Osmanlı döneminde üzerinde önemle durulmuş, ancak günümüzde tamamen unutulmuş bir gelenek var. Duymuşsunuzdur mutlaka:
''Diş Kirası''
O dönemde zengin köşk ve konaklarda iftar davetleri verilir, fakir halkın orucunu açması için de sofralar hazırlanır, bu davetleri duyup gelen ve ''Allah misafiri'' sıfatıyla iftar açmak isteyen herkes içeriye alınırmış.
Yedirilip içirilen söz konusu fakir fukaraya bir miktar para da verilmek istenir, fakat harçlık ya da sadaka veriliyormuş gibi olmasın, verilen kişi rencide olmasın diye ''Soframıza geldiniz, şeref verdiniz. Bizim için dişlerinizi eskittiniz'' şeklinde bir cümleyle birlikte, kadife bir kese içerisinde gümüş akçe veya altın paralar verilip gönlü hoş edilerek hiç tereddüt etmeden alması sağlanırmış.
İşte bu hediye verme geleneği ''Diş Kirası'' olarak adlandırılıyormuş.
Zamanla sadece köşk ve konak sahiplerinin değil, orta halli halkın da uyduğu, hatta padişaha kadar uzanan bir gelenek haline gelen diş kirası, zengin fakir ayrımı yapılmayan misafire iftardan ayrılıp teravihe gitmeye hazırlandığı sırada, ya para ya da kıymetli bir eşya olarak veriliyor, misafirin davet sahibi için kiraya verdiği dişlerinin bedeli sanki hemen oracıkta ödenmiş oluyormuş :)
Tüm Osmanlı bu geleneği benimsemiş, hatta tarihin en pahalı diş kirası Padişah Sultan Abdülaziz'e ödenmiş.
Bir Cuma akşamı Yusuf Kamil Paşa'nın Zeynep Hanım Konağı'nda verilen mükellef iftar yemeğinden maiyetiyle birlikte ayrılmak üzere kalkan Sultan Abdülaziz'e Zeynep Kamil Hanımefendi altın bir tepsi içinde sahip olduğu tüm mücevheratı, altınlarını, incilerini, mal ve mülk varlıklarının tapularını koyarak diş kirası olarak kabul buyurmasını istediğinde padişah Abdülaziz'in ziyadesiyle memnun olduğu;
''Aldım kabul ettim. Şimdi hepsini size hibe ve iade ediyorum hanımefendi'' dediği ve hemen ardından da göğsündeki Şefkat Madalyası'nı çıkarıp Zeynep Kamil Hanımefendi' ye taktığı tarihi kayıtlarda yer almaktadır.
(Görsel: bereketshop.com)
''Diş Kirası''
O dönemde zengin köşk ve konaklarda iftar davetleri verilir, fakir halkın orucunu açması için de sofralar hazırlanır, bu davetleri duyup gelen ve ''Allah misafiri'' sıfatıyla iftar açmak isteyen herkes içeriye alınırmış.
Yedirilip içirilen söz konusu fakir fukaraya bir miktar para da verilmek istenir, fakat harçlık ya da sadaka veriliyormuş gibi olmasın, verilen kişi rencide olmasın diye ''Soframıza geldiniz, şeref verdiniz. Bizim için dişlerinizi eskittiniz'' şeklinde bir cümleyle birlikte, kadife bir kese içerisinde gümüş akçe veya altın paralar verilip gönlü hoş edilerek hiç tereddüt etmeden alması sağlanırmış.
İşte bu hediye verme geleneği ''Diş Kirası'' olarak adlandırılıyormuş.
Zamanla sadece köşk ve konak sahiplerinin değil, orta halli halkın da uyduğu, hatta padişaha kadar uzanan bir gelenek haline gelen diş kirası, zengin fakir ayrımı yapılmayan misafire iftardan ayrılıp teravihe gitmeye hazırlandığı sırada, ya para ya da kıymetli bir eşya olarak veriliyor, misafirin davet sahibi için kiraya verdiği dişlerinin bedeli sanki hemen oracıkta ödenmiş oluyormuş :)
Tüm Osmanlı bu geleneği benimsemiş, hatta tarihin en pahalı diş kirası Padişah Sultan Abdülaziz'e ödenmiş.
Bir Cuma akşamı Yusuf Kamil Paşa'nın Zeynep Hanım Konağı'nda verilen mükellef iftar yemeğinden maiyetiyle birlikte ayrılmak üzere kalkan Sultan Abdülaziz'e Zeynep Kamil Hanımefendi altın bir tepsi içinde sahip olduğu tüm mücevheratı, altınlarını, incilerini, mal ve mülk varlıklarının tapularını koyarak diş kirası olarak kabul buyurmasını istediğinde padişah Abdülaziz'in ziyadesiyle memnun olduğu;
''Aldım kabul ettim. Şimdi hepsini size hibe ve iade ediyorum hanımefendi'' dediği ve hemen ardından da göğsündeki Şefkat Madalyası'nı çıkarıp Zeynep Kamil Hanımefendi' ye taktığı tarihi kayıtlarda yer almaktadır.
(Görsel: bereketshop.com)
Eskiden yardımlar gizli kapaklı yapılırmış
YanıtlaSilşimdi gözüne sokarcasına bak ben şuna yardım ediyorum dercesine
gurur kırak yapılır oldu
biraz ince fikirli olmak lazım
oo harikaymş ablacım, diş kirasını duymuştum da, bu hikayeyi bilmiyordum..zeynep kamil hanım da işini biliyormuş valla, padişaha diş kirasını vermek cesaretini göstermiş ya, haketmiş ama :))
YanıtlaSilsevgiler...
brk
Evet ben de aynen öyle.. Diş kirasını biliyordum.. Amma velakin, bu hikayeyi duymamıştım.. Benim de öyle bir huyum vardır, duyduğum bu tür hikayeleri doğrulatma huyum var..
YanıtlaSilŞimdi ben Murat Bardakçı'ya bir haber verip geleyim.. Ona bir sorayım bakalım bu hikaye gerçek mi, değil mi??..
Ben şimdi bi koşu twetter veya freindfeed'e bakıp haber verip geliyorum..
Gelince öpcem daha.. :)))
Ne güzel bir adet, ne hoş bir jestleşme."Siz ki benim konağımı büyük varlığınızla şereflendirdiniz o halde varım yoğun sizin olsun Padişahım" Ya padişah. Önce alıp kabul edip "hibe" adı altında ve göğsündeki madalya ile birlikte takdimi. Ya şimdi, kapılar açılacağına, açık olanlar da kapanıyor. Talan, yağma,kaçırma telaşı. Fakir zengin birbirine karışmış. Fakir için yapılan konutları zenginler rant için beşer onar kapatıyor. Yeşil kartlar zenginlerin ellerinde uçuşuyor."Diş kirası" gibi güzel adetler de böyle arasıra hatırlanmak üzere tarih sayfalarını süslüyor.
YanıtlaSilYumuşak başlayıp sert bitirdim Zeugma'cım. Bu naif paylaşımının tadını kaçırdım. Özür dilerim.
Sevgiler...
@ Sana tüm kalbimle katılıyorum Kumsalcım.
YanıtlaSilSanatçıyım diyenler günler öncesinden duyurup iftar çadırları kuruyorlardı hatta. Bu işleri rencide etmeden yapmak lazım.
Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek, derler hatta..
@ Zeynep Kamil çok hayırsever bir hanımefendiymiş ama Burakcım. Hani Ünlü Zeynep Kamil Doğum Hastanesi vardır.Ona benzer bir sürü bağışları var bu hanımın.
Padişahın gözüne girmek için değil de gerçekten verecekti o tepsidekileri belki, bilmiyoruz. Belki padişahtan korktu, değersiz olduğunu zannettirmemek için neyi var neyi yok altın tepsiye koydu.
Başka bir ihtimal de olabilir; padişah onun sofrasında dişlerini eskitmiş, vermese kızacaktı belki kimbilir :)
@ Arzucuğum, büyük bir ihtimalle onaylayacak Sayın Murat Bardakçı. Okuduğum tarih kitaplarının hepsinde özet olarak bu anlatılıyordu çünkü..
Heyecanla bekliyorum yanıtını ama :) Umarım ulaşabilirsin.
@ Asucuğum; hiç de tadını falan kaçırmadın. Çok rica ederim.
Az bile söyledin. Bu şekilde yapıla yapıla sayısız güzel geleneğimizin yok olup yerini nelere bıraktığını gayet güzel ifade etmişsin.
Böyle jestleşmelere öylesine büyük ihtiyaç var ki aslında. Üstelik üst katımızda oturanın bırakalım iftarını, adını bile bilmediğimiz böyle şaşılası bir dönemdeyken..
Sevgilerimle...
Geçen gün doğumgününe gittiğim arkadaşım elime bir hediye paketi tutuşturunca "diş kirası" mı diyerek kahkahalara boğulmuştuk. Bu terimi ve anlamını biliyordum ama Zeynep hanımın öyküsünü duymamıştım. Zekice bir hareket. Eskiler biliyorlarmış işi.
YanıtlaSilBence diş kirası da zaman içinde anlamını kaybetmiş, iftara çağrılan yoksullara hissettirmeden yardım etmek amacından çıkıp gitmiş belli ki. Padişaha bile sunulduğuna göre, bir çeşit gösterişe dönüşmüş. Tarih tekerrürden mi ibaret acaba?
Bu güzel paylaşım için teşekkürler...
Yazıda anlattığım ''Diş Kirası'' bu videonun 2.dakikasından itibaren Tarihçi-Araştırmacı Yazar Talha Uğurluel tarafından da benzer biçimde anlatılmaktadır.
YanıtlaSilMerak edenlerin izlemesini öneriyorum.
mübarek ramazanda ne güzel bir konu zeugma,senelerdir duymadığım birşeydi bu.sayende hatırladık.malesef eskinin pek çok güzel geleneği gibi bu da kayboldu ve yerini yeni zamanların modernizm denilen kabalığına bıraktı.bir gün belki kaybettiklerimizi anlar ve canlandırmaya çalışırız.olmaz ama umudum dileğim bu yönde.
YanıtlaSilharikaymış yaa..hiç haberim yoktu .. ama gerçekten süpermişş :)
YanıtlaSilÇok hoş :)
YanıtlaSilo kadar çok şey geçti ki aklımdan okurken...
YanıtlaSilbri yandan da birşey öğrenmenin verdiği haz :) eline sağlık bu arada...
ne ince ne düşünceli insanlar bunlar ettikleri yardımla insanları kırmamak için verdikleri uğraş...
öte yandan Sultan Abdülaziz'e Zeynep Kamil Hanımefendi nin verdiklerini nasıl bir inceliktir ki geri verme lütfu...
ah ahhh mirim ben o zamanların kadını olmalıymışım :)
ama haremin baş kadını filan atmasınlar beni köşeye bucağa :)
Teşekkürler
YanıtlaSilNe zamandır uğrayamamıştım, özlemişim
Zeugmacim, kimsenin gururunu kirmadan, onu kücük düsürmeden yapilan yardim ne güzel bir sey. Ahh ahh nerde simdi böyle ince düsünceli insanlar, simdi yardim edenler televizyonlarda, gazetelerde bas bas bagiriyorlar, ne kadar ayip bi sey.
YanıtlaSilPaylasimin icin cok tesekkürler canim.
Öpüyorum
Ahh ahh ah!!.. Ben ne yaptım böyle?.. Aldın mı ağzının payını, aldın mı dersini Arzucum..
YanıtlaSilYaa bak, örtmenim hemen buldu videoyu ekledi..
Sen dalganı geç bakalım, test edip onaylatacakmış.. Murat Bardakçı'ya hem de.. Pehh..
Yalanın batsın kız senin Arzu.. İllaki bir muzurluk yapacaksın yani.. Şımarık seni..
Hıı bi de, yorumlara nasıl video ekleniyor, bana tarifini verebilirmisin.. Hiihihihiii.. Pardon hocammmm.. :DDD
Kaçayım ben... Fırça yemeden.. :))
Öppptüüümmm...
ne güzel bir konu yazmışsınız Zeugma hanımcım. Ben bilmiyordum sayenizde öğrendim
YanıtlaSilDiş kirasını ben hiç bilmiyordum Zeugmacım.
YanıtlaSilNerede bu zamanda böyle incelikler...
Şimdiki iftar sofraları, körler sağırlar birbirini ağırlar misali yapılıyor ne yazık!
Ben de ilk kez Elif şafak 'ın Pinhan'ını okurken öğrenmiştim diş kirasını .
YanıtlaSilSonra aklıma bizim şarkıcıların, şu magazin kameralar karşısında verdikleri iftar yemekleri gelmişti.Ne hikmetse ,aynı şirketin bütün camiası katılır bu iftar yemeğine ihtiyaç sahipleri olarak .Bir dirhem, bir çekirdek kamera karşısında göbek atarak,şarkı söyleyerek ve bade süzerek ne güzel kutlarlar ramazanı.Sonra bir ramazanı daha eda eyledik diye huzur içinde evlerine dağılırlar.
Ah ,ah eskiden ne güzel adetler varmış.Daha insanlığımıza bu kadar su katılmamışken :((
Bu gece çok müdahil günümdeyim sanırım ,kişi başıma düşen yorum yüzölçümü geçtiysem affola :)
@ Leylak Dalı; Zeynep Kamil'in hareketi zekice, haklısınız. Belki bir padişahın diş kirasına gücü yetemeyeceğini düşündü. Belki bu tür hareketler zamanla gösterişten ziyade günümüzde hayatın birçok alanında gördüğümüz gibi yaranma, göze girme,iltimas beklentisi,rüşvet ya da torpil gibi durumlar için sağlam bir altyapı hazırlığı ve beklentisi haline dönüştü,ne dersiniz?
YanıtlaSilBen teşekkür ederim..Sevgiyle..
@ y. Ben de duyardım ama detayları öğreneli fazla olmadı.Özündeki amaca uygun yapıldığında çok güzel bir gelenek bence de..
Ben de aynı umut ve dileklerdeyim..
@ Buket,; İlk kez duyan biri için şaşırtıcı ve süper gerçekten :)
@ sLn; Beğendiğine sevindim :)
@ Funda; Osmanlıda birçok gelenek ve görenek bu tür inceliklerle ve hassasiyetle dolu..Ama zamanla başka ülkelerin karma kültürleriyle tam bir dejenerasyona uğradığımız o kadar açık ki.
Ciddi bir uğraş verilmezse elde pek bir şey kalmayacak yakında..
Ben de ilk öğrendiğimde çok etkilenmiştim. Beğendiğin için teşekkür ederim.
Ah canım efendim, o zamanların kadını olmak güzel bir şeydir zannımca.. :))
@ İbrahim; ben teşekkür ederim. Açacağın şiir blogunu beklemekteyim :)
@ Belgincim; ne güzel bir gelenekmiş değil mi? Aslında aynısının uygulanmaması için hiçbir neden yok.
YanıtlaSilGerçi günümüzde''Askıda ekmek'' gibi güzel uygulamalar var buna benzer ya da yapacağı yardımı gizlice ve rencide etmeden yapanlar da var elbette ama bas bas bağıranlar daha yoğunlukta dediğin gibi.
Ben teşekkür ediyorum.Sevgiyle..
@ Arzucuğuumm !! Ne diyorsun sen ya..!!
Bir şey yaptığın yok senin. Teyit ettirme işin gayet güzel fikirdi.Ben de heyecanla bekliyordum ama bulamadın mı sayın M. Bardakçı 'yı ?
Videoyu ekleme işim ne kadar çok kaynak olursa o kadar iyi olur düşüncesindendi, aşkolsun ama :(
Nitekim bu videodaki padişah Abdülaziz değil,Abdülmecit..Zeynep Kamil'den bahsedilmiyor. Bu ayrı bir olay mıydı, onu bile bilmiyorum.
Sen yine sorsana. Hemen bıraktın. Bekliyorum ama...
Ayrıca video yorumlara eklenir mi hiç, döverim seni bak:))
Fırça yemezsin korkma.Sen bu blogun, yani Zeugma'nın çılgın kızısın ve renk katıyorsun canım benim :))
Ben de öptüüm..
@ Uykusuz; Nerelerdesin ama sen :))
Demek sayemde öğrendin. Ne mutlu bana o zaman :)
@ Tibet'in annesi; dediğin gibi, şimdiki iftar sofralarında genellikle zengin zengini ağırlıyor, fakirleri ağırlayanlarsa gözüne sokuyor milletin.
Evet, çok yazık canım..
@ İzDüşümler; Bahsettiğin kitabı ben okumamıştım. Demek detaylarıyla anlatılıyor.
Bunu öğrendiğimde benim de aklıma ilk gelendi magazin kameraları. Günler öncesinden haber veriliyor, herkese izletmek için. İnsanlığa su katılmış ve oran her geçen gün yükseliyor, haklısın.
Kişi başına düşen yorum yüzölçümü mü? Rica ederim ama..Ne kadar çok yazarsan o kadar memnun olurum, bilmen gerekir :)
Unutuyoruz... Unuttukça eksiliyoruz!
YanıtlaSilEksile eksile bir şey kalmayacak yakında sanırım.
SilNe güzel gelenek göreneklerimiz var ,kültür mirası olrak unutulmamalı.Teşekkürler.
YanıtlaSilHem maddi hem manevi anlamda şahane bir gelenekmiş.
SilGünümüze gelene kadar epey değişikliğe uğramış maalesef.
Ben teşekkür ederim.
Bu güzel geleneği ilk kez duyuyorum. Yapılan yardım ne de güzel sunulurmuş hissettirilmeden.. Önemli bir kültür mirasımızmış. Teşekkürler, sevgiler Zeugmacı'm..
YanıtlaSil''Keşke günümüzde de devam etseydi'' diye düşündürüyor değil mi?
SilYapılan yardımlar hangi amaçlarla hangi boyutlara taşındı günümüzde, yazık.
Sevgiler Esinciğim...
Güzel bir gelenekmiş, hem insanlar yardım görüyor hem de rencide edilmiyormuş..
YanıtlaSilBizde de iftar çadırları var, belki o zamandan bu güne değişerek almış olduğu şeklidir bu geleneğin..
İftar çadırları genellikle belediyeler tarafından açılıyor ve halktan alınan halka sunuluyor. Partilerin propagandalarına alet ediliyorsa -ki birçoğu o durumda- bu çok kötü işte. Ne Ramazanla ne din ile herhangi bir ilgileri var onların!
SilBende öyle üstünkörü duymuştum ama hikayeyi tam olarak bilmiyordum.
YanıtlaSilTeşekkür ederim bu güzel paylaşım için :)
Çünkü günümüzde en ufak bir uygulama yok bu türden. Silinmiş gitmiş.
SilBen de bebeklerin diş çıkarmaları ile ilgili bir şey sanmıştım ilk duyduğumda :)
Ne oldu da böyle olduk, dedirtmiştir yazın. Bilmiyordum ben bunu, tarihle pek aram yoktur :))
YanıtlaSilNe mi oldu? İnsanlar insana özgü güzel duygulardan, kültür miraslarından, gelenek, göreneklerden hızla uzaklaşıyor da ondan.
SilŞimdilerde komşunun komşuya selam vermesi bile çok nadir gerçekleşiyor.
Bence güzel adetleri yaşatmak lazım :) Ama nasıl çare bizde olmalı.
YanıtlaSilKendi kendimize istemekle olmuyor galiba:)
SilEn güzel çare konuyla ilgili sivil toplum örgütleri kurmak.
İnsanlara bu tür geleneklerin değerini kavratmak ve yaşatmalarını sağlamak.
Bu ne kadar hoş bir paylaşım olmuş.İlk defa duyuyorum pek çok kişiye anlatırım artık Zeugmacım:))
YanıtlaSilSevgiler.
Ben de senin blogunda ne çok şeyi ilk kez duydum bilsen Ebrucuğum:)
SilÇok teşekkürler, sevgiler.
Artık böle şeyler eskide kaldı .aslında büyüklerimiz bize bunları böle aşılasa yani yeni nesle daha güzel olur ve gelenek ve göreneklerimizi unutmamış oluruz...
YanıtlaSilO kadar eskide kalmış ki duyunca şaşırıyoruz.
SilGüzel olan ne varsa yok olmaya mahkum oluyor maalesef..
Vay be ne nezaket
YanıtlaSilZeynep Kamil Hanımefendi abartmış sanki.
SilKabul edilmeyeceğini bildiğinden olsa gerek.