14/08/2012

Mevlâna Müzesi'ndeyiz

İlâhi öğretileri ne zaman daralsam beni kendime getirmiş, ruhumun tüm zerrelerine işleyerek her daim terapi etkisi yapmış olan, asırlar öncesinden süregelen söylemleri ''geleceğe gönderilmiş muhatabı meçhul mektuplar'' olarak adlandırılarak her çağda kabul gören, büyük İslam ve tasavvuf düşünürü Hz.Mevlâna'nın müzesindeyiz bugün.

O, elbette ki Mesnevi'siyle, yüzyıllar sonra keşfedilen topraklara, Amerika'ya kadar ulaşan, oradaki insanların dahi iç dünyasına ayna tutan, kendini tanıma - manevî sorunları çözme ve insan sevgisine dair en önemli kişi ve eserler arasında kabul edilen, doğumunun 800.yılı Unesco tarafından Dünya Mevlâna Yılı ilan edilmiş olan yüce bir insan.

Sizleri müzeden edindiğim bilgiler ve çektiğim görüntülerle baş başa bırakıyor, Ramazan Bayramı'nızı şimdiden ve içten sevgilerimle kutluyorum...



Müzenin geçmişiyle başlıyoruz... Hazreti Mevlâna’nın 17 Aralık 1273’te vefatı üzerine, bir yıl sonra Selçuklu Sarayı’ndan Alameddin Kayser ile Selçuklu Emiri Süleyman Pervane’nin karısı Gürcü Hatun tarafından Tebrizli Bedrettin’e bir türbe yaptırılmış. Dört fil ayağı üzerinde yükselen bu türbenin üst tarafı açık, üst örtüsü dıştan dilimli olup çinilerle kaplanmış. Türbe içten alçı üzerine kalem işi süslemelerle bezenmiş. İlk yapımından sonra Karamanoğulları ve Osmanlılar döneminde onarımlar görmüş. Türbenin kubbe dış yüzeyinde bulunan çiniler 1964 yılında söktürülmüş, gövde Kütahya çinileriyle yeniden kaplattırılmış.


Hz. Mevlâna’nın türbesi etrafında gelişen Mevlâna Dergâhı’na Osmanlı padişahlarından Yavuz Sultan Selim şadırvan, II.Selim semahane ve mescid, III. Murat derviş hücreleri ile matbahı yaptırmıştır. Selsebil, Şeb-i Arûs Havuzu gibi su yapıları ile avlusunda Hürrem Paşa, Sinan Paşa, Hasan Paşa, Mehmed Bey ve Fatma Hatun türbeleri bulunmakta. 1926 yılında ''Âsâr-ı Atika Müzesi’’ (Eski Eserler Müzesi) olarak hizmete açılan Mevlâna Müzesi’nde Mevlevî etnografyasına ait eserler, el yazması kitaplar ile levhalar sergileniyor.
Derviş Hücreleri
AŞÇI DEDE ODASI Aşçı Dede Mevlevîlik tarikatında dervişleri eğiten, terbiye edip manen pişiren ve olgunlaştıran kişi. Dergâhta şeyhten sonra gelen Aşçı Dede, dergâhın bütün faaliyetlerinden ve düzeninden sorumlu. Ayrıca dergâhın gelir ve giderlerini kontrol ediyor, dervişlere niyaz olarak verilen aylıkları da belirliyor.

Aşçı Dede’nin saka postunda üç gün oturan ''can’’ a söyledikleri: ‘’İşte bu Mevleviliğin üç günden beri namaz, niyaz, hizmet, mihnet ve meşakkatini gördün. Bunlara tahammül ve sabır ister. Her kim sana kötü davranırsa ona mukabele etme, zinhar bir ferde el kaldırma, el ve dil uzatma. Herkese ’Eyvallah’ de. Yar-u ağyardan gelen her bir belaya ve cefaya sabır ve tahammül eyle. Namaz ve niyazında ve hizmetinde ol. Kendi rızanla bu tarikati ve hizmeti kabul edersen seni bütün hata ve ayıplarınla kabul ederiz. Bizi dahi üç günlük misafirliğinde gördün. Görüp görmediğin nice ayıplarımız vardır. Sen de bizi ayıplarımızla kabul edersen ’ikrâr’ını alırız.''

SERPUŞ-Keçe. Env. No. 707. Yük. 49 cm. Selçuklu. 13. yy.Şemsi Tebrizî’ye ait. İki yönlü başlık keçe üzerine kumaş kaplı. Kumaşın üzerinde kahverengi iplikle işlenmiş olan Kelime-i Tevhid ve Allah yazıları yer alıyor.


Sırasıyla; dergâhta kullanılmış olan ney'ler, buhurdan, kap-kacak, ''fukara çanağı'' anlamına gelen keşkül ve ''büyük boru'' anlamına gelen nefir'ler...

KUDÜM: Mevlevilikte sema yapılırken kullanılan sazlardan olan kudüm. Halk arasındaki adı ''çifte narâ’’. Üzeri deri kaplı ve dibe doğru daralıyor. Birbirine bağlı olup yere konması için yuvarlak bir de altlığı var.

MESNEVÎ SANCAĞI Kırmızı, beyaz, krem ve yeşil renkli goblen kumaştan yapılmış ve üç kenarı püskülle çevrili, dört kenarında ayyıldız motifi yer alan sancak, üç yatay bölüme ayrılmış. Birinci kısımda ''Mevlâna Sultan Vilayeti Konya’’, ikinci kısımda; ''La ilahe İllallah Hak Muhammed Resulullah Ya Ebubekir Ya Ömer Ya Osman Ya Ali maşkallah’’ yazılı. ''Zülfikar ve Pence-i âli âhâ'' motiflerinin üzerinde de ''Fetih sûresi'' yer alıyor.

Seccâde Atlas. Env. No. 685.165 x 113 cm. Osmanlı. 16. yy.
Krem ve kırmızı renkli atlas kumaştan yapılmış. Üç kemerli mihrap nişli seccadenin kırmızı zeminli bordum, stilize edilmiş karanfil ve lale motifleriyle, orta kısım mihrap nişi ve bitkisel bezemelerle süslenmiş.

ZİKİR TESBİHİ Ihlamur ağacından yapılmış olan zikir tesbihinin imâmesi ve nişâneleri Mevlevi sikkesi biçiminde. Tesbih 1489 tane. İmâme üzerinde yer alan kitabesi çok önemli. Siyah mürekkeple yazılmış ve yer yer silinmiş olan bu yazılarda tesbihin Topkapı Sarayı’nda yetişen ağaçlardan yapılarak Mevlâna Dergâhı'na gönderildiği okunuyor.



EL YAZMASI KİTAPLAR (En baştaki Mesnevî)

MATBAH-I ŞERİF (Mutfak) Matbah müzenin güneybatı köşesinde yer alıyor. Sultan III. Murat tarafından 1584 yılında yaptırılmış. Dergâhın müzeye dönüştürüldüğü 1926 yılına kadar yemek ihtiyacı burada karşılanıyordu. 1990 yılındaki onarımlardan sonra bu bölümün teşhir ve tanzimi mankenler ile yeniden yapılmış, matbahın asıl işlevi olan yemek pişirme ve somat denilen sofrada yemek yeme adabı mankenlerle anlatılmaya çalışılmıştır. Matbahın diğer işlevlerinden olan Nev-ni-yâz denilen Mevlevî aday adayı saka postu üzerinde otururken, semâ talim çivisi yanında ise semâ dedesinin can tabir edilen Mevlevî derviş adayına semâ talim ettirişi anlatılmaya çalışılmıştır.


Fotoğraflar: Zeugma
Kaynak: Mevlâna Müzesi