02/12/2015

Rosa Parks ve 2857 No'lu Otobüs

Bundan tam altmış yıl önce, 1 Aralık 1955 tarihinde, Afrika kökenli bir Amerikalı kadın eve gitmek için Montgomery City'de 2857 No'lu bu otobüse bindi. Terzi olarak çalıştığı işinden dönen yorgun kadının adı Rosa Parks'tı. O gün otobüste yaşanacaklar ise Amerika'da özgürlük ve eşitlik adına inanılmaz bir değişime neden olacak, dünyayı sarsacak yepyeni bir dönem başlayacaktı.

Jim Crow Yasaları olarak geçen ve ilki 1875'te Tennessee'de kabul edilen yasa ile demiryolları ve tramvaylarda ırk ayrımına gidilmesine karar verilmiş, Güney eyaletlerinin tümünde otobüs ve demiryollarında ırkçılık uygulaması başlatılmıştı.

Her yerde asılı olan ''Sadece Beyazlar İçin ve Siyahlar'' şeklindeki tabelalar duruma resmiyet kazandırıyordu. Irkçılık okullardan kütüphanelere, tiyatrolardan otellere, hatta asansör ve kiliselere kadar uzanmıştı. Jim Crow kimdi peki? Beyazlar tarafından siyahları aşağılamak amacıyla kullanılan takma bir isimdi yalnızca. ABD Yüksek Mahkemesi Jim Crow açılımının "ayrı fakat eşit" mantığından hareket olduğunu söylüyordu.
Rosa Parks o gün Jim Crow yasalarına meydan okudu. O bir insan hakları savunucusuydu. 1943'te Amerikan Yurttaş Hakları Hareketi'ne katılmış, sonrasında 1955'te Alabama'da zencilere uygulanan ayrımcılığa karşı tavır koymuştu. Rosa, Montgomery Otobüs Boykotu ile sivil itaatsizlik hareketinin başlangıcını yaparak şiddet içermeyen kitlesel protestoların da önderi oldu.


ABD'nin güney eyaletlerindeki otobüslere siyahlar ve beyazlar ayrı kapıdan binip kendilerine ayrılmış ayrı yerlere oturuyorlardı.
Rosa o gün siyahlara ayrılmış olan koltukların en önüne oturdu. Otobüste 14 beyaz 22 siyah olmak üzere 36 kişi vardı. Ön koltuklar bir-iki durak sonra doldu. Birkaç beyaz yolcu kendileri için ayrılmış kısımda yer bulamayıp ayakta kalınca, şoför Parks ve yanındakilerden her zamanki gibi emreden bir sesle yerlerinden kalkmalarını istedi. Bu emre üç siyah uydu. Üçü de erkekti. Ancak Parks başında dikilen beyaz yolcuya rağmen kıpırdamadı bile. Şoför bir kez daha uyardı. Rosa omuzlarını silkeleyip oldukça sakin bir sesle "Kusura bakmayın," dedi. "Ayakta gidemeyecek kadar yorgunum."
Rosa Parks, elbette ki derhal tutuklanarak hapse atıldı...

Bu olaydan sonra tüm siyahlar toplu ulaşım araçlarını boykot ederek bir yılı aşkın bir süre işlerine yaya olarak gidip geldiler. Taksiler otobüs bileti parasına yolcu taşıdı, araç sahibi olanlar araçlarını adeta seferber etti. Grev tam 382 gün boyunca sürdü.

İnanılmaz bir zafer kazanılmıştı!
Bu şartlar altında Montgomery felç oldu. Yolcularının yüzde 75'i siyahlardan oluşan otobüs şirketleri iflasın eşiğine geldi.
Ve... ABD Federal Mahkemesi 1956 yılının Aralık ayında otobüslerdeki ırk ayrımının anayasaya aykırı olduğunu ilân etti!

Rosa, ayağa kalkmayı reddedip tüm ülkeyi ayağa kaldırmış, dünyaya damgasını vurup adını tarihe altın harflerle yazdırmıştı.
Yargılayıp sorgulayarak özgürlük ve eşitlik adına yakılmış devasa bir ateşin ilk kıvılcımıydı. Yaktığı meşale ve kitlelere dalga dalga yayılan aktivist eylemle bir insanlık suçu olan ırk ayrımına son verdirip tarihin akışını değiştirdi...



www.thehenryford.org, en.wikipedia.org

Otobüs: Henry Ford Müzesi'ndeki restorasyon öncesi haliyle