27/07/2012

Akordeon Çalan Kadın

Onu Ankara'ya her gittiğimde, Bahçeli 7.Cadde'de görüyordum.
Sokağın ve orada yaşayanların bir parçası olmuştu adeta.

Çıkardığı melodiler caddenin bir ucundan diğer ucuna yayılır, onun o an orada olduğunu bilir, yanına yaklaştıkça adımlarınızı yavaşlatırdınız.

Gözlerine odaklanmak isterdiniz ilk önce. Ardında neler gizli görmek isterdiniz.
Akşam olunca nereye gider? Ayakta dikilmekten yemek yapmaya takati kalmış mıdır?
Ne yer, ne içer, nerede yaşar?

O ise gözlerine ve yüzüne en ufak bir ipucu yansıtmaz, ne kimseyle tek kelime konuşur,
ne de en ufacık bir şekilde tebessüm ederdi.
Ruhunu aldırmış gibiydi.
Gözleri hep aynı donuk ifadeyle bakan, cansız, ruhsuz, robota dönmüş bir bedendi onunki...

En son geçen kış görmüştüm.
Soğuktan morarmaya yüz tutmuş kıpkırmızı parmaklarına hiç aldırmadan çalmaya devam ediyordu.
Üşümemeleri için kat kat giydirdiği çocukları yanındaydı sürekli.
Saatlerce çalıyordu aynı kaldırımda.

İki hafta kadar önce bu kez Kızılay'da gördüm bu genç kadını.
Sıcaklığın gölgede bile 40 derece hissedildiği, insanların serinlemek için AVM'lere kaçtığı o havada yine akordeon çalıyordu kaldırımda, aynı donuk ifadeyle.

Ne soğuğu ne de sıcağı duyumsayan cansız, ruhsuz, robota dönmüş bedeniyle...

Akordeon Çalan Kadın