Son derece zengin bir mutfak kültürüne sahip olan Tatarlar hamur işi ve börek türlerinde bir hayli aşama kaydetmişler.
İçlerinde en ünlüsü tabii ki çibörek...
Su, un ve tuz ile yoğrulmuş sert bir hamurdan açılan bu böreğe iç harcı olarak çiğ soğan ve kıyma koyulup yarım ay şeklinde kapatılıyor. Geniş, tercihen döküm bir kazanda, sıcaklığı 240-250 derece kızdırılmış sıvı yağın içinde yalnızca 40 saniye kadar kızartılıp çıkarılan börek hiç yağ çekmeden pişiyor. Pişen böreği şayet elinizle ortadan böldüğünüzde su akıyorsa adına ''sorpalı'' deniyormuş. Yani çiböreğin makbul olanı.
Kırım Türkleri başlıklı yazımın yorumlarında 'çibörek' ile ilgili yayın hazırlayacağımı söylemiştim hani.
''En sevdiğin yemek ne?'' sorusunu yanıtlarken adı mutlaka sıralamamda yer alır. Gerçekten de bayıldığım bir lezzettir. Bıraksalar patlayıncaya kadar yemek istediklerimden. Ancak, imlâ takıntım nedeniyle ismiyle ilgili sıkıntım vardı. Çibörek denmesi sinir bozucu geliyordu bana. Ta ki günlerden bir gün, sahil kentlerinden birinde, kalabalık bir caddenin kaldırımında yürürken yanı başımdaki işletmenin bir çibörekçi olduğunu farkedene kadar.
Klavye şu an kırmızı çizgilerle uyarsa da çibörek diyorum, çünkü doğrusu ve aslı ''çibörek''.
O gün, camekâna boy boy dizilmiş çiböreklerin dumanı üzerindeydi. Geri planda üç kadın harıl harıl çalışıyor, biri hamuru açıyor, diğeri malzemeyi döşeyip kapatarak yarım ay şekli veriyor, üçüncü kadın kızgın yağda pişiriyordu. Bunları saniyeler içinde gördüm ve tam o esnada içerideki duvara pano şeklinde asılmış kocaman iki levhaya gitti gözüm.
''ÇİBÖREK'' yazıyordu orada.
Çibörek, çiköfte... TDK sözlüğe bakmıştım kaç kez ''çiğ börek'' diye geçiyor ve isim olduğu belirtilerek ''Çiğ kıyma, soğan ve baharat karışımının açılmış yufkaya konulup yağda kızartılmasıyla yapılan börek'' şeklinde açıklanıyordu.
''Çiköfte'' diyen kırolar gibi o neydi öyle ''çibörek''...
Kazın ayağının öyle olmadığını işte o gün o çibörekçide anladım. Adamlar sağolsunlar levhalardan birini ''Vikipedi'' den kaynaklanmışlar. Diğer levha ise akıllara zarar. Tatarlar bu böreği öyle çok sevmişler ki üzerine destan yazmışlar. İnternette ararsanız devamı da var. Upuzun ve edebi bir dille yazılmış kaliteli bir DESTAN üstelik...
İşte böyle; bir gün gelir hiç ummadığı bir zamanda ve mekânda,
o ana kadar bilmedikleri, nal gibi çıkabilirmiş insanın karşısına...
* * *
* * *
İçlerinde en ünlüsü tabii ki çibörek...
Su, un ve tuz ile yoğrulmuş sert bir hamurdan açılan bu böreğe iç harcı olarak çiğ soğan ve kıyma koyulup yarım ay şeklinde kapatılıyor. Geniş, tercihen döküm bir kazanda, sıcaklığı 240-250 derece kızdırılmış sıvı yağın içinde yalnızca 40 saniye kadar kızartılıp çıkarılan börek hiç yağ çekmeden pişiyor. Pişen böreği şayet elinizle ortadan böldüğünüzde su akıyorsa adına ''sorpalı'' deniyormuş. Yani çiböreğin makbul olanı.
Kırım Türkleri başlıklı yazımın yorumlarında 'çibörek' ile ilgili yayın hazırlayacağımı söylemiştim hani.
''En sevdiğin yemek ne?'' sorusunu yanıtlarken adı mutlaka sıralamamda yer alır. Gerçekten de bayıldığım bir lezzettir. Bıraksalar patlayıncaya kadar yemek istediklerimden. Ancak, imlâ takıntım nedeniyle ismiyle ilgili sıkıntım vardı. Çibörek denmesi sinir bozucu geliyordu bana. Ta ki günlerden bir gün, sahil kentlerinden birinde, kalabalık bir caddenin kaldırımında yürürken yanı başımdaki işletmenin bir çibörekçi olduğunu farkedene kadar.
Klavye şu an kırmızı çizgilerle uyarsa da çibörek diyorum, çünkü doğrusu ve aslı ''çibörek''.
O gün, camekâna boy boy dizilmiş çiböreklerin dumanı üzerindeydi. Geri planda üç kadın harıl harıl çalışıyor, biri hamuru açıyor, diğeri malzemeyi döşeyip kapatarak yarım ay şekli veriyor, üçüncü kadın kızgın yağda pişiriyordu. Bunları saniyeler içinde gördüm ve tam o esnada içerideki duvara pano şeklinde asılmış kocaman iki levhaya gitti gözüm.
''ÇİBÖREK'' yazıyordu orada.
Çibörek, çiköfte... TDK sözlüğe bakmıştım kaç kez ''çiğ börek'' diye geçiyor ve isim olduğu belirtilerek ''Çiğ kıyma, soğan ve baharat karışımının açılmış yufkaya konulup yağda kızartılmasıyla yapılan börek'' şeklinde açıklanıyordu.
''Çiköfte'' diyen kırolar gibi o neydi öyle ''çibörek''...
Kazın ayağının öyle olmadığını işte o gün o çibörekçide anladım. Adamlar sağolsunlar levhalardan birini ''Vikipedi'' den kaynaklanmışlar. Diğer levha ise akıllara zarar. Tatarlar bu böreği öyle çok sevmişler ki üzerine destan yazmışlar. İnternette ararsanız devamı da var. Upuzun ve edebi bir dille yazılmış kaliteli bir DESTAN üstelik...
o ana kadar bilmedikleri, nal gibi çıkabilirmiş insanın karşısına...
nefis bir lezzet ve uzun zaman oldu yemeyeli sanki yemedim de zayıf mı kaldım hayırrr:))
YanıtlaSilOnun da hikayesi varmış demek ki:) sevgiler.
Hikâye bile yetmemiş, destan yazmışlar destan :))
SilBen de bayılırım ama senede birkaç kez yerim en fazla.
Peki ben zayıf mıyım? Hayırr :))
Sevgiler.
Hatta tatarca "şırbörek" denir. Yağa atılırken şır diye ses çıktığından dolayı şırbörek derlermiş.
YanıtlaSilYengem tatar olduğu için ona sorup size aktarıyorum ;)) sevgiyle
Ah benim de Tatar bir yengem olaydı. Çok şanslısın.
Sil''Şırbörek'' de deniyor, evet. Alt görselde (her iki tabelada) bilgisi var.
''Şır şır etip şırıldap pişe başlar çibörek'' :))))
Off nasıl severim Zeugma, güzel de yaparım he :))
YanıtlaSilSevgili Gökçe, Tatar kökenli olmak bunu gerektirir.
SilEllerine sağlık :)
:) Çiğğğğğğ börek nasıl derim hâlâ ben! Bandırma'ya gittiğimde kendime engel olamam ve mutlaka bu harika lezzeti tadarım, hem de böyle uzatarak çiiiiğğğbörek derim ;) oysa sipariş alırken de, ardından bayanlar 'yine arzu eder misiniz çibörek' derken de hiç mi dikkat etmem !. içine konan malzemenin çiğden konduğunu bildiğimden olsa gerek..üstelik annem de çok güzel yapar, ne de olsa arkadaşlarının çoğu Tatar'dır.. Bu ayrıntılı bilgi adına teşekkürler Zeugmacığım. Yakın bir tarihte yine çibörek yapılan yerlerde olacağım..yerken de, kulaklarını çınlatacağım haberin olsun :))Güzel bir gün dilerim. Sevgilerimle
YanıtlaSilBak sen söyleyince aynısını yaşadığımı farkettim. Sipariş alırken-verirken nasıl telaffuz ettiler acaba?? ''çibörek'' kısa ve net miydi yoksa çiiibörek diye i'sini uzattılar mı? :)) Bu işletme de zaten Bandırma'da Esinciğim. Tesadüfe bak. Bandırma bizim memlekete giderken yol güzergâhımız. Uzun süreli molalarımız olur. Çok severiz çünkü. Burası ''Sahil Çiğ Börek ve Mantı Salonu'' adında bir işletme Ad alırken çibörek diye alamamışlar :))) Belki sen de gitmişsindir. Sırf meraktan girdik sayemde. Karnımız toktu. 1'er tane zor yiyebildik, tüh ya:)
SilÇınlat kulaklarımı Esinciğim, belki duyar da ışınlanıveririm :)
Güzel, huzurlu günler seninle olsun. Sevgiyle...
Bandırma'da okuduğum dönemde, sahilde bir çibörekçi vardı. orada tanımıştım ilk çiböreği, canım çekti şimdi sıcak sıcak nasıl güzel kokardı :) Hala da vardır, gitsem de yesem. Ben de o vakit onlardan öğrenmiştim doğrusunun çibörek olduğunu. Çok güzel bir yayın olmuş, emeğinize sağlık.
YanıtlaSilSevgiler.
O zaman bahsettiğiniz yer burası. Çünkü burası Bandırma. Ne tesadüf :)
Silİsmini az önce Esin'e yanıt verirken yazdım. Hâlâ var, evet. Belki mekan biraz değişmiştir. Görseller, ocak vb oraya ait. Ben de orada öğrendim doğrusunu. Herkes öğrensin diye koca koca pano asmışlar artık. Bu iş hoşlarına gidiyor demek ki.
Çok teşekkür ederim anılarınızı paylaştığınız için.
Sevgiler benden.
Annem Eskişehirli hem çok sever hem de sık sık yapar. Vejetaryen olduğum için yemiyorum ama tadını çocukluğumdan biliyorum.
YanıtlaSilEskişehirli olmak Tatarlarla özdeşleşmek demek. İyice ustası olmuş o zaman, ne güzel. Sana da peynirlisini yapsa diyeceğim, ama o zaman başta adı olmak üzere hiç ilgisi kalmaz.
Silbizde yapıyoruz bunu da adı başkaydı bizde unuttum şimdi bak :D
YanıtlaSilAdını alttaki görselde ararsan bulursun belki.
SilŞırbörek, Şuberek, Çiberek, Çuberek, Çiborek?? :)
Zeugma'cığım ben de başlığı okuyunca klavye hatasında yumuşak g'yi atladığını düşünmüştüm:)))))çok ilginçmiş ama öğrenmiş olduk: Çibörek. :) ben hiç yemedim ama şimdi merak ettim doğrusu. Peynirli, maydanozlu olarak da deneyeyim ben bunu.
YanıtlaSilHer seferinde kırmızıyla çizildi zaten yanlış diye Müjdeciğim. Gülesim geldi:)
SilPeynirli maydanozlu da güzel olur, ama adı gözleme olur sanırım :))
Koca bir tencere yağ lazım iyi kızarsın diye. Kalabalığı olmayanlar için sıkıntılı iş. Dışarda rastlayınca yemek en iyisi...
Yeni bir bilgi daha :) Teşekkürler :)
YanıtlaSilRica ederim.
SilAçım ve mutsuzum....
YanıtlaSil''Açken sen, sen değilsin'' kalksın, yerine senin cümlen kullanılsın :)
Silİçinde kıyma olmasa yemez miyim :))
YanıtlaSilEfenim, siz 3. vejetaryen oluyorsunuz o halde.
SilSadece soğanlı yapmak çözüm olabilir :)
Şimdi bu kadar seven arasında, hiiç işim olmaz çibörekle desem kesin ağzının tadını bilmez biri olarak adlandırılırım. Nedendir bilinmez böreklerde kıymalı seçeneği hep en son sıradadır bende.
YanıtlaSilYok canım, yanıldın. Üç adet vejetaryen var kıymalı yemeyecek olan. Bir de sen, etti 4 :)
SilOf of of diyet gibi birşeye başlamışken oldumu.Biraz kilo vereyim kendime ödül olsun yapmalıyım,kızçeler et yemez onlarınkini pataesli yapsam olur herhalde ne dersiniz.
YanıtlaSilAma ben masumum hocam. Çünkü fotolar hiç de öyle cezbedici değil. Hani şöyle ortadan bölüp şır şır suları akarken çeksem neyse :))
SilOlmaz mı oluyormuş. Akşam internetten bulup baktım. Aynı işletme peynirli ve patatesli de yapıyormuş. Biz aceleden hiç farketmemişiz o gün...
Bende çok yaparım ve severim , teşekkürler, bir tepsiye diz sen ben blog blog dağıtayım birer tane zeugmanın selamı var akşama bize gelin diyeyimm mi:)) sevgilerimle.
YanıtlaSilEline sağlık. Sevgili kuğumuz Tatar kökenli olabilir o zaman ;)
SilAa, üst fotoğrafın sağ tarafında pişi (gödek) gibi duruyorlar değil mi? Hani arada komşular yapar da dağıtır.
Hadi gel yapalım da dağıtalım. Ne güzel olurdu sahi güzel yürek:)
Sevgiler...
Pek güzel olmuş, zati hayat yiyince güzel :) Benim de bir blogum var, göz atarsanız çok sevinirim :) 👉 İçimdeki Masal Dünyası
YanıtlaSilHoşgeldiniz. Hayat dikkatli yemek şartıyla güzel:)
Sil''İşaret ettiğiniz'' blogunuza en kısa zamanda uğrayacağım:)