2009/10/02

Neden?


Hayatın her kesimi haksızlıklarla kuşanmış. Nasıl da yeri geldiğinde karşımıza çıkıp yaşama sevincimize ket vuruyor ve bizi kederlere boğuyor...

Hak ettiğimiz karşılıklar, yaşamamız gereken küçük mutluluklar neden bu kadar sımsıkı kilit vurulmuş kapalı kapılar ardında kalır birileri yüzünden? Neden ellerimizi bu kadar takatsiz bırakırlar da aralayamayız o kapıları ve yapabileceğimiz her şey yetersiz kalır?

Ne kadar iyimser olursam olayım başaramıyor, üstesinden gelemiyorum. Mücadele etme isteğim yok oluyor. ''İyimserlik hayata dört elle sarılmaktan geçiyor'' diyorlar. Umudun bize acılar karşısında direnme gücü verdiğini de... Umudunu, inancını, iyimserliğini kaybettirmişlerse hayata hangi direnme gücüyle sarılabilir insan?

Normal olmayan şeyler dönüyor! Sadece kendileri için yaşayanların kirlettikleri bir hayatın içindeyiz. Başkalarının sorunları için oturdukları koltuklarda, kendisinden ve yakın çevresinden başkasının tebessümüne sebep olmayı en başından reddetmiş, ömrümüzün her dakikasında nefretle anımsayacağımız kişilerin hüküm sürdüğü bir yer, haksızlıkların yol aldığı, hak etmeyenlerin baş tacı edildiği kirletilmiş ve pis kokan bir dünya bu...

Sihirli bir dokunuşla her şey çocuk zamanlarımdaki masumiyete bürünsün istiyorum. Dünyayı, insanları, içinde kaybolduğum kalabalıkları sevebileyim, iyimserliğimi hiç kaybetmeden haksızlıklarla ve kötülüklerle çevrelenmiş bu gezegende yaşama sevincimi yitirmeden içimdeki umuda yer açabileyim istiyorum.

Olmuyor...