02/12/2022

Kırmızı Küçük Dükkân ve Anılar

Şehrin merkezinde kim bilir kaç kez geçtiğim bir cadde. 67 yıldır orada olduğunu öğrendiğim dükkân arada biraz sıkışmış, biraz da geride sanki. Kalabalığın etkisiyle olsa gerek, o güne kadar gözümden kaçmış. Bu küçük kırmızı dükkânı gecikmiş bir farkındalıkla ilk kez görüyorum. Sanki masal dünyasından fırlamış gibi. Gözlerim parlıyor!
Ortasından çukurca bir çizgi geçtiği için gerektiğinde arkadaşımla bölüştüğüm çocukluğumun naneli Arap kızı sakızı da orada! Heyecan içindeyim resmen. Dalıyorum hemen içeri...

Doğa yürüyüşlerinin daha sağlıklı ve mutlu hissetmek gibi kendine has ödülleri var. Ancak, kökenleri kentsel ortamlarda yatan ve bu yıl en büyük ilgi alanlarımdan biri olan, kadınlar için ''flanöz'' teriminin kullanıldığı ''flanörlük'' gibi bir ''sanat'' da var. Konuyla ilgili zaman zaman okumaktan kendimi alamadığım kitaplar, makaleler ya da köşe yazıları... 
Geçen gün Paris'te dolaşırken bir fıstık dükkânıyla karşılaştığını anlatan bir gazeteci kadına rastladım. Serbest zamanını değerlendirdiği bir anında şehirde gezerken, bütünüyle Şam fıstığına adanmış bir dükkân keşfediyor. Bu durum onu o kadar mutlu ediyor ki insanların ''Deli mi?'' diye düşünüp şaşırma ihtimaline rağmen uzunca bir süre istemsizce sırıtmaktan kendini alamıyor:)

Bu yazıdaki fotoğrafları şaşkınlık yaşayan o gazeteci kadının yaşadığına çok benzeyen bir keşif anımda çektim ben de. Aman Allahım! Sanki bir rüyadaydım. Küçülüp de çocukluğuma inmiştim adeta...

Biz çocukken bu şemsiye çikolatalardan rahmetli babam seyahat dönüşlerinde getirirdi. Bir süre gözlerim dolu dolu baktım kaldım. Şaşkınlığım hüzünle yer değiştirdi:(

Arap kızlı sakızın, Buket Uzuner'in ''Kumral Ada, Mavi Tuna'' adlı romanında geçmişe ait bir anı figürü olarak geçtiğini duymuştum. MABEL ise ''Mothers Always Bring Extra Love'' ifadesinin baş harfleri imiş. Mad About You adlı dizide bebeklerine uzun süre isim bulamayan Buchman çiftinin kızlarına verdiği isim aynı zamanda.

Dükkânın sahibesi Gülten Hanım'ın yeğeni olduğunu söylüyor Oya Hanım. Teraziye dikkatimi çekerken tam 67 yıldır buradaki özgünlüğü korumaya çalıştıklarını anlatıyor. Alışveriş sonrası ödemelerin eskisi gibi olduğunu, kredi kartı ile yapılmadığını da ekliyor. Velhasıl, dükkânın içinde de tam bir nostalji mevcut.

👇👇👇
 Biz yine dönelim flanörlüğe...
"Flanörlük Sanatı" adlı kitabın yazarı Erika Owen'a göre, mükemmel bir flanörlük deneyimi için Paris'in rüya gibi sokakları ideal mesela. "Paris'te Gece Yarısı" filmindeki Owen Wilson'ı düşünecek olursak kendimizi şehrin her yerinde şımartabiliriz. Psikoloji dergisi Emotion'ın araştırması ise alışılmadık alanlarda yürüyen yetişkinlerin daha büyük bir mutluluk duygusu yaşadıklarını ortaya çıkarmış. Yavaşlamak ve hayatı daha fazla özümsemek, çevreyle iç içe olmak, heyecanlandıran şeylerden ilham almak. Kafamızdaki tüm sesleri susturup her şeyi tamamen gerçekte oldukları gibi görebilme yeteneği. Ve daha pek çok şey...

Çocukken hayatın sorumluluklarından uzak, özgürce dolaşan, meraklı bireylerdik. Ne zaman yetişkin olduk, işte o zaman hayat giderek daha aceleci, önceden planlanmış, yani plansızlık barındırmayan bir hale geldi. Sürekli bağlantı halindeyiz, fazla bilgileniyoruz ve öngörülebilir olana takılıp kalıyoruz. Bir lokmalık bilgiye bağımlı hale geldik. Derinlemesine düşünme yeteneğimiz düşüşe geçmiş durumda.

Flanörler gerçek modern gezginlerdir. Dünyayı dolaşırken kendi meraklarına göre hareket ederler . Amaçsız veya güzergâhsız yürürler, bir yerden bir yere dolaşırlar. Hayatta başına gelen en güzel şeylerin şans eseri olduğunun fazlasıyla farkındadırlar. 

Bir flanör bitki tarlasında ilerleyen bir botanikçi gibi şehrin içinde hareket ederken şehrin özünü derinden özümsediği ölçüde bir turistten daha fazlasıdır. Bu amaçsız gezinme, flanörü başka türlü ortaya çıkmayacak olan sonsuz sayıda yeni rastlantısal karşılaşmaya açar. Beklenmedik olanı ararken, kaybolmanın coşkusunu memnuniyetle karşılarlar. Bu süreçte, hayal bile edilemeyen şeyleri bulabilir veya bilinmeyen kısımlara rastlayabilirler. Flanör, bilmediklerini ararken, yakın dünya görüşlerinin ötesini görebilir. Sezgilere aykırı olarak, flanör aramamakla bulur. 

Flanörler görsel duyuları harekete geçiren ortamlarda başarılı olan tutkulu gözlemcilerdir. Zeki bakışları ve yüksek gözlem becerileri ile başkalarının göremediği şeyleri görebilirler. Dünyayı sanki ilk kez görüyormuş gibi, her şeyi oldukları gibi görerek ve bağımsız kalarak yaşamlarını sürdürürler. Karşılaştıkları her insan bir hikâye saklar. Gördükleri her manzara yeni bir kavrayışı gizler. Onları neyin şaşırttığını ararken keşifler yaparlar. Onları harika yaratıcılar, öğretmenler, girişimciler ve düşünce liderleri yapan şey tam olarak budur. 

Flanör, kendine odaklanmak ve kişisel hedefler hakkında uzun vadeli düşünmek yerine dışarıya bakar. Anında ya da Baudelaire'in dediği gibi "koşulların zorbalığından" beslenir. Anlatacak pek çok büyüleyici hikâyesi olan türden bir insandır. Kendi kişisel zevkleri için keşfe çıksalar da, yolculuklarından çıkardıkları herhangi bir bilgi veya fikri başkalarına faydalı olabilecekleri umuduyla belgeleyebilirler. Tıpkı muhabirler gibi flanörler de gelecekteki çalışmaları için ilham, imge, düşünceler, anılar ve deneyimler toplar. İzlenimlerini kaydeder, öğrendiklerini paylaşır, hatta başarısızlıklarını da belgelerler. Bunu yaparken, yaratıcılar olarak sesleri karşılık bulur. Aktardıkları sayesinde öğrenen veya benzer ilgi alanlarını paylaşan diğerlerini çekerler. 

(www.flaneurlife-com)