Bu ara aşkla ilgili yazılar yoğunlukta. Bahsedilen konular hep aynı. Sanki sözleşmiş gibi şimdi yanında olmayan sevgiliye olan özleminden bahseden, birtakım pişmanlıklardan oluşan son derece üzücü ve duygusal satırlar okuyorum. Kimi kötü bir ruhsal durum içinde olduğunu yazıyor, kimi unutamayacağını.
Kimi beddualar okuyor...
Hep mi yanlış insanlara aşık olunuyor, ne dersiniz?
Bence kafaların içinde "doğru insan" diye bir kavram oluşuyor önce. Bu kavram belli kalıplardan meydana gelen bir görüntü gibi. Kişi hayatının erkeğini / kadınını arıyor oluşturduğu kalıplara uygun. Bulduğunu sanıyor ilk etapta ve ilişki başlıyor. Kısa bir süre içinde de kaçınılmaz bir şekilde oradan buradan fire vermeye başlıyor.
Aşkla ilgili en büyük yanılgılardan biri yaşamın bazı dönemlerinde sevgiye, şefkate, ilgiye çok büyük bir özlem duyan kişinin bunları sunan karşı cinsten birine aşık olduğunu sanmasıdır bence. Aslında onu çok beğenmektir ve etkilenmektir olay.. Ancak eğer bu ilk heyecanın peşi sıra karşılıklı güven, şefkat, anlayış, saygı ve dostluktan oluşan bir karışım konabilirse, aşk sevgiye dönüşür ve işte o zaman bu sevgi bir ömür boyu kesintisiz devam edebilir.
Bakın ''AŞK'' ' ın biyolojik tanımı yapılırken aşık olunan süreçte kanda ''Phenyiethylamin'' adlı aşk hormonu bulunduğundan bahsediliyor. Ancak zaman içinde bu hormonun seviyesi düşüyor, ilişkinin ileri aşamalarında aşk, kimyasal etkisini kaybediyor ve bir sonraki aşka kadar tarihe karışıyormuş. Bakın dikkat edin : '' Bir sonraki aşk''
İmkansızlıklar bambaşka bir tat mı katıyor aşkın içine? Bu bir gerçek ve galiba garip bir haz veriyor. ''Aşk acısı'' denen şey seve seve çekiliyor bu yüzden. Ve bu gönüllerdeki tutkuyu daha beter tetikliyor.
Sizce düzenli ve tutkulu bir şekilde devam edebilmiş bir aşk var mıdır yeryüzünde? Varsa bile ne kadar sürmüştür?
Bırak ahlamayı,vahlamayı,üzülmeyi,unutamamayı..Olmuyormuş ki sürmemiş. Zorlamanın anlamı yok. Aşk Her Şeyi Affeder Mi? diye parça vardı bir aralar.. Affetmez bana kalırsa..
Bir an önce unut ve yeni bir aşka yelken aç. Ne dersin?
Kimi beddualar okuyor...
Hep mi yanlış insanlara aşık olunuyor, ne dersiniz?
Bence kafaların içinde "doğru insan" diye bir kavram oluşuyor önce. Bu kavram belli kalıplardan meydana gelen bir görüntü gibi. Kişi hayatının erkeğini / kadınını arıyor oluşturduğu kalıplara uygun. Bulduğunu sanıyor ilk etapta ve ilişki başlıyor. Kısa bir süre içinde de kaçınılmaz bir şekilde oradan buradan fire vermeye başlıyor.
Aşkla ilgili en büyük yanılgılardan biri yaşamın bazı dönemlerinde sevgiye, şefkate, ilgiye çok büyük bir özlem duyan kişinin bunları sunan karşı cinsten birine aşık olduğunu sanmasıdır bence. Aslında onu çok beğenmektir ve etkilenmektir olay.. Ancak eğer bu ilk heyecanın peşi sıra karşılıklı güven, şefkat, anlayış, saygı ve dostluktan oluşan bir karışım konabilirse, aşk sevgiye dönüşür ve işte o zaman bu sevgi bir ömür boyu kesintisiz devam edebilir.
Bakın ''AŞK'' ' ın biyolojik tanımı yapılırken aşık olunan süreçte kanda ''Phenyiethylamin'' adlı aşk hormonu bulunduğundan bahsediliyor. Ancak zaman içinde bu hormonun seviyesi düşüyor, ilişkinin ileri aşamalarında aşk, kimyasal etkisini kaybediyor ve bir sonraki aşka kadar tarihe karışıyormuş. Bakın dikkat edin : '' Bir sonraki aşk''
İmkansızlıklar bambaşka bir tat mı katıyor aşkın içine? Bu bir gerçek ve galiba garip bir haz veriyor. ''Aşk acısı'' denen şey seve seve çekiliyor bu yüzden. Ve bu gönüllerdeki tutkuyu daha beter tetikliyor.
Sizce düzenli ve tutkulu bir şekilde devam edebilmiş bir aşk var mıdır yeryüzünde? Varsa bile ne kadar sürmüştür?
Bırak ahlamayı,vahlamayı,üzülmeyi,unutamamayı..Olmuyormuş ki sürmemiş. Zorlamanın anlamı yok. Aşk Her Şeyi Affeder Mi? diye parça vardı bir aralar.. Affetmez bana kalırsa..
Bir an önce unut ve yeni bir aşka yelken aç. Ne dersin?