2010/03/01

Gençlik ve Özgürlüğün Sınırları

Otobüs durağında kulaklarımı ellerimle kapatmak isteyecek kadar yüksek sesle ve taşkın hareketlerle muhabbet eden, aynı mahallede oturduğumuz bir grup üniversitelinin arasında kalmıştım.

İçlerinden üç tanesi yeni monte edilmiş o güzelim oturaklara oturmak yerine her zamanki gibi tepesine çıkmış ve kirli ayaklarını gayet rahat bir biçimde oturulacak kısımlara yerleştirmişti.

Bariz bir şekilde önce ayaklarına sonra kendilerine bakıp gözlerimle uyarmak istemem bir işe yaramadı. Bakışlarıma aldığım geri dönüşüm ''Sen kimsin? Özgürlüğümüze karışmaya hakkın var mı?'' der gibiydi...

Garipti, erkek olanlar değil, kızlar birer sigara yakmış tüttürüyor, taşkınlığı en fazla onlar yapıyordu. Bir genç kızın sokak ortasında sigara içmesi kadar berbat bir görüntü olamazdı, hiç yakışmıyordu. Argo ve küfürle dolu konuşmalarıyla koskoca bir mahalleye yetecek kadar gürültü çıkarıyorlardı...

Kahkahaları, bağırarak yaptıkları konuşmaları ve sık sık çalan cep telefonları dahilinde verdikleri rahatsızlık gelen otobüsle birlikte yolculuk boyunca da devam etti. İçinde yaşadıkları toplum ve çevre onları zerre ilgilendirmiyordu.

Yaşadığımız çağda ekonomik ve teknolojik gelişmeler kültür öğelerini de değişime zorluyor. Bu, diğer toplumların da yaşadığı, kuşaklar arası anlayış ve yaşam farklılıkları oluşturan normal bir durum.
Ancak söz konusu bu değişimde aslolan; kişinin, ailenin ve toplumsal yapının önü alınmaz, geri dönülmez yanlışlara sürüklenecek düzeye gelmesine izin vermemektir.

Bu şekilde göz yummak değil !

Sorumluluklarını kavrayamamış, ailesiyle ya da toplumla birlikte yaşamanın kurallarını çiğnemekten zevk alan, duyarsız, sevgi, saygı nedir bilmeyen, aşırılık ve saplantılar içindeki bu türden genç sayısı azımsanmayacak kadar fazla.

Toplumu yoğun bir şekilde sarmakta olan bu durum çözülmesi gereken en temel sorun niteliğinde bence.

Her şeyin uç noktalarda yaşandığı dejenere bir kültür geleneksel kültürümüzün yerine oturmaya çalışıyor.

Tehlikenin farkında mısınız?