Sonbahar mevsiminin tam ortasındayız. Hava sıcaklıklarının bariz şekilde düştüğü, doğanın döngü hızını artırdığı günlerden geçiyoruz.
Yaprakları sararıp dökülmüş kupkuru dalların ve ağaçların, otları ve çimleri yok olmaya öykünen parkların, bahçelerin rengi iyiden iyiye değişmiş, ortalık kahverengi ve tonlarıyla bezenmişken bugün karşıma çıkan sürprize bakar mısınız?
İncir ağacının altında yaşanan bu olağanüstü canlılık nedir? Yoksa bu bir hayal mi? Kışı ışık hızıyla atlayıp ilkbahara geçiş mi yaptık acep?
Hayat sürprizlerle doludur... Öyle değil mi?
Adını duyduğum, bildiğim; ama canlı halini bir tesadüf sonucu ancak bugün görebildiğim bu çiçeğin adı ''sarı çiğdem''. Sonbahar aylarında, kendi doğal ortamında çiçek açan en güzel bitkilerden biriymiş meğer.
Sarı çiğdem, eylül başında açmaya başlayan parlak sarı renkteki çiçekleri kasım sonuna kadar devam eden tam bir sonbahar çiçeği. Yol kenarlarında, bahçelerde ve çayırlarda görülüyor. Kumlu ve killi topraklarda yetişen çok yıllık bir bitki. Fotoğraflarda görüldüğü üzere çiçeğin kalın şeritler halinde koyu yeşil yaprakları var. Parlak sarı renkli çiçeklerin üzeri kendinden çizgili ve sapsız. Nergisgillerden soğanlı bir bitki türüymüş. Ama gelin görün ki ben hayatımda ilk kez görüyorum. Yanımdaki arkadaşım da öyle. Bu güzel sürpriz bizi o kadar şaşırttı ki. ''Kardelenlerle akrabalıkları var mı?'' diye düşündük hatta. Ve öğrendik ki varmış. Kışın karlar arasından başını uzatan kardelen çiçeği de nergisgiller familyasından. Sarı çiğdem de tıpkı kardelen gibi çiçekler dünyasının ezber bozan 'masalsı' güzellerinden...
Bilimsel adı Sternbergia Lutea olan sarı çiğdemin mor ve beyaz açan türleri de var.
Nemli toprakları, güneşli ya da yarı gölgeli bölgeleri tercih eden, dona dayanıklı bir bitki.
Yaygın kullanılan adları; winter daffodil, oporanthus, karanergis, göç göç çiçeği, sarı çiğdem...
Böyle zarif bir çiçeğin zorlu yaşam koşulları içinde sıra dışı bir duruş sergileyip mevsimlere kafa tutması, güneşe göz kırpması, pırıl pırıl çiçekler açması epey düşündürücü aslında. Alınması gereken pek çok mesaj var.
Yaprakları sararıp dökülmüş kupkuru dalların ve ağaçların, otları ve çimleri yok olmaya öykünen parkların, bahçelerin rengi iyiden iyiye değişmiş, ortalık kahverengi ve tonlarıyla bezenmişken bugün karşıma çıkan sürprize bakar mısınız?
İncir ağacının altında yaşanan bu olağanüstü canlılık nedir? Yoksa bu bir hayal mi? Kışı ışık hızıyla atlayıp ilkbahara geçiş mi yaptık acep?
Hayat sürprizlerle doludur... Öyle değil mi?
Adını duyduğum, bildiğim; ama canlı halini bir tesadüf sonucu ancak bugün görebildiğim bu çiçeğin adı ''sarı çiğdem''. Sonbahar aylarında, kendi doğal ortamında çiçek açan en güzel bitkilerden biriymiş meğer.
Sarı çiğdem, eylül başında açmaya başlayan parlak sarı renkteki çiçekleri kasım sonuna kadar devam eden tam bir sonbahar çiçeği. Yol kenarlarında, bahçelerde ve çayırlarda görülüyor. Kumlu ve killi topraklarda yetişen çok yıllık bir bitki. Fotoğraflarda görüldüğü üzere çiçeğin kalın şeritler halinde koyu yeşil yaprakları var. Parlak sarı renkli çiçeklerin üzeri kendinden çizgili ve sapsız. Nergisgillerden soğanlı bir bitki türüymüş. Ama gelin görün ki ben hayatımda ilk kez görüyorum. Yanımdaki arkadaşım da öyle. Bu güzel sürpriz bizi o kadar şaşırttı ki. ''Kardelenlerle akrabalıkları var mı?'' diye düşündük hatta. Ve öğrendik ki varmış. Kışın karlar arasından başını uzatan kardelen çiçeği de nergisgiller familyasından. Sarı çiğdem de tıpkı kardelen gibi çiçekler dünyasının ezber bozan 'masalsı' güzellerinden...
Nemli toprakları, güneşli ya da yarı gölgeli bölgeleri tercih eden, dona dayanıklı bir bitki.
harika bir sürpriz yapabilir.
Selam ağabeyimin bahçesinde gördüm,şaşırmıştım.Bilgiler için teşekkürler.Sevgiler.
YanıtlaSilMerhaba. Bu aralar görmüş olmalısınız. Şaşırtıcı bir durum gerçekten. Eve yakın bir yerde görmüştüm. Bugün tekrar başına gidip fotoğraf çektim ve ekledim:) Benden de sevgiler.
SilHarika bir sürpriz olurdu karşıma çıksa bu güzel çiçekler. Herşeyin yokolmaya yüz tuttuğu bir mevsimde bile böyle güzelliklerin olması ne mucize birşey.Bir dağ bayır yapmalı, temiz hava, ağaçlar belki akan bir su ve tabi ki karşımıza çıkabilecek güzellikler, mutlu haftasonları... :)
YanıtlaSilAynen öyle oluyor Derya. Mucize gibiydi gerçekten.
Silİnan abartmıyorum, içim heyecanla doldu. Başında hayranlıkla bakakaldık. Dağ, bayır yapma fikrine katılıyorum. Terapilerin en etkilisi. Mutlu ve keyifli, bol keşifli bir hafta sonu diliyorum ben de:)
Ağaçlara sormalı
YanıtlaSilkaç sonbahar saydılar
Kaç yaprak döktüler
Dökülen yaprak sayılır mı?
Ömrün hesabı yapılır mı?
Derken bir sarı çiğdem çıkar karşına
Der ki; belayım yiğidin başına
Alemin işine akıl sır erer mi
Bu sonbahar da geçer mi?
Selamlar
Alper Bey, bu diziler size ait sanırım. Çok etkileyici.
SilTekrar tekrar okudum. Elinize sağlık. Ağaçlar bir sonbaharı daha mucize sarı çiğdemle geçirecekleri için mutlu ve heyecanlıdır bence.
''Çiğdem der ki ben âlâyım. Benden âlâ çiçek var mı?''
Yok gerçekten..
Sevgiler, selamlar..
Ben de henüz görmedim. Ne üzücü.
YanıtlaSilİsmi biliniyor; ama kendisini doğal ortamında görme şansı çok düşük. Bundan sonrası için daha da düşecek sanırım. Sorduğum kim varsa hayatında hiç görmemiş. Böyle böyle yok oluyor bitkiler :/
SilÇok güzel.. Yaşadığım yerde artık yavaş yavaş renkler kayboluyor ama doğanın tüm renkleri gri ve kahveye dönmeden önce son bir kez yaşattığı güzelliğe bakar mısın :)
YanıtlaSilMerhaba. Doğa Ana tası tarağı topladı, uzun bir dinlenceye çekiliyor. Yepyeni bir döngüyle geri gelecek. Aralara harika sürprizler serpiştirmeyi de ihmal etmiyor. Fırsat buldukça bu güzelliklerin peşine düşmek, muhteşem döngüyü izlemek gerek:) Sevgiyle...
SilSanki ben bu sarı çiğdemleri gördüm Zeugmacığım ama ne zaman gördüm anımsayamıyorum! Şu aralar kafa karışıklığım, gidip-gelmelerim, yolculuklarım çok !:) iyi ki kameramı elimden düşürmüyorum. O, yaşadıklarımı kayda geçiriyor en azından. Yoksa ben her şeyi karman çorman edeceğim!. Severek takip ettiğim blogları da yolculuklarımda çoğu zaman mobilden okuyorum bu yüzden her zaman yorum yapamıyorum ama mutlaka okuyorum.
YanıtlaSilSarı çiğdemler çok zarif. Ne yazık ki insan denen cani her şeyi mahvetti. Tüketiyoruz her şeyi, kıymet bilmiyoruz. Hal böyle olunca, doğa da bizi yavaş yavaş terk ediyor. Verdiğin değerli bilgiler ve oluşturduğun farkındalıklar adına çok teşekkür ederim canım. Emeklerine sağlık. Sevgilerimle...
Görmüşsündür kesin. Kim bilir, ben de kaç kez gördüm de dikkat etmedim. Elde fotoğraf makinası, sonbahar fotoğrafları çekeyim diye dolanırken farkındalık artıyor haliyle. Zaten bilmediğim pek çok çiçeği son birkaç yıl içinde keşfettim. Yok sakuraymış, viburnum tinusmuş, kanola, mimoza, mine çiçeği, daha pek çok var. Bu sayede kayda geçerek hem kalıcılık sağlıyor, hem paylaşmış oluyoruz ki daha önce görmeyenler de görsün.
SilKameraların tarih ve saat ile kaydetme özelliği iyi ki var diyorum ben de.Güneydoğu Anadolu gezimiz sonrası öyle işe yaradı ki. Yoksa ben de kaç aydır bitiremediğim o yazıları, mesela Mardin ile Midyat fotoğraflarını birbirine geçirecektim:) Aslında sıralamayı karman çorman ettim. Adana, Hatay, Gaziantep, Halfeti, Göbeklitepe... diye devam eden turu, tuttum Ramazan ayı diye Göbeklitepe ile başlattım, en sona Hatay düştü. En sonda Maraş ve Nevşehir var ama onları yazmayacağım artık. Senesi gelecek neredeyse. Anladım ki arayı çok açmadan en geç 1 hafta içinde yazmalı insan.
''Karman çorman'' dedin ya. Bir dokun bin ah işit demişler Esincim. Bende de durum böyle. Zamansızlık, ah hep zamansızlık. Bir de dediğin gibi mobil telefonlar yüzünden blog yazmak da yorum yazmak da zorluyor insanı. Mobilin sağladığı bir kolaylık varsa ''okumak''. Ben de her zaman yorum yapamıyorum, ama sevdiğim blogları hep okuyorum. Hatta bilgi ve tanıtım içerikli yazıları tekrar tekrar okuyorum, ancak yorum yazacakken toparlayamıyorum. Çiğdemler çok güzel ve narindiler, evet. Ertesi gün gittiğimde 6 yapraklı çiçekler 8 yapraklı olmuşlar. Ona da ayrı şaşırdım.
Asıl ben sana zaman ayırıp hiçbir detay atlamadan okuduğun ve yorumladığın için çok teşekkür ederim canım Esinciğim. Sevgilerle...