2022/10/04

500. Yıl Dostluk Parkı

Schindler'in Listesi filmi sonrası Yahudiler, Yahudi gelenekleri, özellikle Yahudi katliamı ile ilgili konu başlıklarına ilgim had safhada.

Bugünkü amfitiyatronun yan tarafının alt bitişiğinde, üst taraftaki çamların arasında yer yer eskimiş mezar taşlarının göze çarptığı bir park var. İsmi 1992’den beri 500. Yıl (Dostluk) Parkı. Fakat bu ismi taşıdığına dair bir tabelası mevcut değil, araştırırken öğrendim. Oysa hemen bitişiğinde, köşede asılı tabelasından isminin ROTARY PARKI olduğu anlaşılan başka bir park daha var.

Bir zamanlar bu kentte yaşayan 5000'e yakın Musevi varmış. Din farkı asla bir sorun ya da sürtüşme çıkarmaz, halkın tümü hep birlikte sevgi, saygı ve huzur içinde yaşarmış. Hatta Museviler arasında Ramazanda komşularıyla beraber oruç tutanlar, dini bayramlarımızı mutlaka kutlayanlar olur, aşurelerin dağıtıldığı bir ortamda daha pek çok şey birlikte yaşanıp birlikte paylaşılırmış. 
Yangınlar, savaşlar ve depremler derken günbegün azalmış şehirdeki Yahudi varlığı. Zaman içinde anlaşılmaz biçimde siyasi nedenler de ortaya çıkmaya, ikilemler yaşanmaya başlamış. 

Belgelere dayalı olarak Çanakkale'de ilk Yahudilerin ortaya çıkışı Edirne’nin Osmanlı İmparatorluğu’na başkent olmasıyla bağlantılı olarak 15. yüzyılda. Yahudilerin varlığı Romalı tarihçi Josephus’a göre M.Ö. 1. yüzyıla kadar uzanıyor oysa. Avrupa ile ticareti artırmak amacıyla Çanakkale’deki Yahudi nüfusunun artış gösterdiği zaman dilimi ise 17 ve 18. yüzyıl. 
1940’ta 250 aile kayıtlara geçtikten sonra 1948’de İsrail kuruluyor ve nüfus epeyce azalıyor. Son olarak 1970 yılında 300-400 Yahudi kaydı alınıyor.

İsmini öğrenir öğrenmez 500. Yıl Parkı'na en kısa zamanda bir ziyaret planladım elbette. Parka girer girmez en yukarıda, sağ taraftaki çam ağaçlarının altında bulunan eskimiş mezarlara doğru gidip aralarında dolaştım bir müddet. Gözüme hemen taşlardaki suluklar çarptı. Yağmur yağdığında ya da ziyaretçiler tarafından içleri doldurulduğunda kuşların, böceklerin su içmesi, bu şekilde ölen kişinin ruhuna fayda sağlayacağına dair bir inançtan kaynaklı. Mezar taşlarının üzerindeki İbranice yazılardan da bir şeyler çıkarmak istedim; ama bu mümkün olamadı. Ancak, sonradan bir tanesi dikkatimi çekti.
👇
İRİŞMİŞDİM HENÜZ 22 YAŞIMA
BİR KAZADIR GELDİ BENİM BAŞIMA 
HASRET BIRAKTI ARKADAŞLARIMA
AĞABEKİM İSMİM YAZDI MEZAR TAŞIMA

Osmanlı Dönemi'nde genç yaşta vefat eden kızların mezar taşlarının baş kısmına duvak, ayak taşına kırık gül simgesi konurmuş. Çocukluğumda böyle bir mezar görmüş, o zaman öğrenmiştim. Mahallemizde oturan bir doktorun henüz 15 yaşında vefat eden kızının mezar taşının en altında kopmuş bir gül dalı vardı. Ancak, Avram İbranicede ''İbrahim'' anlamına geldiğine göre mezarda yatan genç yaşta vefat etmiş bir erkek.
Sonuç olarak; bu mezar taşında İbranice yazılarla birlikte hem Türkçe bir şiir, hem dalından kopmuş bir gül görmek o kadar çok etkiledi ki beni, anlatamam...

Parkın ismi 1992'de, İspanyol Musevilerinin Engizisyon Mahkemelerinden kaçışının 500. yılı olması nedeniyle bundan tam 30 yıl önce yerel yönetim tarafından konmuş: ''500. Yıl Dostluk Parkı''
İnsan haklarına saygının ve Engizisyon mahkemelerinin mahkum edilmesinin simgesi olsun diye. Bu arada, mezarlardan bazıları şehir mezarlığına aktarılmış.

Çanakkale'de doğup büyüyen, yaşayan, kültür birikimine ortak olan Yahudi asıllı vatandaşların ilişkileri sadece parktan ibaret değil elbette. Sayıları azalmış olsa da yaşamını halen burada sürdüren, havra sahibi bir Yahudi cemaati var. Okulları, sinagogları, Emilio Vitalis adında İtalyan bir Yahudi tüccar tarafından 1890'da inşa ettirilen şehir merkezindeki Saat Kulesi ve su deposu, hatta 1889'da inşa edilen ünlü Aynalı Çarşı var. İlyo Halyo adında bir Yahudi tarafından yaptırılan ve ''Halyo Pasajı'' olarak da anılan bu çarşı 1915’teki bombardımanda ağır hasar gördükten sonra ismi ''Aynalı Çarşı'' olarak değişmiş. Bugün halen kapısında Osmanlıca-Fransızca-İbranice yazan bir tabela bulunmakta. 

Şimdi sıkı durun... 
Şehrin dış kısmında bulunan Şehir Mezarlığı farklı bir dine mensup olmalarına rağmen 1938 yılından beri Yahudiler tarafından da kullanılıyor. Üstelik iki ayrı bölüm halinde falan değil, tam tersine yan yana, iç içe. Yaşarken olduğu gibi öldükten sonra da farklılıkları keskin çizgilerle ayrıştırmayışın, öldükten sonra da hepimizin aynı yere gidip bir arada olacağının resmi adeta...

Müthiş bir şey bu...
İnanılmaz duygusal...