2008/05/30

Kokartlı Çocuk

Dün TRT 1'de takıldığım bir program bende derin duygulara ve hüzne neden oldu.
Program 10 yaşındaki bir erkek çocuğun üzerine kurulu. Yer tarihi Hasankeyf ilçesi..
Çocuğun evinde başlamış çekim. Baba genç ama çalışamıyor, hastalanmış. Anne başörtüsünü sadece gözleri görünecek şekilde dolamış başına. Ürkek gözlerini kameradan kaçırıp duruyor. Kucağında yaşını doldurmamış bir çocuk... Karı koca eşya olarak sadece kilim ve birkaç eski minder bulunan odada oturmuş görüntü veriyorlar hiç konuşmadan.

Program kahramanımız o kadar şeker,sevimli ve konuşkan ki. Tek hayali para biriktirip bisiklet alabilmek.Ama aile çok fakir. Çocuk bu hayalini yalnızca kendisi çalışıp para biriktirirse gerçekleştirebileceğini düşünüyor, anlatıp duruyor.
Bölgeye gelen turistlere ''Gönüllü turist rehberliği'' yaparak ve bahşiş alarak para biriktirmeyi amaçlamış.

Ama o kadar bilinçli ki hedefine ''kokart''alarak güvenilir bir biçimde ulaşmak istediğini de ekliyor. Çekimler Hasankeyf sokaklarında devam ederken kahramanımız gördüğü her turistin peşine düşüp rehberlik teklif ediyor. Büyük çoğunluk reddediyor ve hüzünlü gözlerle geri dönüyor. İşte o anda onunla birlikte içinizden bir şeyler eriyip akıp gidiyor.

Daha sonraki çekimler bölgede verilen ''Gönüllü Turist Rehberliği Kursu'' na katılan küçük kahramanın aldığı belge, boynuna takılan kokart ve sevinçten deliye dönmesi ile ilgili. Kaptırıp onunla birlikte siz de çok seviniyorsunuz.

Çocuğun işleri epey güzel gidiyor. Bu arada bir kumbarası var. Akşamüstleri getirip kazancının bir kısmını büyük bir heyecanla içine atıyor. Aradan günler geçiyor ve kumbarayı açma zamanı geliyor. Bir konserve açacağı bulup arkadaşıyla heyecan içinde kumbarayı açıp paraları sayıyorlar. Biraz eksik ama''Olsun!'' deyip doğru bisikletçiye gidiyorlar. Eksik olan kısmı ''Canın sağolsun!'' diyerek ve sevimli kahramanımızın başını okşayarak almıyor bisikletçi.

Ve beklenen an...

Kahramanımız kuşlar gibi özgür ve sevinçli bisikletin üzerinde...
Asfalt yola çıkıp ellerini iki yana açarak yıllarca özlemiyle yanıp tutuştuğu bisikletle adeta içindeki coşkunun tamamını yansıtarak sevinçle ve bizlere de el sallayarak kayboluyor mutluluk içinde...

Kısa metrajlı film tadında gerçek bir kesit ve etkilenmemek mümkün değildi...