Bu yazı, market alışverişlerimde raflarda sürekli rastladığım bir ürünle ilgili yaşanan ve şaşkınlıkla biten hikâyeyi anlatmaktadır.
İrili ufaklı ithal kavanozlarda satışa sunulan, taneleri itibariyle bezelyeye benzeyip rengi pek benzemeyen, bu nedenle de hiç çekici görünmeyen, konserve-turşu benzeri bir ürün olan ''Kapern''den bahsediyorum. Türkçesi ''kapari'' ve öyle her markette bulunmuyor...
Ama son yıllarda sanki biraz atak yaptı, biraz daha yaygınlaştı.
Neyse... Ben hayatımda hiçbir zaman kapari almaya niyetlenmediğim gibi, onu her gördüğümde aklımdan geçenler şunlar idi:
''Hiç tanımadığım ülkelerin tadını bilmediğim sebzesini neden alıp kullanayım? Üstelik konserve!''
Bu arada; sebze olduğundan bile emin değilim. Sadece bezelyeye benzediği için öyle düşünüyorum. Entel dantel yerlerde çalışan ünlü ahçıların soslarda falan kullandığını biliyorum bir de. Ee, cahillik kolay değil!
Bugünkü market alışverişimde de yine aynı şey oldu ve ben geç de olsa artık konuyla ilgili bir araştırma yapmak istedim.
Kapern(Alm), capers(İng) yani ''kapari'' Evliya Çelebi tarafından 400 yıl önce keşfedilmiş bir bitkiymiş meğerse!? “Seyahatname”sinin Çorum’un Osmancık İlçesi'ni tanıttığı bölümde:
''İşte bu kumlu toprakta, bu iklim şartlarında “gebre” adında bir yemiş yetişiyor ve yöre halkı bu yemişin sirkeli turşusunu yapıyor,'' diyor ve çok meşhur(!) olduğundan, faydalı ve lezzetli oluşundan, hastalıklara deva olmasından, zindelik, sağlık, güç verdiğinden bahsediyor.
İlk çağlardan beri Akdeniz ülkelerinde gıda ve tedavi amaçlı kullanıldığını öğreniyorum sonra. Acı bir bitki olduğunu, sadece sirke ve tuz ile terbiyelendikten sonra tüketildiğini de...
Kapari ülkemizde, Akdeniz ikliminin yaşandığı iller başta olmak üzere, Doğu Karadeniz'de ve Güneydoğu illerinde, Orta Anadolu'da Tokat ve civarında doğada kendiliğinden yetişen, dikenli ve çalımsı bir bitki olan Gebreotu (Gebereotu) imiş oysa. Düşünebiliyor musunuz??!!
Gebre, gebere kebere, kepere, kapari...
Kapari, her yönüyle bir kurtarıcı aslında. Deniyor ki:
“Toprak kanseri olarak tanımlayabileceğimiz erozyonu önlemede yeni bir umut: KAPARİ”
“Orman köylümüzün kalkınmasında mucizevi bitki.”
Almanlar kaparinin salamurasını, sosunu 472 çeşit yemekte kullanıyormuş.
İspanyollar, yılda 20 milyar dolar kazandırdığı için ''Milli Bitki'' ilan etmiş kapariyi ve devlet korumasına almışlar.
Biz mi? 1990 yılından beri yılda 3000-5000 ton kapari ihraç ediyormuşuz ve sırf bu yüzden bizdeki diğer adı ''dolar açan tomurcuklar'' diye biliniyormuş.
Ancak... İç piyasamızda yeterince tanıtımı yapılmamış hiçbir zaman.
Ülkemizdeki her türlü iklimde bu kadar ''yaygın'' yetişen bir bitkinin ''yaygın'' bir şekilde kullanılmamasını, hatta adını bile duymayan sayısız insan olduğunu başka ne şekilde açıklayabiliriz sizce?
Peki, yalnızca büyük kentlerdeki süpermarketlerde, ithal kavanozlarda karşımıza çıkmasını?
İhraç ettiğimiz kapariler bize ithal kavanozlarda geri dönüyor, bu çok açık..
Tarım Bakanlığı uyuyor mu?
İrili ufaklı ithal kavanozlarda satışa sunulan, taneleri itibariyle bezelyeye benzeyip rengi pek benzemeyen, bu nedenle de hiç çekici görünmeyen, konserve-turşu benzeri bir ürün olan ''Kapern''den bahsediyorum. Türkçesi ''kapari'' ve öyle her markette bulunmuyor...
Ama son yıllarda sanki biraz atak yaptı, biraz daha yaygınlaştı.
Neyse... Ben hayatımda hiçbir zaman kapari almaya niyetlenmediğim gibi, onu her gördüğümde aklımdan geçenler şunlar idi:
''Hiç tanımadığım ülkelerin tadını bilmediğim sebzesini neden alıp kullanayım? Üstelik konserve!''
Bu arada; sebze olduğundan bile emin değilim. Sadece bezelyeye benzediği için öyle düşünüyorum. Entel dantel yerlerde çalışan ünlü ahçıların soslarda falan kullandığını biliyorum bir de. Ee, cahillik kolay değil!
Bugünkü market alışverişimde de yine aynı şey oldu ve ben geç de olsa artık konuyla ilgili bir araştırma yapmak istedim.
Kapern(Alm), capers(İng) yani ''kapari'' Evliya Çelebi tarafından 400 yıl önce keşfedilmiş bir bitkiymiş meğerse!? “Seyahatname”sinin Çorum’un Osmancık İlçesi'ni tanıttığı bölümde:
''İşte bu kumlu toprakta, bu iklim şartlarında “gebre” adında bir yemiş yetişiyor ve yöre halkı bu yemişin sirkeli turşusunu yapıyor,'' diyor ve çok meşhur(!) olduğundan, faydalı ve lezzetli oluşundan, hastalıklara deva olmasından, zindelik, sağlık, güç verdiğinden bahsediyor.
İlk çağlardan beri Akdeniz ülkelerinde gıda ve tedavi amaçlı kullanıldığını öğreniyorum sonra. Acı bir bitki olduğunu, sadece sirke ve tuz ile terbiyelendikten sonra tüketildiğini de...
Kapari ülkemizde, Akdeniz ikliminin yaşandığı iller başta olmak üzere, Doğu Karadeniz'de ve Güneydoğu illerinde, Orta Anadolu'da Tokat ve civarında doğada kendiliğinden yetişen, dikenli ve çalımsı bir bitki olan Gebreotu (Gebereotu) imiş oysa. Düşünebiliyor musunuz??!!
Gebre, gebere kebere, kepere, kapari...
Kapari, her yönüyle bir kurtarıcı aslında. Deniyor ki:
“Toprak kanseri olarak tanımlayabileceğimiz erozyonu önlemede yeni bir umut: KAPARİ”
“Orman köylümüzün kalkınmasında mucizevi bitki.”
Almanlar kaparinin salamurasını, sosunu 472 çeşit yemekte kullanıyormuş.
İspanyollar, yılda 20 milyar dolar kazandırdığı için ''Milli Bitki'' ilan etmiş kapariyi ve devlet korumasına almışlar.
Biz mi? 1990 yılından beri yılda 3000-5000 ton kapari ihraç ediyormuşuz ve sırf bu yüzden bizdeki diğer adı ''dolar açan tomurcuklar'' diye biliniyormuş.
Ancak... İç piyasamızda yeterince tanıtımı yapılmamış hiçbir zaman.
Ülkemizdeki her türlü iklimde bu kadar ''yaygın'' yetişen bir bitkinin ''yaygın'' bir şekilde kullanılmamasını, hatta adını bile duymayan sayısız insan olduğunu başka ne şekilde açıklayabiliriz sizce?
Peki, yalnızca büyük kentlerdeki süpermarketlerde, ithal kavanozlarda karşımıza çıkmasını?
İhraç ettiğimiz kapariler bize ithal kavanozlarda geri dönüyor, bu çok açık..
Tarım Bakanlığı uyuyor mu?
Güzel bir konu açmışın Sevgili Zeugma. Yeni tatları denemeyi seven ben, kapariyi ilk ve son deneyişimdir.
YanıtlaSilBaşkalarını bilmem ama ben bir hafta kendime gelemedim tadından dolayı sevemedim sevemeyeceğimde.
Sevgiler
Merhabalar
SilÇok güzel bir yazı olmuş ...
Ben kullanıyorum hatta doğa o kadar çok veriyor ki topladikca yenisini veriyor salata da veya yemeğin yanında kapari turşusu vazgeçilmez sadece 1 kaşık yemeniz bir günümüze değer katmaktan çok daha ileride ...
Ayrıca ms hastalığına iyi geliyor :) sarterler attığında ufak bir dokunuşla enerjimiz tekrar gelsin
Yiyen lere afiyet olsun ..
Güzel bir konu açmışım Sevgili Zeugma. Yeni tatları denemeyi seven ben "kapari "için aynı şeyi söyleyemeyeceğim . bir hafta kendime gelemedim ve resmen tat duyumu kaybettim kısaca sevemedim sevemeyeceğim. Sevgiler
YanıtlaSilTeşekkür ederim sevgili Dilek Hanım..
SilO denli kötüydü demek?
Pişirme esnasında bir detay atlamış olabilir misin?
Sevgiler...
Gerçekten ilginç.
YanıtlaSilAdını bile bilmiyoruz çoğumuz.:( Tadını nereden bilelim.:)
En ilginci de ülkemiz kapari cennetiyken bilmeyişimiz :)
SilErozyon için çok engelleyici bir çalı türü yalnız bitkisi...
Ben kapariyi çok kullanırım. Her sene Datçadan büyük bir kavanoz alıp, bütün balık yemeklerinde kullanırım. Özellikle ton balıklı salatada,makarnada,pizzada.Çok faydalı ve lezzetli yazdığın gibi. Ben tadını da çok seviyorum.Balığa çok yakışıyor.
YanıtlaSilDefne Hanım, verdiğiniz bilgilerden sonra en kısa zamanda balıkla denemek istiyorum.
SilTeşekkür ederim..
Salata içinde turşusunu yedim bazıları rus salatasının içine de koyuyor. Dene bir tat istersen Sevgili Zeugma
YanıtlaSilSevgiler :)
Yok, Rus salatasında bezelyeden başka tanımam:)
SilSanırım artık önyargılarımı atıp kullanmaya başlayacağım ve kaparili ilk yemeğimi bu postun altına ekleyeceğim. Teşekkürler, sevgiler Dilek Hanım...
Hakikaten ilk kez duydum :)
YanıtlaSilÜlkemizde bu kadar yaygın yetişen bir ürünü tanımıyor oluşumuz bizlerin suçu değil ve son derece ironik. ''Gebere otu'' olarak duymuşuzdur ancak ;)
Silbayılırım. özellikle somonla süper gider :)
YanıtlaSilSomonu sevemedim bir türlü. Başka balık olsun :)
SilAyağımın tozuyla seni ziyaret edince şansıma sevdiğim de bir konu olursa fikir belirtmeden duramam elbette :)
YanıtlaSilKapariyi ben de salatalarda çok kullanırım (Entel dantel değilim ama boğa burcuyum ne de olsa :)
Mesela güzel bir marul ya da göbek salatası yaptıysam üzerine minik minik domatesler ya da (mevsimi değilse) kurutulmuş domatesler dilimleyip serpiştirdiysem bir yemek kaşığı kapari ilave eder üzerine de zeytinyağlı limonlu karışımıma bir tatlı kaşığı da hardal ilave edip sosu boca ederim salatama...Çok lezzetli bana göre ama seveni olduğu gibi sevmeyeni de çok fazla (arkadaşlarımdan biliyorum)
Ayrıca çok da sağlıklı.
Sevgilerimle :)
Ayağına kırmızı halılar gerekiyor senin prenses.
SilHoşgeldin :)
Şu tarif ettiğin salatanın aynısını yapacağım. Seveceğime eminim. Teşekkür ederim.
Ben kaparinin erozyonu korumadaki önemine takıldım en çok. Orman yangınlarını bile koruma, durdurma özelliği varmış. Çünkü geç tutuşan bir bitkiymiş. Rüzgarı önlüyormuş vb..
Hayran olunası bir şey bu kaari. Ve kullanımı yaygınlaşmalı Nursencim..
Teşekkür ederim zarif ziyaretin için...
Sevgilerimle... :)
Denemek lazım..
YanıtlaSilGayret ettim; ama olmadı henüz, beğenmedim...
SilKapari'yi Londra'da öğrenci olarak kaldığım yıllarda gittiğimiz pek çok rest. da özellikle salatalarda kullanıldığını anımsadım şimdi. Mediterranean - Akdeniz usulü salatalarda yediğim çok oldu. Ama ülkemizde adının sanının pek bilinmediğini tahmin ediyorum. Bu arada Anadolu'nun Kapari cenneti olduğunu bilmiyordum. Bizden ihraç edilip sonra ithal kavanozlarda bize geri dönüşümü ise ne ironi!.. Dikkatli araştırmaların, bilgilendiren yazıların için..Teşekkürler sevgili Zeugmacığım.. Sevgilerimle, iyi haftalar dilerim..
YanıtlaSilBen de bilmiyordum ülkemizde bu denli yaygın yetiştiğini. Bu yazıyı yazma nedenim en çok bu yüzden. Adını gebere otu diye çok duydum ama kapari olduğunu bilmiyordum.
SilKendimi aşıp kaparili bir salata yaptım, görünüm nefisti ama doğrusu hiç beğenmedim. Damak tadım uygun değil kesinlikle. Bakalım, pişirme yoluyla yapılan soslarda denediğimde de beğenmezsem bir daha eve sokmak yok. Maalesef ki öyle :/
Değerli yorumun için ben teşekkür ederim sevgili Esinciğim.
İyi haftalar, sevgiler.....
Eğer yolunuz Karaburuna düşerse orada pazarda yöre halkının kendi yaptığı pet şişelerde sayılan kapariyi bolca görebilirsiniz salatalara üzerine serperek balığın yanında keyfle yiyebilirsiniz sevgiler...
YanıtlaSilTeşekkür ederim ilginiz ve verdiğiniz bilgiler için.
SilSevgiler...
Zeugma biz o kadar çok sebze de aynı şeyi yaşıyoruz ki bu ülkede. Ve ülkemizde yetişen meyve ya da sebzeler Amerika'nın pazarını tehdit ederse anında fazla üretim imha ediliyor.
YanıtlaSilDurum içler acısı. Bugün zeytine de ayçiçek yağı satışlarının önünü kestiği için aynı şey yapılıyor.
Hadi ben de sorayım!! Tarım bakanlığı uyuyor mu???
Yazın şahane ellerine sağlık.
:)
Hmm. Pehito ziraat mühendisiydi.Hemen hatırladım:)
SilDoğrudur, inanırım.
İmha etmek yerine ülkenin yoksul kesimlerine dağıtmak neden bu kadar zor? Anlamak mümkün değil
Evet, birlikte tekrar soralım o halde:
''Tarım Bakanlığı uyuyor mu? ''
Yazıyı beğendiğine sevindim.
Çok teşekkür ederim...
Süpersin..
Sil:)
Kapariyi hiç duymadım deyince biraz şaşırdım. Aslında ,güzel kapari salamurasını zeytin gibi tek tek bile yiyebilirsiniz.Yukarıdaki yorumcuya sanırım denk gelmemiş.Bu sene benim de şansıma öyle bir kavanoz çıktı.Onuda şöyle yapın .Yıkayın ve kendi ölçünüze göre sirke ya da limon sulu ölçü hazırlayın.Mısırlı,biber közlemeli ,mantar,patates salatasında bol yeşillikli salatalarda harikadır.Tavsiye ederim.Bir de pizzada kullanılıyor.Oradaki tadı beni mutlu etmedi..:)
YanıtlaSilKapariyi duymayan kardeşlerimiz çok genç ve bu onların suçu değil :)
SilYazıda en çok bunu vurguluyorum zaten. Ülkemiz kapari cenneti ve çarşıda pazarda satıldığını gören yok. Ben ne Karadeniz'de gördüm ne İç Anadolu'da. Belki biraz da çoğu insanın damak zevkine uymamasıyla ilgilidir bu durum.
Tanıyanlar genellikle Ege insanı gördüğümüz gibi:)