanıtlaSilAkordeonla ilgili ne güzel bir paylaşım olmuş Zeugmacığım. Çok da ilginç bir hikayesi varmış. Sayende bilgi sahibi oldum. Emeklerine sağlık.
Çok üzüntü verici gündemler yaşanırken, huzursuz bünyeme bu güzel müzik videoları bir nebze de olsa iyi geldi. Dilerim son bulur bu acımasız savaşlar... Ve tez zamanda 'mutlu bir yürekle uyanırız sabaha'. Güzel bir hafta sonu diliyor, sevgilerimi gönderiyorum.💖💕🌸
Evet, bence de öyle. Avrupa'da daha çok sokak müzisyeni var. Aslında kökenini bir araştırsak bize onlardan geçmiştir zaten bu gelenek. Benim sıralamam da aynen öyledir Esinciğim. Öncelik hep çellodadır ve keman ve insanın içini illaki kıpır kıpır yapan akordeon. Almanya'dayken akordeon çalan o köşeyi evin penceresinden izleyebilmek ne büyük şans, özendim doğrusu:) Bizimkiler aynı yerde sürekli durmuyor, hatta sokaktan direkt geçip gidiyorlar. Bahşiş amaçlı şehri dolaşıyorlar diyebiliriz. Ah, ben de çocukluğumda gittiğim birkaç Çerkez düğününü hiç unutmuyorum. Gençler öncelikteydi. Oynuyorlardı sürekli, belirli bir mizansene göreydi sanki o düğünler. Oynarlarken tahta parçaları, sopaların falan devreye girdiğini hatırlıyorum. Şimdi kalmadı galiba o gelenek. Belki bazı köylerde devam ediyordur. Bence hiçbir düğün akerdeon ya da mızıkasız olmamalı. Coşkulu bir hava veriyor, derdi kederi alıyor net! Müziksiz bir hayat asla...
SilPaylaşımı beğendiğin çok teşekkür ederim Esinciğim. Ben aynı zamanda sıkı bir David Garrett hastasıyım. Martynas'la ikisini bir arada görünce aslında, yazıya dökmeye karar verdim. Bir blogger öğrendiğini yazıya dökmeden pek olamıyor, bilirsin:) Asıl ben senden pek çok konuda bilgi sahibi olmaktayım. Senin de emeklerine sağlık. Ne çare ki pek sık yazamıyorsun son birkaç yıldır. Sanata ve resme yönelmen gibi harika bir nedeni var neyse ki.
Ah ya, üzüntü verici gündemi hiç sorma. Akıl sağlığımızı nasıl koruyoruz her şeye rağmen. Yetmezmiş gibi bir de savaş çıktı. İnsanoğlu birbirine karşı yapabileceği ne tür kötülük varsa hepsini sırayla devreye sokmaya ant içmiş gibi adeta. En etkili çare doğa ve müzik bence de. İnşallah tez zamanda o dileklerin, dileklerimiz gerçek olur, inşallah. Umut her daim, umudu kaybetmek asla yok!
Nazik ziyaretin ve sohbetin için teşekkürlerimi iletiyor, ben de sana keyifli bir hafta diliyorum. Sevgilerimle...💖💖💐