2016/06/04

Affetmek Üzerine...

''Affetmek büyüklüktür'', ''Affetmek olgunluktur'', ''Affetmek erdemdir'' gibi klişe sözler ne kadar da göreceli. Tamamiyle genel anlamda kullanılıyor.
Kimi, neye göre affedeceğiz? Elimizde bir terazi mi var?
Ne tür bir hata yapılmış, suç ne? Her suç görmezden gelinip affedilecek mi? Dinen ve kanunen bile mümkün değil bu.
''Affetmek Allah'a mahsus,'' diye de söz var; ama Allah bile affetmiyor.
Bunun için dua etmeniz, yakarmanız, af dilemeniz gerekiyor. Yoksa yandınız. Mecazi de değil üstelik, gerçek anlamda yandınız, yanacaksınız. Din böyle diyor. Yok öyle bedavadan affedilmek...

Kanunlar, adalet ne diye var? Suç ve ceza ayrılmaz bir bütün. Suç işleyeni, can yakanı aklı başına gelsin diye kodese atıp yıllarca tutmak var, müebbet var, hücre cezasıyla tecrit var. Suç makinası gibi ortada dolananlar affedilsinler mi?
Büyüklüktür, erdemdir affetmek, öyle mi??? Azılı katilleri de salsınlar mı ortalık yere?

Bir taraftan da bireysel adalet uygulayanlar çıkıyor. Kanunlara güveni olmayanlar, ''Allah'ın adaletini mi bekleyeyim!'' deyip, suçluya cezasını kendi eliyle vermek isteyenler. Böylelerinin tasvip edilecek yanları yok elbette...

Etraflıca bir düşünürseniz, dünyamız büyük hataları görmezden gelinip affedilenler yüzünden bu halde.
Şu hayattan net olarak öğrendiğim bir şey varsa; affedilmek çoğu zaman kişiye aynı hatayı misliyle tekrar etme fırsatı veriyor. Gerçek anlamda hatasını anlayıp pişman olabilen ve özür dileyen nadiren çıkıyor. Oysa doğruyu bulmak adına verilmiş gerçek bir şanstır affedilmek. Kıymetini bilene...

Adalet sözlük anlamıyla; ''Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk'' diye geçiyor...
Etkiye karşı tepki dışında, bu bağlamda ben de kendimce bir adalet uyguluyorum. Bu öyle bir adalet ki, öfke yok, nefret yok, asmak kesmek hiç yok. Üzerine bir çizik atmak var. Hüfff... Uçtu gitti, bitti...
Beni kaybetti. Sahi o kimdi? Adı neydi?
Bir anlamda ''affetmek '' oluyor bunun adı. Ben affetmeyi böyle algılıyorum...
Ne demişti Aşık Veysel: ''Adam olmayana düşman bile olmam.'' İşte tam da bu!

Affetmemek; bizi inciten kişiyi unutmamak, kin ve öfke beslemek olmamalı. Ünlü düşünürlerden biri öfkeyi elimizde taşıdığımız sıcak bir kömüre benzetmiş, ''Yanan sizsiniz'' demişti.
Duygusal anlamda derin yaralar almış olsak bile bizi üzen kişileri affedip depoladığımız tüm negatif duyguları serbest bırakmalı, durmadan kendimize zarar vermekten kurtulmalı...

Bu, affettiğimiz insanlarla yine yeniden eskiye dönmek değil, onlara dair nötr duygular içinde olmak demek...
Unutmak suretiyle affederek öfkemizi yok etmek, geçmişin geleceğimizi gölgelemesine izin vermemek, yaşadığımız deneyim sonrası öğrendiklerimizle yola devam etmek demek...

* * *
Bakınız ŞEMS ne demiş:

''Anladım ki insanlar;
Susanı korkak,
Görmezden geleni aptal,
Affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar.
Ama yanılıyorlar...''