Taş Devri'ne tarihlenmiş en eski medeniyetleri barındıran Mezopotamya'nın kuzeyinde, farklı din, dil ve kültürlerin kesiştiği bir şehirdeyiz.
Midyat'ın tarihi dokusunu koruyabilen diğer şehirlerimizden farkı, yanı sıra inanç ve kültürlerin de korunup günümüze kadar ulaşabilmesi, dolayısıyla Dinler ve Diller Şehri diye adlandırılması...
Sabah erkenden kalkıp kahvaltıdan sonra kendimizi hemen eski taş binaların bulunduğu dar sokaklara atıyoruz. Şehirde kalış süremiz yalnızca iki saat...
Burada şehir Midyat ve Estel olarak ikiye ayrılmış. Midyat'ta Kürtler ve Süryaniler, Estel'de ise Araplar yaşıyormuş. Bu da demek oluyor ki şehirde konuşulan 3 dil var: Süryanice, Arapça ve Kürtçe. Midyatlılar birbirleriyle iletişim kurabilmek için ana dilleri dışında diğer iki dili de aralarında anlaşabilecek düzeyde öğrendiklerinden, halkın konuşabildiği dil ortalaması 2,8 imiş. 1 kişinin neredeyse 3 dil konuşabildiği şehirde yaşayan herkesin bildiği ve kullandığı ortak dil Türkçe.
Bu görkemli yapı Midyat Devlet Konukevi. İçinde bir zamanlar Süryani bir aile yaşıyormuş. Konak, sahibi ölünce devlete bağışlanmış. Kültürel gezi programları için bir açık hava müzesi olarak hizmet veriyor, oldukça ilgi topluyor ve beğeniliyormuş. Hercai adlı dizinin bu konakta çekilmesinden sonra ilgi epeyce katlanmış.
Üç katlı konak mimari detayları ve süslemeleriyle kendine hayran bıraktı gerçekten de. Teras ve balkonlarından panoramik Midyat manzarası izlenebilen etkileyici bir konak.
Normal şartlarda konağın odalarına da girip görmemiz gerekiyordu. Şansa bakın ki biraz sonra dizi çekimi başlayacakmış. Girişteki hediyelik eşyalar standını bile kaldırmışlar, avluyu yıkıyorlardı. Ancak ''Buyrun gezin'' diye ısrarcı oldular. Konağın odalarının kapalı olduğunu yukarıya çıktığımızda öğrendik. En üst kattan Midyat'ın yeşil renge bürünmüş panoramik bahar manzarasını izleyebildik neyse ki...
Bir zamanların ünlü ''Sıla'' dizisi de bu konakta çekildiğinden bir diğer adı ''Sıla Konağı'' imiş.
Yukarıdan konağın girişi ve avlusu. Merdivenler insan kaynıyor.
En ucuz eğlence araçlarından biri olan televizyonun uzaklarda yaşanan her ne varsa evlerin içine taşımasının halkın kültürel değişiminde etkisi çok büyük. Ülkemizde dizi izleme oranı da hayli yüksek olunca reyting yapan yerli TV dizilerinin çekim mekânları Anadolu'ya (son dönem Güneydoğu Anadolu’ya) taşınmaya başladı.
Böylece tur firmaları kültür turizmi programlarına popüler dizilerin ve filmlerin çekildiği platoları da eklediler. Bu değişim iç turizmde adını duyurmaya çalışan Anadolu kentleri için can suyu demekti. Ekrana yansıyan şehirlerin, kasabaların, hatta köylerin halkı ve esnafı teknolojinin sağladığı bu gelir kapısı sayesinde memnun ve mutlu.
Dizi ve kültür turu bağlantısı Kapadokya'da çekilen "Asmalı Konak" dizisi ve ''Asmalı Konak Turları'' ile başlamıştı. ''Kınalı Kar'' diye bir dizi olmasaydı Bursa’nın Cumalıkızık köyünden kaç kişinin haberi vardı?
Hacettepe Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmaya göre; dizi izleyicilerinin turist konumuna geçişindeki en önemli etken mekânın otantik olması ve kullanılan çekim teknikleriyle mekânın ön plana çıkarılması. Bölgede yaşayanlardan edinilen veriler ise, dizinin bölge turizmini en az iki kat arttırdığı...
Midyat Protestan Kilisesi
Kilise ve manastırlar şehrin Midyat kesitinde bulunduğundan Arapların yaşadığı Estel kısmı taş evler ve konaklar bulunmasına rağmen pek ziyaretçi almıyormuş.
Konağın terasından çektiğim bu fotoğrafta çok net olmasa da kilise ve caminin birbirine ne kadar yakın olduğu görülebiliyor. Çan seslerinin ezan seslerine karıştığının kanıtı...
Midyat ne kadar ünlüyse bir o kadar da bakımsız. Böyle de bir gerçek var. Üstelik halkın sosyoekonomik düzeyi pek iyi görünmüyor.
Ara sokaklara girildiğinde görülmeye değer taş binalar olsa da vakitsizlikten dolayı fazla dolaşamadık ne yazık ki.
Oysa bu türden tarihi bir şehir öyle güzel değerlendirilebilir ki. Safranbolu misali hem otantik hem düzenli hem tertemiz bir görünüme kavuşturulabilir. Hak ettiği şekilde...
Üst fotodaki afişte gidiş yönü gösterilen Tarihi Gelüşke Hanı burası...
Evet, Hükümet Kadın filmi burada çekilmiş. Şu an kafeterya olarak hizmet veriyor.
Burası da bakımsızlıktan nasibini almış maalesef. O kadar da yerli turist geliyor. Neden böyle?
Hivroj Konak ve Midyat Belediyesi Kültür Turizm Tanıtım Bürosu
Hercai dizisinin çekiminin yapıldığı konağın hemen bitişiğindeki konak, Hivroj Kafe olarak hizmet veriyor. Midyat'ın panoramik manzarası karşısında kahvenizi yudumlayabileceğiniz bir mekân.
Kültür Turizm Tanıtım Bürosu'na girdiğimizde içerideki büyük holde bulunan makam masasına kurulmuş pos bıyıklı ve takım elbiseli adam bize hiç yardımcı olmadı nedense. Birkaç soru sorduk, isteksizce cevapladı. Kardeşim neden oturuyorsun o masada öyleyse. Çekil oradan da işini adam gibi yapacak biri gelsin. Gelüşke Han'ı tarif etmedi bize. Beğendiniz mi? Ona buradan kocaman bir YUHHH!
Midyat'ta telkarinin şimdiye kadar hiç görmediğiniz örnekleri karşısında büyüleniyorsunuz.
Midyat'ta bol miktarda şarap evi var tabii. Modern usullerle yapılmış markalı şaraplar üretilse de gerçek bir Süryani şarabı hiçbir katkı maddesi içermeyen eski usullerle ve genellikle insan gücüyle yapılmış olan şarapmış. Bazıları mahlep katkılıymış.
Telkari ve şarapçılıktan başka, neredeyse Midyatlıların tekelinde olan başka hangi meslek olabilir? Midyecilik...
''Ama Midyat'ta deniz yok ki, ne alâka?'' diyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü ilk çağlarda olduğuna dair bulgular varmış. Kazılarda midye fosiline rastlandığı bile oluyormuş. Zaten Midyat'ın ilk 4 harfini alıp -e harfi eklerseniz, buyrun size midye:) Başta İstanbul olmak üzere ülkemizin en ünlü midyecilerinin Midyatlı olduğunu bilmeyen var mı peki?
EK: Konağa gelen ziyaretçiler için girişte REYHANİ adlı yöreye özgü iki kişilik harika bir oyun sergilendiğini öğrenmiştik. Ancak, dizi çekimleri nedeniyle iptal edildiğinden ondan da mahrum kalmıştık. Reyhani, bugün yani 14 Kasım 2021 tarihinde Halk TV'de Serhan Asker programındaydı. Az önce çektim ve ekledim. 👇
* * *
Mardin için ayrılan süremiz akşam saatlerinde sona erdiğinde, geceyi geçirmek üzere 1,5 saatlik bir yolculuk sonrası Midyat'a ulaştık. Akşam yemeğini otelde yedikten sonra kendimizi hemen dışarı atıp ana cadde boyunca bir keşif gezisine çıktık. Çünkü buradaki esnafın öyle dükkânını erkenden kilitleyip eve giden cinsten olmadığını, şehrin en hareketli saatlerinin yeni başladığını farketmiştik. Gece saatlerinde dükkânların tamamına yakını açıktı. Ve neredeyse adım başı, her birinin başında sıra bekleyen kalabalıklar bulunan sayısız seyyar ızgaracı vardı. Cadde kesintisiz biçimde, boydan boya bir sis tabakasıyla kaplanmış gibiydi.
Izgara cızırtıları ve dumanların arasında sırası gelip dürümünü alan, ayakta ya da kendine bir yer bulup iştahla yiyen insanları gördükçe ''Keşke biz de sıraya girip şu sokak lezzetlerinin tadına baksaydık,'' diye düşünüp karnımız aç olmadığı için üzüldük bir de:) Bahsettiğim lokasyon, otel ve mağazaların bulunduğu bir ana cadde. Belki de Midyat'ın en işlek caddesi, ara sokaklar falan değil yani. Ama belli ki burada karanlık indiğinde kebap yeme saatlerinin başladığı böyle bir gelenek var.
Caddeyi baştan başa turlayıp otele dönerken açık kasap dükkânlarından birinin önünde aklıma gelen, anlık bir kararla gerçeğe dönüşüverdi:
''İyi akşamlar. Etin kilosu ne kadar?''
''35 Lira abla.''
''Aaa!! Kıymanın kilosu mu?''
''Hayır abla. Antrikot da alsan kilosu 35 TL bizde.''
''???!!!???''
Duyanları şok eden bu anıyı buraya bırakayım ki birgün yazıyı okuyup da bu şaşırtıcı gerçeği
''nedenini yazarak'' teyit edecek okurları beklesin. Evet, Midyat halkı (belki de Güneydoğu'daki şehirlerin tamamı)
eti bizimkinin yarı fiyatına satın alıyor.
Kalın sağlıkla...
Midyat'ın tarihi dokusunu koruyabilen diğer şehirlerimizden farkı, yanı sıra inanç ve kültürlerin de korunup günümüze kadar ulaşabilmesi, dolayısıyla Dinler ve Diller Şehri diye adlandırılması...
Sabah erkenden kalkıp kahvaltıdan sonra kendimizi hemen eski taş binaların bulunduğu dar sokaklara atıyoruz. Şehirde kalış süremiz yalnızca iki saat...
Burada şehir Midyat ve Estel olarak ikiye ayrılmış. Midyat'ta Kürtler ve Süryaniler, Estel'de ise Araplar yaşıyormuş. Bu da demek oluyor ki şehirde konuşulan 3 dil var: Süryanice, Arapça ve Kürtçe. Midyatlılar birbirleriyle iletişim kurabilmek için ana dilleri dışında diğer iki dili de aralarında anlaşabilecek düzeyde öğrendiklerinden, halkın konuşabildiği dil ortalaması 2,8 imiş. 1 kişinin neredeyse 3 dil konuşabildiği şehirde yaşayan herkesin bildiği ve kullandığı ortak dil Türkçe.
En ucuz eğlence araçlarından biri olan televizyonun uzaklarda yaşanan her ne varsa evlerin içine taşımasının halkın kültürel değişiminde etkisi çok büyük. Ülkemizde dizi izleme oranı da hayli yüksek olunca reyting yapan yerli TV dizilerinin çekim mekânları Anadolu'ya (son dönem Güneydoğu Anadolu’ya) taşınmaya başladı.
Kilise ve manastırlar şehrin Midyat kesitinde bulunduğundan Arapların yaşadığı Estel kısmı taş evler ve konaklar bulunmasına rağmen pek ziyaretçi almıyormuş.
Burası da bakımsızlıktan nasibini almış maalesef. O kadar da yerli turist geliyor. Neden böyle?
Hercai dizisinin çekiminin yapıldığı konağın hemen bitişiğindeki konak, Hivroj Kafe olarak hizmet veriyor. Midyat'ın panoramik manzarası karşısında kahvenizi yudumlayabileceğiniz bir mekân.
''Ama Midyat'ta deniz yok ki, ne alâka?'' diyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü ilk çağlarda olduğuna dair bulgular varmış. Kazılarda midye fosiline rastlandığı bile oluyormuş. Zaten Midyat'ın ilk 4 harfini alıp -e harfi eklerseniz, buyrun size midye:) Başta İstanbul olmak üzere ülkemizin en ünlü midyecilerinin Midyatlı olduğunu bilmeyen var mı peki?
Mardin için ayrılan süremiz akşam saatlerinde sona erdiğinde, geceyi geçirmek üzere 1,5 saatlik bir yolculuk sonrası Midyat'a ulaştık. Akşam yemeğini otelde yedikten sonra kendimizi hemen dışarı atıp ana cadde boyunca bir keşif gezisine çıktık. Çünkü buradaki esnafın öyle dükkânını erkenden kilitleyip eve giden cinsten olmadığını, şehrin en hareketli saatlerinin yeni başladığını farketmiştik. Gece saatlerinde dükkânların tamamına yakını açıktı. Ve neredeyse adım başı, her birinin başında sıra bekleyen kalabalıklar bulunan sayısız seyyar ızgaracı vardı. Cadde kesintisiz biçimde, boydan boya bir sis tabakasıyla kaplanmış gibiydi.
Izgara cızırtıları ve dumanların arasında sırası gelip dürümünü alan, ayakta ya da kendine bir yer bulup iştahla yiyen insanları gördükçe ''Keşke biz de sıraya girip şu sokak lezzetlerinin tadına baksaydık,'' diye düşünüp karnımız aç olmadığı için üzüldük bir de:) Bahsettiğim lokasyon, otel ve mağazaların bulunduğu bir ana cadde. Belki de Midyat'ın en işlek caddesi, ara sokaklar falan değil yani. Ama belli ki burada karanlık indiğinde kebap yeme saatlerinin başladığı böyle bir gelenek var.
Caddeyi baştan başa turlayıp otele dönerken açık kasap dükkânlarından birinin önünde aklıma gelen, anlık bir kararla gerçeğe dönüşüverdi:
''İyi akşamlar. Etin kilosu ne kadar?''
''35 Lira abla.''
''Aaa!! Kıymanın kilosu mu?''
''Hayır abla. Antrikot da alsan kilosu 35 TL bizde.''
''???!!!???''
''nedenini yazarak'' teyit edecek okurları beklesin. Evet, Midyat halkı (belki de Güneydoğu'daki şehirlerin tamamı)
eti bizimkinin yarı fiyatına satın alıyor.
Kalın sağlıkla...
* * *
Reyhani Oyunu
Dizi çekimi olmasaydı konağın avlusunda görmemiz gereken tam olarak buydu.
(Video Kaynak: Twitter @Bay_Devrimci)