29/12/2025

Aralık Ayının Son Günlerinden

Yıl bitmeden şuraya biraz çektiğim fotoğraflardan bırakayım. Azıcık da gevezelik edip açtığım arayı kapatayım. Yazmayalı neredeyse 10 gün olacak ve her uzayan arada olduğu gibi blog yazmaktan soğumaya başladım yine. Neyse, bu yazı yaklaşık 1 saat sonra listeye düşeceği için bu haliyle yayına vereyim de gerisini o arada tamamlayayım yine. Artık alıştım çünkü. Onarılamayan bir arıza bu ve ben fazla önemsememeyi öğrendim. O halde az sonra görüşmek üzere.

Hayranı olduğum tespih ağacının son görüntüsünü fotoğraflayım derken kabanımın koluna ''şlapp'' diye bir şey düştü. Bir de baktım ki kuşlardanmış:) Olayın failleri dallarda ziyafet çeken 2 adet küçük kumru. ''Keşke başıma rastlasaydı da gidip hemen bir Milli Piyango bileti alsaydım,'' dedim; ama hemen vazgeçtim. Malum kaç yıldır büyük ikramiyeyi kimin kazandığı ortada yok. Çevredemkilere ise amorti bile çıkmıyor.

Aralık bitiyor ama ne kar var ne kış. Geceleri epeyce ayaz olmaya başladı. Kombi yalnızca geceleri çalışıyor. Çünkü 20 dereceden yukarı ayarlamıyoruz. Gayet yeterli.

Fetvane Sokak'tan geçerken illaki Yalı Hanı'na bakacağım. Yalnızca üç beş kişi çay içiyor. 100 yaşını çoktan geçmiş morsalkımın gövdesine baksanıza. Ee, kocaman avluyu olduğu gibi salkımlarla donatmak her babayiğitin harcı değil.

Tüm yıl boyunca Ege, Akdeniz, Karadeniz dolaşıp yorulan birtanemiz Nusret Mayın Gemisi hep yerinde artık. Mart başında yeniden yollara düşecek muhtemelen.

Yeni yıl gelse ne olacak gelmese ne olacak. Hiç heyecan benzeri bir şeyler yok içimde. Gerçekleşmesini istediklerim var elbet. Ülkemizle, insanlarımızla, bir türlü düzelemeyen ekonomimizle ilgili. Savaş denen illetin dünyadan kazınmasıyla...

Cuma günü Yazar ve Sanatçı Evi'nde sanatseverlerle buluşan Pamuk İpliğinden Hayallerimiz Kırkyama Grubu'nun hazırladığı "Geçmişten Geleceğe" Kırkyama Sergisi'ni sonuncu gününde ziyaret edebildim. Oradaki hanımların yoğun ilgisi takdire şayandı. El emeği göz nuru eserleri hakkında tek tek bilgi verdiler.


Dantel ile kanaviçenin birleştiği ve kırkyama tekniği ile yuvasına yerleştiği bu eser özellikle, çok ilgimi çekti. Kanaviçe işlemedeki x'ler bildiğimiz boyutunun yarısından bile daha küçüktü. O denli ince bir iş çıkmıştı maharetli ellerden. Eserin sahibine söyleyip parmağıyla birlikte çektim ki işlemenin zorluğu ortaya çıksın.
 
Geçmişin geleceğe aktarıldığı bu eser, üzerindeki notta da yazdığı üzere şimdi hayatta olmayan bir annenin 15 yaşındayken işlediği kanaviçe ve kızı 15 yaşındayken ördüğü şahane dantelin muhteşem bir kırkyama projesiyle birleşmiş hali. İşte o şanslı kız ile cuma günü tanışmak kısmet oldu. 

Eserlerin her birinin ayrı bir hikâyesi vardı aslında. Ellerine, emeklerine, zihinlerine sağlık oradaki tüm zarif hanımların.

Baklava yufkası ile ikinci deneyimimden çok daha iyi sonuç aldım. Tadı zaten süper oluyor da bu kez şeklini biraz kontrol altına alabildim. Yufkaları üçer dörder tereyağlayıp üzerlerine ceviz serperek oklavaya sardım, sonra da büzüştürerek çektim. Yine de arada kırılan katlar oldu; ama ne yapalım, idare edeceğim artık. Başka çare yok bu yufkalarda.

Buradaki gözlemeler de benim projem. ''Olur mu ki?'' dedim, pek de güzel oldu.

Buralarda Pomak usulü akıtma çok yaygındır. Bir tür krep. ''Cızlama'' da diyorlar. Bir arkadaşına mı gittin. Hemen kaşla göz arası hamuru hazırlayıp peynirli dürüm yapar çayın yanına. Hamurda öyle yumurtaymış sütmüş yok. Sadece un, tuz, maya ve su. Karışım boza kıvamında olacak yalnız. İşte bu karışımı hafifçe yağladığın yanmaz tavaya incecik döküyorsun. Göz göz olup alt üst kızarınca alıyorsun. 
Gelelim benim kolay gözleme projeme. 🤗
Aslında ben omlet yaparken de gözlemeymiş gibi ikiye katlama yöntemi uygularım zaman zaman. Sinop'taki Sarı Tarihçi hocam öğretmişti. Ruhu şad olsun. 
Neyse, tavaya döktüğün karışımın bir yüzü iyice kızarınca yarısına dilediğin malzemeyi döşeyip kalan kısmı üzerine kapatıyorsun. Alt üst iyice pişmesini sağlıyor, mis gibi gözlemeni sıcak sıcak yiyorsun. İşte bu kadar!

Görüşmek üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder