20/01/2022

Oradan, Buradan Flanöz Haller

Şehrin saat kulesinin hemen arkasındaki sokaktan geçerken bir lokantanın içerisinde kaç yıldır sürekli gördüğüm bu yazı öyle hoşuma gidiyordu ki. ''Lokantanın sahibi ne kadar hayırsever ve babacan biri demek ki,'' diyordum. Belki de kendi çocukları okurken gittikleri şehirlerde yemek sıkıntısı çekmişlerdi. O yüzden aynı sıkıntıyı hiçbir öğrenci çeksin istemiyordu. 

Hep bu iki ihtimal üzerinde duruyordum; ama bambaşka bir uygulama çıktı karşıma. TV haberleri ve gazetelerden aşina olduğumuz askıda ekmek benzeri bir projeymiş meğer. Esnaf ve isminin bilinmesini istemeyen hayırsever vatandaşların el birliği ile gerçekleşen yaygın bir yardımlaşma imiş. Hani alışveriş yapan müşterilerin, fazladan ödeme yaparak maddi durumu olmayanlara dolaylı yoldan destek olması. Bir nevi ''askıda yemek'' projesi. 

Benim gördüğüm; bu lokantaya asılan yazı ile parası yetişmeyen öğrencilere destek olunuyor, karnı doymayan öğrencilerin ilave yemek alabileceği gayet insani biçimde belirtiliyor.
Demek ki öğrencilerin şehirdeki bu uygulamayı bilmeme ihtimaline karşı önünden geçerken rahatça görebilsinler diye duvara da yazmak istediler. Uygulama şu son ekonomik krizle falan ortaya çıkmış da değil. Kaç yıldır süregeliyor. Sözün özü; insanlığa dair sıcacık duyguların yaşanmasına neden olan; güzel yürekli insanların varlığının kanıtı bu muhteşem oluşumda emeği geçenleri yürekten kutlarım...

''Modernizmle birlikte dünyanın geçirdiği evrime ayna tutan ve birçok filozof ve yazarın ilgisini üzerine çeken flanörün serüveni somut anlamda on dokuzuncu yüzyıldan günümüze kadar süregelmektedir. Aylak gözlemci flanör, zaman içerisinde kentin değişen dinamizmine ayak uydurmuş, eylemini pasajlardan bulvarlara, caddelere, alışveriş merkezlerine, günümüz sanal dünya sörflerine kadar biçim değiştirerek ulaştırmıştır. 

 Kadınların sokaklarda cinsiyet ayrımı yapılmaksızın rahatça gezinebilmeleri, kavramın dişil hali olan flanöz kavramını da ortaya çıkarmıştır. ''

Tanıtım bülteninden bir kesite yer verdiğim 2020 basımı bu kitaba bugün rastladım ve hemen listeme aldım. Gündelik yürüyüş amaçlı yola çıkıp rastgele gezen acemi bir flanöz olarak bu işin tarihçesini ve ilmini öğrensem hiç de fena olmayacak:) 

Bu kitaptan iki yıl önce, 2018'de ''Flanöz: Şehirde Yürüyen Kadınlar'' adlı bir kitap yazılmış, hatta sevgili Esin tanıtımını yapmıştı.


Dün sabah sosyal medyada ilk rastladığım haber Gaziantep-Adana yolunda yoğun kar yağışı nedeniyle mahsur kalan yüzlerce araçtı. İçindeki insanlar tweet atarak yardım istiyorlardı. Bir sınıf öğretmeni araçta 6 aylık bebeği olduğunu bildiriyordu endişe içinde. O kadar üzüldüm ki tüm gün içimden çıkmadı. Neyse ki akşama doğru ''20 saat esaretin ardından kurtulduklarını, iyi olduklarını'' yazdı da biraz olsun içim rahatladı. 

''Coğrafya kaderdir'' sözü ne kadar doğru. Bizim burada bırakın karı, yazdan kalma bir gün vardı. Saat 16.00'a doğru yürüyüşe çıktığımda güneş hiç kaybolmadı. Çifte terapi oldu resmen. Günler epeyce uzamış bu arada.


Havanın insanlar üzerindeki etkileri malum. Tüm canlılar denize bakıyor, keyfini çıkarıyordu. Yine de ocak ayının 19'unda böyle hava pek nadir gerçekleşir.

Her zamanki gibi şilepleri, yük gemilerini izledim biraz. Şu gemideki konteynerların sayısı binden fazla. Suyun kaldırma gücünü biliyoruz da, onca ağırlık nasıl oluyor da sorunsuz bir şekilde su yüzeyinde ilerleyebiliyor hayret! Her seferinde şaşıyorum.

Ah, öğrencilik zor. Şimdi artık eskiye nazaran daha da kısıtlıdır bütçeleri. Kendi aralarında bir şeyler atıştırıyorlar. Öyle her gün kafeteryaya gidebilmek zorlaştı tabii.


Geçen günkü Troya atı fotoğraflarım çok yeni değildi. Bunları dünkü yürüyüşte çektim.

Dört mevsim sunum yapan ve kuşların beslenmesine katkıda bulunan melia azederah, yani tespih ağacı güneşle şenlenmiş. Subay Orduevi'nin bahçesinde, hemen köşeden kordona bakıyordu.

Bu tarz kırmızı toplardan geçilmiyor bu mevsimde. Kuş üvezi desem değil. Büyük ihtimalle winterberry holly denen bitki bu. Yanılma payım az da olsa var. 

Neredeyse her renkten çuha çiçekleri vardı parkta. Ne kadar güzeller.



Bu video da, cebimdeki telefonu alıp çimlerin arasına düşmüş salkım haldeki kırmızı topları (winterberry holly) fotoğraflamaya giderken ekrana elim değip kendi kendine çekilmiş. Renkler şahane ama. Çok beğendim:)

Kalın sağlıcakla...


*   *   *



*   *   *



18 yorum:

  1. Uygulama süper, fakat Çanakkale ve boğaz. Kıskandırıcı ve içteki özlemi kışkırtıcı.:) Flanöz-Şehirde Yürüyen Kadınlar'ı sanırım Gürcistan dönüşü, mutemelen Esin'de görmüş ve almıştım, okuyunca demiştim bende de biraz var gibi:) Bu minvalde bir flanörlük örneği olarak, daha önce söz ettim mi bilmiyorum, ya da okudunuz mu? İtalo Calvino'nun Amerikada Bir İyimser adlı kitabı da hoştur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uygulama gerçekten süper. Orada asılı olan yazıdaki kelimelerin kimseyi incitmeyecek şekilde düzenlenmiş olması ne harika. Çanakkale, boğaz ve Savanora diye de ekleyelim bence. İçinizdeki özlemi çocukluğunuz ve anılarınız kışkırtıyor bence:) Çocukluk deyince akan sular durur.
      O kitabı Esin'de görüp okuyunca ben de ''flanözlük'' yolunda olduğuma karar vermiş, hatta yorum olarak da yazmıştım sanırım:) Fakat siz ''biraz var gibi'' değil, kesinlikle bir flanörsünüz, eminim. Yukarıdaki bülteni tekrar okuyun, direkt sizi anlatıyor:) Şu kelimenin öz Türkçesini bulsalar ne iyi olacak. Söylediğiniz kitabı okumadım tabii. Onu da severek okurum. Çok teşekkürler:)

      Sil
  2. Merhabalar.
    Paylaştığınız fotoğraflara ve hava sıcaklığıyla ilgili bilgi veren cümlelerinize bakınca Çanakkale'ye bahar gelmiş bile diyesim vardı. Lokanta olayına gelince. Fakir, fukarayı ve mazlumu gözetmek açısından ülkemizin insanları gerçekten çok şanslı. Hiçbir ülkede böyle bir durumla karşılaşmamız mümkün değil. Bu bizim insanlığımıza ve kültürümüze mahsus güzel bir hasletimizdir.

    Öğrencilerimizi gözeten ve onlara yardımcı olan o güzel yürekli insanlarımıza Can-ı gönülden teşekkür ederim. Onlar bu övgüyü ve şükranı gerçekten hak eden insanlarımızdır.

    Troy filminde kullanılan atın yerine başka bir şey mi yaktılar? Çünkü Truva'yı yaktılar, yıktılar, taş üstünde taş bırakmamışlardı. Tabi o arada atın da yandığını hatırlar gibiydim. Oysa, film çekildikten sonra atı Çanakkale'ye hediye olarak bırakmışlar. Son defa çekerek bizlerle paylaştığınız Truva atı fotoğrafları da çok güzel görünüyorlar. Emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Bey,
      Ben de hava sıcaklığının şaşkınlığı ile dışarıya çıktım sanırım. Kar kış olsa biraz zor o kadar dolaşmak. Çok hafif bir serinlik ve güneş birleşince havanın nisan ayından farkı kalmamıştı. Hata bugün de öyleydi. Sanırım hafta sonunda kar geliyor. Lokanta olayı muhteşem. Özellikle bu dönem ne kadar fayda sağlayacak.Askıda ekmek ile başlayan bu uygulama dinimize göre de çok uygun. Göstere göstere kimse kimseye iyilikte bulunmamalı. Ne veren el, ne alan el birbirini tanımamalı ki tam da öyle bir uygulama. Projeye katkıda bulunan insanlar her türlü övgüye layıklar bence de. İBB'de ''askıda fatura'', geçtiğimiz aralık ayında Adana'da ''askıda kebap'' uygulaması başlamış misal. Bu tür davranışlar örnek olur ve gittikçe çoğalır dilerim.
      O filmi ben de izledim tabii ama atın ne şekilde yandığını çıkaramadım. Filmi bulup o kısma bir ara bakmalı. Fakat at o filmde kullanılan at. 2004'te filmde işi bittikten sonra burada yerini aldı. Truva atı fotoğraflarını beğenmenize sevindim. Hava güneşli olunca güzel çıktı, o kesin. Dikkat ederseniz atı yürütmek için 4 ayağında birden tekerlekli, basit bir sistem var.
      Rica ederim. Ben de ziyaretiniz için çok teşekkür ederim. Sizin de emeğinize ve yüreğinize sağlık olsun. Selam ve saygılarımla.

      Sil
    2. Recep Bey, blogunuza bir haller olmuş. Ne son yazınıza ne diğerlerine yorum yazılamıyor. Hepsini kapatmışsınız, üzerlerinde ''Yoruma Kapalı'' yazıyor, bilginize.
      Az önce Blogger sayfasından Ayarlar'a bakıp yardımcı olmak istedim ama nereden düzeltilecek ben de bulamadım...

      Sil
  3. O denizi görmek , hele bayrağı görmek beni mutlu etti. Uzun zamandır o taraflara geçtiğim yok. Kordonda tekrar oturup denizi izlemek vardı. Bizim buraları çok soğuk ama bu gün güneş çıktı nedense sevindirdi bizi.
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Özlem. Senin de üniversite yıllarının geçtiği şehir. Hatta oturduğun ev Valilik Konağına yakındı sanırım. O denizi, o bayrağı her gün görüyordun. Anıları yad etmiş oldun. Pandemi yüzünden kısıtlıyız, malum. Kim bilir belki bir gün kordonda birlikte oturur, denizi izleriz. Güneşin görüneceği tuttu bu ara demek ki. Bu gün burası da çok güneşliydi yine. Sevgiler.

      Sil
  4. Flanöz tabirini ilk kez duyuyorum,ilginçmiş :) tesbih ağacı vesilesi ile dün yeşil papağanların( kuvvetle muhtemel) mahallemize geldiğinin farkına vardım.Ağacın altında dinlenmek icin biraz oturmuş, gelen ses üzerine yukarı bakmış ve ağacın meyvelerini yediğini görmüştüm.Biraz fazla bakmış olmalıyım ki çabucak gitti :)

    Askıda yemek tarzı şeyler farklı biçimlerde çoğunlukla görüyorum ben de ve iyi ki var böyle insanlar diliyorum Sayıları artsın ama en mühimi böylesi iyiliklere ihtiyacın kalmadığı refah seviyesine ulaşsın ülkem inşallah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz de 2018'de duyduk, çok olmadı:) Dilimize Fransızcadan geçen pek çok sözcükten biri oldu böylece. ''Şehir gezgini'' denilebilir belki ama tam Türkçesi bulunabilse keşke:) Ay sahi mi? Ne güzel bir an'a rastlamışsın. Keşke fotoğrafını çekebilseydin, tüh! Çok heyecanlandım. Ben daha kuşları o meyveleri yerken hiç yakalayamadım.

      Evet ya, son birkaç yıldır epeyce çoğalmış. Çoğalmaya da devam ederler dilerim. Sayılarının artmasını istiyoruz ama asıl dua son cümlende aslında. İnşallah aynen öyle olsun, en kısa zamanda hem de...

      Sil
  5. dünyaya geldiğimiz coğrafya kesinlikle kader, ama bizi ve yollarımızı şekillendiren kaderi biz belirliyoruz, bence- flanöz'ü bilmiyordum, dünya iyi insanların hatrına dönüyor sözü geldi aklıma bu uygulama ile... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ''Coğrafya kaderdir'' dedim zaten:) Bizi ve yollarımızı şekillendiren kader bize bağlı bence de. Dağ köyünde fakir bir ailenin çocuğu olarak doğsak bile yapabileceklerimiz var. Sürekli ders çalışıp yatılı bölge okullarında okuma ve devamını da burs alarak getirme benzeri imkânlar var. Niyetine girmek ve azmetmek önemli. Saldım bayıra dersek keçi çobanı olmaktan aşka seçenek yok gibi. Tabii bu örnekleme %100 için değil, ortalama zekaya sahip biri için geçerli. Dünya iyi insanlar hatrına dönüyor sözü benim de favorim:)

      Sil
  6. Lokantanın uygulaması gerçekten çok güzel ve bunun yıllardır sistemli yapılıyor olması ayrı bir güzel:) Güzel şehirlerin, güzel insanları oluyor. Benzer bir uygulamayı Eskişehir'de gördüm ve açıkçası günümüz değişen insan yapısını gördükçe kararan içim biraz olsun açıldı.

    Ayrıca kitap çok ilgi çekici görünüyor:) Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hem de nasıl. Her görüşümde mutlu olduğum o tablonun geri planında nasıl da ulvi bir dayanışma varmış. Öyledir mutlaka. Eskişehir de Anadolu insanının tertemiz ruhunu taşıyan çok güzel bir kent. Aslında malum engeller kalksa ülkemizde her şey olması gerektiği gibi, çok güzel olacak.

      Kitap iyi bir rehber, iyi bir seyyah olarak ilginizi çekmese olmaz ki:) Saygılar benden.

      Sil
  7. Askıda uygulamaları çok seviyorum :)

    Kar fırtına haberleri izleyince sabah zırh gibi giyinip çıktım yürüyüşe, yaka bapır açık döndüm, lodos ısıtmış havayı, akşama kar yağabilir :)

    Kitabı merak ettim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her türü direkt mutluluk sebebi:) Kötülüklerden, kötü haberlerden bıktık artık. Dünyayı iyilik kurtaracak.
      İyi yapmış, günü kurtarmışsın. Yarından itibaren kış şartları. Şu an saat 21.07. Size yağıyormuş sanırım. Burada da çok hafif kar yağışı var ama fazla soğuk değil:)

      Sil
  8. Dilerim bu tarz uygulamalar yayılarak devam etsin biz şehrimizde epeyce duyuyor okuyor ve çok mutlu oluyoruz. Olması gerekenlerin olması güzel birşey. Yaşar Kemal'in şu sözü aklıma gelir hep bu ülkede şu dört şey olmayacaksın kadın,çocuk,ağaç ve sokak hayvanı. Dilerim bir gün değişir. Martılar şilepler ne güzel manzaralar, gün de yazdan kalma bir günmüş, şu ara bu taraflar epey ayaz, ara ara kar yağışı var ama pek kalmıyor sonraya, Truva atını görünce iki yıl belki az daha fazla oldu Çanakkale'ye uğradığımız zaman bir türlü bu atı bulamayışımız geldi aklıma, Truva müzesinden sonra tekrar yola koyulmuştuk Aynalı Çarşının önünden geçtik arabayla ama ben bir gece öncesinden klimanın hışmına uğramış ayakta zor duruyordum bir an evvel yola çıkıp bu diğer atı iyice arayamadık inip bir çarşıya giremedik diye üzülürüm aklıma geldikçe umarım tekrar fırsat olur da geliriz.. Sevgilerimle... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah öyle olur Derya. Mutlu olmuyorum diyen var mıdır zaten. En çok da veren el ile alan elin birbirini tanımıyor, bilmiyor oluşu ve hiçbir zaman da bilmeyeceği bu işi ulvi kılıyor. Duyuru yapmak, yardım esnasında kameraları çağırmak benzeri reklam kokan uygulamalar çok itici ve aynı zamanda rencide edici. Böylesi güzel. Yaşar Kemal ne kadar haklı değil mi? İç Anadolu iklimi karlı ve soğuk olur. Ankara'yı iyi bilirim. Burayı sevme nedenlerimden biri de Ege'ye çalan iklimi:) Sahi o zamanlar yazmıştınız, geldiğinizi hasta olduğunuzu. Sebebi klima mıydı? Şanssızlık olmuş. At kordonun ortasında oysa. Her yol oraya çıkıyor neredeyse. Bir daha gelir ve hepsinin acısını çıkarırsınız inşallah. Kısmette varsa görüşürüz de:) Sevgiler benden..

      Sil
  9. Merhaba Simyacım, hoş geldin:) Ama nerelerdeydin onca zamandır??
    Burayı biliyordum; ama askıda olduğunu ben de yeni öğrendim, paylaşayım dedim. Kim bilir birileri bu yazıya rastlar ve kendi şehirlerinde de başlatmak ister. Ne güzel olur o zaman. Belki vardır sizin oralarda da. Google'a bir sor bakalım. O dediğini ben de düşünüyorum. Arada girip katkıda bulunmayı.
    Ah, evet Twitter'dan okuyor ve çok şaşırıyorum. Hiç olmayan olmuş, donuyorlarmış Antalya'da. Aman alışık değilsiniz, üşütmeyin sakın. Sıkı giyinin.
    Aynen, ah o kırmızı toplar kırk çeşit:))) Hah diyorsun, ismi şu. Bir de bakıyorsun yaprakları başka.
    Teşekkür ederim sevgili şefim, beğenmene sevindim; ama hani sen ne zaman yazacaksın? Bekliyorum bak. Benden de kocaman sevgiler:)💐💖

    YanıtlaSil