İster Birleşik Devletler Başkanı ol, ister kasalar dolusu parası, odalar dolusu altınları olan bir hanedanlık imparatoru. İster karun kadar zengin ol, istersen dünyanın en itibarlı siyasetçisi ya da ünlü bir film yıldızı. Artık bunların hiç mi hiç önemi yok. Her kim olursan ol, kimseden zerre kadar bir farkın ve de ayrıcalığın yok! Sen de herkes gibi eve hapsolmak zorundasın. Sahip olduğun hiçbir şey bundan seni kurtaramaz!
Durum ne kadar korkunçsa savaşmak zorunda olduğun düşman da o kadar küçük ve akıllara zarar! O bir nanovirüs; ama öyle böyle değil!
Ne kadar küçük olduğunu anlaman için misal, 1₺ büyüklüğünde bir madeni parayı baz al ve üzerine de yan yana sıralandıklarında tam 136 milyar virüs sığdığını düşün. Bu şu demek: Dünyada yaşayan insan sayısının tam 17 katı 1₺'nin üzerinde! Dünyanın tamamını yok edecek güce sahip bir ordu!
Hal böyle olunca insanoğlunun bugüne kadar icat ettiği hiçbir silah ve savaş malzemesi işe yaramıyor. Top, tüfek, pompalı, tank, füze, İHA'lar, SİHA'lar hepsi boşuna. Gözle görülemeyen bu güçlü düşman, vücuduna sinsice sızıp en sevdiği yere yerleşiyor ve hızla çoğalıp kısa bir süre içinde boğularak ölmene neden oluyor. Dünya bir film platosu gibi adeta. Biz insanlar da bu korkunç bilim kurgu filminde tüm gerçekliğiyle rol alan aktörler. Senarist mi? Hayal gücü üst sınırlarda gezen ve fakat hayallerini gerçeğe döken biri gibi. Adalet duygusu baskın. Doğayı ve çocukları seviyor.
Koronavirüs salgını ile ilgili olası üç sonuçtan bahsediliyordu. Herkesin enfekte olması sonucu büyük çoğunluğun bağışıklık kazanacağı, etkili ve spesifik bir ilaç tedavisi bulunacağı, üçüncüsü de aşı geliştirileceği...
Birkaç gün önce Hacettepe Hastaneleri Kan Merkezi Direktörü olan bir profesör, Kızılay ile birlikte harekete geçildiği, iyileşmiş hastaların kanıyla uygulanacak bir tedavinin Türkiye'de de başlayacağına dair bir açıklama yaptı. Koronavirüs atlatan hastaların kanlarından alınacak plazmaların yataklı hastaların tedavisi için kullanımı Sağlık Bakanlığından onay aldı. Böylece, salgında durumu ağır hastalar için çare olabileceği düşünülen pasif antikor koronavirüs tedavisine Amerika'dan sonra Türkiye’de de başlanıyor. Başta Hacettepe Tıp Fakültesi olmak üzere pek çok üniversitenin destek verdiği klinik çalışmalarla ''çok yakın bir tarihte Covid-19 geçirip sağlığına kavuşan ve testleri negatif çıkan gönüllü donörlerden'' kan alınacak ve o kandan koronaya karşı gelişen antikorların bolca bulunduğu plazma ayrıştırılarak durumu ağır hastalara nakledilecek. Plazma Transfüzyon Tedavisinin etkinliği konusunda Hacettepe, Kızılay Kan/BioBanka ve Sağlık Bakanlığı Korona Bilim Kurulu Hocaları görüş birliğinde.
Bakınız, Oxford Üniversitesi'nin sürdürdüğü hayvan testlerine ek olarak Covid-19'a karşı aşı geliştirmek üzere klinik çalışmalarda yer almak isteyen gönüllüler aradığı, potansiyel çalışmalarda yer almak isteyen gönüllülerin 18 - 55 yaş arası sağlıklı bireyler olması gerektiği ile ilgili duyurusu (28 Mart). Daha sonrasında epey uzun soluklu bir ‘sonuç izleme’ aşaması başlayacak. Bu gerçekten çok çok heyecan ve umut verici bir gelişme.
Bitmedi. Dünya üzerinde tam 23 farklı aşı çalışması yapılıyor. Ancak, büyük ilaç firmalarının aşı çalışmalarına pek de heyecanla yaklaşmadığı, çalışmaların biyoteknoloji firmaları tarafından yürütüldüğü söyleniyor. Böyle korkunç bir pandemide dahi ilaç firmalarının tavrına bakar mısınız? İnsanoğlundaki menfaat duygusunun sıfırlanması gerekirken düştükleri hale!?
Koronavirüse karşı aşı ve ilaç araştırmaları dünya genelinde sürerken; bugün ABD'deki Pittsburgh Üniversitesi'nden müthiş bir müjde geldi. Üniversitedeki araştırmacılar, koronavirüs için potansiyel bir aşı bulduklarına inandıklarını, aşının fareler üstünde yapılan testinde koronavirüse karşı başarılı şekilde antikor üretildiğinin belirlendiğini söylediler.
Philip Morris International Inc. ve British American Tobacco tütün yaprağından koronavirüse karşı bir aşı için çalışmalara başladı.
İlaç devi Johnson & Johnson, Eylül'e kadar koronavirüs aşısı testlerine başlayacaklarını duyurdu. Firma, aşı araştırma, geliştirme ve klinik testlerini finanse etmek için 1 milyar dolar taahhüt edeceğini de belirtti.
Şu var ki; covid-19 aşısı için minimum 12-18 ay beklenmesi gerekiyor. Öyleyse mümkün olduğunca evde kalıp izole olmaya, sık sık ellerimizi yıkamaya, kurallara uymaya devam. Çok daha titiz bir şekilde! Dışarı çıkmak gerektiğinde mutlaka maske ve eldiven kullanıyoruz. 1 kişinin izole olması, virüsten korunması demek, o kişinin çevresindeki en az 30-40 kişiyi dalgalar halinde yayılacak enfekte riskinden koruması, zinciri kırmak demek...
Maske ve eldivenlerimizi ''üzerindeki olası virüslere dokunmadan'' nasıl çıkarmamız gerektiği bu videoda.
Kalın Sağlıkla...
Görseller: medyascope.tv/guardian.com
Durum ne kadar korkunçsa savaşmak zorunda olduğun düşman da o kadar küçük ve akıllara zarar! O bir nanovirüs; ama öyle böyle değil!
Ne kadar küçük olduğunu anlaman için misal, 1₺ büyüklüğünde bir madeni parayı baz al ve üzerine de yan yana sıralandıklarında tam 136 milyar virüs sığdığını düşün. Bu şu demek: Dünyada yaşayan insan sayısının tam 17 katı 1₺'nin üzerinde! Dünyanın tamamını yok edecek güce sahip bir ordu!
Hal böyle olunca insanoğlunun bugüne kadar icat ettiği hiçbir silah ve savaş malzemesi işe yaramıyor. Top, tüfek, pompalı, tank, füze, İHA'lar, SİHA'lar hepsi boşuna. Gözle görülemeyen bu güçlü düşman, vücuduna sinsice sızıp en sevdiği yere yerleşiyor ve hızla çoğalıp kısa bir süre içinde boğularak ölmene neden oluyor. Dünya bir film platosu gibi adeta. Biz insanlar da bu korkunç bilim kurgu filminde tüm gerçekliğiyle rol alan aktörler. Senarist mi? Hayal gücü üst sınırlarda gezen ve fakat hayallerini gerçeğe döken biri gibi. Adalet duygusu baskın. Doğayı ve çocukları seviyor.
Koronavirüs salgını ile ilgili olası üç sonuçtan bahsediliyordu. Herkesin enfekte olması sonucu büyük çoğunluğun bağışıklık kazanacağı, etkili ve spesifik bir ilaç tedavisi bulunacağı, üçüncüsü de aşı geliştirileceği...
Birkaç gün önce Hacettepe Hastaneleri Kan Merkezi Direktörü olan bir profesör, Kızılay ile birlikte harekete geçildiği, iyileşmiş hastaların kanıyla uygulanacak bir tedavinin Türkiye'de de başlayacağına dair bir açıklama yaptı. Koronavirüs atlatan hastaların kanlarından alınacak plazmaların yataklı hastaların tedavisi için kullanımı Sağlık Bakanlığından onay aldı. Böylece, salgında durumu ağır hastalar için çare olabileceği düşünülen pasif antikor koronavirüs tedavisine Amerika'dan sonra Türkiye’de de başlanıyor. Başta Hacettepe Tıp Fakültesi olmak üzere pek çok üniversitenin destek verdiği klinik çalışmalarla ''çok yakın bir tarihte Covid-19 geçirip sağlığına kavuşan ve testleri negatif çıkan gönüllü donörlerden'' kan alınacak ve o kandan koronaya karşı gelişen antikorların bolca bulunduğu plazma ayrıştırılarak durumu ağır hastalara nakledilecek. Plazma Transfüzyon Tedavisinin etkinliği konusunda Hacettepe, Kızılay Kan/BioBanka ve Sağlık Bakanlığı Korona Bilim Kurulu Hocaları görüş birliğinde.
Bitmedi. Dünya üzerinde tam 23 farklı aşı çalışması yapılıyor. Ancak, büyük ilaç firmalarının aşı çalışmalarına pek de heyecanla yaklaşmadığı, çalışmaların biyoteknoloji firmaları tarafından yürütüldüğü söyleniyor. Böyle korkunç bir pandemide dahi ilaç firmalarının tavrına bakar mısınız? İnsanoğlundaki menfaat duygusunun sıfırlanması gerekirken düştükleri hale!?
Koronavirüse karşı aşı ve ilaç araştırmaları dünya genelinde sürerken; bugün ABD'deki Pittsburgh Üniversitesi'nden müthiş bir müjde geldi. Üniversitedeki araştırmacılar, koronavirüs için potansiyel bir aşı bulduklarına inandıklarını, aşının fareler üstünde yapılan testinde koronavirüse karşı başarılı şekilde antikor üretildiğinin belirlendiğini söylediler.
Philip Morris International Inc. ve British American Tobacco tütün yaprağından koronavirüse karşı bir aşı için çalışmalara başladı.
İlaç devi Johnson & Johnson, Eylül'e kadar koronavirüs aşısı testlerine başlayacaklarını duyurdu. Firma, aşı araştırma, geliştirme ve klinik testlerini finanse etmek için 1 milyar dolar taahhüt edeceğini de belirtti.
Şu var ki; covid-19 aşısı için minimum 12-18 ay beklenmesi gerekiyor. Öyleyse mümkün olduğunca evde kalıp izole olmaya, sık sık ellerimizi yıkamaya, kurallara uymaya devam. Çok daha titiz bir şekilde! Dışarı çıkmak gerektiğinde mutlaka maske ve eldiven kullanıyoruz. 1 kişinin izole olması, virüsten korunması demek, o kişinin çevresindeki en az 30-40 kişiyi dalgalar halinde yayılacak enfekte riskinden koruması, zinciri kırmak demek...
Kalın Sağlıkla...
Görseller: medyascope.tv/guardian.com
Yeni bir milat;yepyeni bir var oluş algısı;korkunç savaşları,kin eve nefretleri birden yok eden,insan denen canlının bütün kısır döngüsünü altüst eden evrimsel bir kontrol veya uyarı;teşekkürler Zeugma..
YanıtlaSilBu milat ''başlangıç'' anlamında ve her şeyin umut edildiği şekilde gerçekleştiği bir dönüm noktası olsun dilerim. Nefretlerin birden yok olacağına inanmıyorum maalesef. Böyle bir dönemde bile nefret söylemleri ve eylemleri arşa çıktığına göre:( Evrensel bir uyarı olduğuna imzamı atarım yalnız. Teşekkürler Güven Bey...
SilBir çok noktada çalışmalara yürütülüyor ama net çözü hemen gelmeyecek gibi. :(
YanıtlaSilAşı çalışmaları 12-18 ay beklenmesi gerekli bir süreç ne yazık ki. Hiç belli olmaz. Belki bir ilaç geliştirilebilir bu arada. Ya da en başta belirttiğim Plazma Transfüzyon çalışmalarından olağanüstü sonuçlar elde edilebilir.
SilHarika yazmışsın.
YanıtlaSilHah işte şimdi ben de o antikor donörlerinden biri oldum, adım listede, telefon gelmesini bekliyorum. Gidip kan vereceğim. Vallahi çok da korkarım kan vermekten ama ne kadar isterlerse o kadar alsınlar.. İş ciddi.
Bir yandan kendime "vay ilk defa şu hayatta bi işe yarama şansı edindin" diyor gülüyorum, bir yandan da umutlanıyorum. Çok güzel bir his...
Ne olur evlerimizde kalalım, evlerimize giree de dikkat edelim. Ve umutla bekleyelim....
Bu güzel haberlerin, doğru haberlerin artması dileğiyle!
Aaa, çook sevindim. Demek ki koronavirüs sana uğradı ve atlattın. Bu çok güzel bir haber. Çok çok geçmiş olsun. Harika bir şey bu. Demek ki donör olarak ayırdılar seni. Kanın çok kıymetli şu an, çünkü içinde coronaya karşı geliştirdiğin antikorlar var. Paha biçilmez bir şey yaşıyorsun. Hem kendin için hem kurtaracağın hayatlar için. Bak şimdi ben de hislendim ya. Peki şimdi çok merak ettim. Böyle bir durumda donör olmak zorunda mısın, yoksa gönüllü olman mı bekleniyor. Yaşadığın ülkenin konuyla ilgili tutumu nedir?
SilEvlerimizde kalalım lütfen, lütfen, lütfen.. Hiç şakası yok. Kendini düşünmüyorsan çıra gibi yakacağın diğer hayatları düşün.
Bu türden güzel haberler her geçen gün artarak çoğalıyor. Benim de en büyük dileğim budur!
Nasıl elimiz kolumuz bağlandı inanılmaz çaresiz bir durum. Elimizden geldiğince dikkat etmeye çalışıyoruz, dilerim sağlıkla atlatır tüm dünya bu virüsü :(
YanıtlaSilTedbirler önemli uyulmaması ciddiye alınmaması ise olayı uzatıp daha kötü sonuçlar doğuracak birşey ama umuyorum ki akıllanacağız.
İnanılmaz bir çaresizlik gerçekten. Sabah uyandığım ilk birkaç saniyeden sonra hemen aklıma düşüyor. Moralimi sağlam tutmaya çalışıyorum en çok. Çünkü bu virüs bağışıklık sistemi güçlü olmayanları çok seviyor. Ve moral bozukluğu bağışıklık sistemini çökerten en büyük etkenlerden. Ruhen ve bedenen güçlü olmaya çalışacağız.
SilBen bilime güveniyorum Derya. Bu derdin çaresi bulunacak ve seneye bu zamanlar rahatlamış olacağız. Uyarıları ciddiye almayanlar virüsten bile tehlikeli yaratıklar bence. Onlar için de epey önlem alındı artık.
Aslında fark var biliyor musun? Amerika'da 17 yaşında bir gencin sigortası olmadığı için sağlık hizmeti almadığını ve hayatını kaybettiğini öğrendiğimden beri aklımdan çıkmıyor. Parası olsaydı böyle olmayacaktı. Tek eşitliğimiz şu an birbirimize mesafeli kalma zorunluluğumuz.
YanıtlaSilDilerim bir mucize olsun ve beklenenden önce karşılaşalım iyi haberlerle. Sağlıkla kal Zeugma. Sevgiler...
Bu haberi duymamıştım. Şimdi Google'layıp buldum: https://nypost.com/2020/03/28/17-year-old-dies-of-coronavirus-was-turned-away-for-lacking-insurance/ 1 hafta önce Los Angeles'ta gerçekleşmiş. Çocuk sağlık sigortası olmadığı için hastaneye kabul edilmeyip koronavirüsten ölüme terk edilmiş. Bence bu %100 doğru bir haber değil. Detaylardan çok emin olunamamış ve gencin adı verilmiyor nedense. Tartışma programlarının neredeyse tamamını izlemekteyim, bundan hiç kimse bahsetmedi. Birkaç küçük gazete, üç-beş cümleyle haber yapmış bizde. Bence kendini bu kadar üzme. Ama doğru haberse çok korkunç bir şey tabii.
SilEşit olduğumuz daha pek çok şey var yahu:) Parası olan da olmayan da gidip bir yerlerde gönlünce harcayamıyor, yiyip içip dünyayı gezemiyor, modayı takip edemiyor mesela:) En vurucu kısmı ''Evinden çıkarsa ölüyor!''
Beklenenden önce iyi haberler alacağımıza dair çok güçlü hisler var içimde. Çok teşekkürler. Sen de sağlıkla kal Sezercim, sevgiyle...
Tartışma programlarının birinde söylendi. Ama hangisindeydi hatırlamıyorum, bir o programa bir bu programa atlıyoruz malûm. Yoksa Twitter'a asla güvenmiyorum. Oradaki haberleri süzmeye çalışıyorum. Dilerim doğru haber değildir. Fakat bu haber doğru olmasa da kim bilir bu süreçte daha neler neler yaşanıyor. Dediğin gibi kendimizi harap etmeyip bağışıklığımızı güçlü tutmak da zorundayız. Sevgiler...
SilDoğru olup olmadığı tam net değil galiba.''Aklımdan çıkmıyor'' dediğin için etkilenip üzülmeni istemedim. Geçende benim daha kötüsü oldu, belki rastlamışsındır. Kanalizasyon yoluyla koronavirüsün taşınabileceği, hatta alt kattan üst kata ulaşabileceği konusunda tweet atıp uyarı yapan bir hanım vardı. ODTÜ mezunu bir mühendis. Ayyy. Öldüm gerilmekten. Feci korktum. Sonra kaynak falan sordum da rahatladım. Twitter aslında benim en güvendiğim yer. Yetkin kişileri takip etmek koşuluyla. Kaldı ki maske konusunda onlarda bile fikir birliği sağlanamamıştı. İzlediklerimizi biraz da araştırıp aklın süzgecinden geçirmek gerek belki. Belki de tamamen uzak olmak en iyisi. Biz kendimize dikkat etmek zorundayız Sezercim. Moralimiz yüksek, bağışıklığımız güçlü olmak zorunda. Benden de sevgiler...
Silcorona.. keşke yarın çekip gitse.
YanıtlaSil1-2 aya kökü kazınsa...
SilMerhaba Hocahanım,
YanıtlaSil“İnsanoğlundaki menfaat duygusunun sıfırlanması” deyişinizi orijinal ve ilginç buluyorum. Metinde ticari firmalardan, yorumlarda da siyasetçilerden söz etmeniz de isabetli bir teşhis.
“Milat” kelimesini herkes kullanmaya başladı. Gönül bunu arzuluyor; ama her şeyden önce her alanda, sizin belirttiğiniz gibi doğal olmayan menfaat duygularının sıfırlanması gerekir. Bu ortamda da sıfırlama olmayacaksa…
Hayırlı günler dileğiyle saygılar…
Merhaba Sabahattin Hocam, hoş geldiniz.
SilMenfaat duygusu ile ilgili ilaç firmalarını örnek verdim, evet. Düşünebiliyor musunuz, koronavirüse karşı aşı olayına sıcak bakmıyor, bunu istemiyorlar. İlla ilaç olacak. Böyle korkunç bir menfaat olabilir mi? Dünyadaki tüm insanlar bir pandeminin ortasında hızla ölürken nasıl böyle bir şey olabiliyor? Menfaat kelimesi bile az, ölümüne bir hırs bu. Öte yandan menfaatle ilgili daha pek çok örnek verilebilir. Siyasetçilerden, yerel yönetimlerden bir sürü örnek. Ama gerek yok. Bilen biliyor onları. Emin olduğum bir şey varsa, ne yaşarsak yaşayalım o türevlerin ve şahsi menfaatlerinin sonu yokmuş. Hatta daha da beter oluyorlarmış, asla akıllanmayacaklarmış. Uzar gider böyle hocam. Dünyaya ve insanlığa olan inancımız iyice törpülendi sayelerinde. Sizin dediğiniz gibi böyle bir ortamda dahi sıfırlama olmayacaksa, titreyip de kendine gelmeyeceklerse... Ne diyeyim, Allah bildiği gibi yapsın onları :(
Değerli ziyaretiniz için çok teşekkür ediyorum. Size de hayırlı günler, saygılar hocam...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilŞu yaşadıklarımız ne büyük bir ders, almasını bilene! Görülmeyen bir virüs tüm dünya insanını nasıl da dize getirdi! Aşı elbet bir gün bulunacaktır ama ondan önce pasif antikor tedavisi bence çok daha mühim. Ülkemizde de uygulanmaya başlanması ümit verici. Sanırım corana ile uzunca bir müddet yaşamaya alışacağız hepimiz! Mehmet Öz diyor ki, "hepimiz bu virüse yakalanacağız. Ve önümüzde yıllarda, hatta belki aylar yada haftalarda ancak mutasyona uğrayacak." Tabi ki biz kadınlara katmerli iş! Zaten işimiz azdı, şimdi hepten dur durak yok bize!. Hele ki o gün market alışverişi olmuşsa!. Yıka, pakla, sil, kurula...acayip bir kısır döngü!. ;) Bu insanoğlu akıllanır mı!. biraz zor ihtimal! ümit ediyorum biraz olsun dersini alır. Ama şartların eskisi gibi olamayacağı kesin. Azla yetinmeyi bilenler için problem değil, ama lüks içinde, arsızca, yüzsüzce tüketim çılgınlığa gark olmuş insanlar için!. pek zor olacak...Zaman gösterecek her şeyi...Şimdi bize, yaşamak yanımız ne denli ağır basıyorsa o kadar çok umutla kurallara uyma zamanıdır. Daha fazlasını bilmiyoruz. Sevgilerimle Zeugmacığım. Sağlıkla, sevgiyle kal...
YanıtlaSilNe hale geldik birdenbire. Evlere tıkılı durumdayız. Dışarı çıkıp eskisi gibi devam edersek iş feci. Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya ne hallere düştüler. Biri bize bunları anlatsa hayatta inanmazdım. ''Hadi ya, hangi devirdeyiz. Salgında filan eskidenmiş öyle nakavt olmak. Bilim ve teknoloji artık ileri seviyede. İnsanoğlu aya çıkalı çok oldu, Mars'ta araştırmalar yapıyor. Bir virüs yüzünden bu hallere düşer mi koskoca dünya?! Amma abarttın ya!!'' der gerisini dinlemezdim bile. Oldu ama. Akıl sır ermeyecek biçimde oldu. Alıştım ama. Bu duruma da herkesle birlikte alıştık. İçimde kocaman bir umut var benim. Bilim dünyası bu derde deva bulmak için harıl harıl çalışıyor. Pasif antikor elbette önemli ve % 100 başarıya çıkan bir yol, ama tedarikle ilgili sorunlar yaşanabilir. Bence aşı olsun. Sayısız çalışma var aşı ile ilgili. Bu yazıdan sonra bile ekip olarak odaya kapanıp aşı çalışmaları yapacak bir sürü bilim adamı çıktı. elbette ki eninde sonunda bulunacak aşısı da ilacı da. Ben buna inanıyorum. Yalnız Ateş Hoca virüsün etkinliği azalsa bile Eylül ayınd bir dalga daha gelebileceğini söylüyor. Umarım mutasyona uğraya uğraya iyice pasifize olur ve yok olur gider.
SilArsızca tüketim çılgınlığı yapan gösteriş budalaları için fikrimi şuraya yazayım da tarihiyle beraber dursun: Onlar asla akıllanmayacaklar. Tam tersine, evde geçen şu günlerinin acısını çıkarmak için eskisinden daha beter olacak, ne yapacaklarını şaşıracaklar.
Mehmet Öz'ün sözlerini okumuştum. Hepimiz yakalanıp da kurtulsak madem ama bir daha gelmeyeceği ne malum? Ya o da grip gibiyse?.
Market alışverişleri tam bir zûl. Gelen torbalar en az 3 gün balkonda duracak, sonra içeri alıp önce tek tek sabunlanacak, durulanıp kurulanacak, alkollü mendillerle bir kat daha silinecek. Ama ama ama... yine bile içine sinmeyecek. Ya dünkülerden virüs geldiyse bir yerlerime? Ya bugünkülerde varsa da gitmediyse... Off ki off :(((
Anlayacağın Esinciğim, kurallara fazlasıyla uyuyoruz. Ama gel gör ki dışarıda bir sürü problem var. Bilerek ya da zorunlu olarak bu kurallar deliniyor birileri tarafından. Bence sokağa çıkma yasağı şart!
Ayy, hızımı alamadım. Artık burada bitireyim. Ziyaretin için çok teşekkür ederim Esinciğim. Sen de sağlıkla ve sevgiyle kal...