Kibir var ya kibir...
Kulağınıza çalınmıştır mutlaka. Hani ''Şeytanın en sevdiği günahtır'' diye söz edilir.
İşte bu sözü duyunca başrollerini Al Pacino ve Keanu Reeves'ın oynamış olduğu ''Şeytanın Avukatı'' adlı film gelir aklıma.
Özellikle son sahnedeki o replik:
''Kibir... En sevdiğim günah!''
Dinimizde ''Kalbinde zerre miktar kibir bulunan kimse asla cennete girmeyecektir,'' şeklinde buyrulmuş. Nitekim, pek çok hadis ve ayette, yasaklanmış olan kötü huylardan birinin kibir olduğu vurgulanıyor.
Sadece bizim dinimizde mi?
Hıristiyanlıkta Yedi Büyük Günah ya da Kardinal Günahlar olarak bilinen ve insanın hayatı boyunca sakınması gereken 7 günahtan biri. Hatta ilk sırada olanı.
Latince adlarının ilk harflerinden oluşan SALIGIA olarak geçen ve her biri şeytani bir varlığa atfedilen bu günahlara hemen bir göz atalım isterseniz:
Superbia: Kibir, kendini beğenmişlik (Lucifer'e)
Avaritia: Açgözlülük (Mammon'a)
Luxuria: Şehvet düşkünlüğü (Asmodeus'a)
Invidia: Kıskançlık, hasetlik (Leviathan'a)
Gula: Oburluk (Beelzebub'a)
Ira: Öfke, yıkıcılık, gazap etmek (Behemoth'a)
Acedia: Tembellik, miskinlik (Belphegor'a)
Elbette ki yalnızca dinler bahsetmiyor kibirden. Düşünürler, filozoflar, ünlü yazarlar da reddediyor onu.
Tolstoy ''Kimse kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir önemsediğin bir bedel ödersin,'' diyor örneğin.
Nietzsche: ''Kemikleri, eti, bağırsakları ve kan damarlarını kaplayan deri nasıl insan görünümünü katlanabilir hale getiriyorsa, ruhun ajitasyonu ve ihtirası da kibirle kapatılmıştır; kibir, ruhu kaplayan deridir,'' diye söz ediyor kibirden.
Peki ya Mevlâna ne demiş?
''Kibir nedir? Kendinden habersizliktir! Güneşten haberi olmayışı gibi buzun.''
Psikologlar ''derin bir paradoksal kompleks ve saplantı'' olduğu konusunda hemfikir.
Sözlükler ''Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme,'' diye açıklıyor.
İnsanın gözlerini kör eden, en değerli varlığını bile göremez hale getiren, psikolojide ağır bir kişilik bozukluğu sendromu olarak nitelenen, zekânın yenemediği, ak olana kara, her şeye ''Ben bilirim,'' dedirten, emretmeyi, kişileri aşağılamayı, hak yemeyi, mağdur etmeyi sevdiren, hatta insanlardan selam esirgeten bir duygudur o...
Ha, bir de; bu günâhkar duygu, ruhunu kaplamış olduklarını ''Hep bana! Hep bana!'' modunda gezdirir...
Gariptir, dilbilimcilerimiz de dağlarla özdeşleştirmiş onları.
Nasıl mı?
''Kendini Kaf Dağı'nda görmek'' ya da ''Küçük dağları ben yarattım'' diye başlayan deyimleri hatırlayın. Daha ne olsun...
Dahasını isterseniz Kendini Beğenmişlik başlığı altında BURADA (Tıklayın Lütfen)
Kulağınıza çalınmıştır mutlaka. Hani ''Şeytanın en sevdiği günahtır'' diye söz edilir.
İşte bu sözü duyunca başrollerini Al Pacino ve Keanu Reeves'ın oynamış olduğu ''Şeytanın Avukatı'' adlı film gelir aklıma.
Özellikle son sahnedeki o replik:
''Kibir... En sevdiğim günah!''
Dinimizde ''Kalbinde zerre miktar kibir bulunan kimse asla cennete girmeyecektir,'' şeklinde buyrulmuş. Nitekim, pek çok hadis ve ayette, yasaklanmış olan kötü huylardan birinin kibir olduğu vurgulanıyor.
Sadece bizim dinimizde mi?
Hıristiyanlıkta Yedi Büyük Günah ya da Kardinal Günahlar olarak bilinen ve insanın hayatı boyunca sakınması gereken 7 günahtan biri. Hatta ilk sırada olanı.
Latince adlarının ilk harflerinden oluşan SALIGIA olarak geçen ve her biri şeytani bir varlığa atfedilen bu günahlara hemen bir göz atalım isterseniz:
Superbia: Kibir, kendini beğenmişlik (Lucifer'e)
Avaritia: Açgözlülük (Mammon'a)
Luxuria: Şehvet düşkünlüğü (Asmodeus'a)
Invidia: Kıskançlık, hasetlik (Leviathan'a)
Gula: Oburluk (Beelzebub'a)
Ira: Öfke, yıkıcılık, gazap etmek (Behemoth'a)
Acedia: Tembellik, miskinlik (Belphegor'a)
Elbette ki yalnızca dinler bahsetmiyor kibirden. Düşünürler, filozoflar, ünlü yazarlar da reddediyor onu.
Tolstoy ''Kimse kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir önemsediğin bir bedel ödersin,'' diyor örneğin.
Nietzsche: ''Kemikleri, eti, bağırsakları ve kan damarlarını kaplayan deri nasıl insan görünümünü katlanabilir hale getiriyorsa, ruhun ajitasyonu ve ihtirası da kibirle kapatılmıştır; kibir, ruhu kaplayan deridir,'' diye söz ediyor kibirden.
Peki ya Mevlâna ne demiş?
''Kibir nedir? Kendinden habersizliktir! Güneşten haberi olmayışı gibi buzun.''
Psikologlar ''derin bir paradoksal kompleks ve saplantı'' olduğu konusunda hemfikir.
Sözlükler ''Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme,'' diye açıklıyor.
İnsanın gözlerini kör eden, en değerli varlığını bile göremez hale getiren, psikolojide ağır bir kişilik bozukluğu sendromu olarak nitelenen, zekânın yenemediği, ak olana kara, her şeye ''Ben bilirim,'' dedirten, emretmeyi, kişileri aşağılamayı, hak yemeyi, mağdur etmeyi sevdiren, hatta insanlardan selam esirgeten bir duygudur o...
Ha, bir de; bu günâhkar duygu, ruhunu kaplamış olduklarını ''Hep bana! Hep bana!'' modunda gezdirir...
Gariptir, dilbilimcilerimiz de dağlarla özdeşleştirmiş onları.
Nasıl mı?
''Kendini Kaf Dağı'nda görmek'' ya da ''Küçük dağları ben yarattım'' diye başlayan deyimleri hatırlayın. Daha ne olsun...
Dahasını isterseniz Kendini Beğenmişlik başlığı altında BURADA (Tıklayın Lütfen)
En çok Mevlananın sözünü sevdim.
YanıtlaSilKibir bence biraz da intihara benziyor, seni yönetmesine izin verdiğin an bir el bombasının pimini çekmiş, kendi sonunu hazırlamış oluyorsun..
Evet, oldukça manidar biz söz.
SilTolstoy da güzel söylemiş. Ama en güzelini siz söylemişsiniz.
''Kendi sonunu hazırlamak'' o kadar doğru ki...
Teşekkür ediyorum, sevgiyle...
hıc sevmedığım bır ozellık,kibirli insanlarla gerçektende hiç uğrasamam,alçak gönüllü olan insan yüce insandır,kibirlenmek baskalarını kendınden küçük görmek çok fena bir hastalık bence yakalananlar düzelir umarım ama o meshur ego varya dağ gıbı olan onun erimesi lazım önce.sevgiler canım çok güzel bi konuya değinmişsin.
YanıtlaSilBen de nefret ederim. Bu özelliğe sahip bir insandan hızla uzaklaşmak gerekiyor. Hem de ''Şeytan görsün yüzünü'' diyerek. Sahi ne çok uyar. Mütevazı insan gibisi var mıdır?
SilYakalananlar kolay düzelmiyor maalesef canım. Sen benden daha iyi bilirsin. Üstelik dikkat et bak, hiçbir meziyeti olmayanlar daha çok yakalanıyor bu hastalığa :)
Sevgiler..
Günaydın Zeugmacığım. Günün güzel geçsin diyeyim :)
SilEn çirkin kıyafetlerden birisidir kibir. O çirkin giysiyi bir kere giydin mi sonrası yok, insan olamazsın bir daha.. Ve hızla da uzaklaşırsın insanlıktan. Hatta bu kişinin yüzüne yansır ve tuhaf bir yaratığa benzersin. Çirkinleşirsin. Kişinin karakteri mimik olarak yüze yerleşir ve iz bırakır biliyorsun ki.
Beni yeni tanıyan insanlar ilk bakışta kibirli olduğumu düşünürler. Bunun sebebi de gerçek hayattaki var olan sert duruşum sanırım. Aslında bunun adı kibir değil. Her insana guvenemeyeceğimi bildiğim için yeni tanıştıklarımı ilk etapta uzaktan izlemeyi severim. Ama buna kibir der çıkarlar kolayca :)
Kibirle egonun karıştırılmasını ise doğru bulmuyorum. Ego ben demek.. ama hep bana, hep bana demek değildir. Herkesin bir egosu vardır :) Bunu az çok okumuş etmiş herkes bilir. Kişinin merkezi sistemi gibi düşünmeliyiz. Fakat bu "ben" hep ben'e dönerse işte orada insan kişisinin çirkinliği çıkar ortaya. Bir de kötü huylar edinmek sonradan olmaz diye düşünüyorum. Aileden gelir bence. Genetik yani. Yapılan araştırmalar karakteristik özelliklerin aile içinde bulaşıcı bir hastalık gibi dağıldığını ve sonraki kuşaklara taşındığını söyler.
Çok iyi bir konu bu Zeugmacım, iyi ettin ele aldın. Bu duygunun esiri olan kişiler de umarım okurlar ve bir şeyler çıkarırlar kendilerine.
Küçük dağları ben yarattım.. Ben en iyiyim, en şu'yum ve de ennnn bu'yum diyenlerden uzak, güzelll mi güzel bir hafta sonu diliyorum sana :)
Öpüyorum.. Sevgiyle.
Günaydın Pandoracım.
Silİyi ki diğer dillerdeki gibi ''İyi Sabahlar'' anlamı taşımıyor bizim ''Günaydın''ımız. Günün her saati geçerli :)
Güzel dileklerle dolu yorumun nasıl iyi geldi bilemezsin. Biliyor musun, ben de seni zaten tıpkı burada yazdığın şekilde tanımıştım. İlk etapta biraz uzak duruşun, kişileri tanımak için belirli bir süreye ihtiyaç duyuşun, sonrasında tüm samimiyetinle varlığını ortaya koyuşun. Demek ki insanların birbirini görmesi elzem değil, blog yazarken de gayet iyi tanıyabiliyor.
Kibirle egonun karıştırılmaması gerek bence de. Herkesin bir egosu vardır, doğru. Bu bağlamda her insan ayrı bir ego filtresine ve kişilik ekranına sahip. Çünkü ego daha çok göreceli gerçekleri kıyaslama yoluyla mutlak gerçekliği anlamamızı sağlayan, sosyal çevreye uyum ve sosyo-kültürel etkilere göre şekillenen bir benlik katmanı (Bu şekillenme sırasında iç ve dış gerçeklerin göz ardı ya da inkar edilme durumu var). Dolayısıyla ego, otomatik olarak çalışan; ama irade ve bilinçle kontrol edilebilen bir mekanizma.
Kibir çok çok daha farklı. ''Hep ben, hep bana, sadece ben, yalnızca benim çıkarlarım'' şeklinde bir sendrom, bir hastalık. Ve bana göre özünde aşağılık kompleksinden kaynaklı.
Dediğin gibi, bu çirkin elbiseyi bir kez giymiş olan bir daha çıkaramıyor. Hatta git gide daha kronikleşiyor durumu. Tecrübeyle sabittir.
Aman, uzak dursunlar bizden.
Hayatımı zehirlemeye hiç niyetim yok...
Senin de hafta sonun şeker tadında geçsin Pandoracığım...
Öpüyorum güzel yüreğinden...
Sevgiyle...
Hep nefret etmişimdir kibirli insanlardan,uzak durmuşumdur ama hayat içinde genede karşımıza çıkmıyor değil böyle insanlar.
YanıtlaSilBen de nefret etmiş ve uzak durmuşumdur...
SilAncak dediğin gibi toplumsal yaşam içinde karşılaşabiliyoruz onlarla.
Biraz da şans meselesi. Örneğin genelde kendi çıkarları için çalışan ve durmadan emirler yağdıran kendini beğenmiş bir müdüre ya da patrona rastladığını düşün.
Daha biraz önce birinin kibirli bir yorumu üzerine facebooka şu güncellemeyi yaptım, aynen buraya aktarıyorum. Kalplerimiz BİRmiş diyeceğim, cuk olacak! :)))
YanıtlaSil"Bırakın da insanlar kendilerini nasıl iyi hissediyorlarsa öyle davransın. Senin hoşuna gitmiyor diye neden keyif aldığı bir şeyi yapmaktan vazgeçip, senin istediğini yapsın ki? Sen bulunmaz hint kumaşı mısın? Sen bu hayatın vazgeçilmezi misin? O da BİR... sen de..."
Evet aynen, kalplerimiz birmiş Sibelciğim..
Silİnsanlar yorumlarıyla bile kendi istekleri olsun isteyebiliyor. Adı üzerinde: Kibirli= Kendini beğenmiş...
çünkü zannediyor ki o hep en iyisini, doğrusunu yapar. Herkes onun istediği şekilde davranmaya mecbur! Başkalarının hayatlarına karışma hakkını nereden buluyorlar böyle, anlamıyorum.
merhaba , yazılarınızı okumak; büyük bir denizin, en mavi en derin yerine dalmak gibi ..sevgiler
YanıtlaSilMerhaba..
SilDemek ki aynı hisleri paylaşıyoruz.
Söylediğiniz şekilde hissettirebiliyorsam ne mutlu bana..
Çok teşekkür ediyorum...
Sevgilerle...
doğru söyledin
Silbir "ego" yazısı vardı cebimde,üstüne geldi bu :)
YanıtlaSilCebindeki ''ego'' yazısını en kısa zamanda ekrana dökmeni bekliyorum sevgili coraline :)
SilNot defterimin baş köşesinde duruyor "SALIGIA". Her açtığımda görüyorum. Aslında hakkında bir şeyler yazmak için not almıştım ve hala daha bir şeyler yazarım diye de düşünüyorum. Ama sanırım esas amacı bir Hz. Ömer kıssasındaki "beyaz sakal" gibi bir şey...
YanıtlaSil"Dikkat et!"
"Unutma!"
...der gibi orada duruyor öyle.
Ne güzel bir uygulama yapmışsınız.
Silİnsan bilse de gözünün önünde olması çok daha farklı etki yaratıyor.
Umarım yakın bir tarihte siz de bir şeyler yazarsınız konuyla ilgili..
Hz.Ömer kıssasını da sayenizde öğrendim bu arada.
Teşekkürlerimle...
Kibir, sahibini toplumda en büyük gibi gösterirken, gerçek anlamda en kişiyi en çok yanlızlaştıran bir kavram. İyi bir konuya dikkat çekmek olmuş yazdıkların.
YanıtlaSilAdı üzerinde: ''Büyüklenme''
SilDolayısıyla sadece kendisi ''büyük'' olduğunu zannediyor :)
Yalnız kalma söyleminde haklısın. Çünkü devam ettiği sürece yüzleşeceği gerçek bu.
Konuyu beğendiğin için teşekkür ederim.
Bu tarifler benim tanıdığım bir kaç kişiye öyle uyuyorki .Zehir etti bize hayatı resmen. Allah bu tarz insanlardan biiz fersah fersah uzak etsin , diyorum yalnızca ...
YanıtlaSilKeşke kibirlerini beslemek yerine insani duygularını besleseler , o zaman dünya ne güzel olurdu :))))
Tarifler tabii ki uyacak bahsettiğin kişilere. Hastalık bu.
SilEn basitinden bir örnek: Gripal sendromun belirtileri de herkeste aynıdır.
Dolayısıyla grip olmuş bir kişiyi kimse söylemeden şıp diye anlamıyor muyuz İlknurcuğum? :)))
En uyuz olduğum insan tipidir, suratının ortasına tüküresim, hatta sıkı bir küfür edesim gelir ama ağzımı tutarım :))
YanıtlaSilHiç yadırgamadım doğrusu :))
SilKatil etme potansiyelleri bile var; ama değmez...
öylesilere deli oluyorum akılları var mı acaba diye düşünürüm içimden bu şekil davranmalarına karşın...
YanıtlaSilfilm dedin ya unutulmazdır arşivimde... :)
Ne söylesek az geliyor sahiden de.
SilCennete bile sokulmayacaklar bunlar. Gayet açık :))
O derece iğrençler...
O filmi bir arkadaşımın ''Kibir'' ile ilgili tavsiyesine üzerine izlemiştim ve benim de unutulmazlarım arasında.
hepsi bence dille değil de, kalple yazılmış sözlerdi zeugmam.
YanıtlaSilinsan en doğru cümleleri kalbin hissettirdiği akılane halle vurguluyor
ben illa mevlana diyorum ve temenni olarak da hoşgörüye sığınıp, hepimizin çok eksiği, çok hataları olduğunu biliyorum !
ben yapıyorsam, illa ki başkalarıda yapıyordur demeyide unutmayalım..
sevgiden , hoşgörüden vazgeçmiyelim.
kaç günlükki şu dünya..
dese ne olur, demese ne olur..
biz yolumuzu almışız nede olsa..
sevgiyle canım
İyi niyet ve hoşgörü dolu yorumun insanın ruhunu okşuyor sevgili Nunucuğum. Keşke diyorum. Keşke dediğin gibi olabilseydi. Ancak bu konuyla ilgili ''dille mi yazılmış kalple mi'' seçeneği geçersiz. Çünkü bunu bütün dinler kutsal kitaplarında bu şekilde açıklamış. Allahın emriyle bu böyle...
SilMevlâna'ya sığınmak elbette ki güzel. Lâkin onun bile başta ''Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok, nice elbiseler gördüm içinde insan yok,'' olmak üzere yığınla sözü var. Bu sözler boşuna söylenmedi.
Ve... Elbette ki kusursuz insan yoktur, hepimizin eksikleri, hataları mevcuttur. ''Beşer, şaşar'' var, en kısa haliyle.
Lakin bu hataları çoğaltıp bir saplantı haline getirerek diğer insanları küçümsemek, aşağılamak, büyüklenmek olmamalı bu hiç bir zaman...
Sevgi ve hoşgörü içinde yazdığın güzel yorumun için teşekkürler..
Sevgilerimle Nunucuğum...
En güzelini Mevlana söylemiş, nasıl duru ifade etmiş bu duyguyu. Kibir en çok da duyulduğu bünyeyi alçaltan bir duygu olduğu için günah bence. Sevgiden ve sevginin o olumlu sıcak duygusundan uzaklaştırdığı için. Eline sağlık canım, ne güzel yazmışsın.
YanıtlaSilMevlâna her zamanki gibi, bu duyguyu da ilahi öğretilerindeki kelimelerin içine bambaşka; duru ama çok derin yansıtmış. İnsan çok farklı etkileniyor, haklısın canım.
SilZiyaretin ve güzel yorumun için ben teşekkür ederim.
Sevgiyle...
Merhaba Zeugma'cığım,
YanıtlaSilözlemişim yazılarını:)
Bütün dinlerde en büyük günahlardan biri olduğu söylense de "kibir" in,din mensubu olduğunu söyleyenlerin din ve inanç sohbetlerinde, kendilerinde bolca gözlemlediğimiz durum :))
Ama kibirin yakıştığı da var :))kediler :))
Sevgilerimle
Merhaba sevgili Bedişciğim...
SilTıpkı söylediğin biçimde gözlemlediğimiz ortamlar çok şaşırtıcı. O türden kişilere de ''Kibirlenme padişahım, senden büyük Allah var'' sözü layık görülmüş sanırım.
Kedilere yakışıyor demek. Dur bir dikkat edeyim :))
Yazılarımı özlediğin için çok teşekkür ederim, de... Sen neden yazmıyorsun artık. Aradan aylar geçti.Ben senin yazılarını ve o harika tablolarını, serilerini özlemedim mi sanıyorsun :( Bekliyorum en kısa zamanda, ona göre...
Sevgilerimle...
Hello, Zeugma.
YanıtlaSilAwe inspiring your works...
Thank you for visiting my blog.
I am honored to your visit.
The prayer for all peace.
Have a good weekend. From Japan, ruma❃
Hello ruma
SilI appreciate you stopping by, and your comments mean a lot, thank you!
Take good care.
Have a great week...
Zeugma
Alcakgonullu olmak buyukluktur... Mutevazi insanlar her zaman daha yucedir.
YanıtlaSilVe o alçakgönüllük ile kendini taçlandırmıştır kişi...
SilAsıl büyüklük budur...
Merhaba blogunuzu yeni kesfettim ve hemen bu siteye katil kismindan basladim izlemeye:))
YanıtlaSilCok renkli ve zevkli bir blog olmus.
Sizide benimkine beklerim
komirra.blogspot.com
Merhaba, hoşgeldiniz...
SilDeğerli ziyaretiniz ve güzel sözleriniz için teşekkür ederim...
İki yazını da okudum.harika yazmışsın.çok doğru tespitler.kstılıyorum.sevgilerimle zeugmacım,bu yorumumu cep telefonumdan atıyorum 😊
YanıtlaSilİki yazını da okudum.harika yazmışsın.çok doğru tespitler.kstılıyorum.sevgilerimle zeugmacım,bu yorumumu cep telefonumdan atıyorum 😊
YanıtlaSilİki yazını da okudum.harika yazmışsın.çok doğru tespitler.kstılıyorum.sevgilerimle zeugmacım,bu yorumumu cep telefonumdan atıyorum 😊
YanıtlaSilDemek ki sen de aynı şeyleri gözlemlemişsin ya da birebir yaşamışsın. Bütün dinler reddediyor gördüğün gibi Sanemciğim;)
SilKonuyla ilgili her iki yazımı birden okuduğun ve beğendiğin için çok teşekkür ederim.
Sevgiyle...