İnteraktif bankacılık hizmetleri ve ATM'leri dahil bana oldukça kaliteli bir hizmet sunan, çok beğendiğim bir bankam var. Atatürk'ün kuruculuğunu yaptığı bu bankadan fazlasıyla memnunum gerçekten.
Çarşamba günü telefonum çaldı:
-''Zeugma Hanım, ben X Bankası'ndan Aynur. Bundan sonra bankamızda sizinle ilgilenecek yetkili kişi benim. Bankaya geldiğinizde direkt benim yanıma geleceksiniz ve işinizi sadece ben halledeceğim...''
Kulaklarıma inanamadım bir müddet. Bir de böyle bir güzellik eklemişler hizmetlerine. Çok sevdiğim bankamın geldiği bu son nokta fazlasıyla şaşırtmış ve hatta heyecanlandırmıştı beni.
Dün Aynur Hanım'la tanışmaya gittim. Üst kattaki bölümünde kendisini bulduğumda beni harika bir şekilde karşıladı. Son derece güleryüzlü, genç ve hoş bir hanım. O sıcakta dışarıdan geldiğim için oturduğum rahat koltukta serinlemem için ne ikram edeceğini şaşırdı. Hal hatır sordu. Epey muhabbet ettik. Küçük bir işlemim vardı. Beni yerimden hiç kaldırmadan işlemi anında tamamladı. İzin isteyip kalkmak istediğimde biraz daha dinlenip öyle gitmemi istedi. Ve bunları yaparken hep tebessüm halindeydi...
İnanılmaz memnun kaldım anlayacağınız.
Tam karşıda başka bir banka. Aralarında beş metre kadar mesafe bulunuyor. Orada da işim var. Yurt dışına yaptığım havaleler sırasında beni etkileyip ikna ederek adıma hesap açtıkları bu bankaya bankamatik kartım gelecekti ve hazır gelmişken onu da almam gerekiyordu.
Yanımda sıra bekleyen beyle, o işlemin yapıldığı kısımda sadece iki kişi olmamıza rağmen, kartları verecek kişinin hiç oralı olmadan önündeki misafirlerle çay içmeye devam etmesini izledik bir müddet. Beklerken de bankonun önünde ve ayaktaydık. O beyin homurdanması, benim de sesimin yükselmeye başlamasıyla yerinden kaldırabildik kendisini.
Geldi sonunda. Rahatsız olmuş bir suratla kimliklerimizi istedi önce ve ardından fotokopisi için bankanın dışında bir noktaya gitmemiz gerektiğini söyledi.
Hem de o sıcakta...
Koskoca bankanın fotokopi makinası yok muydu?
Yanımdaki bey söylene söylene fotokopisini çektirmeye giderken birden sinirlerim arşa çıkıverdi!
Adama ani bir sinirle artık vazgeçtiğimi, elindeki zarfın içindeki bankamatik kartımı hemen iptal etmesini, hesabımı da derhal kapatmasını söyledim ve hızla kapıya yöneldim...
Az önce diğer bankada yaşadığım güzelliklerin üstüne hiç gitmemişti doğrusu!
Bankalar da insanlara benziyordu. Kimi son derece nazik ve görevinin bilincinde size sınırsız güzellikler sunarken, kimi kabalık ve sorumsuzluklarıyla bir daha yüzünü görmemek üzere kaçırtıyordu kendinden.
Kapıya yaklaştığımda arkamdan hala:
''Hanımefendi, gitmeyin..'' cümlesi tekrar ediliyordu..
Olayın final kısmına herkes tanık olmuş, pabuç pahalı gelmişti..