2020/05/03

Minyatür Sanatı ve Kırkyama

Minik resimlerin ince detaylarla işlenip bir bütün oluşturduğu minyatür denen orantısız bir resim sanatı vardır hani. Genellikle Osmanlı Dönemini yansıtır. Birazcık komikmiş gibi durur, çünkü bu sanatta perspektif kullanılmaz. İnsanlar, evler, ağaçlar birbirinin üzerindeymiş gibi görünür.

Minyatürün pek ilgimi çeken bir sanat olduğu söylenemezdi doğrusu. Fakat Twitter'da rastlayıp takip ettiğim bir hesap (@Emretas1903) sayesinde son dönem epey sevdim.

Emre Taş yüksek lisans yapmakta olan bir tarih öğrencisi. Osmanlı kültür ve düşünce tarihi; tarihsel roman, film ve yayınlar üzerine geniş çapta araştırmalar yapıyor. Sayfasında esprili bir dil kullanarak minyatürleri konuşturuyor. Hatta birkaç gün önce bir güzellik yapıp Matrakçı Nasuh'un çizdiği ''İstanbul'' minyatürünün Google Drive üzerinden linkini verdi. Yanında ''Galata'' minyatürü ilavesiyle. Ben de indirdim tabii. Corona günlerinden sonra baskı alıp evde uygun bir yere asmak istiyorum. İlgilenenlerin bilgisine:)

Minyatürlerle haşır neşirken birden aklıma Edirne'de ziyaret ettiğim bir sergi geldi. Ocak ayı sonunda gittiğim Edirne'nin aynalı süpürgesini yazmıştım ama kırkyaması nasıl da çıkmış aklımdan. Ne alâka diyenleri duyar gibiyim. Çünkü Edirne'de ziyaret ettiğim sergi ''kırkyama'' üzerineydi ve Edirneli kadınlar kırkyama sanatını minyatür sanatıyla birleştirmişlerdi.

Bakınız, kırkyama tekniğiyle ince ince ''işlenmiş'' bir İstanbul minyatürü...
Yokluktan doğan bir sanat KIRKYAMA. Tasarruf amacıyla yokluk yıllarında hanımların küçük kumaş parçalarını birleştirip dikerek ortaya çıkardığı bir uygulama. Zamanla desenler, motifler ve tabii ki tasarım katılarak bir el sanatına dönüşmüş. ''Kırkpare'', ''Yamalı Bohça'', ''Hanım Dilendi Bey Beğendi'' olarak da anılıyor. Tüm dünyada geçerli İngilizce adı ''Patchwork''.

Yine minyatür + kırkyama sanatı tekniğiyle resmedilen Osmanlının ikinci başkenti Edirne

Osmanlının ilk başkenti Bursa...
Karagöz ile Hacivat, ipekböceği ve Kılıç Kalkan'sız Bursa olmaz tabii:)

Edirne'deki Fatih Köprüsü
Bir adı da Bönce Köprüsü olan ve Tunca'yı geçerek Edirne Sarayı'nı şehre bağlayan tarihi Osmanlı köprüsü.

Burada da güllerle aşkını ilan eden bir Osmanlı beyzadesi resmedilmiş:)

Bu bir namazlık imiş. Yanında da tespih var. Anneannemin de benzer bir namazlığı vardı. Anılara götürdü beni.

Eser sahibi ve gelini. İkisi de vefat etmiş. ''Ah yalan dünya'' çalıyor kafamda oluşan fonda:(


İnsanların kumaş ve giysilerin pahalı olduğu zamanlarda atmadığı yahut hatırası olduğu için atmaya kıyamadığı kumaş parçalarının değerlenmesi için yarattığı bir el sanatı olan kırkyamanın modernize edilmiş hali...

Nasıl güzel. Bu haliyle de Osmanlıdan, Lale Devri'nden izler taşıyor gibi.
Edirneli hanımların ellerine, emeklerine sağlık. Olağanüstü bir sergiydi...

Minyatürlerin günümüzü hicveden biçimde nasıl konuşturulduğu ile ilgili bir örnek vererek bitirelim o halde.

— ''Yeni kitap yazdım, söyle bütün sınıfa alsınlar, elli akça.''
— ''Tamam hocam.''


Kalın sağlıcakla...